Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 2011 / SAYI 1296 11 SELÇUK EREZ Ucubeler diyarında skiden bizde böyle ucubeler üretebilecek sanatçılar yoktu. Memleketin ihtiyacı olan ucubeleri daha çok Avusturyalılara, İtalyanlara ve Almanlara yaptırırdık: Bu ülkede Heinrich Krippel’in pek çok ucubesi vardır: Ankara’da, Ulus’taki, Samsun’daki, Afyon’daki ucubeleri kınanmaya değerdir. Özellikle Ulus’taki Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin provokasyonuyla bir araya gelen halkın aralarında topladıkları parayla yapıldığından yanından geçerken bakılmamalıdır. Avusturyalı Anton Hanak ve öğrencisi Joseph Thorak’ın Ankara’da, Güven Parkı’ndaki heykelleri erkek figürler içerdiğinden “feminin” yani dişil olan “ucube” kelimesiyle değil, bunun masküleni yani erkili olan “ucub” kelimesi kullanılarak anılmalıdır. Rudolf Belling ise hem tuhaf heykeller yapmış, hem de bir sürü yerli ucube üreticisi yetiştirmiş, başımıza salmıştır. Zamanla Hadi Bara, İlhan Koman, Sadi Çalık, Kuzgun Acar gibileri nerede meydan bulsalar bir ucube kondurarak bizleri buralara Körfez sermayesiyle yaptırılabilecek göktırmalayan bloklarının sağlayabileceği milyonlarca gelirden mahrum etmişlerdir. Eskiden yöneticilerimiz bugünküler kadar ince zevk sahibi değillerdi, sanat bilgileri de daha kıttı. Bu nedenle Alman, Avusturyalı, E Piyanist Birsen Ulucan’ın yeni albümünün adı “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar”. Bu onun ilk solo albümü. Konser programı: 16 Şubat: Ferenc Liszt Oda orkestrası ile, Cemal Reşit Rey Konser Salonu. 13 Nisan: Trio Ulucan, Knight Concert Hall, Slovenya. 21 Nisan: “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar” Piyano Konseri / İstanbul Çağdaş Müzik Topluluğu, Borusan Müzik evi. 22 Haziran: Uluslararası İstanbul Müzik Festivali; “Festival buluşmaları” konseri, Süreyya Sahnesi. Samimi, tutkulu ve isyankâr yolculuk irsen Ulucan’ın klasik müziği, caz ve halk müziği öğeleri ile yatar. “Şive” olarak nitelendirdiğim de, orada yer alan klasik, halk buluşturduğu “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar” isimli albümünde ve caz öğeleri. Rus besteci Medtner, Prokofiev, İnci Yakar, Fazıl Say ve Albümde Sergei Prokofiev, Nikolai Medtner, Fazıl Say, İnci Evrim Demirel besteleri var. Ulucan’a göre klasik müziğin temeli de Yakar ve Evrim Demirel’in besteleri var. Hepsi ayrı bir dünya ama halk müziği. Caz ise klasik müzikten, özellikle de Bach’tan çok bu albüm bir bütün. Bunu nasıl kurguladınız? beslenmiş. İşte bu yüzden de “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar”ın Tek bir dünyanın derinliklerine dalmak ne kadar heyecan verici temelinde, farklı “şive”lerin var olduğu müzik dilinin aslında tek bir ise, farklı dünyalarda dolaşmak da benim için o kadar heyecan dil olduğu inancı yatıyor. verici. Kuşbakışı bir dolaşmadan bahsediyoruz aslında. Medtner’in Bu albüm ilk solo çalışmanız. Nasıl bir deneyim oldu sizin için? kendi halindeki samimi müziği, Prokofiev’in tutkulu ve isyankâr Albüm yapmak için özellikle fikirsel anlamda sanatçının anlatımı, Evrim Demirel’in makam, caz ve klasik arasındaki köprü kendisini hazır hissetmesi lazım diye düşünüyorum. Yani arayışları, Fazıl Say’ın halk ezgileri ve caz ile yoğrulmuş müziksel hissettiklerini düşünce olarak ortaya koyma isteği ve esprililiği, İnci Yakar’ın rüya âlemi... Benim için çok bunu en doğru şekliyle sunma gayreti. Tabii ki, gelen zevkli bir yolculuktu. olumlu tepkiler bizi her zaman mutlu ediyor. Eleştirilerin Klasik müzik CD’lerinde genellikle belirli bir görsel ise yapılan işe olan inancımızı tekrar yaklaşım oluyor. CD’nin kapağı ve kitapçığını sorgulatmayacağını bilmek hoş bir duygu. Bu sebeple tasarlarken, bir imaj oluştururken neler düşündünüz? benim için çok zevkli bir çalışma oldu. Yeni eserler Bu konuda nasıl bir yol izlediniz? öğrenmiş, yeni arkadaşlıkların temelini atmış oldum. “Klasik müzik” dediğimiz bu engin dünyanın parçası Örneğin, besteci Evrim Demirel’in yeni kurduğu ve olurken, içsel arayışlar benliğimizi ele alırken, işin görsel CD’de gönüllü olarak yer alan İstanbul Çağdaş Müzik kısmı gerçekten de cezbedici olmayabiliyor. Dolayısıyla, Topluluğu ile tanışma fırsatını bulduğum için mutluyum. bu yaklaşım CD kapaklarına da yansıyabiliyor. Ama biz ALİ DENİZ Ayrıca perküsyoncu arkadaşım Engin Gürkey’in katılımı yorumcular birer oyuncuyuz aslında. Ve bu yüzden USLU benim için önemli ve ilham vericiydi. büründüğümüz karakterlerden bazılarıyla dinleyici Klasik müzik artık standartlarının dışına çıkıp caz ve karşısına çıkabiliriz. Yani bir tür maske gibi görülebilir halk müziğini de içine alıyor. Yeni albümünüz de bu bir CD kapağı. Ben de kaydımın görsel kısmı anlamda ayrıcalıklı. Nasıl bir serüvendi “Masallar, Rüyalar, konusunda üç kişiye güvendim: Beni bir kişilik ve müzisyen olarak Fısıltılar”? doğru tanımlayabilen tasarımcı arkadaşım Gözde Oral; “Klasik” müzik diye adlandırdığımız müzik aslında “evrensel” ve çoğumuzun göremediğini fark eden usta fotoğrafçı Tamer Yılmaz; temelinde halk müziğini barındırıyor. Halk ezgileri, dansları ve bu CD’de sponsorumuz olan moda tasarımcısı Jale Hürdoğan. efsaneler, kısacası halk kültürü en büyük bestecilerin eserlerinde Masallar, Rüyalar sanki birbirini tamamlarken, peki neden yüzyıllardan bu yana her zaman ilham kaynağı. Caz ise klasik Fısıltılar? müzikten, özellikle de Bach’tan çok beslenmiş, farklı ve özel bir Çünkü kişiliklerimizde var olan en aykırı özelliklerimiz, aslında renk olarak birçok klasik müzik bestecisinin ilgisini çekmiş bir tür. bizi en iyi tanımlayan özelliklerimiz. Zıtlıkların uyumunu ya da Örneğin, George Gershwin’in solo piyano ve caz orkestrası için uyumsuzluğunu temsil etmez miyiz? Ve kim demiş ki, aslında en “Rhapsody in Blue” adlı eseri, 1924 yılında yazılmıştır. Neredeyse “rahatsızlık verici” özelliğimiz, en “güzel” özelliğimizin temelinde yüz yıl önce! “Masallar, Rüyalar, Fısıltılar”ın temelinde de, farklı değildir? CD’deki “uyumsuzluk” öğesini de Prokofiev’in “4 parça” “şive”lerin var olduğu müzik dilinin aslında tek bir dil olduğu inancı adlı eserinin son bölümü, “Şeytani Telkinler” temsil ediyor. G İtalyan hocaların ve öğrencilerinin yurdumuzun en gözde köşelerine kaktıkları ucubeler gözden kaçmış, bugüne kadar oldukları yerde öyle ucup ucup durmuşlardır. O yılların harplerle, sıkıntılarla geçmesi de, başka sorunların öne alınmasını zorunlu kılmıştı: Önce Orhan Kemal, Kerim Korcan, Kemal Tahir, Enver Gökçe, Ahmet Arif, Can Yücel gibi edebiyatımıza, Ruhi Su gibi müziğimize bir sürü ucube katanların haklarından gelmek gerekiyordu. Şükürler olsun ülkemiz artık her alanda yabancıları kıskandıracak bir hızla gelişmiş, 20’ler grubuna bile katılmıştır: Bugünkü yöneticilerimiz ince birer sanat zevkine ve engin dünya bilgisine sahiptirler, öyle kolay kolay kül yutmazlar... Bundan böyle bu ülkede meydanlara ibrik ve mısır koçanı abidesi dışında başka şeyler, ucubeler dikmeye yeltenenler ayaklarını denk alsınlar! Onlardan sonra sıra ebediyatın her çeşidine, şiire, görsel sanatlarımıza ve müziğe ucube katma heveslilerine de gelecektir. Unutulmasın: Biz şiirleri yeryüzünün her diline çevrilmiş Nâzım Hikmet’in 12 yıl hapislerde çürütüldüğü, eserlerinin yasaklandığı, edebiyatımızın önde gelenlerinden Sabahattin Ali’nin kafasının kırdırıldığı bir gelenekten gelmekteyiz! G selcukerez@gmail.com B Espirisentır Misafir şair EPİGRAM Marx’ın da pek sevdiği bir Latin sözünü anımsıyorum Nihil humanum mihi alienum est Bu sözün altına ben de imzamı basıyorum İnsana ilişkin ne varsa kabulüm Can Yücel Off the record Güneş sistemi dışındaki en küçük gezegen tespit edilmiş!. Küçük olsun, benim olsun!.. Sahibinin sesi Onur, sanatları besler. Dinleyen koysun adını esteci, müzisyen Cengiz Özdemir’in imzasını taşıyan “Madımak” adını verdiği albüm Çimen Yapım etiketiyle yayımlandı. Yapımcılığını Mazlum Çimen’in yaptığı, müzisyen olarak Eylem Pelit, Volkan Öktem, Erdal Erzincan ve Çağdaş Oruç’un eşlik ettiği albüm 11 enstrümantal eserden oluşuyor. Madımak katliamı, Cengiz Özdemir’in ruhunda, hafızasında kara bir delik açmış. Çünkü “Nesimi Baba” dediği Nesimi Çimen’in yanında, müzisyen dostu Hasret Gültekin’i de kaybetmiş alevlerin, dumanların arasında. “Mazlum’la ben, Nesimi Baba’nın sofrasında oturur, Dilber Hanım’ın yemeklerini yerdik” diyen Cengiz Özdemir, Hasret Gültekin’in kaybından duyduğu acıyı da sözlere döküyor: “Hasret Gültekin daha gencecik çocuktu. Onun ilk albümünün aranjörlüğünü ben yapmıştım. Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi bağlamacılardan biriydi Hasret Gültekin. Şimdi yaşıyor olsaydı dünya onu tanıyor olacaktı. Ama o katliamda G Üç yanlış bir doğruyu da sonunda yoldan çıkarmış!.. İbrahim Ormancı G Yürümek her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.. sıradan yol ihlalleri yok artık!.. Peri Değirmenci Argodan al haberi Markacı: Dalavereci. Madik: Yalan dolan. Mantara basmak: Biri tarafından oyuna, tuzağa düşmek. Misafir çizer: Akdağ Saydut B gencecik yaşta gitti. İnsan bunları düşündükçe içi acıyor.” Madımak Oteli’nin otel ve kebapçı olarak kullanılması da Cengiz Özdemir’in içini acıtan gerçeklerden biri. “Umarım söylendiği gibi orayı müze ve kütüphane haline getirirler. O zaman ben de müzisyen arkadaşlarımla birlikte oraya gider albümdeki eserleri seslendiririm” diyen Özdemir, Madımak albümünün tarzı hakkında ise şunları söylüyor: “Albümün tarzını bir kelimeyle tanımlamak mümkün değil. İçinde caz, pop ve halk müziği temaları var. Belli bir tarzı yok. En iyisi dinleyen koysun adını.” G Petşop Belediye: Götür. Heykel: Söktür. İktidar: Öttür. Bir kelime bir işlem C M Y B C MY B