02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MART 2010 / SAYI 1250 3 Güvenli sandığınız bölge anal dünyalarımız sosyal iletişim ağları, epostalar, cep telefonları, dijital yayınlarla zenginleşen yeni bir mecra. Orada hepimiz dışavurumcu karakterleriz. Hatta gerçekten bağımsız olarak sanal dünyaya giriş tercihli bir yol olduğuna göre hiç kimse dışavurumcu bir karakter olduğunu söyleyemez. Peki bu teşhir çılgınlığı bizi nereye götürüyor. Kendi imajlaşmış hayatlarımız gerçek hayatları imaj olarak algılamaya ve olan bitenden uzaklaştıracak güvenli bölgeler oluşturmaya ne kadar meyilli? Neriman Polat ve Hülya Eyidoğan’ın PG Art Gallery’deki “Güvenli Bölge” sergisi bunu sorguluyor. Sergi 4 Nisan’a kadar görülebilir. “Güvenli Bölge” bizim kendi gerçeğimize saklandığımız yeri tanımlıyor. Bu kaçış ya da yanılgı fotoğraf karesine nasıl yansıyor? Neriman Polat: Reklam imgeleri, beyaz ırka ait, steril, düzenli bir dünya sunuyor. Deterjanlar, şampuanlar, arabalar, evler, mobilyalar, güzel kadınlar ve erkekler. Sürekli imajların bombardımanı altında, yaşadığımız yabancılaşma, gerçekliğin imajlar ve televizyon üzerinden yeniden üretimi, artık yeni bir dünya ve yeni bir gerçeklik yarattı. Bu serginin de başlığı olan “güvenli bölge” teknolojik imgeler aracılığıyla aslında güvenlik duygusu ihtiyacımızın nasıl sömürüldüğünü ortaya koymayı amaçlıyor. Sanal gerçeklik sayesinde dünyanın kaosundan, trajedisinden uzaklaşıyoruz. Trajediyi seyrederken bile kendimizi güvende hissediyoruz. Hatta tatmin oluyoruz. ‘Sevince’ adlı fotoperformans çalışmam genç bir kızın billboard’daki bir portre ile ilişkisini gösteriyor. S Dijitalleşen dünyanın gönüllüler için hazırladığı sanal hapishaneler “Güvenli Bölge” sergisinde sorgulanıyor. Neriman Polat ve Hülya Eyidoğan’ın ortak sergisi dijitalleşmenin, gerçeklerin imajlara dönüşerek bizden uzaklaşmasına dikkat çekiyor. DENİZ ÜLKÜTEKİN Onunla bütünleşme, özdeşleşme isteği ve bunun yanı sıra bize yani izleyiciye şüpheyle bakışıyla karşılaşıyoruz. Gelişen teknolojiyle birlikte bedenin yeniden tarif edilmesi gerekiyor. Diğer fotoğraf serisi ‘Vitrin Performansları”nda billboard’ların önünde gerçekleştirdiğim durumlar söz konusu. Huzurlu ve zengin bir aile imajının önünde uyuyakalmak, ünlü bir markadaki mankeni taklit edememek ve vitrin mankenleriyle bütünleşememek. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] Hapsedilmişlik hissi ve dijitalleşen dünya arasında nasıl bir paralellik kurulabilir? N. Polat: Şehrin yapısı hapishane sistemi örnek alınarak kurgulanıyor. Bunu Foucault’dan beri biliyoruz. Şu anda İstanbul’da durmadan yapılan siteler de bunu gösteriyor. Dijital dünya da bunun bir parçası. Böylece daha çok denetim altına alınıyoruz ve kontrol ediliyoruz. Hülya Eyidoğan: Daha çok bir kesişme noktası. Dijitalleşmeyle artan enformasyonlarla başa çıkamama durumunun sonucunda oluşan çaresizliğin doğurduğu bir bilmemezlik durumu. Elde ettiğimiz bütün bilgilerle empati kurmaya çalışmak, bir nevi paranoya oluşturuyor. Sergide konu edindiğiniz, değişen şartların ortaya çıkardığı yeni sınırlar ve ruh halleri politik düşünceden ne kadar sıyrılabiliyor? N. Polat: Benim çalışmalarımda bazen örtük, bazen de net bir şekilde politik düşünce vardır. H. Eyidoğan: Her düşünce bir bakıma politiktir. Tabii Güvenli Bölge’nin ortaya koyduğu durum dünyadaki imaj politikasının vardığı bu sınırsız bombardımanda nerede durduğumuz sorusudur. İmajlar bizi mi yansıtıyor ya da pazar bizi yansımalara uyum göstermeye mi zorluyor? Film karelerinin tuvale aktarılması, dijitalleşmeye karşı nasıl bir eleştiri getiriyor? H. Eyidoğan: Ekranda görmeye alıştığımız ve artık bir beklenti haline gelen yüksek çözünürlükler, bizlere kusursuz renkler ve formlar sunuyor ve hep daha da kusursuzunu vaat ediyor ama buna karşın yaşadığımız dünyanın renkleri soluk ve daha kirli bir hal alıyor. Yağlıboya gibi daha klasik bir yöntemle bize sunulan bu kusursuz duygu durumlarını aynı noktada dondurarak aslında bizim her gün gördüğümüz daha mat ve kusurlu dünyaya yaklaştırmaya çalışıyorum. Tabii bu durumda yaptığım şey, filmleri de bir gerçeklik olarak kabul edip onların hayata etkileri ve yansımaları üstüne çalışmak. G [email protected] Hülya Eyidoğan’ın “Etornal Sunshine of The Spotless Mind” adlı çalışması. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle