22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 NİSAN 2009 / SAYI 1205 3 O belgeseldeki biraz da biziz... Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 1 Mayıs’ta başlayacak. Ekrana yine işçilerin sorunları düşecek... Dört yıl önce, Bursa’da, fabrikada çıkan yangında ölen beş kadın işçinin anlatıldığı “İplik Hayatlar” da bunlardan biri. Tekstil işçisi kadınlarla bu belgeseli izledik... A yşe Denizdalan, yaşasa 19 yaşında olacaktı, ancak 31.12.2005’te Bursa’da mesaiye kaldığı tekstil fabrikasında çıkan yangında öldü. Yalnız değildi. 21 yaşındaki Gülden Çiçek, 18 yaşındaki Sadife Düdüş, üç aylık hamile 32 yaşındaki Sevgi Sesli ve 27 yaşındaki Necla Özveren de bu yangında hayatını kaybetti. Çünkü kapılar kilitliydi. Üstelik fabrika sahibi işyerini yangına karşı sigortalattığı halde, işçilerini sigortalı yapmamıştı... Onların hikâyesini anlatan “İplik Hayatlar” belgeseli 17 Mayıs’taki Uluslararası İşçi Filmleri Festivali’nde gösterilecek. Biz de filmi, tekstilde çalışan kadın işçilerle izledik ve gördük ki; yaşamlar başka, ancak sorunlar, işyerindeki tehlikeler aynı. Kübra Gündoğdu, 13 yaşından beri tekstilde çalışıyor, şimdi 20’sinde. Belgeseli izlediğinde ilk aklına gelen Ayşe’yle neredeyse aynı yaşlarda olduğuydu, “Kendimi gördüm orada” diyerek başladı sözlerine, buruk, “Ben de onun gibi evin geçimini sağlıyorum.” On yıldır tekstilde, dikiş bölümünde çalışan Hatice Ormantepe’ninse bu ölümlerle ilgili aklının almadığı şey; patronun işyerini sigortaladığı halde, işçilerinin güvenliği için hiç önlem almamasıydı. “İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Kendi ailesinden birinin başına gelse ne yapardı” diyor öfkeli bir sesle. Aslında çalıştığı işyerinin de farklı olmadığını biliyor; “Gerçi bizim de iş güvenliğine dair hiçbir şeyimiz yoktu. Yangın tüpleri vardı, ancak boştu. Yangın merdivenleri binaya eklenmişti, kapanmıştı. Hamile arkadaşlarımız da mesai yapmaya zorlanıyordu. Düşük yapan oldu” diyor. Geçmiş zaman kipiyle konuşmasının nedeni, bir süredir işsiz olması. Çünkü dört yıldır çalıştığı Meha Tekstil’den kriz bahane edilerek, kıdem tazminatı, üç aylık mesaisi, birikmiş asgari geçim indirimi ödenmeden çıkarılmış. Üstelik Ramazan’da dahi mesaiye kalacak kadar çok iş olduğu halde. Kübra Gündoğdu ve 117 işçi de onunla aynı kaderi paylaşıyor. Onlara çalışma koşullarının kötülüğünü gösteren, hak aramayı öğreten de bu yaşadıkları. Gündoğdu’nun deyişiyle; “İnsan önce mağdur oluyor, sonra haklarını aramaya başlıyor”. Hilal Aslan, 1990’dan beri ESRA AÇIKGÖZ Soldan sağa: Hilal Aslan, Kübra Gündoğdu ve Hatice Ormantepe. Fotoğraf: Vedat Arık tekstilde çalışıyor, nakış işçisi, TekstilSen yönetim kurulu üyesi. Bursa’daki olaydan sonra, araştırmalar yaptıklarını anlatıyor. Tekstilde işçi ölümlerinin, tersanelerdekilere yakın olduğunu da o zaman görmüşler. Ancak bu ölümlerin ya da sakatlanmaların çoğu gizli kalıyor. Aslan, işyerinden vizite aldıklarında, kazanın dışarıda olduğunu söylemeleri için uyarıldıklarını anlatıyor. Ormantepe’ye göre tek tehlike ölüm ya da sakatlanma değil, gece mesaisine kalan bir genç kızın tecavüze uğradığını, patron tarafından tehdit edildiğini, sonunda kızın intihar ettiğini de duymuş. Aslan, üç buçuk yıldır çalıştığı işyerinde korku içinde, çünkü Gölcük depreminden sonra uzmanların dayanıksız bulduğu bir binada, tonlarca ağırlıktaki baskı, nakış makinelerinin arasında çalışıyor. “Patronlar” diyor, “krize rağmen depreme dayanıklı bir bina alıp, oraya taşındılar. Çalıştığım bölümün üstünde baskı makineleri var. Çatlaklar gözüküyor, her an çökecek diye korkuyoruz. Acil çıkış tatbikatı yapılmış gibi duvarlara kâğıt asarlar ama hiç yapılmadı. Yangın merdiveni var, ancak kapılar kapalı.” Gündoğdu’nun şimdiye kadar çalıştığı hiçbir yerde; çalışma koşullarının tozlu, havasız olmasına rağmen işyeri doktoru yokmuş. Aslan bu konuda “şanslı”, işyerlerinde doktor var, ancak hasta olsanız bile eğer patron tamam demezse, doktordan rapor almanız mümkün değil. Aslan’a göre bu “normal”, çünkü doktorun parasını patron ödüyor. Çalışma şartlarını anlatmaya şöyle devam ediyor: “Kadın nakış işçileri sekiz aydır vardiyalı çalışıyordu. İşten çıkan bir arkadaşımız işyerini bu yüzden mahkemeye verince, gece çalışmayı kaldırdılar. Yoksa çorap ve nakış işçileri 24 saat çalışır. Sabah 8.30’tan akşam 8’e kadar, cumartesi de dahil... Haliyle kazalar da olur. İşyerinde kameralarla sürekli gözetleniriz. Molalarda bile diğer bölümlere giriş yasak. Yarım saatlik yemeğe çıkarken, diğer arkadaşının gelmesini beklemen gerekir, çünkü makineleri boş bırakamazsın.” Aslan’a göre, tekstilin küçük üretim atölyelerine bölünmesi işyerindeki riskleri de arttırıyor. Meclis’ten bugüne kadar işçi lehine hiçbir kanunun çıkmadığını vurguluyor, nedeni basit; Meclis’e girenlerin çoğunun büyük iş adamları tarafından desteklenmesi, haliyle Meclis’e girince de işadamlarına diyetlerini ödemek zorunda kalmaları. Kriz nedeniyle çalışma koşullarının iyice kötüleştirilmesine kızıyor Aslan, “Patronlar çok kazandıklarında, biz çok kazandık alın dediler mi? Şimdi krizin faturasını niye biz ödeyelim? Bu kriz biz az çalıştığımız için mi oldu? Çözüm için istihdam paketi çıkardılar, 29 yaşına kadar olan işçilerin sigorta priminin işveren tarafından karşılanacak bölümünü devlet karşılayacak, ancak işçiden kesilecek. Şimdi patronlar 30 yaş üstü işçileri çıkarmaya başlayacak” diyor. Gündoğdu da onu doğruluyor. İş başvurusuna gittiği bütün atölyelerde kendisine kriz nedeniyle sigortasının yapılamayacağı söylenmiş. Oysa mesai var mı, diye sorduğunda hepsinden olumlu yanıt almış. “Kriz olsa da mesai yapılacak kadar çok iş var demek ki” diyor. Şimdi Gündoğdu ve Ormantepe, açtıkları davanın sonucunu bekliyor. Sonra yine işgüvenliğinin olmadığı, havasız, tozlu ortamlarda, yarım saatlik öğlen paydosunun fazla görüldüğü işyerlerinde çalışacak, “İplik Hayatlar”ına dönecekler. En azından artık haklarını biliyorlar... G PAZARIN PENCERESİNDEN İmanlı sınav sorusu... SELÇUK EREZ Bir Anadolu lisesi öğretmeni sınavda sormuş: “X şahsı, hayatı boyunca 3.1 üzeri 22 tane iyilik ve 4.1 üzeri eksi 2 mol kötülük yapıyor. Hesap günü mizanda, iyilik ve kötülükleri tartılıyor. İyilikleri ağır gelse Cennet’e, kötülükleri ağır gelse Cehennem’e, tam nötralleşme olsa Araf’a gidecek... İşlem yaparak.. nereye gideceğini bulun.” Aferin bu soruları soran öğretmene! Sadece liselerde değil, bütün yüksekokullarda, üniversitelerde de böyle iman dolu sorular* sorulmalıdır: Örneğin, Bir minarenin hoparlöründen sabah yapılan ezan yayını 2 km. bir yarıçap içinde herkesi uyandırabilmektedir. Aynı sonucun 4 km.’de elde edilebilmesi için hoparlörün sesini kaç kat arttırmalıyız? Bir yaya üstüne gelen minibüs tarafından çiğnenmeden biraz önce minibüsün kasetinden gelen şarkının Elif Turan tarafından söylendiğini sanır. Oysa çalan kaset ortalama ses frekansı bunun yarısı olan Hafız Kani Karaca’nındır. Minibüsün hızının ses hızına oranını bulun. Ahmet, 1000 lirasını bir yıl vadeli bir faiz hesabına yatırmış, vade sonunda net yüzde 11 faiz kazanmıştır. Sumeyye ise huzurlu kazanç sağlayabilmek için 1000 lirasını faizi haram bilen, onun yerine kâr payı dağıtan bir finans kuruluşuna götürmüş ve o da bir yıl sonunda net yüzde 11 kazanmıştır. Bu iki yatırımcıdan hangisi daha kazançlıdır? Bu soru, Batı matematiğinin nasıl sadece maddi değerleri ölçebildiğini, mana âlemini tasvir etmekte nasıl aciz kaldığını göstermek için sorulmuştur. Faizle kâr payı arasında ancak dinibütünlerin sezebilecekleri, diniyarımların akıllarının ermeyeceği çok derin farklar vardır. Şu halde Sumeyye, ölçülemeyecek kadar daha fazla kazançlıdır. Ahmet ise Hanya’yıKonya’yı öbür dünyada, vakit çok geç olduğunda anlayacaktır! G * Milli Fizik, Milli Kimya (Sel Yayıncılık) kitabımdan değiştirilerek alınmıştır erezs@superonline.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Dilşad Özkaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri/Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/ İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr) C M Y B C MY B Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı / Hakan Çankaya Reklam Müdürü:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle