02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 HAZİRAN 2010 / SAYI 1266 3 Polisiyelerde kadın gazeteci yok Sibel Köklü, “Rüya Keskin Polisiye Serisi”nin ikinci kitabı “Geçmişe Kapanan Kapılar” ile hem günümüz mafya ilişkilerine gönderme yapıyor hem de bir dış gözle medya dünyasına eleştiri getiriyor. R üya Keskin, bir gazeteci. Otuzlu yaşlarında, hırslı ve mafyatik ilişkilere bir bakışı içeriyor. Derinlemesine bir analiz başarılı bir kadın. Zor olayların peşinden koşuyor, değil elbette kitabın içeriği. Pek çoğumuzun kafasındaki çekinmeden çarpışmayı göze alıyor. Yöntemleri eski, bilgilerin bir kurgusu. Bunu da özellikle belirlemiş Köklü, anlatıyor: “Aslında Türkiye, bir polisiye yazarı için hikâye bakış açısı geleneksel. Ancak o, hem sevdiği mesleği zengini bir ülke. Mafyaya bakış atıyorum çünkü bu olgu, yaparak olaylara çözüm arayışının peşinde, hem de kendi hayatımızın tam da içinde. Küçük büyük birtakım suç hayatını kurmanın. Gazeteci Rüya, aslında bir roman örgütleri ve şebekeler var. Hepimiz biliyoruz ki bu ülkede karakteri. Sibel Köklü’nün polisiye serisinin baş kahramanı. adalet konusunda bir eksiklik var. İnsanlar bir Şimdi de bu serinin ikinci kitabı “Geçmişe şekilde kendi haklarını, kendi yöntemleriyle Kapanan Kapılar”da mafyanın peşine düşerek, çözmeye çalışıyor. Bunun ekonomik ve sosyal Türkiye’deki bu “zengin malzeme”yi ortaya boyutları da var. Çeteleşmeler hayatımızın bir dökmeyi hedefliyor. Kitabın en dikkat çekici tarafı gerçeği.” da medyaya getirdiği eleştiri. Köklü’yü de bu türle Köklü, kitabında dolaylı bir anlatımı tercih tatmin eden ayrıntı, dış gözle baktığı medyada ediyor. Türkiye’nin en ünlü mafya babası olarak gördüğü aksaklıkları özgürce dile getirebiliyor söz ediyor örnekse. Ona isim koymak okuyucuya olmak. Köklü’yle Rüya Keskin macerası kalıyor. Ya da şehrin en büyük meydanı diyor. üzerinden Türkiye panoramasına baktık. Niyeti ise okuyucuyu kendi kafasında bir isim ya Sibel Köklü, yaklaşık üç yıl önce yayımlanan ZUHAL da cisim belirlemesinde özgür bırakmak. Kitapta “Yalan Dünya” ile başladı polisiye serisine. AYTOLUN Köklü’nün kendi yaşamından izler de görmek Okuyucunun da Rüya Keskin karakteriyle mümkün. Bunu da özellikle tercih ettiğini tanıştığı ilk kitaptı bu. İçi boşaltılan banka, rüşvet söylüyor, bir çeşit imza gibi hayatındakileri de yiyen polisler, çözümü intiharda bulanlar ve tüm kitaba katarak bir duygu yaratmaya çalışıyor. “Kitapta yer bu olayların peşindeki bir kadın gazetecinin hikâyesi ile bir alan Derviş, kedimdi. Kitabı yazmaya başladığımda Türkiye resmi çizmeye çalıştı Köklü. Karakterinin yapısı kaybettim. Çocuğum gibiydi. Onu da bir ana karakter gibi yaklaşık olarak ilk romanda çizilmişti. Serinin ikinci kitabı koydum kitabıma. Hayatımdaki kişiler de gerek isim gerekse “Geçmişe Kapanan Kapılar”da da karakterin durumu daha cisim olarak beliriyor kitapta. Çünkü fantastik bir kitap da belirginleşmeye başlıyor. Bu kitap da Türkiye’nin yazmıyorum. Hayatın içinden hikâyeler bunlar. O yüzden de gündeminin aslında tam ortasında oturan, zaman zaman yaşayan karakterlerden beslenmeyi tercih ediyorum” diyor. ayyuka çıkan, zaman zaman sessizliğe gömülen mafyaya ve Fotoğraf: Vedat Arık Sibel Köklü, 1993 yılından bu yana gazetecilik yapıyor. Şimdilerde ise serbest muhabir. Kitapta, biraz da onun sıcak haber koşturmacasına duyduğu özlemin kokusu hissediliyor. Diğer yandan medyaya dış gözle bakıp özgürce medya eleştirisi yapabilmek önemli bir tatmin. Anlatıyor: “Gazetecilik şekil değiştirdi. Rüya’nın olayları çözme yöntemlerine baktığınızda, eskiliğini göreceksiniz. Artık geleneksel yöntemler de değişti. Ben bu yöntemlerin sürmesini istiyorum, o eskiliği seviyorum. Kadınerkek ilişkilerinde de böyle. Teknoloji ve sanal dünyanın içine hapsoluyor ilişkiler. İnsanlar msn’de ayrılıyor. Bu çok insanlık dışı. Sanallık, yorucu ve gereksiz geliyor. İlişkiler gerçekliğini yitiriyor ve çok acımasız hale geliyor.” İlişkiler demişken, Rüya’nın yaşadıklarından da biraz arabesk tad almak mümkün. “Bizim kuşak biraz da böyle” diyor Köklü. Haber kaynaklarıyla ilişkiler ve internetin masa başı gazeteciliği yaratmasının yanı sıra medyadaki değişimlerden biri olan büyük sermaye gruplarının haberciliğe etkisinden de söz ediyor Köklü: “Reklam ve gazecilik birbirinin içine o kadar girdi ki bu haberciliği de etkiliyor. Haberi yazarken bir çeşit otokontrol mekanizmasına takılıyor muhabir. Bugünkü medyanın bir gerçeği bu. Spor hariç, her serviste çalıştım. Ama bugün kendimi geri çekilmiş ve başka bir yöne gidiyor gibi hissediyorum. Yazarken çok daha özgür ve serbestim. Medyaya dönüp eleştirilerimi rahatça yazıyorum. Evet, bu bir tatmin. Bu taraftan bakıp ağzıma geleni söyleyebilirim.” Köklü, üçüncü kitabını yazmaya başlamış bile. Rüya’yı bu kez başka maceralar bekliyor belli ki. Köklü, kadınların çıkıp bir kadın gazeteci karakteri üzerinden polisiye gerilime dahil olması ve olayları yazabilmesini önemsiyor. “Neticede hayatın her alanında, mafyada, teşkilatta, gazetecilikte de kadınlar var” diyor, “Ancak polisiyelerde kadın gazeteci tiplemesi yok. Bunlar kadınlar tarafından yazılabilmeli ve bir şekilde dile gelmeli.” G [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle