29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 ŞUBAT 2018, PAZAR SAYFA 5 Din bu memetcan DEMİRAY İsteyene gecesi 1600 TL’den helâl otel odası, dileyene helâl masaj kremi! Bir sektör olarak ‘helâl’ Yakın geçmişte kumsalları ayırıp kadın plajlarına dev paravanlar yapmakla çıkılan yolda Türkiye turizminin vardığı nokta, 6 yaşından büyük kız çocuğunun “kadın” sayıldığı, kadın müşteriye kadın garsonun servis verdiği ve kadınları kadın, erkekleri erkek animatörlerin eğlendirdiği bir helâl standardı... Eskiden ne kolaydı helâl haram ayrımı yapmak... Örneğin et alırken, hayvanın İslami usullere göre kesilmiş olması yeter şarttı. Elbette domuz da olmayacaktı. Bu şartı yerine getiren her kasap, dükkanına “Helâl” tabelasını gönül rahatlığıyla asardı. Değişmez ve tartışılamaz bir kutsal kitabı referans alması gereken “helâl” kavramı, günümüzde diğer her şey gibi son derece komplike hale geldi. Geçen hafta Sözcü gazetesinde çıkan bir haber, bunu tam olarak doğruluyordu. Habere göre Türk Standartları Enstitüsü (TSE), yayımladığı bir kitapçıkla oteller için “Helâl Yönetim Sistemi”nin inceliklerini açıklamıştı. Gerçi TSE’ye göre bu kitapçık iki yıl önce, yani 2016’da yayımlanmıştı ama Sözcü’nün haberi azıcık rötarlı da olsa verdiği detaylarla yine de enteresandı. Mesela TSE’nin ‘helâl otel’ standartları arasında en dikkat çekici olanı, “haremselâmlık” uygulaması için 6 yaş sınırının konulmasıydı. Yani örneğin 7 yaşındaki bir erkek çocuğu ile bir kız çocuğu aynı havuza girerse bu uygun olmaz, otel “helâl sertifikası” alamazdı! Keza 7 yaşında bir kız çocuğu da babasıyla aynı restoranda yemek yemek için fazla büyüktü! Diğer bir deyişle 6 yaşını geçen her çocuk, “Türk standartları”na göre “yetişkin” sayılmıştı. İşin en çok bu kısmı konuşuldu ama kitapçıkta başka kurallar da vardı. Örneğin cuma namazı için otelde mescit yoksa en yakın camiye servis kaldırılmalıydı. Tuvaletler, insanın ön ve arkası kıbleye gelmeyecek şekilde inşa edilmeliydi. Ayrıca “helâl olmayan” otellerde malumunuz; odalar, duşlar ve tuvaletler kamera ile gözetlenir (!) ya hani. “Helâl otel”de bu katiyen olmayacaktı. Geliyor komitelerin efendisi TSE bünyesindeki “Helâl Teknik Komitesi” tarafından hazırlanan kitapçık sayesinde, “İslami tatil”in eğlence normları da ayrıca belirleniyordu. Aksi düşünülemezdi gerçi ama yine de TSE altını çizmişti: Kadınları kadın, erkekleri erkek animatörler eğlendirecekti! Örneğin müzikli bir gece düzenleniyor. Sahneye çıkan sanatçı “İslam ahlakına uygun” giyinecek ve buna uygun şarkılar söyleyecekti. Gerçi konunun burası biraz havada kalmıştı. Örneğin hanımefendi bir sanatçı çıksa, hayırsever bir iş adamı için “Gönlümün Efendisi” şarkısını söylese, otelin helâlliğine halel gelir miydi?! Sahi, şarkıların hangisi helâldi, hangisi değildi? Helâl ‘köpük partisi’ TSE “İslam ahlakına uygun şarkı normları” yayınlayana kadar bu konu muğlak kalacak gibi görünüyor. “Helâl turizm”, şimdilik “Dombıra” ve “Mehter” ile yetinecek demek ki... Sahillere kondurulan birbirinden ihtişamlı tesisler sayesinde manevi değerlerimiz “resort”lardan yükselerek Akdeniz plajlarına güneş gibi doğuyor gururla... Standartlarını TSE’nin belirlediği “İslami turizm”, potansiyel açısından hiç de göz ardı edilecek bir sektör değil. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyıları için internette “İslami otel” araması yaptığınızda karşınıza sayısız seçenek çıkıyor. Örneğin 2018 temmuz ayında, süper lüks İslami bir otel odasının gecelik konaklama bedeli 1600 TL’yi bulabiliyor. Aynı tesisin “uşak servisli” villasında gecelik rakam 5 bin 600, “king süit”inde 6 bin 900 TL’ye kadar çıkabiliyor. Daha mütevazı “İslami tatil” otellerinde gecelik 200300 TL’ye kalınabildiği gibi, odalarda standart olarak “kıble pusulası”, seccade ve tespih bulunuyor. Sektörde rekabet müthiş; kimi odalarda ekstra “karartma perdesi” mevcut, kimi tesis haftada üç gün “bayanlar diskosu” açıyor. Finalde elbette İslami eğlence anlayışına uygun bir de “köpük partisi” mevcut! Helâl sertifikalı ‘şeytan pençesi’ Köpük demişken, TSE’nin “helâl oteller”e getirdiği şartlardan biri de “helâl kozmetik ürün” sunma zorunluluğu... Yani sabun ve şampuanlar da “helâl sertifikalı” olacak. En doğrusu bu tabii... Ette ve alkolsüz içecekte nasıl “helâl” aranıyorsa, temizlikte de bundan geri kalınmamalı. Neden? Çünkü temizlik imandan gelir!.. “Helâl kozmetik” sektörüne şöyle bir baktığımızda, helâl sabun ve şampuan dışında “Dünya Helâl Birliği” adlı sivil bir kurumun sertifikasını taşıyan birçok ürünün piyasada bulunduğunu görebiliyoruz. Bunlar arasında “helâl sertifikalı bayan pedi”nden kaş kalemine, “helâl sertifikalı genital bölge temizleyicisi”nden “at kestanesi masaj kremi”ne kadar pek çok seçenek var! Bu ürünler arasında en çok, üzerinde “şeytan pençesi” (Devil’s Claw!) yazan helâl sertifikalı “sporcu besin takviyesi” göze çarpıyor. Evet, Dünya Helâl Birliği uygun görünce, “şeytan pençesi” bile imana geliyor!.. Burada üzülerek belirtmek gerekir ki “şeytan pençesi” bitkisi için manevi değerlerimize uygun bir isim henüz bulunamamış! Ama olsun. “Sigara böreği”nin adını “kalem böreği”ne çeviren ülkemiz, bunun altından da kalkar hayırlısıyla!.. Kadın yoksa sorun da yok Yakın geçmişte kumsalları ayırıp, kadın plajlarına dev paravanlar yapmakla çıkılan yolda, Türkiye turizminin vardığı nokta burası... Kadın müşteriye kadın garsonun servis verdiği, 6 yaşından büyük kız çocuğunun “kadın” sayıldığı bir “yüksek standart”... Son yıllarda “İslami tatil” konsepti pek yaygınlaşmış; sahillere kondurulan birbirinden ihtişamlı tesisler sayesinde muhafazakâr kesimin “ötekilerden ayrı” tatil yapabilmesi sağlanmıştı. “Türk aile yapısı” ve manevi değerlerimiz, “resort”lardan yükselerek Akdeniz plajlarına güneş gibi doğuyordu gururla... Sosyal medyada 1900’lerin Florya sahilinden kadınlıerkekli fotoğraflar paylaşmak, olsa olsa romantizm artık... Komünist Doğu Almanya’daki ailelerin “doğal yaşam” diye “nüdist” plajlara çırılçıplak gitmeleri gibi bir “ütopya”... Formül devlet kurumlarını yormayacak kadar basit aslında: Kozmetik ve gıdadan alkolü, sosyal hayattan kadını çıkardınız mı geriye kalan her şey “mübah” oluveriyor günümüzde. Şimdiden “helâl” tatiller herkese! Türkçesi 30 TL, İngilizcesi 40 Avro... Türk Standartları Enstitüsü, “helâl” normlarından uluslararası alanda yararlanmak isteyenler için kitapçıkların İngilizcesini de bastırmış. Örneğin Türkçesi 30 TL + KDV karşılığı satılan “Helâl Gıda Genel Kılavuzu”nun İngilizcesi, 45 Avro (211 TL) + KDV... Hani Bodrum’da yerli turiste 40 TL, yabancıya 40 Avro olan taksi hizmeti gibi... Zaten “standart” demek “tutarlılık” demek değil mi?! Üstelik görünen o ki henüz “para birimi” konusunda bir standart yayımlamamış olsa da TSE’nin Avro’yu “helâl” kabul ettiğini söylemek çok da yanlış olmaz! Kapitalizmi helâlleştirdiler! Yıllardır Müslümanlar nezdinde bir “helâlleştirme” furyası alıp başını gitti. Kapitalist turizm endüstrisi mi? Buyursunlar helâl (haremselamlık) tatil “resort”larına! Ama dikkat, Fadıl Akgündüz, namı diğer “Jet Fadıl”ın “Ebu Eyyub El Ensari House” adı altında dinibütün zenginlere yutturmaya çalıştığı CapriceGold’undan uzak durun!.. Coca Cola, kapitalist uygarlığın şahika simgesi mi? Yürü “helâl kola” arayışına: Mekke Kola, Zemzem Kola, Kıble Kola... Müzik, gençlerin hayatının ayrılmaz parçası mı? İslami pop, rock, rap, hiphop huzurlarınızda!.. Televizyonlarda, eğlence endüstrisi içinde güzel kadınların “talkshow” programları mı var? Üç Müslüman kız kardeşin programı “Helâl Kızlar” (De Meiden van Halal) Hollanda üzerinden endüstrideki İslami boşluğu doldurmakta. Laik kesime hitap eden moda, yaşam, stil dergileri mi var? Hemen dindarmuhafazakâr kesime yönelik olanlar devrede. Sayfalar boyunca birbirinden güzel modellerle sunulan tesettür giysi kreas yonlarından gözünüzü alamıyorsunuz! Ve tesettürün, Allah’ın “örtünün” emrini gerçekleştirme yolundan uzaklaşıp artık mahremiyete değil aleniyete, “hicab”a değil teşhire yelken açan bir uygulama olduğunu fark ediyorsunuz. Yıllardır alabildiğine yaygınlaşmış tesettür defileleri ha keza... Bunlarla “helâl teşhir” aşamasında olunduğu hissine kapılıyorsunuz!.. Helâl sexshop da açtılar Şarap kültürü modern dünyanın aşılamaz ve aşındırılamaz bir sosyalleşme pratiği mi? Haydi selamünaleyküm “helâl şarap”!.. Nihayet bir başka gözde “iş kolu” seks endüstrisi ile etkileşimsel bir İslami “çıktı” olarak “helâl sexshop”lar!.. Hazza meyyal tüketim kapitalizmi dünyasında Müslümanın ihtiyacını karşılamaya yönelik bu faaliyet, önce Hollanda’da göçmen Müslümanlık bünyesinde işlerliğe girdi. Sonra Türkiye’de dindar “tüketici”nin karşısına çıktı. Nihayet İslamın kal binde, “Mekkei Mükerreme”de bile açılışı söz konusu oldu. Helâl kola, helâl hiphop, helâl şarap, helâl sexshop... Eyvah, kim bilir belki de yakında “helâl porno”!.. Bunlar, sonuç itibarıyla kapitalizmin İslamcılığın boynuna taktığı tasmalar... Üzerlerinde de “postİslamizm” yazmakta. Postİslamizm, kamusal alanda dinin, dinselliğin, dindarlığın görünürlük kazandığı, ama ekonomipolitik işleyiş itibarıyla özgül bir “İslamcılık”tan vazgeçilip kapitalizm karşısında teslim bayrağının da çekildiği bir düzeyi işaret ediyor. “Helâl sektörü/endüstrisi”, tam da bu halin somut göstergesi sayılabilir. Bir siyasi ideoloji olarak İslamcılık, kapitalizmi nihayete erdirme derdindeydi. Postİslamizm bundan vazgeçti, kapitalizmi hidayete erdirme, daha doğrusu onu “helâl”leştirme derdinde!.. TAYFUN ATAY C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle