26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MART 2010 / SAYI 1250 9 Ortodonti, diş ile çenedeki sağlıksız yapının teşhis ve tedavisi üzerine çalışan bir alan. Bu fonksiyon ADNAN BİNYAZAR Diş sağlığı değil estetik kaygısı... ZUHAL AYTOLUN Hukuk tartışmaları ydınlanma, en başta hak hukuk eşitliğini getirmiştir. Berlin yakınlarında bulunan Potsdam’da imparatora yazlık saray yapılacaktır. Sarayın kurulacağı arazide yel değirmeni olan adam, planın uygulanmasına karşı çıkar. Yargıçlar, adamı haklı bulurlar. “Berlin’de hâkimler var!” sözü, tarihe bu hukuk olayının armağanıdır. Turistler, bugün en çok, sarayın hemen yanı başındaki bu yel değirmenini ziyaret ediyor. İnternet, en işe yaramazından en değerlisine olayların satışa sürüldüğü sanal bir pazar! Gizliliklerin açığa çıkarılıp etrafa duyurulmasında nice olanaklar sağlıyor. Berlin’deki hukuk olayını çağrıştıran bir öykünün az çok bir benzerine de internette rastladım. Demek bizde de hakların gasp edilmediği durumlar oluyormuş... Kimilerince ilginç bulunan, kimilerince de lanetlenen öykücük şöyle... Dünyada aklı evveller her çağda akıllılardan çoktur; adamın biri, kasaba camisinin tam karşısına genelev açmak için inşaata başlamış. Arazi onun değil mi, saray da kondurur, genelev de! Olay duyulunca cemaat buna karşı çıkmış. Adam, söylenenleri duymamış bile. Bunun üzerine cemaat, inşaatın başına bir bela gelsin diye gece gündüz başlamış bedduaya. Öykü değil mi; genelevin açılışına birkaç gün kala, yıldırım düşmüş, binayı yerle bir etmiş. Bedduaları yerini bulun cemaat sevincinden çıldırmış. Genelev sahibi ise, yıldırım düşmesine cemaatin bedduasının yol açtığını ileri sürerek onlar hakkında dava açmış. İmam da cemaat da, olayın bedduaya bağlanmasını saçma bulup iddiaya karşı çıkmış... Dava davadır; yalnızca iddiayla A G ünümüzde estetik algısı çeşitli medya araçlarıyla günbegün beynimize kazınıyor. Daha güzel vücutlar, daha bakımlı kadınlar, belirli hatlar, güzel saçlar, bembeyaz dişler... Tüm bunlar estetik kaygının nasıl da arttığını ve güzelliğin nasıl da tek tipleştirilmeye çalışıldığının göstergesi. Hal böyle olunca da estetik cerrahların kapısı her geçen gün daha çok çalınıyor. Hem sadece estetik cerrahlar değil, ortodontistler de bundan nasibini alıyor. Ama aslında sağlık açısından işe de yaramıyor değil. Ortodontistlere estetik kaygılarla gelenler ağız sağlık sorunlarını duyunca haliyle kaçamıyor. Bir taşla iki kuş vuruluyor, bir yandan dişler beyazlatılıp, çene yapısıyla ilgilenilirken çürük tedavisine de başlanıyor. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi Prof. Dr. Nazan Küçükkeleş, ortodontik tedaviyle ilgili sorularımızı yanıtladı. Ortodontik tedavinin yaygın olarak bilinen tanımı dişlerdeki çapraşıklığın tellerle düzeltilmesi. Ancak hadise bu kadar da basit değil. Ortodonti, sadece dişlerdeki çapraşıklığa değil, çenenin tümü ve yüzle ilgili bir bilim dalı. Çenelerin konumunun bozulması, hem estetik hem de fonksiyon bozukluğuna yol açıyor. Bu Fotoğraf: çiğneme, konuşma UĞUR DEMİR ve eklem fonksiyonlarından biri olabilir. Çene bozukluğunun yüze yansıması fark edilebiliyor. Kimi zaman genetik olarak düşünülse de tedavisi mümkün. Küçükkeleş, çene ve yüz deformasyonlarının da ortodontinin kapsamına girdiğini dile getiyor. “Hasta önce estetik cerraha gidiyordu. Ancak günümüzde yavaş da olsa bu sorunun yanıtının ortodontistte olduğu anlaşılmaya başladı” diyor. Küçükkeleş özellikle çene tedavisinin mümkün olduğunu vurguluyor. Ortopedik ya da cerrahi yollarla düzelebiliyor. Ancak çocuklar için erken yaşta teşhis önemli. O yüzden kontrolü 78 yaşlarında hiçbir şey farkedilmese bile öneriyor. Çapraşıklık tedavisi içinse 1213 yaş ideal. Yıllar ve yaş geçtiyse dişlerdeki çapraşıklığa çare yok diye düşünmeyin. Bu mümkün olduğu gibi eskiye göre çok daha estetik bir şekilde yapılabiliyor. Üstelik yaş sınırı da yok. Yetişkinlerin en çok tellerin görünmesinden rahatsız olduğunu söyleyen Küçükkeleş, bu sorunun da ortadan kalktığına dikkat çekiyor: “Tellerin ve takılan malzemenin beyaz, diş renginde olanları var. Günümüzde de artık dişlerin arka yüzeyine takılabiliyor. Hiç görünmeden en fazla 2 yıla kadar tedavisi yapılabiliyor.” Beyazlatmaysa günümüzde en çok tercih edilen ve talep edilen uygulamalardan biri. Küçükkeleş, bu konuda da bilgilendiriyor. Beyazlatmak, ömür boyu kalıcı bir yöntem değil. Tıpkı solaryum gibi. Her diş de aynı tonda beyazlamıyor. Bu konuda beklentileri abartmamak gerekeyor. Küçükkeleş, beslenmenin de önemli bir etken olarak karşımıza çıktığını dile getiriyor. Renkli gıdalar çok tüketiliyorsa bu da diş renginin koyulaşmasına neden oluyor. Beyazlatma amacıyla kullanılan bozukluğunun tedavisi ağız sağlığı açısından önemli. Ancak yalnızca estetik nedenlerle başvuranların sayısı da gün geçtikçe artıyor. aşındırıcı maddelerin gelişi güzel kullanımını da önermiyor Küçükkeleş: “Piyasada olanlar çok etkili değil. Diş hekimi kontrolünde yaptırılması çok daha uygun olur. Suiistimal edilmesi daha kötü sonuçlara yol açabilir.” Estetik kaygılar, ortodontistlere talebi arttırmış durumda. Ancak Küçükkeleş bu yolla ağız ve diş sağlığı için tedavilerin de yapılabildiğini söylüyor: “İnsanlar önce estetik kaygılarla gelmiş olsa da sonrasında farklı tedavilere de başlayabiliyoruz. Bu anlamda olumlu katkısı olduğu söylenebilir. Ancak ağız sağlığı konusunda bilinçlenmek için biraz daha zamana ihtiyaç var belli ki.” G azan Küçükkeleş genel diş sağlığı konusunda da bilgilendiriyor. Yapılan çalışmalarla beraber yüzyıllar öncesinin diş yapısının günümüzde farklılaştığını, belki 100200 yıl sonra yine bir dönüşüme uğrayacağını dile getiriyor. Çünkü artık daha yumuşak besin nedeniyle ağız yapısı küçülüyor, çene boyları kısalıyor. Daha az sayıda azı dişi ve daha fazla çapraşıklık söz konusu. Azami düzeyde dikkat edilmesi gerekenlerse basit anlamda macun ve fırça. Yetişkin ve sağlıklı bir yapıdan bahsediyorsak orta sertlikte, bütün yüzeyi temizleyebilecek boyutta bir fırça yeterli. Günde 10 kez birer dakika fırçalanmasının ise bir anlamı olmadığını söylüyor Küçükkeleş. O yüzden de 33 prensibini öneriyor. Günde 3 kez üçer dakika. G Diş sağlığında 33 prensibi N olmuyor, süreç yürütülecektir. Dava mahkemeye geldiğinde, yargıç, dosyayı ayrıntısıyla inceleyip taraflara, “Bunca davaya baktım, böylesiyle ilk karşılaşıyorum. Açıkçası nasıl bir yargıda bulunacağımı bilemiyorum,” demiş... Öyle ya, bir yanda bedduanın gücüne inanan genelev sahibi, bir yanda onu kesinlikle yadsıyan imamla cemaat; gel de çık işin içinden... Öyküyü anlatan, olayı günümüze uyarlayarak, şu sonuca varıyor: “Kimi dindarlar çıkarları söz konusuysa duaya sığınıyorlar, işlerine gelmeyince, kutsal yaydıkları duayı bile yadsıyorlar!..” Dünya yazınında, dindarların dönekliğine ilişkin ilginç olaylardan biri Molière’in Tartuffe’ünde geçer. Bizim yazınımızda da Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı oyununda böyle bir döneklik öyküsü canlandırılmıştır. Oyunda görücü usulü evlenme eleştirilerek, saf şair Müştak Bey’in başından geçenler anlatılır. Müştak Bey, evin küçük kızı Kumru’ya âşıktır. Oysa töreye göre, büyük kız dururken küçüğü evlendirmek caiz sayılmaz. Rüşvet verilerek, imamın, nikâhı, Kumru’nun yaşı geçmiş ablası Sakine üzerine kıyması sağlanır. Müştak Bey gerdek odasında Kumru yerine ablasını görüp canına kıymaya kalkar. Müştak Bey’in arkadaşı Hikmet Bey araya girer, kesenin ucunu imama gösterince, imam bir anda değişerek, “Nikâhını kıydığım büyük kızı, boyca uzun küçük kız sanmışım,” diyerek sorunu çözer. Böylece Müştak Bey’le Kumru birbirine kavuşur. Hukuk ayağa düşürülmemeli; düşürüldü mü, en cin fikirli yargıcı bile, en başta kendi cini çarpar! G [email protected] Çocuklar barışı öğreniyor... Hedefleri A FİGEN ATALAY raştırmalara göre, çocukların savaşa ilişkin somut fikirleri var. Ama barış hakkındaki fikirleri genellikle biraz belirsiz ve barışı basit bir şekilde savaşın zıttı olarak görüyorlar. Bu yüzden çocuğun, kendi kişisel sorunlarının çözümünde barışçıl yöntemleri benimsemesi için “Barış Eğitimi” büyük önem taşıyor. Bilfen Okulları’nda, Karakter Eğitimi değeri olarak ele alınan “Barış” konusu, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nce hazırlanan çeşitli etkinliklerle işleniyor. Barış eğitiminin öncelikli amacı, çocukları, “barış bireyin içinde başlar” fikriyle tanıştırmak, çocukların kendileriyle ve toplumla barışık bireyler olarak yetişmelerine yardımcı olmak. Bilfen Okulları rehberlik uzmanları, barış değerini seçme amaçlarını şöyle anlatıyorlar: “Amacımız öğrencilerin, öfkeyle tepki vermelerinden önce, düşünen ve karar verebilen, kendilerini başkalarının yerine koyabilen, farklılıklardan korkmak yerine empati kurabilen, ‘öteki’nin görüş açısını anlamaya çalışan bireyler olabilmelerine katkıda bulunabilmektir. Böylece çocuklar, küçük anlaşmazlıkların daha büyük sorunlara yol açmasını engelleyecek ve büyümeden çözülmesini sağlayacak becerileri kazanma yolunda gelişme göstereceklerdir.” Barışla ilgili bazı olumlu kavramlar Q Sevgi Q Hoşgörü Q Saygı Q Empati Q Adalet Q Sabır Q Mantık Q Kurallara uygun davranmak Q Şiddetten uzak durmak C M Y B C MY B Çocukların çatışmaları yapıcı bir şekilde, şiddet içermeyen yöntemlerle çözmeyi öğrenmeleri. Barışın savaşsızlıktan daha öte bir kavram olduğunu anlamaları. Tüm canlılara saygı gibi daha geniş bir barış anlayışı geliştirmeleri. Öfkeleriyle yapıcı bir şekilde başa çıkmayı ve duygusal anlamda zorlayıcı durumlarda bile barışçıl kalabilmenin yollarını öğrenmeleri. İnsan hakları, eşitlik ve sosyal adalet kavranmalarını öğrenmeleri. Barış çerçevesinde oluşturulmuş toplumsal düzenleri hayal edebilmeleri. Değişik ortamlardaki şiddetin varlığına, bunun etkilerine ve şiddete alternatif sunan davranışlara dair farkındalık kazanmaları. Öz saygı kazanacak, eleştirel düşünce, iletişim, empati ve etik anlayış konularında gelişmeleri. Küçük ellerin renkli dünyası C errahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Servisi’nde kanser tedavisi gören çocukların yaptığı resimlerden oluşan “Küçük Ellerin Renkli Dünyası” başlıklı sergi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi Sergi Salonu’nda açıldı. Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) tarafından düzenlenen sergide satılan resimlerin geliri, maddi durumu iyi olmayan çocukların kanser tedavisi için kullanılacak. 317 yaş arası 21 çocuğun çizdiği bu resimler, 31 Mart 2010 tarihine kadar görülebilir. G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle