Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 28 HAZİRAN 2009 / SAYI 1214 Bitkisel, sağlıklı demek değildir... Dünya çapında yapılan onca kampanyaya rağmen, sıfır beden olmak cazibesini koruyor. Şimdi bir de yaz geldi, herkes diyet peşinde! Piyasalar zayıflama hapı kaynıyor. Hepsinin de bitkisel içerikli olduğu vurgulanıyor, peki, bu onların sağlıklı olduğu anlamına geliyor mu? Prof. Dr. Emel Alphan ve Prof. Dr. Yavuz Baykal cevaplıyor... DENİZ YAVAŞOĞULLARI S anki dünyanın en büyük sorunu şişmanlık! Dünya çapında yapılan onca kampanyaya rağmen, ideal kilo kavramının çıtası düşmeye devam ediyor, sıfır beden olmak ise hâlâ cazibesini koruyor. Şimdi bir de yaz geldi, herkes diyet peşinde! Piyasalar ise zayıflama hapı kaynıyor. İnternette, televizyonda, gazetelerde, orada burada, sürekli başka bir ürünün reklamına rastlıyoruz. Tarım Bakanlığı’ndan onaylı oldukları vurgulanan ürünlerin arasında neler yok ki! Kas değil de yağ eritenlerden tutun, haftada 45 kilo verdirenlere, sadece göbekbasen eritenlere kadar... Vaatleri çok çekici, e çok pahalı da değiller. Üstelik söylenene göre hepsi “bitkisel”, yani “zararsız”. Bunlar gerçekse kilo sorunu olanların zayıflamak için bir emek sarf etmelerine gerek yok. Ancak insanın inanası gelmiyor. Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal’a “Bu ürünlere güvenebilir miyiz” diye sorduk. Türkiye Diyetisyenler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Prof. Dr. Emel Alphan ise kolay yoldan zayıflamanın mümkün olup olmadığını ve diyet hakkında merak edilenleri anlattı... Söz önce Alphan’ın. İdeal kilo kavramı nedir? Bu tabirin yerine, “optimal kilo” kavramını kullanıyoruz; boya uygun sağlıklı kilo anlamına geliyor. Bize kilo vermeye gelen insanlara en çok hangi kiloya düştüklerini sorarız, örneğin hasta 65 der, ardından çeşitli tanımlamalar yapar “o zaman yüzüm çöküyor, iskelet gibi oluyorum vb”. Bu noktada kişinin ideal kilosu 60 bile olsa, 65’in altına düşürmemeye çalışıyoruz. Piyasalar zayıflama ürünü kaynıyor, mesela elmakrom hapları bu aralar çok gündemde... Zayıflamak için insanların ekstra bir ürüne ihtiyaçları yok! İnsanlar, “ben bu ilacı alayım, yutayım, istediğimi yiyeyim kilo vereyim” mantığındalar. Oysa ki böyle bir şey mümkün değil. Kişinin yiyecekten aldığı enerji, harcadığı enerjiden fazlaysa, bu kiloya dönüşür. Bu haplar hikâye. “Tamamen bitkisel” ifadesini görünce “sağlıklı” diye algılıyoruz. Bu doğru mu? Bir ara lahana hapı meşhurdu mesela, gerçekten lahanın zayıflatıcı özelliği var. O zaman neden insanlar oturup lahana yemiyor da hapını alıyor? Üstelik yemek yemiş olurlar. Ancak yine aynı mantık, her şeyden yiyip hapı içip zayıflamayı umuyorlar. Lida diye bir ürün vardı, kullanan biri öldü. Dünyada iki tane hekimlerce reçete edilen zayıflama ilacı var; redüktin ve zenical. Redüktin beyinde iştah merkezini etkileyerek iştah azaltıyor, bu ilacın eğilimi olanlara hipertansiyon yaptığı biliniyor. Zenical ise, alınan yağların yüzde otuzunun bağırsaklar yoluyla atılmasını sağlıyor, ama onun da çok yağlı yendiğinde tuvaleti tutamama gibi bir yan etki yaratması söz konusu. Her ilacın bitkisel dahi olsa bir yan etkisi oluyor. Ya birkaç günde 45 kilo verdirten diyetler? İşte onlar en tehlikelileri. Bunlar çok az kalorili diyetler, üstelik bu diyetlerde önce vücut suyunu kaybeder, sudan sonra da kaslar erimeye başlar. Şişmanlama vücuttaki yağ oranının artmasıdır, zayıflamak için de vücuttaki yağ oranının azalması gerekir. Mesela insanlar saunaya girer, çıkar, “kilo verdim” diye sevinirler. Oysa ki vücuttaki suları gitmiştir. Bazı diyetlerde de karbonhidrat tamamen kesilir, bu da çok tehlikeli. Mesela ekmeği ve tahılları kesenlerde sinir sistemi bozukluğu görülür. Vücut her türlü besini almalı. Bunlar sağlığı bozan diyetler. Hastalarımdan biri, zayıflık takıntılıydı. Yağsız bir rejim yapmıştı ve âdetten kesilmişti. Ona kilosunu değiştirtmeden yağ oranını arttıracak bir diyet verdim, uyguladı ve yeniden âdet gördü. Karbonhidratsız, yağsız diyet mümkün değil. Diyet kişiye özeldir. Kimsenin diyeti kimseninkiyle uyuşmaz. Yemek yemediği halde kilo veremeyen insanlar olabiliyor, bunun nedeni ne? Tiroid bezlerinde sorun olabilir, insülin direnci olabilir... Mesela, kişinin tiroidinde sorun varsa, metabolizması yavaşlıyor ve kişi kilo alıyor. Bu sorunları tespit ettiğim hastaları hekime yönlendiriyorum, tedavi oluyorlar. İnsanların kışın kilo almalarının sebepleri neler? Hareketsizlikle alakalı bir durum, hava soğuk olduğu için tatlıya yönelim de artıyor. Kilo sorunu yaşamamak için, sağlıklı beslenme hayata oturtulmalı. Sağlıklı beslenme konusunda bilinçlenme şart, yanlış bilinen çok şey var. Neler yanlış biliniyor? Mesela limon suyunun zayıflattığı... Buna inananlara “bir margarinin üzerine limon sıkın. Eriyor mu, erimiyor mu görün” diyorum. Zeytinyağınının da kalorisi yüksektir, o da fazla kullanıldığında kilo aldırıyor. Karbonhidratlarla proteinleri karıştırmayarak zayıflanabileceği bilgisi de yanlış. Bunu bir Fransız bulmuş, onların protein olarak kabul ettikleri besinleri inceleyelim; mesela sütte hem karbonhidrat hem protein hem de yağ var. Şimdi bunu nasıl ayrıştıracağız? Ekmekte bile protein var, az da olsa... Zaten vücudun her şeye ihtiyacı var, bütün besin öğelerini almalıyız. Detoks hakkında ne düşünüyorsunuz? Vücut detoksu kendisi yapıyor zaten. Detoks sebze ve meyve tüketimiyle olur. Günde 810 porsiyon meyve yemek lazım. Ödemler nasıl atılır? Çok tuz kullanırsanız vücutta ödem oluşur, atmanın yolu tuzu azaltıp bol su içmek. En az bir litresi su olmak üzere, günde iki buçuk litre sıvı tüketmeli. G Prof. Dr. YAVUZ BAYKAL Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Zayıflama haplarını, gıda takviyelerini önermiyoruz. Üzerlerinde ne yazarsa yazsın, içinde ne olduğu bilinmiyor. Örneğin bir gazetecinin ölümüne sebep olan Lida hapı doktor kontrolünde kullanılan bir ilaçtı. Ancak içinde belirtilenden çok daha fazla sibütramin C M Y B C MY B olduğu ortaya çıktı. Bu haplara bazı maddeler kaçak olarak konuluyor. Her “bitkisel” ürüne de güvenmemek lazım. Geçenlerde, New York’ta bitkisel ürünler satan bir Çin dükkânında yapılan araştırmada, ürünlerin yüzde 14’ünde ağır metaller, 28’inde toksik maddeler tespit edildi. Örneğin Efedra bitkisi tansiyon, kalp yetmezliği varsa tehlikeli olabiliyor. Diyet çayları uzun süre kullanıldığında bağırsaklarda emilim bozukluğuna sebep oluyor... Örneğin aktarlarda satılan papatya çayları var. Onların bazıları böcek öldürücü, bazıları zayıflama maksadıyla satılıyor. Bilinmedik ürünleri rastgele kullanmamak lazım... Kilo problemi olanlar diyetisyenlere gitmeli. G Prof. Dr. Emel Alphan