Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 30 MAYIS 2010 / SAYI 1262 Kiraz küpe ahi siz hiç kiraz küpe taktınız mı? Bu soru bütün kadınların içindeki gizli küçük kız çocuğu ruhunu açığa çıkartmak için yazılmış gibi.. Hangi kız çocuğu dizi dizi AYLİN boncuklar ile oynamamış, kendine ÖNEY TAN papatyadan taçlar, kirazdan küpeler, çam iğnelerinden bilezikler yapmamıştır? Okul çıkışında harçlık denkleştirilip boyna geçiriliveren alıç kolyelerin tadını kim unutabilir? Kız çocuklarına has bu dünya aslında için için herkesin aklını çeler. İncik boncuk deyince insanın içini kıpırdatan oyuncaklı bir sihir dolanır zihinlerde. Kulağına kiraz küpe takamamış oğlanlar bile boncuklu düşler görebilir. Kahvehanelerde erkek parmakların arasında dönüp duran tespih tanelerinin teskin edici teması inkâr edilebilir mi? Elinde otuz üç boncuk, bir imame hesabıyla hayat muhasebesi yapan her erkeğin düşünceleri, hayalleri, aklı, fikri topu topu bir dizi boncuğun akışından geçer… Peki ya güz zamanı çarşı pazarı kaplayan rengârenk patlıcan, biber kurularına ne demeli? Yaz günlerinin renkli güneşini kış vaktinin soluk soğuğuna taşımak istercesine pencere önlerinde sallanan mercan kırmızısı biberler kadar insanın içini ısıtan ne olabilir? Yaklaşan kış soğuğuna karşı ruhu ısıtan sarmalayıcı bir battaniye gibi gelir insana. Kadife gibi efsunlu mor patlıcanlar, ebruli çizgili yeşil tüylü acurlar, fildişi duruluğunda haylan kabakları, diş diş bamyalar çarşı pazar yerini bayram yerine çevirir. Çocukluğumuzdan beri etrafımızı çevreleyen bu güzelliklere farklı bir gözle bakmak, farklı bir dokunuşla bambaşka bir görsel şölene çevirmek Gönül Paksoy’a nasip olmuş. Kanıksadığımız, artık güzelliğini görmeden geçip gittiğimiz sıradan olanı sihirli bir dokunuşla özel kılmış. Gönül Paksoy’un yeni çıkan ‘“Yenilebilir Boncuklar” kitabı yemekle ilgili ama sanki yemek kitabı olmayan bir tasarım ürünü gibi. Bu son kitap “Yemek için Tasarımlar” ile başladığı yemek kitapları dizisine bambaşka bir boyut katıyor. Kitabın öyküsü üç yıl önce İstanbul’da toplanan “Uluslararası Boncuk Konferansı” için hazırladığı açılış etkinliği ile başlamış. Sergilediği tadılabilir, yenilebilir, lezzet dizileri bu kitabın da başlangıç noktası olmuş. Ama asıl başlangıcı kuşkusuz Paksoy’un Adana Ceyhan’da geçen çocukluğunda, kulağına taktığı kiraz küpelerde aramak gerek. Gönül Paksoy bu toprakların binlerce yıllık tadını, kokusunu, kültürünü, rengini, dokusunu, sabırla tane tane, tek tek, S boncuk boncuk iplere dizmiş, görsel bir ziyafet sofrası kurmuş. Pembe beyaz mersin taneleri inci dizisi gibi, mor mersinler tespih boncukları gibi dizilmiş. Sivri biber tespihin imamesi oluvermiş, nöbet şekeri kristal bir taca dönüşüvermiş. Çakıl taşları gibi bıldırcın yumurtaları, burma lüleler halinde portakal kabukları, buğulu can erikleri sayfalara can katmış. Mutfakta, kilerde ne varsa mısra mısra dizilmiş, yenilebilir bir şiir olmuş. Kuşkusuz bu yenilebilir boncuk serüveninde kitabın tasarımını yapan Yılmaz Aysan ve olağanüstü fotoğrafları çeken Reyhan Ekşi’nin de payı var. Bu ekip, heyecanları ve yaratıcılıklarıyla Paksoy’un tasarımlarını şiir gibi bir kitap haline getirmiş. Kitapta ve bütün projede seçici bir kararlılık var. Hiçbir şey abartılmamış. Yalınlık ve sadeliğin getirdiği mükemmellik ön planda tutulmuş. Fotoğraflar duru, dupduru. Az ve öz ifade edilmiş sözcükler gibi, şiir gibi insanın kalbine işliyor. Paksoy, bir tek çocukluğunun kiraz küpesine kıyamamış. Kirazları dizmeye yeltenmemiş, kitabın orta yerine olanca albenisiyle bir tek küpesini yerleştirmiş. Gönül Paksoy boncuk dizilerine eşlik eden kararınca kısacık notlar yazmış, incik boncuk kadar heyecan verici 50 yemek tarifini ise kitabın sonuna koymuş. Gerek boncuk dizilerinde, gerek tariflerde kanıksananı yeni kılmış, geleneği geleceğe taşımış, bakıp göremediğimizi, yiyip tadına varamadığımızı bize nadide bir mücevher gibi sunmuş. İpe dizdikçe dizmiş, bu arada belli ki epey de eğlenmiş. Kitabın arka kapağında Gönül Paksoy’un kirazlı kitap tanıtımı yazısındaki fotoğrafında da muzip bir kız çocuğu ifadesi var. Kollarını kavuşturmuş, başını dikmiş, benim bilyelerim bir başka diye meydan okumuş, isterseniz yiyin, istemezseniz takıp takıştırın demiş. Bir kulağında kiraz küpesi eksik!… G aylinoneytan@yahoo.com Baharatlı taze üzüm itapta 50 tarif var. Çoğu çok kolay ama ufak bir lezzet katkısıyla damakta boncuk boncuk yuvarlanan tat dizileri oluşturabiliyor. Bu tarifleri deneyin, hatta siz de kendi dizi, dizi, boncuk boncuk lezzetlerinizi yaratın. ½ kg. iri taneli siyah üzüm, 1 tatlı kaşığı yeşil rezene tohumu, 1 çay kaşığı karabiber, ¼ su bardağı sızma zeytinyağı, 1 çay kaşığı rendelenmiş limon kabuğu , Yeterince tuz Üzümlerin kabuklarını soyun. Eğer üşenmeyip Gönül Paksoy gibi alacalı soyarsanız daha da güzel olur. Baharatları, limon kabuğunu, tuzu ve zeytinyağını karıştırın. Üzümleri bu karışımda 1012 saat buzdolabında dinlendirin. Billur bir kâseye koyup servis yapın. Bu tarif bence mevsim gereği çekirdekleri çıkarmış kirazla da yapabilirsiniz. Ama bir tanesini kulağınıza takmak şartıyla... G K C M Y B C MY B