22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 16 OCAK 2011 / SAYI 1295 ZÜLAL KALKANDELEN Bulunmaz Hint kumaşı gibi politikacı Barack Obama’nın yakın ekibi, Beyaz Saray’daki iki yılın sonunda birer birer dağılıyor. Obama’nın Başdanışmanı David Axelrod, baharda 2012’deki seçim kampanyasına odaklanmak üzere Washington’dan ayrılıp Chicago’ya gidiyor. Onun yerine seçim kampanyasının direktörü David Plouffe’nin geleceği söyleniyor. Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, şubat ayı başında görevini bırakacağını ve dışardan siyasi danışmanlığı sürdüreceğini açıkladı. Onun yerine de yardımcılarından Bill Burton veya Josh Earnest’ın ya da Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Sözcüsü Jay Carney’in getirileceği şeklinde söylentiler dolaşıyor. Obama’nın en yakın çalışma grubundaki en büyük değişiklik ise, Beyaz Saray Genel Sekreterliği’ne yapılacak yeni atamayla yaşandı. Rahm Emanuel’in Chicago Belediye Başkanlığı’na aday olma kararı alıp ayrılmasından sonra, bu görevi geçici olarak Pete Rouse yürütüyordu. Geçen perşembe günü, ABD Başkanı’nın Rouse’un yerine William Daley’i atadığı haberi geldi. Anlaşılıyor ki, Obama, kasım ayındaki Kongre seçimlerinde Cumhuriyetçiler lehine değişen hava ve yaklaşan başkanlık seçimi nedeniyle ekibinde önemli değişiklikler yapma gereği duyuyor. *** Bütün bu yeni isimler arasında en çok dikkati çeken elbette William Daley. Amerikan politikasını yakından izleyenler, Beyaz Saray’daki en etkili makamlardan birisine getirilen bu isme yabancı değil. Bill Clinton döneminde Ekonomi Bakanı’ydı kendisi. Ayrıca küresel finans hizmetleri sunan JP Morgan Chase’in Orta Batı Amerika’dan Sorumlu Yöneticisi, Boeing Co., Abbott Laboratuvarı, Boston Properties gibi dev şirketlerin yönetim kurulu üyesi... Obama’nın Daley’i bu göreve getirmesi, iş dünyası ve Cumhuriyetçi Parti ile ilişkileri göz önünde bulundurduğu şeklinde yorumlanabilir. Daley’in geçenlerde Obama’nın onayladığı vergi paketi için Cumhuriyetçi Parti’yle uzlaşma sağlanmasında rolü olduğu da biliniyor. William Daley’in, önceki Genel Sekreter Rahm Emanuel’le en büyük ortak yanı, Demokrat Parti’nin merkezci hareketinde yer alması. The Nation’da çıkan bir habere göre, yeni genel sekreterin geçmişi bir Demokrat için pek parlak değil... Neden? Çünkü iletişim devi SBC için lobi faaliyetlerinde bulundu; ilaç firması Merck’in yönetim kurulunda görev yaparken sağlık reformu paketi nedeniyle Obama yönetimini sola kaymakla eleştirdi. Amerikan Sendikal Hareketi AFLCIO’nun Başkanı John Sweeney’e göre Daley, “çalışan kesimin tam karşı tarafında yer alıyor.” *** Başından beri bütün politikasını iki parti arasında denge kurma yönünde geliştiren pragmatist bir başkan Obama. Bu şekilde Kongre’ye işlerlik kazandırabileceğini umuyor. Belki ilk başta, son yıllarda iki farklı kampa ayrılan bir ülkede böyle bir politika izlemek, en doğru yol gibi görünebilir. Ancak Obama’nın başkanlıktaki iki yıllık performansına bakılırsa, bu yöntemle pek de kimseyi hoşnut edemediği ortada. Kongre seçimlerinin de ortaya çıkardığı gibi, Demokrat Partililer, Obama’yı karşı tarafa fazla ödün veren politikaları nedeniyle eleştiriyor; kendilerine önce “değişim” önerip, sonra hayal kırıklığı yaşattığını söylüyor. Cumhuriyetçiler ise, zaten ne yaparsa yapsın, ilk siyahi başkan Obama’yı yerden yere vurmakla meşgul... Bu durumda bir politikacının vaat ettiği ideallere uygun politikalar üretmesi mi, yoksa karşıtlarını etkilemek için sürekli ödünler vermesi mi daha akıllıcadır? Ben her zaman ilkinden yana oldum. Biliyorum bulunmaz Hint kumaşı gibi ama ben politikacının da olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olanını seviyorum. G www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com Gülsin Onay yeni albümünde Mozart’ın Do majör ve Re minör konçertolarını yorumluyor. Ona göre Mozart arınma ve mucizenin tanımı. Müziğinin açtığı kapılar da sonsuz. Mucizeye inanmak için Mozart dinlemek gerek ALİ DENİZ USLU iyanist müzisyen Gülsin Onay, yeni çıkan Mozart konçertoları albümünde Jörg Faerber yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası ile Mozart’ın KV467 Do majör (No. 21) ve KV466 Re minör (No. 20) piyano konçertolarını seslendiriyor. Zaten Onay klasik müzik adına en çok emek harcayan isimler arasında. Bazen haftada beş konser verdiği bile oluyor, hem de dört ayrı şehirde... Hep farklı konçertolar çalıyor. Çünkü bundan keyif alıyor. Aynıya demir atmaktan sakınıyor. “Bazen Ravel’in Ondine’ini kendim için çalarım. Zamansızdır benim için! Chopin’in küçük eserleri, mazurkalar, valsler, noktürnler beni keyiflendirir. Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosu’nu çok severim, hatta gecenin bir yarısı, onu çalarım” diyor, “hepsinin tadı ayrı. Bazen onlarla yalnız kalmak istiyor insan”. Onay yeni albümünde yer alan eserleri ise “re minörün dramatik ve derin anlatımı kadar, do majörün insanı cennete götüren aydınlık ve neşeli yapısı beni kendine çekiyor. Bir girdap bu ama keyifli ve huzur verici. Zıt karakterlerin uyumu harika. Aslında bu hayatımız için de bir mesaj” diye özetliyor. Bu iki eseri Gülsin Onay ve Bilkent Senfoni Orkestrası enfes bir uyumla yorumluyor. Onay’a göre Mozart re minörü çok dramatik P kullanıyor. Mozart’ın eserlerinde dramatizme pek sık rastlanmasa da Requiem’de var, sanırım bir de bu konçertoda. “Çok fazla dramatik ve derinden hüzünlü bir tonalitedir bu. Klasik dönemin içinde son derece şiirsel romantik bir şarkı anlatımıyla ortaya çıkıyor. Edinilmesi gereken bir tecrübe bu” diyor Onay bu eserler için, “Mozart kısacık bir cümlede her şeyi ifade edebilen bir müzisyen. Hatta insanın bütün günahlarını temizler. Bu adam üç notayla bunu nasıl yapıyor? İşte bunun adı mucize. Mucizeye inanmak için Mozart dinlemek gerekli. Aslında muzip ve şakacı bir müzisyen o. Zekâsı farklı. Tazeliğini hiç kaybetmiyor. Onu keşfedene yeni kapılar açıyor. Mozart olmasa ruhumuz aç kalırdı”. Pek çok müzisyenin Mozart çaldığı zaman hangi ruh halinde olursa olsun başka bir dünyaya açıldığını anlatıyor. Elbette dinlemek ve onu yaşayarak icra etmek çok farklı. Gülsin Onay da onu en iyi yorumlayan isimlerin başında. Zaten uluslararası müzik kariyeri Arjantin’den Japonya’ya uzanan bir coğrafyada beş kıtada 64 ülkeyi kapsıyor. Amsterdam Concertgebouw, Berlin Filarmoni Salonu, Viyana Konzerthaus, Londra Queen Elizabeth Hall ve Wigmore Hall, Paris Salle Gaveau, Washington DC National Gallery of Art ve New York Miller Theater’a kadar hatırı sayılır pek çok salonda onun yorumları dinlendi. Dresden Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni, İngiliz Oda Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih Radyo Senfoni, Saint Petersburg Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova Filarmoni, Viyana Senfoni gibi dünyanın önde gelen orkestraları ile konserler verdi. Vladimir Ashkenazy, Erich Bergel, Michael Boder, Andrey Boreyko, Jorg Faerber, Jose Serebrier, Vassily Sinaisky, Stanislaw Wislocki ve Lothar Zagrosek gibi usta şeflerle çalıştı. Onay, ayrıca Berlin, Varşova Sonbaharı, Granada, Würzburg Mozart Festivali, Newport, SchleswigHolstein, İstanbul, Miami gibi dünyanın önemli müzik festivallerinin de değişmez isimlerinden. Onay, Rachmaninov yorumlarıyla da özel. İstisnai bir de Chopin icracısı. 2004 yılından bu yana da Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nin de Sanat Danışmanı. Zaten “Kim demiş klasik müzik dinlenmiyor?” diye. Gülsin Onay, Türkiye’de sanatın gerilediğini düşünmüyor. “Herkes karamsarlık içinde ama piyano satışları, piyano öğrenmek isteyen gençlerin sayısı, yetenekli çocuklar artıyor” diyor, “Yalnızca İstanbul’da değil, Erzurum, Samsun, Van, Malatya’da çok iyi salonlar var. Sanki Berlin’de, Paris’te, New York’ta da herkes Beethoven dinliyor, Goethe okuyor”. Tüm bunlar bir yana Onay yeni albümünde Mozart’ın KV467 Do majör (No. 21) ve KV466 Re minör (No. 20) piyano konçertolarını ona sadık ama başka bir şekilde yorumluyor ve dinlenmesi keyifli. G http://www.gulsinonay.com/ C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle