02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 “Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu”ndan çağrı 7 MART 2010 / SAYI 1250 ZÜLAL KALKANDELEN Garip bir seçim I rak’ta bugün genel seçim yapılıyor. Amerikan askerlerinin ülkeden çekilmesinin öncesinde, istikrar sağlanması açısından bu seçim çok önemli görülüyordu. Ancak Amerika’nın bölgedeki planları doğrultusunda seçim sürecinde yaşananlar, istikrar konusunda pek de umut verici değil. Hatırlayacağınız gibi, Sünni gruplar 2005’teki seçimleri boykot etmiş ve bunun sonucunda büyük tartışmalar meydana gelmişti. Şimdi yine buna benzer bir durumun ortaya çıkacağına dair endişeler yaygın. Çünkü siyasi koalisyonun laik Sünni kanadı, 7 Mart’taki seçimi de boykot edeceğini ve sonuçları da geçersiz sayacağını açıkladı. Irak Ulusal Diyalog Cephesi, bu kararı alma nedenini, seçime katılacak adaylara yasak getiren Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiyonu’nun İran’la bağlantılı olduğu iddialarına dayandırıyor. Peki bu iddiayı ortaya atan kim? Irak’taki Amerikan kuvvetlerinin komutanı Raymond Odierno... Komutana göre, Saddam yanlılarını seçim dışında tutmakla görevlendirilen komisyonun iki üyesinin, İran’la bağlantısı olduğuna dair istihbarat var... Kim bu iki üye? Başkan Ahmet Çelebi ve Ali El Lami... Odierno’ya göre, İran’dan etkilenen bu iki kişi, oradaki Şii yönetimle temas içinde... Irak Ulusal Diyalog Cephesi, bu iddia üzerine “yabancı bir gündemin yönettiği siyasi bir sürecin içinde yer almayacağını” bildirerek seçimden çekildi. Ardından içinde hem Sünni hem de Şii gruplar bulunan Irak Aşiretleri Ulusal Kongresi Partisi de seçime katılmayacağını duyurdu. Seçim Komisyonu tarafından yasaklanan politikacıları da eklersek, 7 Mart’taki seçimin şimdiden çok tartışmalı bir hale geldiği görülüyor. *** Irak’ta yaşanan kargaşanın anlaşılabilmesi için bazı noktaların altını çizmek gerek. Pentagon’un eski gözdesi Ahmet Çelebi, Baas rejiminin etkilerinden kurtulmak için oluşturulan yasaklılar listesini uzun süredir şiddetle savunuyor. Ancak şu anda Amerikalıların İran’la yakın ilişkide olduğunu düşündükleri isimlerden birisi durumunda... Irak’taki ABD Büyükelçisi Christopher Hill ve komutan Odierno, Baas rejimiyle ilişkisi olanları yasaklamak amacıyla kurulan komisyona şüpheyle yaklaşıyor. Burada bir terslik yok mu? Saddam’ı devirmek için ülkeyi işgal eden onlar değil miydi? Öyleyse, neden onun siyasi bağlantılarını yok etmek üzere görev yapan bir komisyona güven duymuyorlar? Baassızlaştırma komisyonu, (deBaathification) 2003’teki işgalden sonra Amerikan güçleri tarafından kurulmadı mı? Kuruldu; ama artık Amerika, bu komisyonun, ülke siyasetinde Sünnilerin etkisini zayıflatmak amacıyla İran tarafından kullanıldığını düşünüyor. Şu açık ki, Amerika, Irak’taki seçim aracılığıyla İran’a karşı güç mücadelesi veriyor. Öyle ki, eskiden Saddam rejimine yakın olduğu gerekçesiyle yasaklanan Salih El Mutlak’ın yasaklılar listesinden düşürülmesi için uğraşıyor. Çünkü El Mutlak, Şii partileri zorlayan önemli bir isim. Ama aynı zamanda, Baas Partisi’nin eski bir üyesi... İşe bakar mısınız? Bir yanda yıkmak amacıyla ülkeyi işgal ettikleri Saddam rejimi, diğer yanda İran... Hangisini tercih edecekler? “Amerika’nın Ortadoğu’daki planları her zaman istediği yönde gitmiyor tabii” diye düşünebilirsiniz. Ama bence, o kadar emin olmayın... Acaba Amerika, 7 Mart seçiminin de bir kaosa dönmesini istiyor olamaz mı? Bakmayın siz o Irak’tan çıkacağız laflarına... Seçimden sonra Irak’ta istikrarsızlık tehlikesi belirirse, çekilme sürecini yavaşlatacaklarını söyleyenler de Amerikalılar... G www.zulalkalkandelen.com / [email protected] Cinsel şiddete dur deyin! ESRA AÇIKGÖZ ir süredir kadın örgütleri, kadına karşı şiddetin en ağırı, ama en çok hasır altı edileniyle mücadele etmek için toplanıyor. Cinsel şiddete karşı neler yapılması gerektiğini, eksiklikleri tartışıyorlar. Şimdi o tartışmalardan ortaya bir yasa tasarısı çıktı. Cinsel şiddete maruz kalanların şikâyet sürecinde yeni travmalar yaşamasını önlemek için “Tecavüz Kriz Merkezleri” açılmasını talep ediyorlar. Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu’nun sözcülerinden İlkay Ertem anlatıyor… Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu’nda kimler var? Türkiye’nin farklı yerlerinden ve farklı alanlarda faaliyet gösteren kadın örgütleri, karma örgütlenmelerin kadın kolları, LGBTT örgütleri, bağımsız feministler, adli tıp, jinekolog, avukat, psikolog gibi konuyla ilgili uzmanlar var. Cinsel şiddet, kadına yönelik şiddetin en saklananı. Evli çiftler arasında da yaygın olarak yaşanıyor. Peki bu konuyla ilgili yeterli araştırma var mı? Bu konuda yapılmış en geniş kapsamlı çalışma Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yaptığı “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet” araştırması. Bu araştırma için, 51 ilde 24 bin 48 hane ziyaret edilerek 17 bin 168’den fazla hane halkıyla ve yaklaşık 12 bin 795 kadınla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi. Araştırmaya göre Türkiye’de her 10 kadından dördü eşi ya da birlikte olduğu kişi veya kişiler tarafından fiziksel şiddet görüyor. Kuzey Doğu Anadolu bölgesi yüzde 53 ile kadınların en fazla şiddet gördüğü bölge. Türkiye genelinde kadınların yüzde 39’u fiziksel şiddete uğrarken, yüzde 42’si fiziksel ya da cinsel şiddet yaşıyor. Bu, cinsel şiddetin yaşandığı durumların çoğunda fiziksel şiddetin de yaşanmış olduğunu ve farklı şiddet biçimlerinin genellikle bir arada yaşandığını gösteriyor. Kadınlar yaşadıkları cinsel şiddeti özellikle de evlilik içi cinsel şiddeti söylemekten çekinmelerinin yanı sıra bunu dile getirmeyi doğru B da bulmuyor. Türkiye genelinde kadınların yüzde 15’i eşi ya da birlikte olduğu kişi, kişiler tarafından cinsel şiddet görüyor. Bu şiddetin bölgelere göre dağılımında yine yüzde 29 oranı ile Kuzeydoğu Anadolu bölgesi en yüksek orana sahip. Eşi veya birlikte yaşadığı kişilerden cinsel şiddet gören kadınların yaş dağılımına bakıldığında en yüksek oran 4559 yaş arasında görülüyor. Ancak son 12 ayda şiddet görüp görmedikleri sorulduğunda en yüksek oran 1524 yaş aralığında görülüyor. Yani, kadınlar evliliklerinin ya da beraberliklerinin ilk yıllarında daha çok şiddetle karşılaşıyor. CİNSEL ŞİDDET KRİZ MERKEZLERİ Cinsel şiddetle kadınlar tek başlarına baş etmeye çalışıyorlar. Dillendirdiklerinde yaşadıkları süreç de mağdurluğu arttırıcı. Bu noktada alınması gereken en acil önemler neler? Kadınlar cinsel şiddete uğradıklarını söyleyemiyor çünkü yargılanmaktan, suçlanmaktan ve hem kendilerinin hem de ailelerinin adının kötüye çıkmasından korkuyor. Cinsel şiddet, kadına yönelik şiddetin en az konuşulanı. Şikâyetçi olan kadınlar, yetersiz yetkililer nedeniyle bu travmayı yeniden yaşıyor. “Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu”nun açılmasını talep ettiği Cinsel Şiddet Kriz Merkezleri bu mağduriyete “Dur” diyecek. En önemlisi nereye gideceklerini bilmiyorlar. Bize göre en acil önlem konuyla ilgili kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyet ve cinsel şiddet gören kadınlarla nasıl iletişim kurmaları gerektiğine yönelik iç eğitimlerin bir an önce başlatılması ve tabii ki Türkiye’de cinsel şiddet kriz merkezlerinin açılması. Hazırladığınız kanun tasarısıyla da bunları talep ediyorsunuz. Bu tasarı nasıl bir çalışmanın ürünü? Ne gibi sorunları ortadan kaldıracak? Tasarı hazırlamadan önce yurtdışı örnekleri incelenip, hukukçu, psikolog, jinekolog, adli tıpçı ve feminist aktivistlerin olduğu teknik bir ekip tarafından Türkiye’nin koşullarına göre hazırlandı. Tasarı tam teşekküllü hastanelerde “Cinsel Şiddet Kriz Merkezlerini” açmayı amaçlıyor. “Cinsel Şiddet Kriz Merkezleri”, cinsel şiddet gören kişilerin şiddet gördükten sonra karşılaştıkları adli ve tıbbi süreçleri kolaylaştırmak ve gerekli psikolojik ve adli desteği almalarını sağlayarak kişilerin yaşadıkları mağduriyeti azaltmayı hedefliyor. Bu tür merkezlerin açılması, cinsel şiddet sonrası yaşanan ve şikâyetçi olmak isteyenleri bile bu taleplerinden vazgeçirecek kadar uzun ve zorlu, adli ve tıbbi süreçlerin yaşanmasını engelleyecektir. Cinsel şiddet gören kişi bu merkezler sayesinde ihtiyaç duyduğu adli, tıbbi ve psikolojik desteği tek bir yerde alabilecek. Böylece kişilerin yaşadıkları travmayı tekrar tekrar yaşamasının önüne geçildiği gibi yaşadığı cinsel şiddetten şikâyetçi olan kişi sayısı da artacak. Platform olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na bir sunum yaptınız. Komisyon bizi çok ilgiyle dinledi. Meclis’e kanun taslağımızla gitmemiz ayrıca çok iyi oldu. Bu konuda somut öneriler sunmamızdan memnun kaldılar. Komisyonun içindeki alt komisyonlara da sunum yapmamızı istediler. Bu konuda tekrar haberleşeceğiz. G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle