16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 NİSAN 2010 / SAYI 1256 7 İzmir’in efsanevi tünelleri gerçek oldu! ıl 1948! İzmir Eşrefpaşa’da Tınaztepe İlkokulu 3. sınıf öğretmeni Cahide Erkal, her çarşamba günü öğleden sonra öğrencilerine kentin ören yerlerini, müzelerini gezdirirdi! Cahide öğretmen bir gün öğrencilerini Kadifekale’ye de götürdü! 35 yıl öncesinde orada, geceleri ışıldaklar düşman uçaklarının sokakları ve evlerinde karartma uygulanan İzmir’e gelip gelmediklerini anlamak için savunma amaçlı olarak gökyüzünü tararlardı. Askeri bölge olduğu için Kadifekale’yi gezmek yasaktı. Savaş bitmişti ve öğrenciler okullarına yakın Kadifekale’ye ilk kez gidiyorlardı. Heyecanlıydılar! Öğretmenleri önce öğrencilere kenti kuşbakışı gösterdi. Körfez’in sonuna ve Yamanlar Dağı’nın eteğine doğru bir kıyı semtini işaret etti. Bayraklı semti denilen o yerde en eski İzmir kurulmuştu. 5 binyıl önce bir adacık üzerindeki ilk İzmir, sonraları nehirlerin getirdiği alüvyonlarla kıyıyla birleşerek bir yarım adaya dönüşmüştü. Ardından, öğretmenleri kalenin eteklerinden aşağıya bakıldığında sütunlar ve bazı ÖZGEN eski kalıntıları seçilebilen bir ACAR yeri işaret etti. 2. İzmir orada kurulmuştu. Arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan o yer İzmir’in devlet agorası idi. Hem kentin çarşısı, hem siyasal yönetimin bulunduğu, yeni kentin kalbiydi. Öğrencilerini kalenin kapısından içeri soktu. 910 yaşlarındaki çocuklardan biri, kendini bir kuşatma sonrasında kalenin kapısından zaferle içeriye giren bir film kahramanı gibi hissetti! Kalenin içinde in cin top oynuyordu. Bazı eski çöküntülerin başına gidildi. Çöküntülerde kubbemsi tarihsel kalıntılar görülüyordu. Bazı alanlara da inilebiliyordu. Birkaç öğrenci ile birlikte o öğrenci de dik yamaçtan aşağıya indi. Kemerleri dökük bu yerlerden daha ileri gidilemiyordu. Çökme tehlikesi olasılığına karşılık, güvenlik nedeniyle yerel yönetimlerce kapatılmıştı. 5 bin yıl öncesinin İzmir’i kazılmadan önce 19. yy sonunda Bayraklı. Y İzmir Devlet Agorası. Sağda tünelden görüntü. Cahide öğretmenin anlattıkları orada bitmeyecek ve şu bilgileri anlatacaktır: “Aşağıda gördüğünüz Agora ile Kadifekale arasındaki kuşakta, yer altında gizli tüneller varmış. Denize yakın yeni kente bir düşman saldırısına karşı, insanlar bu gizli tünellerden geçerek İzmir’in savunmasını Pagos Kalesi’nde yapmayı planlamışlar. Ancak ilk Pagos Kalesi sonraki yüzyıllarda yıkılacak, yerine ortaçağdan başlanarak Osmanlılar zamanında da sur duvarlarına yapılacak ekler ile bugünkü Kadifekale ortaya çıkacaktır.” GERÇEKLEŞEN EFSANE O öğrenci 60 yıl boyunca bu yeraltı tünellerinin gerçek olup olmadığının yanıtını düşünüp durmuştur! Öğretmeninin bu olguları nasıl bildiğini oldum olası merak etmiş, bir sonuç elde edememiştir. Taki şubat ayında Cumhuriyet’te küçük bir haber olarak yayımlanan “Binlerce yıllık tünel bulundu” başlığını okuyunca çok sevinecektir. Haberde, Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’un kazılarını sürdürdüğü Agora yakınındaki bir evin avlusunda, ayrıca Kadifekale’ye doğru 821. sokakta tünellerin iki girişini bulduğu bildirilmekteydi. Cahide öğretmenin anlattığı, yıllarca o öğrenci gibi pek çok eski İzmirlinin belleklerine kazınmış “tünel efsanesinin” de gerçek olduğu saptanmıştı. 2 m. yüksekliğinde, 1m. genişliğindeki tünellerin uzantıları henüz tam olarak saptanamadı. Bazı yerlerde dümdüz, bazı yerlerde kıvrımlarla ilerleyen tüneldeki gaz birikimi arkeologların ilerlemesini ve genel bir planının çıkarılmasını engellemekteydi. Tünellerin Kadifekale ile Agora arasında su ulaşımına da katkıda bulunduğu anlaşılıyordu. Şimdi öncelik, bu tünellerin tümünün bir planının çıkarılması olmalıdır. Bu konuda Türkiye’de sayıları 10’dan fazla olan mağaracılık ve mağara araştırma derneklerine önemli bir bilimsel görev düşüyor. Dernekler, bir an önce arkeoloji kazı heyeti ile bağlantıya girip görev almalıdırlar. Bu aşamada ve sonrasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, İzmir Ticaret ve Sanayi Odaları’nın, TÜRSAB’ın, İzmir Büyükkent ve Konak belediyelerinin pamuk ellerini ceplerine uzatarak bu çalışmalara maddi destek sağlamaları gerekiyor. Konak Belediyesi tünel çıkışının bulunduğu ve satışa çıkarılan bir evin alınacağını açıklayarak şimdiden devreye girdiğini gösterdi. Sonraki aşamada ise bu tüneller güçlendirilip belirli yerlerde halkın ve turistlerin ziyaretlerine açılmalıdır. Kapadokya’nın yeraltı yerleşmelerinin getirisi örnek alınmalıdır. Bir başka nokta, bu tünellerin hemen hemen üzerine gelen Kadifekale’nin eteğindeki antik tiyatro açığa çıkarılmalı ve sonrasında da yitik antik stadyumun araştırılması gündeme taşınmalıdır. Cahide öğretmen, bir başka çarşamba günü öğrencilerini Agora’da gezdirmekle kalmayacak, Bayraklı’daki adı Hitit metinlerine göre “Tismurna (Smurna) olan sonraları “Smyrna’ya (İzmir’e)” dönüşen, günümüzde Tepekule denilen ilk kente de götürecektir. O yıl, orada Doç. Dr. Ekrem Akurgal ilk kez arkeolojik kazılara başlamıştı. Kenti öğrencilere Akurgal gezdirmişti. 50 yıl sonra o öğrenci, öğretmeni Cahide Erkal’ı İzmir’de bulacak, bu kez o öğretmenini Bayraklı’ya götürecek, ordinaryüs profesör olmuş Akurgal’la tanıştıracak ve her iki öğretmenine teşekkür edecek, 1998’de kazının 50. yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet’te ilk İzmir’i okurlarına tanıtacaktır. Tünelin iki girişini bulan Dr. Ersoy’u kutlar, ayrıca kendisini aydınlatan değerli öğretmeni Cahide Erkal’a da nice sağlıklı yıllar dileğiyle bu sütunlarda bir kez daha teşekkür eder. G Tanrıçalar rüyasında Büyük İskender’e İzmir’in yeniden Kadifekale’nin eteklerinden deniz kıyısına kadar uzanan alanda kurulmasını ve halkın oraya yerleştirilmesini söylemiş. İşte İskender’in rüyasındaki ikinci İzmir’in gizli tünelleri bulundu. BÜYÜK İSKENDER’İN RÜYASI Cahide öğretmen çocukları bir çam ağacının altında topladı ve şunları anlattı: “Görkemli bir yaşamın olduğu ilk İzmir, birkaç bin yıl sonra, gerilemiş ve halk sıkıntı içine düşmüştü. İÖ 334’te Makedonya Kralı Büyük İskender, Anadolu’da Pers egemenliğine son vermeden önce bu kaleye avlanmaya gelmişti. Yorgun düşünce bir pınarın yanında, bir çınar ağacının altında uyuyakalmıştı. Eski yazarların anlattığına göre o an bir rüya görmüş. Oradaki tanrısal öçle simgelenen tanrıça Nemesis Tapınağı varmış. Rüyasında tanrıçalar ona İzmir’in yeniden Kadifekale’nin eteklerinden denizkıyısına kadar uzanan alanda kurulmasını ve halkın oraya yerleştirilmesini söylemişler. Gerçekten kent, İÖ 300’lerin sonunda Büyük İskender’in önerdiği yerde kurulacaktır.” Öğretmeninin anlattıklarını bir “masal” gibi dinleyen o öğrenci, yıllarca sonra Büyük İskender’in rüyasını öğrenen halkın Klaros’taki Apollon tapınağı bilicilerine başvurarak kentin yerinin ve kurulma zamanının uygun olup olmadığını sorduklarını öğrenecektir. Biliciler, halka “Kutsal Meles’in ötesindeki Pagos’a yerleşmeye gidecek olan bu insanlar, üç ya da dört kez daha mutlu olacaklar” yanıtı vermişler. Pagos, Kadifekale’nin antik adıdır. “Kutsal Meles” ise o öğrencinin ailece, öteki Eşrefpaşalılar gibi piknik yaptıkları, uçurtmasını uçurduğu, bazılarının olta ile balık avladıkları ve adı günümüze kadar değişmeden gelen, yalnızca sonundaki “s” harfi “z” olarak değişen Melez Çayıdır. O öğrenci, Cahide öğretmenin anlattığı öyküde Büyük İskender’in Kadifekale’deki rüyasını İS 2. yy’da yaşayan gezgin coğrafyacı Pausanias anlattığını ve üç Roma İmparatoru Marcus Auereliaus, 3. Gordianus ve Philippus Arabs’ın İS 2. ve 3. yy sikkelerine de konu olduğunu da yıllar sonra öğrenecektir (üstte). C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle