Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Tiyatro Myth, ilk oyunları Porno Club’la daha prömiyer yapmadan hakkında konuşturmaya başladı. 23 OCAK 2011 / SAYI 1296 Memleketin pornoyla imtihanı G. Erarslan: Bu oyun, yer yer sert, bazen komik ve Kamer Karabektaş: Bu konu çok da bıçak sırtı orno Club, Tiyatro Myth’in ilk oyunu. Henüz prömiyeri tamamıyla farklı bir iş. Tam anlamıyla antikapitalist bir zaten. yapılmadan Yeni Akit tarafından “Ahlaksızlar” denilerek oyun. Ama baktığınızda evet, memleketimin pornoyla G. Erarslan: Porno, insanlarda farklı bir merak da hedef gösterilen, afişinden ve isminden dolayı hem ilgi imtihanı var bu aralar. Biz aslında Bilgi uyandırıyor. Biz bu oyunu araştırırken pek çok ilginç hem de tepki çeken ama cinselliğin ve şiddetin nasıl Üniversitesi’ndeki olay patlak vermeden başlamıştık bilgiyle karşılaştık. Örnekse Japonya’dan sonra endüstrileştiğini aynı zamanda yaşamın kıyısında takılmış çalışmaya. Ne zamanki o olay patlak verdi, biz de porno izleyen ikinci ülkeyiz. Bu kadar ilgilenilen bir kalmış kimi insanların nasıl öyküleri olduğunu anlatmaya verdik. Yine benim yazdığım başka bir oyunla konuyla ilgili neden bu kadar tutucu olduğumuz çabalıyorlar. Hayalleri, umutları olan ama tutunamayan başlamak istedik ama çok kalabalık bir kadrosu ayrı bir tartışma konusu. Şimdilerde Muhteşem insanların hikâyeleri bunlar. “Porno bizim isyanımız” diyerek vardı, toparlayamadık. O sırada Porno Club’ı Yüzyıl dizisi, Bilgi Üniversitesi’ndeki bitirme tezi, Amerikan porno endüstrisine baş kaldırmaya çabalayan iki yazmış bitirmiştim. Çıkışımız bu oldu. Açıkçası bizim oyunumuz da tiyatroda rezalet diye adamın hikâyesini anlatıyor Porno Club. “Modern erkeğin bu kadar ses getirmesini beklemiyordum. Ama sunuluyor. Peki ama neden? Bugün 13 yaşında gerçekte ne hissettiğiyle ilgilenenler için son yılların en sert afişi ve oyunun ismini görünce yaşananlar Aziz bir kız çocuğunun bütün köy halkı tarafından komedisi” olarak tanımladıkları oyunu, yazarı ve oyuncusu Nesin’lik bir öyküye döndü. tecavüze uğradığını biliyoruz. Bu, o kadar Gökhan Erarslan, yönetmeni Neslihan İpek ve diğer oyuncusu Hedef de gösterildiniz, ilgi çekmek istiyorlar konuşulmadı bu ülkede. Ben de bunu Kamer Karabektaş anlattı. diye eleştirildiniz de. Tiyatro Myth olarak nasıl bir anlamıyorum. Ahlaksızlık varsa, buyrun bunları Nedir Tiyatro Myth’in amacı? tavır belirlediniz bu noktada? konuşalım. Neden kurdunuz ve rotanızı nereye G. Erarslan: İnsanlar görmeden oyun hakkında atıp Neslihan İpek: Bunları konuşmayı nedense çevirdiniz? tutuyor. Ben de diyorum ki, gelin görün. Zaten bundan kimse sevmiyor. Magazinelleştirmek işlerine geliyor Gökhan Erarslan: Hepimiz 9 Eylül sonra da biçim olarak yine aynı, içerik olarak da alt demek ki. Üniversitesi’nden arkadaşız. İstanbul’a tabakadan insanların öykülerini anlatma şeklinde K. Karabektaş: Biz, bu oyunu sahneye koyacağımız geldiğimizde alternatif bir iş yapmayı devam edeceğiz. Ama başka bir için bir anlamda namussuz oluyoruz. Fakat Doğu’da istiyorduk. Hepimizin ayrı ayrı oyun yapsak, bu kadar birçok töre cinayeti işleniyor, tecavüzler ve ölümler televizyon, tiyatro işleri var ama burada sansasyon olur muydu, yaşanıyor. Bu namussuzluk olmuyor mu diye soruyorum farklı bir amaç için bir araya geldik. herhalde olmazdı. insanlara. Hangi konu yerin dibine batmalı, bir daha Mit, öykü demek. Biz de insan ZUHAL düşünmek gerek! öykülerine önem veriyoruz. AYTOLUN Peki oyunu istediğiniz sertlikte verebildiniz mi? İnsan öyküleri ama nasıl? Kestiğiniz, çıkardığınız yerler oldu mu? G. Erarslan: Amerikalılar buna N. İpek: Nasıl yazıldıysa öyle sahneye konuldu, hiçbir “loser” diyor. İşte bahsettiğimiz de şeye müdahale etmedim, ettirmedim. bu tip insanların hikâyeleri. Bizde alternatif işler genellikle G. Erarslan: Ben de yazarken kalemimi hiç dışarıdan, İngiltere ya da Almanya menşeli işler oluyor. sakınmadım. Erkeklerin kadınerkek ilişkisine, sekse, Biz nispeten buralara ait şeyleri vermeye çalışıyoruz. paraya bakışını vermek istedim. Oyun, erkekler Kendimiz yazalım, kendi hikâyelerimiz olsun dünyasına bir ayna tutuyor. O yüzden kadın diyorsunuz. Peki bu noktada nasıl bir duruşu tercih olsam, bu oyunu izlemeye gelirim. ediyorsunuz? Yeni bir oyun için çalışmaya da başladınız G. Erarslan: Seksin, cinselliğin ya da şiddetin nasıl mı? Nedir önümüzdeki süreçteki projeniz? endüstri haline dönüştüğüyle ilgileniyoruz. Türkiye ve N. İpek: Bu oyun kendini bir göstersin, devamı dünyayı etkileyen “in your face” akımının daha için çalışmaya başlayacağız. Düşündüğümüz bir toplumsal bir bakışı bu. Almanlar buna “yeni proje var. Derseniz ki yine “18+” mı olacak? Evet, gerçekçilik” diyor. Biz de bu akımdan beslenerek “18+”, hatta “24+” düşünüyoruz. yürüyoruz yolumuzda. K. Karabektaş: “24+”nın yanı sıra bir de 60 Neden tiyatronun ilk oyunu olarak Porno Club’ı koymamız lazım. Zira kalpten de gidebilir seçtiniz? Zaten yürüyüp giden bir porno tartışması da K. Karabektaş, N. İpek ve G. Erarslan. Fotoğraf: UĞUR DEMİR izleyen. G var. P Boğaz’ın incileri C amiler tarihe ve mimariye olduğu kadar, edebiyata da ışık tutan yapılar. Dönemi, dönemin anlayışını, mimarisini, camilere bakarak hissetmek pekâlâ mümkün. Her ne kadar artık Türkiye’nin dört bir yanında zevksiz ve amip gibi çoğalan camiler de olsa, eskiden kalma, estetik camilerin değerini unutmamak gerekli. Berica Nevin Berberoğlu, “Boğazın İncileri Yalı Camileri” adlı kitabında, İstanbul’un Boğaz’a nazır bütün camilerini fotoğraflamış. Ali Kethüda’dan başlayıp, Arnavutköy, Teşvikiye, Bebek, Beylerbeyi, Dolmabahçe, Emirgân, Kandilli, Kılıçali Paşa, Mihrimah Sultan, Ortaköy, Rüstempaşa, Vaniköy Camii ve daha pek çok camiyi gezmiş ve meraklısına sunmuş. Yalı camilerini artık Berica Nevin Berberoğlu’nun gözünden tek tek gezmek mümkün. Berberoğlu, fotoğraflarıyla Yahya Kemal’in, Abdülhak Şinasi Hisar’ın ve Sâmiha Ayverdi’nin eserlerinde temas edip, okuyucularına hayal ettirdikleri “Boğaziçi Medeniyeti”ni gözler önüne seriyor. Berberoğlu’nun objektifinden, yalı camilerini bu kitap sayesinde yakından tanımak mümkün. Birbirinden detaylı fotoğraflar sayesinde camilerin minarelerini, kubbelerini, süslemelerini, hat eserlerini, nakışlarını etraflıca inceleyebiliyorsunuz. Kitapta ayrıca camiler hakkında Türkçe ve İngilizce bilgiler de veriliyor. Beykoz’dan Üsküdar’a, Hasköy’den Sarıyer’e kadar uzanan yalı camilerin meraklısına sunulduğu Boğaz’ın İncileri Yalı Camileri pek çok kitapçıdan temin edilebilir. G Kitap C M Y B C MY B