01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 MAYIS 2010 / SAYI 1262 3 Siyasetçi kediye de benzetilecek, file de... Sizin o konuşmanız, Eminem’in bir film görüntüsü eşliğinde rap şarkısı da yapıldı, nasıl buldunuz? Tabii, siyaset kurumu eleştiriye açık bir kurum, içinde mizah olacak. Siyasetçi ile dalga geçecekler, siyasetçi kendi ile de dalga geçebilmeli, herkes bir tarafından kendine benzetmek isteyecek, rap şarkısı yapacak. Siyasetçi kasket takacak, millet işte “benim kasketim” diyecek, şiir okuduğunda, şairler bir şey söyleyecek, gazetecileri hiç saymıyorum, gömleğinizden ayakkabınıza kadar her şeyle uğraşacaklar, karikatüristler karikatür çizecek, kediye de benzetecek, file de. Ama siyasetçi kızmayacak. Mesela Yalova’da amatör bir dergi çıkarıyor çocuklar. Beni de iyi “ti”ye alıyorlar, ama bunlara kızmıyorum tabii. Ama mizahtan çok da hazetmeyen bir Başbakanımız var... Çünkü bir kere hazımsız, ikincisi kendini “padişah” zannetme özelliği var: Eleştirilemez, dokunulamaz, dalga geçilemez... Bu devlet adamlığı ile arasında bir mesafe olduğunu gösteriyor. Devlet adamı olunmaz zaten, devlet adamının vasıfları doğuştan gelir. 1980 öncesinde Süleyman Demirel’e yönelik Gırgır, Fırt dergisinde yapılan eleştirileri, karikatürleri çok net hatırlıyorum. Bir kez olsun Demirel’in mahkemeye gittiğini duymadım. Şimdi bakın Başbakan kitap okumadığını söylüyor, özetini okuduğunu söylüyor. Klasikleri okuduğuna da kesinlikle inanmıyorum. Diyor ki “Batı’nın teknolojisini alacağız, kültürünü almayacağız...” Bu yüz yıldır sağ kesimin kullandığı palavra bir laftan ibaret. Bu çok avam bir ifadedir ama bu sözü söyleyebiliyor. Bir şey oluyor “ulemaya soralım” diyor. Maden ocağındaki göçüğü “kader”e bağlıyor. Böyle yetişmiş bir kişinin, kitap değil, kitap özetini okuduğunu söyleyen birinin, bu mentalitede olması doğal, mizahtan o anlamda hazetmemesi doğal, kendi içinde tutarlı yani. Gençliğinde okusa okusa, “mızraklı ilmihal” okumuştur. G Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Bana, hırsız, havalı ve hatırsız demesinler Oğlum milletvekili olduğumu söylemez Yapmadığı iş kalmamış CHP milletvekili Muharrem İnce’nin. Torna tezgâhından pazarcılığa, tarladan çobanlığa kadar. Hatta muavinlik bile. “Her işi yapıp öyle buraya geldim” diyor. Kendisi gibi öğretmen olan eşi ve çocuğu onunla aynı fotoğraf karesinde yer almıyor. Çünkü onlar İnce'nin milletvekili olduğunu bile söylemiyorlar. eçen yılki bütçe görüşmelerine onun 11 dakikalık konuşması damgasını vurdu. AKP’yi “ABD’den korktuğunuz kadar Allah’tan korksaydınız memleketi bu hale getirmezdiniz” diyerek tam 12’den vurdu. Bu konuşma önce haber olarak medyada yer almadı ama sanal âlemde bir anda “tıklanma rekoru” kırınca, bütün medya onu “görmek” zorunda kaldı... CHP’nin geçen hafta sonu yapılan kurultayında ise partililerin yoğun ilgisiyle karşılanan konuşmasının ardından bu kez “öpüşme rekoru” kırdı. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, zaten Meclis’in en aktif isimlerindendi, ancak bütçe konuşması, günlerce isminden söz edilmesini sağladı. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki CHP’nin, Meclis grup başkanvekilliğine hazırlanıyor. Salı günü yapılacak seçimlerde de son dakika değişikliği olmazsa, “grup başkanvekili” seçilmesi bekleniyor. Her ne kadar “gözünü budaktan, AYŞE sözünü AKP’den sakınmasa”da mütevazı yaşamı tercih ediyor. “3 SAYIN H’den korkarım, hırsız olarak anılmak, havalı görünmek ve hatırsız olmak” diye özetliyor yaşamdaki ilkelerini... CHP’nin iki dönemdir Meclis’te olması nedeniyle “deneyimli”, ancak yaşı itibarıyla da “genç kuşak” isimlerinden İnce, sorularımızı yanıtladı: CHP, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde sizce nasıl şekillenecek? Kemal Bey, CHP’ye girdikten sonra komisyon üyeliği yapmış, grup başkanvekilliği yapmış bir arkadaşımız, 8 yıldır birlikte milletvekiliyiz, gördüğüm en çalışkan milletvekili. Geçen dönem, benim odamla odası komşuydu, hafta sonu bile çalışırdı, ekip çalışmasına uygun bir kişiliği var, ortak aklı kullandıracaktır. O sakinliğiyle, kararlılığıyla çok başarılı olacağına inanıyorum. Biz de yanındayız, elimizden ne gelirse destek olmaya çalışacağız. CHP’nin, “halktan kopuk olduğu” eleştirileri var. Kılıçdaroğlu, “halkla kucaklaşmayı” sağlayacak mı? Aslında bu yanlış tespit. İşte halktan kopuk olduğumuz, seçkinci olduğumuz eleştirileri doğru değil, ama böyle bir algı problemimiz var. Bu problemin Kılıçdaroğlu tarafından giderileceğine inanıyorum. Çünkü Kemal Bey, yapmacık değil, tam halktan birisi gibi davranıyor. Sonuçta partinin örgütleri il başkanları ne yaparsa yapsın, lider anılıyor bu işte, kaybettiğinizde de kazandığınızda da lider anılıyor. G Biliyorsunuz, savaşı kazanan komutan hatırlanır. Kılıçdaroğlu’nun mizacı buna, CHP ile ilgili bu algıyı ortadan kaldırmaya çok uygun. Ben şahsen çok daha geniş kitlelerle buluşacağımıza inanıyorum. Örneğin, kurultay konuşmasındaki “merdiven altında çalışan türbanlı kızlar” örneği çok ilginçtir. Belki de ilk kez konuşuldu, çünkü o kesimi biliyor, tanıyor, onun için özel olarak o örneği seçmesi çok manidardır. Siz de halkla çok iç içe bir milletvekilisiniz. Hatta, Meclis’te bütçe konuşmasında yaptığınız konuşma, Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. ([email protected]) C M Y B C MY B Kurultayda, “çalmayacağız, kaldırmayacağız, çocuklarımız zenginleşmeyecek” dediniz. Bu çok iddialı değil mi, siz değil ama partinizden birisi çalarsa, çocuğu zenginleşirse ne yapacaksınız? Bunu önlemek kolay. Önce dokunulmazlıkları kaldırırsanız, yargıya güvenirseniz, Siyasi Etik Yasası çıkarırsanız, naylon faturadan, kalpazanlıktan aklanmadan başbakan olamazsınız. Tepeden başlarsanız, başbakanın, milletvekillerinin dokunulmazlığı olmazsa sorun olmaz. Yani tepe temiz olursa, taban da temiz olur. Milyonların oy verdiği bir partinin içinde bazı yanlışlıklar olabilir. Bunu gidermenin yolu tepedekilerin örnek olmasından geçiyor. Kılıçdaroğlu, genel başkanımız olarak, her yıl mal beyanını bildirir, dokunulmazlık arkasına sığınmazsa, ben milletvekili olarak malvarlığımı açık açık bildirirsem, il ilçe başkanım buna uymak zorunda kalacak. O da yapamayacak birtakım yolsuzlukları. Bu örnek olmaktan geçiyor. Ben her yıl aralık ayında açıklıyorum malvarlığımı, herkes bilir benim Yalova’da neyim olduğunu. Mal mülk hırsı olan bir adamdan iyi siyasetçi olmaz, benim mal mülke yaklaşımım şudur: Başını sokacak bir ev, tekerlekleri dönen bir araba, çadır kuracak bir arsa, namerde muhtaç olmayacak kadar bir para, Allah’a çok şükür bunlar da var. G Tepe temiz olursa taban da temiz olur internette “tıklanma” rekoru kırdı. Siz Meclis’te AKP’ye en sert muhalefet eden milletvekillerindensiniz, neden sadece o konuşma “rekor” kırdı? Aslında o konuşma Meclis’teki 139. konuşmamdı. Tabii bunu öncelikle, bu konuşmayı Cumhuriyet hariç medyanın hiçbir şekilde görmemesine bağlıyorum. Hiçbir gazetede tek satır yer almadı. 15 gün sonra ben danışmanıma, “Konuşmayı Facebook’a koy” dedim. Ondan sonra koptu ortalık. Medya ilgi göstermedi, daha doğrusu görmedi, ama konuşmayı halk gördü. İkincisi demek ki “o an” gelmiş, insanlar bu iktidarı artık istemiyor. Tabii bu konuşmaya her kesimden destek, beğeni ifade eden mesajlar geldi, berber de profesör de, esnaf da üniversite öğrencisi de çok beğendiğini söyledi. Yani o konuşmada bir ortak dil yaratabilmişiz demek ki. Bu ortak dili yakalamada, öğretmenlikten gelmiş olmanız etkili oluyor mu? Ben fizik öğretmeniyim ama edebiyata yakın bir fizik öğretmeniyim. Şiir yazarım. Hep kafiye vardır, konuşmalarımda. Mesela kurultay konuşmasında da “Çalmayan çaldırmayan bir siyaset, hesap veren devlet, sorgulayan vatandaş, mutlu yurttaş” dedik. Ben şiirsel bir anlatımın çok daha kalıcı ve etkileyici olduğuna inanıyorum. Bir de ne anlatırsan anlat, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadar. O yüzden sözü çok uzatmaya da gerek yok. Mesela o Facebook’taki konuşmam 11 dakikaydı, Meclis’te bana 5 dakika süre verilmişti, ama insan isterse 5 dakikada derdini anlatabilir. Şiir yazıyorsunuz, sanırım şiir kitaplarınız da var. Vekillik, şiir çalışmalarını etkiliyor mu? 1986’dan bu yana, yani öğretmenliğe başladığımdan bu yana şiir yazarım. Şimdi yeni bir kitap hazırlığım var, adı belli Siz ne kadar göz önünüzdeyseniz, aileniz o kadar gözden uzak. Örneğin ailenizle birlikte fotoğraf alalım dedik, istemediniz, neden? Evet, öyle tercih ediyorlar. Mesela oğlum, hiçbir yerde benim milletvekili olduğumu söylemez. “Baban ne iş yapıyor” dendiğinde de “Fizik öğretmeni” der, hiçbir kareye de girmez, eşim de öyledir. Eşim öğretmen ve hâlâ çalışıyor, o nedenle benimle kareye girmezler. Biraz “orta sınıfı” temsil eden bir milletvekili görüntüsü çiziyorsunuz... Benim babam, 650 lira emekli maaşı alan bir kamyon şoförüdür. Ben torna tezgâhında çalıştım, pazarcılık yaptım, tarlada çalıştım, çobanlık yaptım, öğretmenlik yaptım. Muavinlik yaptım. Odun kestim, tarla belledim. Ağaç diktim, meyve ilaçladım, balık tuttum, kitap okudum, garsonluk yaptım, şiir yazdım, klasikleri okudum, ekin biçtim, yani hemen her işi yapıp öyle buraya geldim. Hayatta 3 şeyden korkarım, “hırsızlık, havalı görünmek, bir de hatırsızlık.” Bana hırsız demesinler, havalı demesinler, hatırsız demesinler, onun dışında kimseye veremeyecek hesabım yok. G “Avuçlarında Yıldızlar.” Her şey hazır ama, kurultay yoğunluğu nedeniyle yayına hazırlayamadık. Ama çok yakında çıkacak. Ayrıca, Kızılderililerin bufaloya verdiği isimden esinlendiğim, “Tatanka”, “Bir İleri Beş Geri”, “Bu Kaçıncı Kirlenişin Beyaz?” adlı şiir kitaplarım var. Siyasete başladıktan sonra da şiir yazmaya hiç ara vermedim. Yazarken yalnızlık ve mutlak sessizlik olması lazım. Anahtar sözcüğü bulduğum zaman bana 5 sayfa yazdırır. Bir de tiyatroculuğunuz var, geçen ekim ayında ilk kez sahne aldınız. Daha önce oyunculuk deneyiminiz var mıydı? Yalova’da gençlerin kurduğu bir amatör tiyatro topluluğu var, orada çıktım. Aslında hep tiyatroda oynamak istemişimdir, ama buna hiç fırsatım olmadı, kısmet milletvekili olduktan sonrayaymış. Skeçleri tiyatronun sorumlusu arkadaşla birlikte yazdık. Benim başımdan geçen ya da kitaplarda okuduğum ya da dünya parlamentolarında espri konusu olmuş olaylardan esinlenerek hazırlanmış skeçlerdi. Orada, milletvekili tiplemelerini canlandırdım, oldukça da beğenildi. G İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle