Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Demet’le çalışmak özgürlük... elim Siyami Sümer, Taçkın Bilal, Sertaç Özgümüş ve M. Ali Cihan’ın yolları gün geliyor, kesişiyor. Beraber çalıştıkları, müzik yaptıkları dönem de var, aynı evi paylaştıkları da. Şimdi ise artık hepsi bir arada. Tam bir “takım oyunu” gibi. Aynı evde yaşıyorlar, sevdikleri müziği yapıyorlar, aynı yönde baktıkları hayatı paylaşıyorlar. Multitap adıyla kurdukları grupla müzik piyasasına giriş yaptılar. İlk albümleri Takım Oyunu da, nasıl bir dünyaları olduğunun göstergesi. Müziklerini bir tarza oturtmaya çalışırsak “electro clash”e daha yakın olduklarını söylüyorlar. Ancak, içlerinden geçen, nasıl söz yazmak, nasıl müzik yapmak istiyorlarsa onu ortaya koymak. Bir türe, etikete, sınırlandırmaya dayanma derdinde değiller. Şarkı sözleri sıkmıyor, müziği hareketlendiriyor ve tabii tüm bunların yanı sıra zamanı da haybeye harcatmıyor. Bu yolda da yalnız değiller, yanlarında bir isim daha var: Demet Evgar. Multi Arts Production’u kurarak müzik piyasasına giren Evgar, Multitap’ın da prodüktörü. Bağımsız işleri destekleme yönündeki ilk ZUHAL adım bu onun için. Arkası da gelecek gibi AYTOLUN görünüyor. Yollarınız nerede kesişti de Multitap’ı kurdunuz? Sertaç Özgümüş: Hepimizin farklı gruplarla çalıştığımız dönemde Taçkın’la Selim beraber yaşıyordu. Biz de Ali’yle bir konsere gidecektik. Uçakta aksama oldu ve vakit geçirmek için onların evine gittik. Playstation’da futbol oynuyorlardı. Çok eğlendik, beraber çok güzel vakit geçirdik. Hepimiz bir şekilde birbirimizi tanıyor olsak da ilk paylaşım orada gerçekleşti. Multitap adı da o günden sonra çıktı o halde. S. Özgümüş: O dönem oyun konsollarında iki kişi oynayabiliyordu. Ancak multitap denen aletle dört joystik aynı anda bağlanabiliyor. Biz de bunu sembolik olarak kullandık. Hem oyun sevgisi, hem müzikal ortaklıklar, hem de kafa yapılarımızın benzeşmesi ile dört kişi olmamız örtüştü. Bu ismi tercih ettik. Taçkın Bilal: Bütün gün beraberdik, çok eğleniyorduk, müzik de yapıyorduk. Haydi bir albüm yapalım diye düşünmedik hiç. Sonra çoğu sanatçının kendi konserinde bile çalmayacağı underground parçaları çalmaya başladık. 2006 yılında ilk çıkışımız cover grubu olaraktı. Sonra bu cover macerası çok uzamasın istedik. S İlk albümleri Takım Oyunu’nu çıkaran Multitap, tarzı ve duruşuyla şimdiden adından söz ettirmeye başladı. Amaçları günlük hayatta yaşanılan dert, tasa, mutlu, mutsuz ne varsa, yalın ama özgün bir dille anlatabilmek. İçlerinden geleni yapmakta çekinmiyorlar. Bu anlamda müzik piyasasının dönüştürücülüğünde, çarkların dişlilerine takılmayacak kadar da güçlüler. Bu konuda en büyük destekçileri ise prodüktörleri Demet Evgar. Derdi nedir grubun? Özellikle neyi anlatmak istiyorsunuz? Selim Siyami Sümer: Aslında hepsi etrafımızda olup biten şeyler. Kimi zaman insanların fark etmediği, odaklanmadığı şeyler üzerine gidiyoruz. Protest bir tarzımız da var düzene karşı ama bu agresif değil. Problemlerini çözmüş ya da çözmeye niyetli, hayatın olumsuz etkileri karşısında pozitif ve güçlü duran, neşesini yitirmemeyi tercih etmiş insanların seveceği türden şarkılar yapıyoruz. İnsanların duygusal zaaflarını kullanan şarkılardan hoşlanmıyoruz. Çok sıkıldık o ağlatan şarkılardan. Alternatif bir iş yapıyorsunuz. Ya anlaşılamazsak, sevilmezsek diye düşündüğünüz oldu mu? S. Özgümüş: Müzik yapmaya karar verdiğimiz andan bu yana hiç öyle bir kaygımız olmadı. Çünkü cover projemiz de alternatifti. Zaten o playlistle herhangi bir yerde çalamazdık. Yine de şu anda vitrine koyulması anlamında iyi anlaşıldığımızı düşünüyoruz. S. Sümer: Hayatlarımızın bir akış yönü var. Müzik yaparken de müzik hayatımızın akışını terse çevirecek bir durum varsa ortada, bu sorundur. Tutacak diye farklı bir iş yapmamız mümkün değil. Bu işin sonucunda hayalim bizler gibi olan daha fazla insanla tanışmak. Biz bu şekilde bir araya geldik. Bu anlamda da beraber çalıştığımız insanlarla çoğaldığımızı düşünüyorum. Özellikle kaçındığınız şey nedir? Grubu tanımlarken nasıl bir enerjiden söz edebiliriz? S. Sümer: Biz olduğumuz gibiyiz. İnteraktif bir grubuz ve hayatın içindeyiz. Çok uzaklarda aramaya gerek yok. Yanlış adlandırılabilecek bir şey de sunmayacağımız için yaptığımız işin arkasında olacağız. Benim en çok önemsediğim şey özgür olabilmek. Sınırlandırılmaktan hoşnut kalmam. Demet’le çalışmanın en büyük avantajı bu. Biraz daha özgür olunabilmeli. “Bu şey satıyor” hissinden uzaklaşılmasına ihtiyaç var. M. Ali Cihan: Müzik piyasasının her zaman şikâyet ettiğimiz işleyen bir çarkı var. Biz en çok ondan kaçınıyoruz, bağımsız olabilmek adına. Birilerinin yaptığını yapmanın bir yararı yok. Demet Evgar: Biz yıllarca yasaklarla bastırılmış bir toplumuz. Bir zaman sonra da bunlar aslında insanın kendi koyduğu yasaklar oluyor. Bunun farkına varıldığında, farkına varan herkes, şu günün Türkiyesi’nde yapacağı işi istediği başarıya ulaştırabilir. Sadece bu baskı öğretildiği için üretmekten korkuyor olabiliriz. Ama bu korkuyu kişisel olarak atmak bile bence büyük bir adım. G Fotoğraflar: Vedat Arık Herkes alışılmışın peşinde Peki siz nasıl bulaştınız müzik piyasasına? Demet Evgar: Sertaç’la iki yıl önce tanıştık. Ertesi gün de tüm ekiple tanışmış oldum. Zaten hepsi aynı evde yaşıyor. Diğer yandan bir şirket kurma fikrim hep vardı. Çünkü onlar müzik piyasasında bu sıkıntıları yaşarken ben de kendi mesleğimde televizyona iş yaparken aynı sıkıntıları yaşayan bir insanım. Başkaları üretiyor, siz kendi beyninizle, yüreğinizle, yaratıcılığınızla dahil olamayabiliyorsunuz. Bu kısır döngüden hep uzak durmaya çalıştım. Türkiye’nin durumu belli. Parası olan insanlar genelde cesur insanlar olmuyor. Diğer yandan da sevgiliye albüm yaptı dedikoduları aldı başını yürüdü. Bunu nasıl karşılıyorsunuz? D. Evgar: Karşılamıyoruz. Muhakkak yazılır diye düşündüğümüz bir şeyin karşımıza çıkması şaşırtmıyor bizi. Onlar şaşırsın. Selim Siyami Sümer: Sabah kahvaltısında hep beraber güldük sadece. Peki müzik piyasası bu kadar zorluyken, alnımın akıyla çıkamazsam bu işin içinden diye düşündüğünüz zamanlar oldu mu? D. Evgar: İnanarak girdiğim hiçbir işte böyle bir derdim olmadı. Çünkü başarı da başarısızlık da bana göre göreceli. Ne olunca başarılı oluyorum ya da ne olunca başarısız oluyorum. Bir film yapıyorum, çok izleniyor, başarılı mı oluyorum? Kendi başarı kriterlerim üzerinden hiç böyle bir endişe yaşamadım. Ayrıca aptal bir insan da değilim. Neye yatırım yaptığımı biliyorum. Onların da bir şey yapalım, tutsun, para kazanalım dertleri yok. Bunlar kafa yorduğumuz şeyler değil. Yaratıcı olmayan insanların aslında bu konularda kafa yorduklarını düşünüyorum. Oyunculukta da bu tür bir durum yaşıyor musunuz? D. Evgar: Dizilerden teklif geliyor, ben de 90 dakika dizi olmaz diyorum. İşsiz kalsam da umrumda değil. Sadece 3040 dakikalık dizilerde oynarım dedim. Bir yıl güldü insanlar bana. Bir yıl sonra “1 Kadın 1 Erkek”i çektik, çok da güzel bir iş oldu, izlenildi de. Ben bu konuda hassasım. Şirketi alırken de filmden müziğe kitap basımına kadar alabilmek istedim. Çünkü birinin kitabı olur, bana göre basılmalıdır, kimse istemez. Ben onu basarım. Ya da bir filmi olur, çekmek isterim. Peki müzikte prodüktörlük dışında bir solo ya da ortak proje yapmayı düşünüyor musunuz? D. Evgar: Ortak bir çalışmamız olmuştu Cimri oyununda. Belki daha sonra da olabilir. Ama bu adamların en büyük derdi, kendi gibilere ulaşabilmek, hatta onlara yatırım yapabilmek. Burada hep birlikteyiz, tek bir noktadayız. G C M Y B C MY B Alışılmış bir düzen var ve herkes onun peşinde. İnsanlar sanki bir devlet politikası gibi uyuşuyor sürekli. Kimse elini taşın altına koymuyor. Onları eleştirmek bana düşmez ama istediğim bir şeyi yapamadığımda kendimi eleştiririm. Bu iş kendi eleştirimi yapmak adına başladı. Müzik, kendi mesleğimle de iç içe olduğu için hep aklımdaydı. İki yıl önce Rock Müzikaller’de de sahneye çıkmıştınız. D. Evgar: Orada da saçma şeyler oldu. Tam kendimi geliştirme sürecine girebilirim dediğim noktada, bir anda bütün şirketlerden albüm teklifleri gelmeye başladı. Yeteneğiniz olabilir belki ama çok güzel gülüyor diye birini filmde oynatmak gibi bir şey bu. Bence saçma bir durumdu.