16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Fotoğraf: VEDAT ARIK 12 ARALIK 2010 / SAYI 1290 ATAOL BEHRAMOĞLU Nâzım Hikmet üzerine dört yeni kitap âzım Hikmet üzerine ikisi ülke dışında dört yeni kitap yayımlandı. Belki başkaları da vardır; fakat benim görebildiklerim bunlar. Türkiye’de yayımlanan kitaplardan, ülkemizde de ünlü, arkadaşım, Azeri yazar Anar’ın “Kerem Gibi”sinden başlayalım. Anar, çağdaş Azerbaycan şiirinin en önemli şairlerinden, Nâzım Hikmet’in yakın dostu Resul Rıza’nın oğludur. Ondan birçok kez, Moskova’da üniversite öğrencisiyken babasının arkadaşı olarak tanıyıp yakınında bulunduğu Nâzım Hikmet’e ilişkin anılarını dinledim. Nâzım üzerine çoktandır yazmak istediğini biliyordum. Tasarısını geçen yıl ekim ayında, Ankara’da Bengü yayınları arasında çıkan “Kerem Gibi” ile gerçekleştirmiş oldu. Bu kitapta genç Anar’ın doğal olarak sınırlı sayıda anılarından daha çok, yetişkin Anar’ın Nâzım Hikmet üzerine, özellikle de onun Sovyetler Birliği’ndeki yaşamına ilişkin düşünce ve görüşlerini, tanıklıklara dayalı aktarımlarını buluyoruz. Anar’ın sözleriyle Nâzım Hikmet, “…yenilmez yeniliğin, inanç uğrunda fedakârlığın, değişik yönetim biçimlerinde kabul etmediklerine karşı direnmenin ve uzlaşmazlığın; büyük inançların, büyük hasretin, büyük aşkların ve en büyük yalnızlığın da sembolüdür.” Seçkin bir yazarın ürünü olan bu kitabı, hangi dünya görüşünden yana olursa olsun önyargısız okumaya hazır olan okur, ondan hem Nâzım Hikmet hem de onun özellikle Sovyetler Birliği’ndeki yaşamı üzerine düşündürücü bilgiler edinecektir. *** N Azerilerden açmışken yine yakın dostum ve arkadaşım Prof. Dr. Tevfik Melikli’nin yapıtıyla sürdürelim… Moskova Devlet Yabancı Diller Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Melikli, Türk okurunun yakından tanıdığı bir Türk edebiyatı bilimcisidir. Yeni Türk şiiri üzerine yazıları yıllar önceden Türkçede de yayımlanmıştı. Dağlarca şiirinin Sovyetler Birliği’nde tanınmasına öncülük etme onuruna sahiptir. Aynı zamanda da Nâzım Hikmet’in toplu şiirlerinin Rusça çevirmenlerindendir. “Nâzım HikmetPoeziya i Poetika” (Moskova, 2009) başlıklı kitabında Prof. Melikli’nin Nâzım Hikmet şiirinin hemen hemen bütün dönemlerine ilişkin değerlendirmeleri yer alıyor. Büyük şairin yurtdışı dönemindeki yaşamı ve şiirleri üstüne “Nâzım Hikmet Moskova’da” başlıklı yazı ayrıca ilginç. Prof. Melikli’nin yapıtı Türkçeye gecikmeksizin kazandırılmalıdır. *** ParisDoğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü (İNALCO) öğretim üyeleri Prof. Dr. Michel Bozdemir ve Timour Muhidine yönetiminde Pétra yayınevince 2010 Ocak ayında yayımlanan “Nâzım HikmetHéritage et Modernité”/ Miras ve Modernite” başlıklı deneme ve incelemeler derlemesinde, aralarında yakın zaman önce yitirdiğimiz Füsun Akatlı’nın, bu satırların yazarının ve Nedim Gürsel’in yanı sıra, Türk, Fransız ve başka ülkelerden yazarlar Nâzım Hikmet’in yaratıcılığı ve kişiliğini inceleyen yazılarıyla yer alıyor. Özellikle ilginç bulduğum kimi yazıların başlıklarını okurlarımla paylaşmak isterim: “Nâzım Hikmet Şiirinde Avrupa’dan ve Doğu’dan Figürler.” (M. Bozdemir), “Nâzım Hikmet’in Yapıtında Kadınlar” (B. Çeri), “Nâzım Hikmet ve Osmanlı Dünyası” (P. Chavin), “Nâzım Hikmet ve Victor Hugo, Sürgünde İki Şair” (M. Aquien). Paris’te bulunduğum 1980’li yıllarda ANKA dergisini birlikte çıkardığımız değerli dostlarım Prof. Bozdemir ve Timour Muhidin’in editörlüğünde yayımlanan bu önemli derleme de dilimize çevrilmeyi bekliyor. *** Sözünü ettiğim kitaplardan sonuncusu, Kültür Bakanlığı’nın “Anma ve Armağan Kitaplar Dizisi”nde yayımlanan büyük oylumlu derleme, N. Hikmet üzerine yine çok sayıda inceleme yazısıyla birlikte, hem onun yaşamından hem de İstanbul’dan fotoğraflarla süslenmiş. Kıymet Coşkun’un editörlüğünde yayımlanan kitapta Nâzım Hikmet’in yaratıcılığı, tanınmış birçok yazarımızca, denebilir ki hiçbir yönü dışarıda bırakılmaksızın irdeleniyor. Bu dört değerli kitapla, kitaplıklarımızdaki Nâzım Hikmet rafları, başlı başına bir kitaplık olmaya biraz daha yaklaşmış oluyor… G [email protected] Meta karşıtı manifesto ost pek kalıba oturtamadığınız gruplardan. Kendileri müziklerini “elektronik müziğin altrenatif, triphop, punk ve country gibi tarzlarla sentezlenmesi” olarak özetliyorlar. Erdem Tunalı, Aytuğ Aksakal, Burak Serter ve Salih Topuz’dan oluşan grup 2006’da kuruldu. Geçen yıl çıkardıkları “Su Yolunu Bulur” isimli “EP”den sonra şimdi “Antimeta” isimli albümle müzik kariyerlerinde yeni bir döneme girdiler.. Size tavsiyem grubun sırf müzikleriyle yetinmemeniz ve bir yerlerden kliplerini de bulup izlemeniz. İşte karşınızda Post’un hikâyesi. Post grubunun müziğini oluşturan kaynaklar nelerdir? Erdem Tunalı: Post, içinde bulunduğu uzayı ses enerjisiyle değiştirmeye, bükmeye ve genişletmeye çalışan ortak bir özgür iradedir. Müziğimizin beslendiği şey yaşadığımız anın ta kendisidir. Bizi bir araya getiren koşullara bakarsanız, bizim için ortak nokta, sanatın bir şeyleri değiştirebileceğine olan inancımızdır. Albümü yaparkense ruhsal olarak karmaşık ve ekonomik olarak zor bir süreçten geçtiğimizi söyleyebilirim. Aytuğ Aksakal: Kişisel bir yorum getirecek olursam evren, dünya, yaşam, insan, sorular ve cevaplar üzerine bir hissedişi hep işlerimizde var ediyoruz. Birbirini beraber müzik yapmaya başlamadan da tanıyan insanlar olduğumuz için P A. Aksakal: Konserler eğlenceli ve oldukça kışkırtıcı geçiyor ki zaten “delirenleri rahatlatır, rahat olmayanları delirtir” sloganıyla insanları davet ediyoruz. Başından beri bizlerle beraber olan dostlarımıza her gün yeni birileri eklendi ve yaratmaya çalıştığımız sinerji yayılmaya başladı. Şimdi her yaştan, yerli ve yabancı çok renkli bir dinleyeci kitlesiyle beraberiz. Su Yolunu Bulur’la Antimeta arasında müzik anlamında büyük farklar var mı? İki albümü kıyaslarsanız ne gibi farklar ve devamlılıklardan söz edebilirsiniz? E. Tunalı: Su Yolunu Bulur öncelikle beş parçadan oluşan bir “EP”ydi. O dönem, bahsettiğimiz anlarda daha rahat bir enerji vardı dünyada, müzik olarak Gorillaz'dan ve Beck'in “The Information” albümünden çok etkilenmiştim. Post da rahattı. O yüzden müziğin bir espri anlayışı oluşmuştu sanki. Bir manifesto bile yazdık. Çünkü yeraltı kültürü unutulmak üzereydi İstanbul'da. Gettoların hip hop kültüründen bahsetmiyorum, sanatsal aktivizm olarak bir yeraltı kültüründen bahsediyorum. Eve gelip “6:45” yayınlarını okuyor ve ülkemizdeki müziğin de buna dahil olmasını istiyordum. Sonra sahnede bu enerjimizin farkına vardıkça ve kültür oluşmaya başlayınca müziğimiz dünya müziğinin etkisiyle de sertleşti. Yaşanan krizler, savaşlar ve meta'nın önlenemez yükselişi bizi tamamiyle meta karşıtı konsept bir albüm yapmaya itti ve Antimeta’yı oluşturduk; dışarıdaki kaosu ve gürültüyü olabildiğince estetize etmeye çalışarak. Albümün çıkma süreci Türkiye’de her açıdan zor oluyor. Sizin hikâyeniz nasıldı? E. Tunalı: Biz aynı evde DENİZ yaşayan, birbiriyle dost olan ÜLKÜTEKİN insanlardık. Herkesin kendine özgü yetenekleri vardı. Bir süre sonra Noiseist kayıt stüdyosunu açtık. Aytuğ saksafona ilgiliydi ve aynı zamanda söz yazıp, trip hop k i n vokaller yapabiliyordu. Salih davulcuydu zaten. o r Elekt Ben de 15 yaşımdan beri müzik yapıyordum. n bir i ğ i z ü Sonra bütün parçaları birleştirdik ve 2006'da m yağmurlu bir pazar günü Post doğdu. Şimdiki ı kl çok far aşamaya gelinceye kadar çok çalıştık. Video ntezi e s kliplerimizin, web sitemizin, albümümüzün e l r ü t her şeyimizin saf ve sanatsal olması için, st olan Po birçok zorluğun üstesinden gelmeyi l ı y başardık. n geçe A. Aksakal: Su Yolunu Bulur’un basılması ğı “Su ı d r a k ı için plak şirketleriyle görüştüğümüzde ç beraber bir şeyler ortaya albümün ticari bir başarısı olamayacağı getirme sürecimiz çokta Yolunu endişesiyle yaklaştılar ve biz de kendi hengâmeli geçmedi. Her isimli ” r u internet sitemizden yayımladık. EP’nin 2 l u B şeyden önce arkadaş parçası “Boy Boy” ve “Woman Or Joint’a” e olduğumuzu hep hatırladık. “EP” il DGMND’ın desteğiyle iki video klip çektik. Salih Topuz: İstanbul gibi r i b i l Antimeta’yı oluşturma aşamasında, bir şehirde yaşamak çok zor, önem i Noiseist’in Türkiye’deki bağımsız, s e l t bunu herkes biliyor artık ve yran ki a h yenilikçi ve özgürlükçü müzik bu şehir müziğimize çok fazla . i t ş yaklaşımlarına destek olmak amacıyla i katkıda bulunuyor. edinm bir stüdyodan, plak şirketine dönüşme Günümüzün çoğunu müzik imdi ş p u r kararı, Post olarak bizi üretim G dinleyerek geçiriyoruz ve bu ü sürecinde çok rahatlattı. m beslenmenin kafamızın içindeki ilk albü Albüm hangi plak şirketinden feedback’leriyle de post eta”yı m i t çıkıyor, miks ve mastering’i n oluşuyor. “A p u hakkında bilgi verebilir misiniz? r Konserleriniz çok eğlenceli ardı. G k ı ç E. Tunalı: Albümü Noiseist plak geçiyor olmalı. İzleyici kitlenizden ı r a l n şirketinden çıkarmanın en temizi ve konserdeki ortamdan elema olacağına karar verdik, stüdyoyu bahsedebilir misiniz? Post'un plak şirketine dönüştürdük. Miksi E. Tunalı: Konserlerimiz bizim için i Türkiye’nin en başarılı genç ses n i bir katarsis, Dionysos töreni demek. müziğ mühendislerinden Çağan Tunalı, Herkesin aynı anda kendinden ir b k a t r “mastering”i ise Pink Floyd’un geçercesine dans edip müziğin içinde “o ” e Grammy Ödüllü ses mühendisi kendilerini unutmasını isteriz sahneye rad özgür i Andy Jeckson yaptı. Pink çıkarken. Aynı zamanda müziğimizi k a Floyd ile böyle bir bağ bile görsel öğelerle desteklemeyi ve bu r a ol . sanatı ya da diğer sanatları da müziğin kurmak bizim için çok . . yor tanımlı içine dahil etmeyi seviyoruz. heyecan verici bir şey. G Sergi gözlerimin nereye baktığını asla bilemiyeceksin!.. alnıma “seni seviyorum, müjg@n” yazdırcam; Müjg@n!.. sana alışsam da, @şkına alışamıyorum; faruk!.. acaba şimdi erol nerdedir, h@l@ beni seviyordur mu?.. Esas kıyamet, duygularımızı SİNEM DÖNMEZ “Duyguların Google’da aratıldığı bir dönemde, o yapay duygulara anca tükürülür” diyor Umut Yalım “Aşkınıza Tüküreceğim” sergisinde. Sergide, eski filmlerin görselleriyle diyaloglarını ve Google’ın ana sayfasını birleştirmiş. Sergi, 26 Aralık’a kadar Galata’daki Dublex Studio’da. Neden Aşkınıza Tüküreceğim? Fikri nereden çıktı, bunu bu işe dönüştürme sürecinde nelerden esinlendin? Aslında Google’la olan ilişkimle başladı. Google, bizi aramaya değil, “aratmaya” iten bir düzenek hatta bir düzen. Bunun düşüncesi birden beni etkiledi ve irkiltti. Bu tuhaf düzeneğin mantığı, her anımızda bizi etkiliyor. Artık hiçbir işi kendi irademizle yapamıyoruz. Duygularımız bile hep başkaları tarafından biçimlendiriliyor. Kendi duygularımıza bile sahip değiliz bence. Seveceğimiz kişiyi çevrenin beğenisine göre seçiyoruz. Google da aynı şeyi yapıyor. Bizim yerimize arıyor ve bulmak istediğimizi manipüle ederek bize sunuyor. Ayrıca sunduğu hizmetin yalnızca bir internet gerçekliği var. O çiğ beyaz sayfadaki var olabilen gerçeklik. Ve biz bunu tek gerçek sayıyoruz. İşte bu Google gerçekliğini eleştirmek için, eski filmlerden kesitler kullanarak, bu ’da aratmak... Lualdi’nin sanat çizgisiyle, toplumumuzun duygu ve değer yargıları koşutluk gösteriyor. Birden bir çöküş dönemine girmemiz ve bir daha geriye dönemeyişimiz. Serginin isminde Vian’ın “J’irai Cracher Sur Vos Tombes”una mı gönderme yapıyorsun? Antonella Lualdi’nin oynadığı bir film “J'irai Cracher Sur Vos Tombes” (Mezarınıza Tüküreceğim). Mezarınıza Tüküreceğim’in Aşkınıza Tüküreceğim’e evrilmesinin nedeni filmin ana düşüncesinden kaynaklanıyor; cinsellik, bazen güçlü bir intikam aracı olabilir. Aşk da, güçlü bir intikam aracıdır. Bu Google duygusuzluğundan ancak aşkla intikam alınabilir. G işleri yapmaya yöneldim. O eski filmlerin gerçekliği, Google gerçekliğinden daha hakiki geliyor bana. Çünkü, o eski ilişkilerde kurulan cümleler insanın içinden geliyordu. Şimdiki ilişkilerde kurulan cümleler ise sanki Google çubuğundan. Google çubuğuna “Seni” yaz, sonuç olarak “Seviyorum” çıksın. Bence, esas kıyamet bu; duygularımızı Google’da aratmak. Neden Antonella Lualdi’nin fotoğraflarını kullandın? Antonella Lualdi, geçmişte kalmış bir İtalyan film yıldızı. 50’ler sonu ve 60’lar boyunca İtalyan ve Fransız filmlerinde oynamış ve sonrasında birden unutulmuş biri. Tıpkı aynı yıllarda unutmaya başladığımız ve de günümüzde kalmayan duygularımız gibi. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle