Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 AĞUSTOS 2009 / SAYI 1219 3 PAZARIN PENCERESİNDEN Hepimizin yaptığı toplumsal röntgencilik SİNEM DÖNMEZ ürkiye’nin geçen haftaki gündem maddelerinden biri Bursa’da asansörde boş damacanayla mastürbasyon yapan su dağıtıcısıydı. Televizyon ve gazetelerde haber geniş bir şekilde yer buldu; su dağıtıcısı aşağılandı, dışlandı, işten atıldı. Mastürbasyon yapan adama çocuk istismarcısı muamelesi yapıldı neredeyse. Danışman psikolog ve eğitim uzmanı Aylin Çevik’e göre yine gerçek gözden kaçırıldı. Aslında üstü kapatılan, hiç konuşulmayan pek çok sorun var bu konuda. Tacizler, tecavüzler sayılamayacak kadar çok. Çevik, her olayın yaşanma biçiminin önemli olduğunu anlatıyor; bir cinsel fonksiyonun herhangi bir şekilde fiziksel ya da ruhsal zarar vermediği sürece, iki tarafın da rızası olduğu noktada anormal olarak nitelendirilemeyeceğini söylüyor. Asıl tuhaf olanın bir adamın damacanayla mastürbasyon yapması değil, bunun bu şekilde kamuya aksettitirilmesi olduğunu vurguluyor. “O adamın incelenmesi gerekiyor” diyor, “Çok mu cahil, çok mu bilinçsiz, bir şekilde bir hırs ya da bir hınç mı var, bilemeyiz. Bu insanın çok ciddi sıkıntıları, problemleri olabilir. Kamera olduğunu bilerek mi yaptı, bunu da bilmiyoruz. Olayın kamu alanı sayılabilecek bir yerde yapıldığı için düşünülmesi gerektiğini söylüyor Çevik. “Peki bu durum sağlıksız mıdır kendi başına?” diye sorduğumuzda “Hayır” diyor Çevik, “kamu alanı içinde olduğu için sağlıksız diye Kaplumbağalara fahri doktora... SELÇUK EREZ alamın kızı Selma anlatmıştı: Babaannem, yolda kaplumbağa bulduğunda bunu alır götürür büyükbabamın mezarına bırakırmış. Neden? Büyükbaban kaplumbağaları çok sever, birkaçını bahçesinde beslerdi de ondan. Ruhu eğlensin diye yapardı... Büyükbabam rahmetli, böylesine sevdiği bu yaratıklar konusunda ilginç gözlemlerde de bulunmuş. Mesela kaplumbağaların bitkilerden en çok hindiba ya da radika denenini sevdiklerini anlamıştı. Bu otların, ilkbaharda, tam kaplumbağaların kış uykusundan uyandıkları günlerde baş gösterip çiçek açtıklarının da farkına varmış, “Bu yaratıklar, kışı aç geçirdikten sonra sanki bilirlermiş gibi en sevdikleri bitkinin açtığı gün uyanıyorlar!” dermiş. İnsanlar da hindiba yerler: Yemeği de, salatası da hem lezzetli hem de çok yararlıdır. Avrupa’dan Amerika’ya ilk göç eden kadınlar, beraberlerinde her şeyden önce bu otun tohumlarını götürmüşler. Dünyanın çeşitli yerlerinde bu bitkinin kökünün kıyılmışı, kahve niyetine içiliyor. Uzun süredir bizim bahçemizde de bir kaplumbağa yaşıyor. Domates yiyor, burçak, üzüm yaprağı yiyor, lahana, andiv marul, bamya da yiyor. Kıyma versen “hayır” demiyor. Bütün bunlar nedir? Bizim yediklerimiz! Başka? Mor salkım bitkisinin çiçeklerine bayılıyor. Peki, mor salkım da yenir mi? Aradım baktım: Bal gibi yenirmiş! Çinlilerin tarifi var: 4 fincan mor salkım çiçeğini yıka, bir fincan unla karıştır. Bu karışımı buharda 20 dakika kadar pişir. Ayrı bir kapta sarmısak ez; buna tuz, soya sosu, susam yağı kat. Sonra bu karışımı unmorsalkım bulamacına ekle. Çok lezzetli bir şey olurmuş ve sıcak yenirmiş. Öyleyse bir gün gemin batar, ıssız bir adada kalırsan bir kaplumbağa bul, peşine düş; o ne yerse sen de çekinmeden indir midene. Yemediğini de ağzına sürme! Bize böyle yararlı şeyler öğreten, ders alabileceğimiz bu sevimli kaplumbağalara ne yapmalı? Lale devrinde yaşamış bazı ecdadımızın yaptığı gibi sırtlarına mum dikip gece çayırlarda mı gezdirmeli yoksa benim büyükbabamın yaptığı gibi gibi sevip beslemeli mi? Tabii ki sevip beslemeli ve hatta başka güzellikler de düşünmeliyiz: Mesela, mesela, bunlara zaman zaman üniversitelerimizden fahri doktoralar vermeliyiz. Kenan Evren’e, ayrıca Rıza Pehlevi, Ahmet Sokarno vb. gibi diktatörlere fahri doktoralar vermiş olmanın ezikliğini biz ancak böyle hafifletebiliriz! G Bir damacana ve mastürbasyon... Geçen hafta Türkiye’nin gündemi işte buydu. Köşe yazarlarının, arkadaş sohbetlerinin, karikatürlerin konusu, damacanayla mastürbasyon yapan su dağıtıcısıydı. Oysa psikolog Aylin Çevik’e göre dışlamak, alay etmek yerine konuşmak gerekiyor. Çünkü iletişimsizliğin yol açtığı cinsel sorunlar aslında her yerde... nitelendirilebilir. Bu konuda da peşin hükümlü olunmamalı. Ama sonuçta bir risk alınıyor, asansörün kapısı da açılabilirdi, cinsel tatmin konusunda hemen şimdi kendimi tatmin etmeliyim diye bir şey yok insanlar için. Cinsel haz yönetilebilir bir şeydir. Bunu yönetemediği için o insan, psikolojik durumuna bakılmalı. Yoksa mastürbasyon çocukluktan itibaren var, kötü dememiz mümkün değil.” Mastürbasyon yaparken özellikle açık alanları tercip edip, fark edilecek miyim diye deneyenler olduğundan söz ediyor Çevik. Ve bunun da basit, terapiyle çözülebilecek psikolojik bir sorun olduğunu belirtiyor. malzeme oluyor böyle olaylar, mastürbasyon tartışılmaz, nesini tartışalım? Aseksüelliği tartışıyor muyuz? Karikatürize ediyoruz olayı, etmemeliyiz” diyor. Kapalı kapıların ardında, evlerde, odalarda hiç bilmediğimiz çok daha ilginç durumlar yaşandığından ama bunların medyaya yansımadığından bahsediyor. “Türkiye’de ciddi bir açlık var. Daha neler var, jinekologlara bir sorsanız, nasıl vakalar var, cerrahi müdahale gerekiyor bazı durumlarda. Cinsellik bir araç, iyi amaçla da olabilir kötü de.” Çevik’e göre Türk toplumu ÖZEL ALAN İHLALİ cinsellik konusunda hem Olayın basına çok müdahaleci yansıma şeklinin hem de ikiyüzlü. aynı zamanda Yani “mastürbasyon konuşmaktan yanlıştır” algısına çekinilen her şey yol açacağını da zaten yapılıyor, söylüyor Çevik. sonra da Oysa olay başka bilmezden bir şekilde Aylin Çevik. geliniyor. çözülebilir; Cinsellikle ilgili güvenlik görevlisi tüm sorunların iletişimden ya da firma adamı uyarır ve kaynaklandığını anlatıyor. Bu profesyonel yardım almaya konuda en önemli etkenlerden yönlendirilebilirdi. “Onun birinin de eğitim olduğunu yaptığı kamu ihlaliyse bizim vurguluyor, özellikle de cinsel yaptığımız da özel alan ihlali” eğitim: diyor Çevik, “Röntgencilik bu. “Tabii ki bildiğimiz Bir tepkimiz de yok aslında, anlamda eğitim değil. Lise gülüyoruz, şakalaşıyoruz öğretmenlerinin evinden çıkan konuyla ilgili. çocuk pornolarını unutmamak Konuşamadığımız için. lazım. Eğitim dediğinizde Ailelerde yuva çağından kişiyi ne kadar eğitiyor buna itibaren korkulan bir durum bakmak lazım. Türkiye’de bu. Cinsellik konusunda eğitimde kalitenin yükselmesi çocuklarına tiksintiyle gerekiyor. Üniversite mezunu yaklaşıyor aileler. Küçük yaşta insanlar arasında cinsel suçlar cinsellikten korkutulan hiç işlenmeyecek diye bir şey çocuklar ileride bu konuda yok. Özellikle cinsel eğitime konuşamayan, çekinen, ağırlık vermek gerekiyor. potansiyel cinsel sorunlar İlkokul ikinci sınıftan itibaren yaşayacak bireyler oluyor.” hem de. Ancak Milli Eğitim Olayın konuşuldukça Bakanlığı’nın hiçbir teması karikatürize olmasından da yok. Toplumsal şiddet, rahatsız Çevik, cinsellik, iletişim ve eğitim mastürbasyonun hiçbir şekilde birbirine bağlı. Şiddet de tartışılacak konu olmadığını öğretilir.” G vurguluyor. “Birilerine Bursa’daki su dağıtıcısının durumu hakkında ise tahminden öteye gidemeyeceğini söylüyor. Çevik’e göre en önemlisi ise bu olayda ‘özel alana girilmiş olması: “O adam şu an herkesin gözünde aşağılık, rezil biri. Ama bunu taşımak bile ne kadar zor bir durum. Kişinin özel hayatına yönelik ciddi bir saldırıdır bu. İlerde çok daha sıkıntılı durumlara yok açar, iş bulamaz belki. Bulunduğu yerde, tedavi olması gerektiğini bile bilmiyor olabilir şu an.” H T erezs@superonline.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri / Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B