Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üretemeyen de ölen de biz Karadon’daki madende 30 kişinin ölümüyle son bulan facia akıllara pek çok soru getirdi. Maden ocaklarında çalışan taşeron firmalar yeraltına dair yeterli deneyime ve bilgiye sahip mi? Somut sayılar neden tam da özelleştirmenin gerçekleştiği 2004 yılından bu yana maden ocaklarında meydana gelen kazaların ve ölümlerin arttığını gösteriyor? Maden ocaklarında yeteri kadar denetim yapılıyor mu? Denetçilerin ücretlerini neden firma sahipleri ödüyor? Neden üretimde çok gerilerde olmamıza rağmen kaza ve ölümlerde dünya birincisiyiz. Sorular çok. Yanıt Genel Madenİş Sendikası ve Türkiye Maden Mühendisleri Odası’ndan. ŞİRİN GÜVEN Özelleştirme sonrası kazalar arttı G Türkiye Maden Mühendisleri Odası’nın 21 Mayıs 2010 tarihli açıklamasına göre ülkemiz iş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü. İş kazalarında yaşamını yitiren maden işçisi oranında ise dünya birinciyiz. Üstelik de maden üretiminde çok geri sıralarda olmamıza rağmen. Bir buçuk milyar ton taş kömürü rezervimizin 3 milyon tonunu bile üretemiyoruz. Dünyada ise bu sayılar oldukça yüksek. Mesela Çin 2 buçuk milyar ton üretiyor. G Genel Madenİş Sendikası’nın raporundaki sonuçlara göre madenlerdeki kazaların sayısı özelleştirmelerle birlikte arttı. 1987 yılında Kozlu’da göçük altında 8 maden işçisi kaldı. Maden ocaklarındaki bir sonraki kaza 1990'da Amasra'da oldu ve 5 kişi yaşamını yitirdi. Yani kazalar birkaç yıl arayla birbirini takip etti. 2004’te başlayan özelleştirmeyle birlikte kazalar da ölümler de artmaya başladı. 2004’te Çorum Bayat’ta 3, Kastamonu Küre’de 19 işçi öldü. 2005’te Kütahya Gediz’deki kazada 18 maden işçisi öldü. 2006’da Balıkesir Dursunbey’de 17, Kastamonu Azdavay’da 2 ve Bolu Mengen’de 2 işçi yaşamını yitirdi. 2007’de Karaman Ermenek’te 2, Balıkesir Dursunbey’de 3, Zonguldak Kilimli’de 2 işçi daha öldü. TMMOB’nin Mart 2010’da hazırladığı Madencilik Sektörü Sorunlar ve Çözüm Önerileri raporu da son yıllarda sayıları giderek artan maden kazalarını gösteriyor. 2008 yılında 22 ildeki 38 kazada, 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını kaybetti. 2009 yılında 24 ildeki 62 kazada 92 ölüm gerçekleşti. 2010’un ilk beş ayı içinde 15 ildeki 25 kazada, 37 ölüm oldu. Tüm bunların üstüne bir de Karadon’daki facianın sonuçlarını ekleyince korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. G Yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu; 50’den az işçi çalıştıran, ki sektördeki pek çok maden ocağı bu durumda, işyerlerinde iş kazalarının önlenmesinin yetersiz kaldığını gösteriyor. İşyerlerinin yüzde 98’inin 50’den az işçi çalıştırdığı, iş kazalarının yüzde 63’ünün de buralarda olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistiklerinde var. G Üretime göre kaza ve yaralanmada son 10 yıl incelendiğinde; 2000 yılından 2002’ye kadar bir düşüş olduğu, 2005’ten günümüze kadarsa artış olduğu görülüyor. Eğitimle değil, telefonla madene iniyorlar ki bin dört yılında IMF kamuya işçi alımını yasakladığı için Türkiye Taşkömürü Kurumu işçi alımı yapamadı. İşçi alamadığımız için hizmet alımı yapmak zorundayız. Maliyet düşecek, hazırlıklar hızlı ilerleyecek diyerek taşeron firmalar çalıştırmaya karar verdiler. Böylece 2004 yılında özelleştirme yapıldı. 3 firma var şu an yeraltında. Kozlu ve Zürme bölgesinde Star, Armutlu bölgesine Kasret ve Karadon’a YapıTek firması... Madenlerde 2004’ten bu yana bu taşeron firmalar çalışıyor. Daha önce hiç madende çalışmamış, baraj ve karayollarında çalışmış firmalar bunlar. Oysa madencilik ayrı bir birikim ister. 1848’li yıllardan bu yana gelmiş bir madencilik kültürü var. Mesela Karadon’daki maden ocağını işleten YapıTek bir inşaat firması. Onlar ilk kez maden ocağına girdiler. Daha önce hiç madende çalışmamış firmaların yeraltında çalışması uygun değil. Biz 2004’ten bu yana pek çok kez eylemler yaptık taşeron firmaların çalışmaması için. Yeraltının yapısını, özelliklerini bu taşeron firmalar bilemez dedik. Çünkü yeraltında hiçbir deneyimleri yoktu. Taşeron firmalar ihalede şartları kabul ettiler ama gereken şeyleri uygulamadılar. Bir yerlerde denetim eksikliği var. Yoksa bugün bu kazalar olmazdı. Taşeronlaşma kesinlikle çok zararlı çünkü madencilik bilgi, birikim ve deneyim ister. TTK madende çalışacak kişileri seçerken sağlık durumlarıyla ilgili çok sıkı denetlemeler yapıyor, oysa taşeron firmalar bunlara dikkat etmiyor. İ Taşeron firmalar ilk olarak kez Kozlu’da çalışmaya başlandı. 2005 Haziran’da da Karadon’da çalışmaya başladılar. Biz bu yanlışın herkese zarar vereceğini söyledik. Eylemler yaptık. Aynı dönem içinde Kozlu’daki çalışmaları bilirkişiye rapor ettirdik. Raporda söyledikleri randımanı alamadıkları ortaya çıktı. Yani TTK işçisinin taşerondan daha verimli çalıştığı ortaya çıktı. Buna rağmen taşeron firmayı sokmak istediklerinde Karadon işçisi 22 Haziran 2005'te eylem yaptı ve ocağa taşeron işçisini sokmadı. Bu süreç 19 Temmuz gününe kadar devam etti. 19 Temmuz’da polisiye tedbirle Karadon’da taşeron işçileri kazanın olduğu alanda çalışmak için ocağa indirdiler. Yani biz taşeronlaşmayı engellemek için elimizden gelen gayreti gösterdik çünkü yeraltında taşeron firmalar bu işi yapamaz. Her an bir kaza olması riski var. Dünyada teknolojiyi, erken uyarım ve gaz ölçüm sistemlerini kullanıyorlar. Sondajla delik açıp bakıyorlar. O nedenle kazalar ve ölümler az oluyor. Bu taşeron firmalarsa yeterli sondaj yapmadan dinamit atıyorlar, o nedenle böyle kazalar oluyor. Tartışmanın kimseye faydası yok. Madencilikte teknoloji gelişti. Kazaların yüzde 98'inin insan ya da malzeme hatalarından kaynaklandığı biliniyor. Yani sadece yüzde ikisi öngörülemiyor. Böyle bir durumda bu kazaya ‘kader’ demek mümkün değil. G * Genel Madenİş Sendikası Başkanı TMMOB Başkanı Mehmet Torun: Acil eylem planı yapılmalı M adencilik sektörüne ilişkin veriler, özelleştirme sonrası ve taşeronlaşma sonucunda maden kazalarının katlandığını ortaya koyuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) verilerine göre Avrupa Kıtası'nda yer alan ülkelerde 20042006 yılları arasında iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 20,15. Bu oran ILO’ya 20042006 yılları arasında istatistik bildiren 25 ülkenin ortalamasıdır. Aynı dönemde Türkiye’de iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 92,47. Türkiye’den sonra en yüksek orana sahip olan Portekiz’de bu oran yüz binde 43,67. Özetle ifade etmek gerekirse, Türkiye’de maden işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık 4,5 katı. Yine ILO’nun istatistiklerine bakıldığında, Türkiye’nin iş kazalarında yaşamını yitiren maden işçisi oranında dünya birincisi olduğu görülmektedir. Türkiye, 2000’li yıllar boyunca iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 70’in altına hiç düşmeyen tek ülke. Yine Türkiye, 1999 yılındaki yüz binde 338.3 maden işçisi ölümü oranı ile bir yıl içinde yaşamını yitiren maden işçisi oranının en yüksek değere ulaştığı ülke durumunda. Dünyada madencilik sektöründe en önde gelen ülkeler ile Türkiye kıyaslandığında da benzer bir tablo görülmekte. Bu ülkeler arasında yer alan Kanada’da 20042006 ortalaması yüz binde 35, ABD’de yüz binde 27.33, Avustralya’da yüz binde 13.07. Oysa Türkiye’de aynı dönemde bu oran yüz binde 92.47. Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin; ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en kısa zamanda masaya yatırılması ve çözümlenebilmesi için acil olarak bir eylem planı hazırlanması gerekiyor. Ulusal ölçekte oluşturulacak bu yapının; kazaların önlenmesi için gerekli risk haritalarını çıkarması, gerekli planlamaları ve eğitimleri koordine etmesi, ilgili yasa ve yönetmelikleri tekrar gözden geçirmesi ve iş güvenliği kültürünün geliştirilmesi için çalışmalar yapması lazım. Tüm maden işletmelerinde maden üretimi, mutlaka yeterli sayıda maden mühendisi nezaretinde yapılmalı. İşyerinde her vardiyada daimi olarak maden mühendisi bulundurmayan işletmelere üretim izni verilmemeli. G Baraj firması madenden ne anlar? K azalar hemen akıllara yapılması gereken denetimleri getiriyor. Genel Madenİş Sendikası sektörde denetimlerin yeterince yapılamadığına işaret ediyor. Yani denetim elemanı sayıları arttırılmalı ve işletmeciliğin her aşamasında etkin denetimler yapılmalı. Ancak denetim konusunda tek sorun bu değil çünkü teknik nezaretçilerin ücretlerini işletme sahipleri ödüyor. Bu da akıllara kendisini denetlemesi için para veren işletmeye karşı bir denetçinin rapor yazmanın ne kadar mümkün olduğu sorusunu getiriyor. Oysa “teknik nezaretçi” ücretlerinin devletçe işletme sahibinden alınarak verilmesi denetimin daha bağımsız olmasını sağlayacaktır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi” dünyada maden kazalarını önleyen diğer ülkeler gibi Türkiye tarafından da kabul edilmeli. Her işletmede çalışan sayısına bakılmaksızın her vardiyede daimi nezaretçi bulundurulmalı. Çalışma sektörünün her alanında olduğu gibi maden ocaklarında da kayıt dışı istihdam engellenmeli. Tüm çalışanlar sigorta ve iş güvencesine sahip olmalı. Olası risklere ve tehlikelere karşı eğitilmeli ve bilgilendirilmeli. Türkiye Taşkömürü Kurumu her yeni işçiye 21 gün eğitim veriyor. Sonraki 4 ay da onları deneyimlilerin yanında yedekli olarak çalıştırarak eğitime devam ediyor. Oysa Genel Madenİş Sendikası Başkanı Ramis Muslu’nun verdiği bilgiye göre taşeron firmalar telefonla ertesi gün için işçi çağırabiliyor. Nitekim Karadon’daki olayda yaşamını kaybeden iki madenci henüz işe yeni başlamış. G Ramis Muslu*: Kazaların yüzde 98’i hatadan... Karadon’daki madeni işleten YapıTek firmasına “Yeni Servis Kuyusu Kat Bağlantı Galerileri ve Su Atımı Tesisleri ile 540 Katı Hazırlama” işi 19.07.2005 tarihinde verilmiş. YapıTek’in ek süreyle birlikte bütün işi Kasım 2010’da bitirmesi bekleniyor. Ancak 2009 yılının sonuna kadar geçen 54 aylık süre içinde işin henüz sadece yüzde 66,5’u bitmiş. Üzülmez'deki maden ocağındaki “250 Katı Hazırlık ve Galeri Islahı” işinde de benzer şeyler yaşanıyor. Hazırlıkların ihaleye verilmesi aşamasında bir galeride aylık en az 100 metre ilerleme yapılacağı ifade edilmiş. Oysa bugün gelinen noktada aylık ilerleme sadece 2530 metre civarı. Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi’nde de durum bundan farklı değil. Tüm bu veriler aslında önemli bir şeye işaret ediyor. Taşeron firmalar aldıkları işleri sonlandırmakta zorlanıyorlar. Genel Madenİş Sendikası Başkanı Ramis Muslu bunu söz konusu firmaların daha önce yeraltı deneyimlerinin olmamasına, şimdiye kadar sadece karayollarında, baraj ve köprü yapımında çalışmış olmalarına bağlıyor. G C M Y B C MY B