02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 223/10 Ekim 2008 Değerlerimizle Övünelim: Sun’aSaygı, And’aRahmet enellikle değerlerimizi kaybettiğimiz zaman aklımız başına gelir. Oysa insanların yaşamdayken onurlandırılması, toplumun veya kurumların şükranlarının kendilerine sunulması insanî bir yaklaşımdır. Neyse ki, bu konuda akıllar yavaş da olsa başlara geliyor. Bu saptamayı yapmamın nedeni, geçen hafta bir değerimizi Metin And’ı yitirirken, onun bir yıl önce anımsanıp hakkında geniş bir kitabın yayımlanması ve TÜYAP Onur Ödülü’nün verilmiş olması, diğer yandan değerli bestecimiz Muammer Sun’a, ADK’ye hizmetlerinin unutulmadığının nişanesi olarak Hacettepe Onur Ödülü’nün verilmiş olmasıdır. Önce Hacettepe Üniversitesi’nden başlayalım. Güneşli bir sonbahar ikindisinde Beytepe Yerleşkesi’ndeki açıkhava tiyatrosunda, Rektör Prof. Dr. Uğur Erdener’in laiklik, Cumhuriyet ve demokrasi konusundaki uyarılarını da içeren, bilgilendirici ve dengeli konuşmasından sonra sıra ödüllere geldi. Sanat Ödülü besteci, konservatuvarın emekli öğreticisi Prof. Muammer Sun ve piyanist Prof. Dr. Türev Berki’ye, Sanatta Hizmet Ödülleri ressam ve ÇAĞSAV Onur Ödülü’nün de sahibi Prof. Mustafa Ayaz ve piyanisteğitimci Prof. Selçuk Gündemir’e, Sanatta Teşvik Ödülü ADK öğretim görevlileri korolojistkoreograf Ekin İnan Mert ile besteci Onur Özmen’e ve GSF Araştırma Görevlisi heykeltraş Fırat Engin’e verildi. Uluslararası piyanistimiz Fazıl Say da izledi töreni. Onu yetiştiren SCAMV Altın Madalyası sahibi rahmetli Kamuran Gündemir’in eşi olan Selçuk Gündemir’in koluna girerek basamaklardan inmesine yardımcı oldu. Yadırgatıcı, kayırmacılık kokan isimler değil bunlar, hakedilmiş ödüller. Ayrıntılı bir gerekçe açıklanmıyor. Ben size Muammer Sun’a verilecek her türlü ödüle gerekçe yazabilirim: Rektör ErdenerM.Sun G Yansımalar Şefik KAHRAMANKAPTAN [email protected] “Çoksesli müziğin geniş kitlelere yaygınlaştırılması yönünde büyük hizmetlerde ve geçmişte müzik politikasının oluşturulmasına fikri katkılarda bulundu. Yöresel müziklerden yararlanarak yaptığı besteler büyük beğeniyle karşılandı. Özellikle ‘Kurtuluş’ ve ‘Cumhuriyet’ filmleri için yaptığı müzikler TV aracılığıyla çok geniş kitlelere ulaştı ve birer klasik oldu. 1969 yılında yönetim kurulu üyeliğine seçildiği TRT’de merkez müzik dairesinin, sanat ödülleri ve korolar sisteminin geliştirilmesine öncülük etti. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ilkokul müzik programının yenilenmesi, çocuk ve gençlik koroları yönetmenliğinin hazırlanması çalışmalarında Sun’un katkılarıyla sonuç alıcı gelişmeler sağlandı. Değişik formlardaki 90’ı aşkın beste yaptı. Ayrıca çocuklar için 100’ü aşkın şarkı, türkü, marş yazdı. Hacettepe Universitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü Başkanlığını yaptığı yıllarda, bölüme çok sayıda öğrenci alarak, duraksamış bulunan besteci yetiştirilmesi işlevini hızlandırdı. Günümüzde eserleri çalınan çok sayıdaki genç besteci, bu dönemin ürünleridir. 1932 doğumlu Sun, emeklilikten sonra da Sun Yayınevi’ni kurarak müzik yayıncılığı konusundaki boşluğu doldurabilmek amacıyla girişimciliğin yaşının bulunmadığını gösterdi.” Benden bu kadar! Hoş, TRT ve Milli Eğitim’de Sun’un katkılarıyla elde edilen kazanımlar çoktan tahrip edildi ve ediliyor. Ama bu, geçmişteki katkıları, kazanımları yok saymamızı gerektirmiyor! Ve tören programıyla ilgili bir eleştiri. İstiklal ve Hacettepe marşları Prof. Erol Erdinç yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası’nca seslendirildi. HSO ayrıca rahmetli Ferit Tüzün’ün mis gibi Anadolu kokan “Esintiler”ini seslendirdi. Ama bence, Muammer Sun’a onur ödülü verilen bir törende, Tüzün yerine Sun’dan bir beste seslendirilmeliydi ki, anlamlı olsun! Metin And'la A.C.Konuralp'in cenazesinde 2006 Metin And için söz veriyorum Acısı içimize çökenler zincirine bir halka daha eklendi. Metin And’ı da yitirdik. Küçüğü olarak dostluğunu kazanmış olmaktan onur duyduğum Metin And’la sıkça telefonla konuşurduk. Kimi yazılarım nedeniyle kutlar, projelerim için beni yüreklendirirdi. Evinin salonu, son S.Gündemir santimetrekaresine kadar belge ve kitapla dolu olduğu için, kendini ziyarete hazır hissetmez, “Biraz toplanınca seni çağıracağım, konuşacak çok şeyimiz var” derdi. Son olarak, Türkiye’deki yaygın alışkanlığa uyan bir “vade” saptamıştı, “Bayram tatilinden sonra buluşalım” diye... Ama bayramda acı haberini aldık. Kimbilir, bana kitap çalışmalarımda yararlanabileceğim hangi anıları, bilgileri nakledecekti... Herkes onu, Karagöz, kukla, ortaoyunu, minyatür, halk dansları, ritüeller gibi konulardaki sayısız araştırması, makalesi, kitabıyla anımsayacak ve gönlünde yaşatacak. Sayısı pek az olan Türk gözbağcıları arasında adı hep anılacak. Ben ise Metin And’ı hep öncelikle “İlk Türk balesi” diye nitelendirdiğimiz “Çeşmebaşı”nın isim babası ve müziğinin bulucusu olarak anımsayacağım. Türk balesinin kurucusu “Madam” lakaplı ünlü Dame Ninette de Valois’ya Ankara’daki çalışmalarında yardım etmiş, danışmanlığını yapmıştı. Radyo kayıtlarından Türk bestecilerinin uygun olabilecek eserlerini Madam’a dinleten, hiçbirini tam olarak uygun bulmamasından sonra Ferit Tüzün’ün Anadolu Süitini getiren, Madam’ın müziği bale için uygun görmesi üzerine, Tüzün’ü Madam’ın istediği değişiklikleri yapmaya iknâ eden, sonunda da bu baleye “Çeşmebaşı” adını koyan Metin And’dı. Söz veriyorum: Yeni bale projelerimden birisi daha yaşama geçirilebilirse, bunu Metin And’ın aziz anısına adayacağım. Işıklar içinde yatsın. T.Berki 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle