16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Fotoğraf: VEDAT ARIK 12 ARALIK 2010 / SAYI 1290 Tiyatro Maan’ın yeni ekibi Kramp, Ritüel’le sahnede Ayşen Gruda, ne ismi ne de yüzü unutulabilecek bir oyuncu. Yıllardır oynadığı her rolle herkesin yaşamında bir yere sahip. Zaten yıllar geçse de o üretimlerinden vazgeçmiyor. Aldığı ödüller bir yana kendine has duruşunu koruyarak çalışıyor, en büyük ödülü de halktan aldığını söylüyor. Yaşadığı pek çok şey ise şimdilik onda saklı. Kramp uçmaya hazırlanıyor B u aslında yaşamımızın bir hikâyesi. süreçte körleri de En genel anlamıyla doğuyoruz, dahil edeceğiz büyüyoruz ölüyoruz. Ya da projeye.” uyanıyoruz, günü yaşıyoruz, uyuyoruz. Ekip, arıtılmış su Aslında her şey bir ritüelin parçası. kullanıyor. Taze Yazılar: Acıkıyoruz, yemek yiyoruz. Yoruluyoruz, meyve suları ki ZUHAL dinleniyoruz. Tiyatro Maan, yeni ekibi buna maydanoz Kramp'la tüm bu ritüllere odaklanıyor, en suyu bile dahilAYTOLUN genelinden aradaki detaylara dek. Bunu içiyor. Her biri yaparken de bir felsefe belirliyorlar: sigarayı bırakmış “Sahip olduğumuz bir mekanizma var. ve eskisinden farklı bir yaşam biçimini Hareket edebilmesi için de bazı şeyleri kendine yol olarak seçmiş. Aygen, “Biraz düzgün yapmak gerek.” Kramp’ın ilk faşizan olabilir ama birtakım yasaklar performansının adı Ritüel. Bu, dans, ritim getirdim” diyor. Sigara içmek yasak, saygı ve müzikten oluşan bir anlatı. Sahnedeki sınırlarını aşmak da keza öyle. Aynı ekipte 20 kişinin aracı ise önce bedenleri, sonra maksimum özenle çalışmak asıl önemlisi. da sahnedeki variller, inşaat araçları, “Kimseyi dönüştürmeye niyetimiz yok” borular, masalar, kablolar. Söze dökmesi diyor, “Ama Kramp'ın yoluyla herkes zor. İzlenmesi, dahil olunması gereken bir sahnede kendini bulacak.” Hatta sağlıklı süreç aslında bu. Bırakalım yönetmeni yaşam teknolojileri üreten bir Güney Murat Aygen anlatsın... Koreli firma da sponsor olarak antreman Kramp, sahnede 20 genç insandan yapılan alana özel cihazlar yerleştirmiş. oluşan ve arkada da en az 35 kişinin İnsan vücuduna gerekli en üst çalıştığı bir proje. Ritüel de düzeyde azot ve oksijen oranına Kramp’ın ilk performansının adı. göre ortamı temizleyen aletle Aygen’in 15 yıldır kafasında ekip günde 78 saat prova dönüp duran bir proje bu. Ancak yapsa da hiç yorgunluk son iki yıldır üzerine iyice hissetmiyormuş. yoğunlaşan Aygen, Kramp’ın da Kramp, tüm bunları yolunu çizmiş. Peki adı neden yaparken aslında Kramp? Anlatıyor Aygen: eğlendirmeyi “Kaslarımızın istemdışı amaçlıyor. Aynı kasılması diye adlandırılır. zamanda seyirciyi de Ben, istemsiz çalışan bir bu sahnedeki kasımız olduğunu eğlenceye katabilmeyi. düşünmüyorum. İnsanın Hayal dünyalarına ait yetenekleri inanılmaz ayrıntıları aktarırken küçük boyutlara ulaşınca istemli oyunları da ya da istemsiz çalışan yakalayabiliyorsunuz. kasların çalışma biçimleri de İsterseniz kalkıp 9.8’lik değişiyor.” Tüm bu ritimlere eşlik edebilir ya fikirlerden hareketle geniş ve da elinize bir baget alıp kapsamlı bir odisyonun siz de ritim tutabilirsiniz. ardından ekibi kuruyor Baget dedik ama ritim Aygen. Sonrası da yoğun tutulan hiçbir alet bir Murat Aygen bir çalışma süreci. Arka müzik aleti değil. Bir planda Burhan Öcal, Erol sekreter masasına Uğur, Jale Özen, Sanem Demirkaya, gerilmiş inşaat teli kontrbas, variller birer Murat İnce gibi isimlerin yanı sıra davul ya da perküsyon aleti olarak sosyologlar, ışık eğitmenleri, kostümcüler karşınıza çıkıyor. Aliminyum borular, gider gibi geniş bir ekip de yer alıyor. hortumları, kablolar da işin sürprizi. Ayrıca Sahnedeki gençlerin arasında tiyatro bir metin ve akış olmasına rağmen, mezunu da var, dans okuyan da. Ama doğaçlama da performansı besleyen onun dışında sosyoloji öğrencisini de damarlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. görebiliyorsunuz, fotoğrafla ilgilenenini Kramp da böylece her an gelişiyor, her an de. Bu bir performans alanı. Niyetleri genişliyor. yaşamın evrelerini ritim ve dansla Tiyatro Maan, yoluna yeni bir oyun, anlatırken, yaşamın olması gerekenlerini sezon ortasında bir müzikal ve Kramp’ın de aktarabilmek. Sadece aktarmakla da hikâyeleriyle devam edecek. Kramp’ın bir kalmıyorlar. Önce kendi hayatlarında sonraki performansı da belli: Karma. uyguluyorlar. Nasıl mı? “Bu ekibe daha Yaşamsal döngüde inandıkları görüşü önce herhangi bir şeyle zehirlenmemiş sahneye koyacaklar. Tiyatro Maan için adamları tercih ettim. 'Ben bu işi biliyorum Kramp, birer kanat. “Açılıp uçacak” diyor abi' diyen insan yok burada. Benim Aygen de. Zaten bugüne dek yaptıkları istediğim sahnede mental, ruhsal ve aykırı işlerle bir anlamda kabuğun içinde fiziksel anlamda sağlıklı insanların olması. kaldıklarını söyleyen Aygen’e göre bu iş Yanlış anlaşılmasın. Bunun uzuvlarla ilgisi farklı: “Bu kez insanların yüzüne tokat yok. Adamın bacağı yoktur ama kalan vurmuyoruz. Ama isterseniz oyundan kısmının sağlığına iyi bakmışsa benim için çıkınca tokadı siz kendinize yeterlidir. O yüzden önümüzdeki vurabilirsiniz.” G Sinemayı anlatsam Türkiye yerinden oynar Yüzümdeki çizgilerde yaşamımı taşıyorum “Hey gidi eski günler. Eskiden şu güzellikleri yaşardık, böyle emek harcar, böyle karşılık alırdık” demiyor Gruda. Çünkü “Eğer hep geriyi özlerseniz, ileriye gidemezsiniz” diyenlerden, “Bu insanı yaşlandırır.” Yaş demişken, yıllarla hiç didişmemiş Gruda. O yüzden estetik yaptırmaya da niyeti yok. “Çizgilerimle yaşlanmayı seviyorum. Çünkü hayatım, bu çizgilerde gizli” diyor, “Hayatla barışık durmaya çalışıyorum. Her ne kadar o, kavgacı olsa da.” Yorulup çekilmeye de hiç niyeti yok. “Elim ayağım tuttukça bu işi yapacağım” diyor. Gördükleri, biriktirdikleri çok. Anıları da öyle. Gün gelir, yaşadıklarını yazabilir. Aklının bir köşesinde duruyor. Ama tabii onca yaşanmışlığın birilerine ve bir yerlere dokunacağını da biliyor. “Türk sinemasına dair biriktirdiklerimi anlatsam Türkiye yerinden oynar. Neler var bohçamda neler! Dürüstçe anlatacağımdan da eminim. O yüzden zülfüyare dokunabilir.” G yşen Gruda, 47 yıllık sanat yaşamına yaşayamadığı için biraz buruk ayrıldığını onlarca film, dizi, tiyatro oyunu ve ödül söylüyor. Ancak yine de değil yalnızca sığdırdı. Genç yaşlı fark etmeden de Malatya’da diğer Anadolu illerinde de yapılan, herkesin hayatına bir iz bıraktı. Oynadığı filmleri yapılacak festivallerin önemine dikkat çekiyor. unutmak mümkün mü? Hababam Sınıfı, Delisin, Ne de olsa hem insanları birleştiren bir özelliğe Arabacının Aşkı, Süt Kardeşler, Tosun Paşa, sahip festivaller, hem de bir kültür paylaşımı. Neşeli Günler, Gırgıriye, Çiçek Abbas... Ancak medyada az yer bulmasından da Saymakla bitmez. Ancak Gruda, geçmişe şikâyetçi: “Orada baldır bacak olmadığı için bakanlardan değil, ileriye gün sayanlardan. basında az yer aldı. Oysa daha çok duyurulması Özlem duysa da ahlanıp vahlanıp eski günleri, eski filmleri aramaktan yana değil. “Yeni şeyler konuşmak gerek” diyor. Biz de Ayşen Gruda’yla buluştuğumuzda güncel konularla başlıyoruz konuşmaya. Geçen hafta Malatya Uluslararası Film Festivali’nden “Onur Ödülü”yle ayrıldı Gruda. Bu ay sonunda, rol aldığı Kukuriku Kadın Krallığı filmi, ocak ayında da Antalya “Kâğıt” filminden Altın Portakal Film Festivali’nde de “En İyi Yardımcı Kadın gerekliydi.” Hassas bir kadın Gruda. Oyuncu” ödülü aldığı Kâğıt filmi vizyona girecek. Gündemden uzak kalamıyor, gördüklerine, Unutmadan, bir de ocak ayında başlayacak olan gözlemlediklerine şaşırıyor ve üzülüyor. Bavul oyununun provalarında bu ara. Ayrıca “Gündem öyle bir hal alıyor ki, haberleri Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ders veriyor. izledikçe sokağa çıkmak istemiyorum. Bu Gruda da hız kesmek yok. Üretimleri sürüyor. gidişat kötü. Herkes kavga ediyor” diyor. Duyarlı Biz de Malatya’yla başlıyoruz söze. ve soru sormaktan çekinmeyen bir kadın. “Ben Malatya Uluslararası Film Festivali’nin bu yıl 5 N 1 K’yım. Çok soru sorar, hep yanıt ararım. ilki gerçekleşti. Festivalde Onur Ödülü de Türk Sora sora kafayı yiyeceğim. Şaka bir yana, sinemasına verdikleri hizmetten dolayı Ayşen daima ayakta kalanlar kuşkuculardır. Gruda ve Erol Günaydın arasında paylaştırıldı. Unutmamak gerek” diyor. G Gruda, tam olarak festivalin ruhunu A Fotoğraf: UĞUR DEMİR Matruşka bebekler gibiyim Kramp’la doğumdan ölüme; uyumaya, acıkmaya, âşık olmaya dek hayata dair “Ritüel”leri sahneye taşıyor. Ayşen Gruda, kendini tanımlasa nasıl bir yanıt çıkar karşıma, diye merak ederek soruyorum, Kendine dışardan bakıyor, bir süre düşünüyor ve yanıtlıyor. “Aslında nasıl bir kadın değil, nasıl üç kadın, nasıl beş kadındır? Matruşka bebekler gibiyimdir. Temeli sağlam ancak içinden başka başka kadınlar da çıkarabilen biriyim.” Türk sinemasına yıllarca emek vermiş bir isimden söz ediyoruz. Bu kadar çok yaşanmışlık, yaş almışlık var. Mutluluklar, heyecanlar baki. Peki ya kırgınlıklar? “O kadar çok acıtıldım ki... Benim şu anda helikopterim, havuzlu villalarım olması gerekiyordu. Alacağım telif o kadar çok ki. Ben, hiçbir iktidarın benim sanat politikam bu olacak dediğini duyamadım. Sanattan beslenmedikleri için de kavgacılar. Bakın Meclis’e. Onları gördükçe benim de kavga edesim geliyor.” Telif hakları, onun için kapanmayan bir yara. Ancak bir o kadar da ironik olan hakkını vermeden filmlerini döndüren televizyon kanallarında programlara davet edilmesi. Orada kesin bir duruş belirlemeyi tercih ediyor, programlara çıkmıyor Gruda. Çünkü televizyon felsefesinin farkında. Gerçi “Dağ dağa küstü eylemi bu ama olsun” diyor. Televizyon dünyası demişken dizilerde eski tadın yakalanmadığını düşünüyor Gruda. Hababam Sınıfı, Bizimkiler gibi dizilerin yazılmadığını, bize bizi anlatan hikâyelerin olmadığını söylüyor. Türkiye'nin bunca çok sorunu varken yalnızca aldatma, tecavüz, aşk, entrika anlatılmasından rahatsız. Peki uzak mı duruyor dizilerden? Hayır. Bir oyuncu olarak işini icra etmekten yana. “Ama bana asla topluma aykırı bir laf ettiremezsiniz” de diyor. Gruda, yan rol ya da başrolü önemsemeden, mesleğini rolünün hakkını vererek icra etmiş yıllarca. O yüzden bütün filmlerde mutlaka aklımızda bir repliği, bir ifadesi duruyor. “Ben bir resim değilim. O karakteri yaratan kişiyim” diyor. Günümüze baktığımızda ise az sayıda komedi dalında kadın oyuncu görüyoruz. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Komedi ile komedyen arasında fark vardır. Dünyaya da baktığınızda kadınlara bu her iki alanda da rol yazılmıyor, geri plana itiliyor. Aslında bana sorarsanız, dünyayı kadınlar yönetiyor.” G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle