18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 “Pretty Woman” olmak istemiyorlar Julia Roberts’ın başrolünde oynadığı “Pretty Woman” (Özel Bir Kadın) filmini hatırlarsınız. Kadın mağazaya gider, satış görevlisi tipini beğenmez, ona giysi satmak istemez. Roberts üzülür ve mağazadan çıkar. Travestilerin ve transseksüellerin mağazalarda yaşadığı sorunlar biraz bu sahneyi andırıyor. Bir de kendilerine göre ayakkabı bulmakta zorluk çekiyorlar çünkü kadınlar için üretilen ayakkabılar 40 ya da 41 numaraya kadar. Cesur girişimciler açtıkları mağazayla piyasadaki bu boşluğu doldurdu. ELİF TOKBAY algılamadığı için ağda yaptırmak zorunda kalmış. Televizyonda çıkmasın diye... Ağda da sivilce yapmış. Sivilce, birkaç kalem darbesiyle bene dönüşürken biz de fotoğraf çekimine hazırız. okakta öğlen sıcağı... Neyse ki Beyoğlu’nda bir Kalın ya da sivri topuklu çeşit çeşit ayakkabı, babet, UGG pasajdayız. Pasajın girişinden gelen gün ışığı, tünelin botlar, pullu payetli, dore lame, diz üstü çizmeler... Birini ucundaki ışık misali gözlerimizi alıyor. Bu yüzden giyiyor, diğerini çıkarıyor, ter içinde kalmasına rağmen ses geldiğinde seçemiyoruz, sadece ince uzun siluetini etmeden foto muhabirimizin talimatlarını uyguluyor. “Sen görüyoruz. Büyük adımlarla pasajı geçiyor. Üstünde nerelisin Vedat?”, “Karslıyız biz...”, “Hııı, şimdi anlaşıldı, Doğu rengârenk, diz altında bir etek, siyah, kısa kollu tişört... erkeği emir vermekten hoşlanır!” Ayaklarında kırmızı, rahat terlikler, parmaklarında kırmızı “Arkadaşlarımın yeri burası. Travestilerin, transseksüellerin, ojeler, küçük parmağında bir yara bandı. Saçları sarı, dipleri ‘cd’lerin ayakları büyüktür. 394244... Kadınlar için üretilmiş hafif çıkmış, yüzünde makyaj yok, biraz solgun. Elimizi var ayakkabılar 39, haydi 40’a kadar. Benim ayağım 39, gücüyle sıkıyor. Köpüklü Türk kahvesi istiyor, bir de sigara. ayakkabı bulmakta çok zorlanmıyorum. Ama diğerleri öyle İnce sigara bir çırpıda bitiyor, kahve de... Hızlı adımlarla üst değil. Numara yok. Piyasada taş çatlasa 10 lira edecek kata çıkıyor, indiğinde upuzun bacaklarını sımsıkı saran bir ayakkabıya giderler Tarlabaşı’nda 200 lira verirler, siyah bir tayt, belinde siyahbeyaz pullu bir kuşak, yaptırırlar. Burası pasaj içinde, geliyorlar rahat üstünde bir şal. Dükkân çok sıcak, makyaj yaparken ediyorlar, üst kata çıkıyorlar, ayakkabıyı deniyorlar. söyleniyor: “Buraya da bir vantilatör alamadınız Esnaf da iyi. Kimse yan gözle bakmaz. Bir de tabii, gitti. 20 lira ayol. Bu sıcakta makyaj da tutmaz, küçük dükkânlarda değil de, büyük mağazalarda biliyorsun değil mi?”, “Tamam Michell, alırız, alışverişe gider bizimkiler, güvenlik alırız...” görevlisi tepesine dikilir hemen. Önce saçlarına bir sprey sıkıyor, sonra Satış görevlisine bir şey sorarlar, tarıyor, tarıyor... “Öyle bakıyorsun ama ‘Pahalı o’ der. Ya da der ki ‘Numara kendi saçlarım.” Nemlendirici, siyah kalmadı’. Pretty Woman’da bir sahne göz kalemi, üstüne eyeliner... “Güzel vardır ya hani. Julia gider alışverişe oldum değil mi?” Pudrayı da buna kötü davranırlar, aynen öyle. sürünce yüzüne renk geliyor, Cebinde paran vardır, sonra allık... “Dün yürüyüşümüz alışveriş yapamazsın. Bir vardı, transseksüellerin de millet bakar acayip öldürülmesine tepki için. acayip. Bizimkiler de ezilir Kafelerden, dükkânlardan alkışlar büzülür, kendilerini eve mı istersiniz... Ama basında yer kapatır. 2010 almadı. 95 yaşında bir adam İstanbulu’nda bunlar ekrana çıkıp ben karı istiyorum, var hâlâ, düşün yani! bir genç kız çıkıp ‘Ben daha Ben öyle yapmam, bozulmadım, yaptırmam da, herkesin sapasağlamım’ ağzının payını veririm.” diyebiliyor, bize Türkan ve Garo Ersan, “Bir de gizli eşcinseller, gelince ahlaki değil.” ‘cd’ler var. Adam gündüz Michell’le birlikte. Epilasyona gidiyormuş şirketinde yönetici. Bin Fotoğraflar: Vedak Arık ama, lazer, yanaklarındaki sarı tüyleri S kişilik şirket yönetiyor. Eve geliyor kadın oluyor. Yurtdışından adını bile bilmediğim markalarda kıyafetler. Gözünle görsen inanmazsın. Evde sabahın altılarına kadar partiler... Gündüz yine işlerine dönüyorlar... Eee adam mağazaya gidecek, haydi kıyafet, iç çamaşırı falan, karıma alıyorum diyor, alıyor. Ayakkabı öyle değil, büyük kalıp var, küçük kalıp var. Nasıl deneyecek? Buraya geliyor, üst kata çıkıyor, ayakkabısını deniyor, alıyor, gidiyor. Rouge güzel bir marka, trendleri takip ediyor, ama daha çok çeşit olması gerek. Ben söylüyorum, şöyle yapın, böyle yapın diye..” “Bir de ayağı küçük olsun, daha kadınsı olayım diye küçük ayak parmağını kestirenler var böyle. ‘Kadın kadın’ olmak için yapıyorlar. Tamam dışardan kadın, gacı gibi görünüyorsun ama daha da kadın olmak istiyorlar. Topuğunu törpületiyor mesela ameliyatla. Gereksiz kompleksler bunlar. Ne kadınsın, ne erkeksin, arada bir şeysin. Kabullen işte! Çok saçma sapan şeyler. Erkek egemen topluma kendini kadın gibi göstermek için saçma sapan bir uğraşın içine giriyorlar. Gereksiz!” Türkan ve Garo Ersan, Rouge Shoes’un sahipleri. 30 yıldır ayakkabı işindeler. Cesaretli girişimciler sektördeki açığı görmüşler, 67 ay araştırma yapmışlar, 45 ay önce de mağazalarını açmışlar. Facebook’tan ve internet forumlarından isimlerini duyurmayı seçmişler. “İşlerimiz şimdi durgun biraz. Drug queen’ler var ya, Marmaris’te, Bodrum’da platform topuklu ayakkabılarla dans edenler hani... Onların hepsi şimdi çalışıyor, alışverişlerini yapıp gittiler, alacaklarını aldılar. Esas onlar dönünce bizim de işlerimiz açılacak.” Rouge’da ayakkabı numaraları 3940’tan başlıyor. 44’e kadar çıkıyor. “Bu insanların ceplerinde paraları var, rahat alışveriş edemiyorlar. İnsanlar bakıyor, horluyor, onlar da üzülüyor tabii. Sıradan bir vatandaş gibi paralarını verip alışveriş yapmak istiyorlar. Bir de bizim fiyatlarımız makul. Abiye grubunda biraz artıyor tabii ama, büyük numara ayakkabı diye fiyatları şişirmiyoruz. Neyse o. Başka bir mağazada 3940 numara terlikler 100150 lirayken bizde 4142 numara ayakkabıların fiyatları 80 liradan başlıyor. Amacımız müşteri edinmek, yüksek fiyata satmak değil.” Türkan ve Garo Ersan işe kalıp çalışması yaparak başlamışlar. İşin tasarım ve kalıp kısmı Garo Ersan’da. İkili, müşterileriyle de görüş alışverişinde bulunuyor. “Bize söylüyorlar zaten. Diyorlar ki ‘Çok kokoş yapma! Sen ne giyiyorsun mesela, biz de ondan istiyoruz’. Ve ciddi söylüyorum beğenmiyorlar bazı şeyleri. Bir müşterim var, yeni travesti oldu. Çok alışkın değil topuklu giymeye. Haklı da, ben bile yürüyemiyorum yüksek topuklarla. Üç çift yüksek, ince topuklu ayakkabı almıştı, sonra geldi değiştirdi. Topuklarını kısalttık. Burada rahat ediyor insanlar. Geliyorlar çaylarını, kahvelerini, sigaralarını içiyorlar, ayakkabılarını alıp gidiyorlar. Asla da bir saygısızlıklarını, kötü davranışlarını görmedim.” Rouge’da Türkan Ersan'ın “marjinal grup” olarak adlandırdığı ayakkabılar da var. Süslü, leopar derili, kırmızı, mor, sarı erkek ayakkabıları. “Bir İtalyan erkeği de giyebilir bunları ama bizim Türk erkeklerinin giymeyeceği şeyler. Geçen gün yolda gördüm, adam İtalyan. Bayıldım, bayıldım. Çıplak tenine ceket giymiş mesela. Böyle bir şey yok.” Garo ve Türkan Ersan yakında aynı dükkânda iç çamaşırı ve kıyafet satmaya başlayacak. G [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle