22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 ARALIK 2009 / SAYI 1237 5 PAZAR SÖYLEŞİLERİ Sadun ve Leyla Ersin, ayrı tarzdaki eserleriyle bir sergide buluşuyor... Zaman ve özgürlük bu sergide buluştu ESRA AÇIKGÖZ ki ressam, bir babakız, iki ayrı tarz, tek çatı altında iki sergi... Eğitim Kültür Araştırma Vakfı (EKAV) Ekavart Galerisi’ndeki sergiyi böyle özetlemek mümkün. Sadun Ersin’in “Zaman Zaman İçinde” ve Leyla Ersin’in “Ruhun Özgürlüğü” adlı çalışmaları birlikte sunuluyor. Birbirinden farklı minerallerden oluşan yeryüzünü ve arkeolojik sanat yapıtlarının maddesel kaynağı kristalleri özgün yorumuyla biçimlendiriyor Sadun Ersin. Dünle, bugünü bir araya getiriyor. Leyla Ersin’in baskı resim sergisinde ise hareket noktası, ruhun özgürlüğü ile ilişkilenen özlü sözler. 831 Aralık’ta gezilebilecek sergiyi, online sanat televizyonu www.ekavart.tv’den izleyebilirsiniz. Ama önce ressamlarından dinleyin... Neden Sadun Ersin ve Leyla Ersin Ekmekciler, Sadun Ersin’in eserinin önünde... Fotoğraf: Uğur Demir “Ruhun Özgürlüğü” üzerine bir sergi kesin bir doğru olarak kabul etmeden, ama ruhun özgürlüğü kavramı üzerine İşlerinizde hazırlamak dinamik bir bakışla, onların birkaç yıldır kafa yoruyorum. dün ve bugünü istediniz? kendilerinde oluşturacağı çarpışmayı Neden sadece resmetmekle birleştirme fikri Leyla Ersin hissetmelerini istiyorum. kalmayıp, özgürlük üzerine sözleri de nereden ya da Ekmekciler: S. Ersin: Geçmiş zaman sanatının, eklediniz resimlerinize? nasıl bir Kanımca ruhu günümüz yaşantısında topluma L. Ersin Ekmekciler: Çünkü felsefi ihtiyaçtan çıktı? özgürlüğe yansıtılması ve sahiplenilmesinin söylemlere uzun yıllardır ilgi S. Ersin: kavuşturmak, önemini belirtmek istiyorum. duyuyorum. Kimi zaman edebi Dünün değerleri insanın gizli Babakız aynı sergide yer almak metinden bir söz de beni derinden ile bugünün kalan yanının sizin için ne ifade ediyor? vurabiliyor ve izini sürdürebiliyor. değerleri, bir amacı. L. Ersin Ekmekciler: Farklı Söz bize ulaştığı ve katıldığı zaman süreci Hissettiğimiz temalarla yola çıktığımız “bize ait” bir “gerçek” oluşuyor. oluşturuyor. duyguların çalışmalarımızı aynı mekânı Kısacası sözlerin yolculuğu, etkileri Arkeoloji alanına L. Ersin Ekmekciler’in çalışması. kapıları kimi paylaşarak sunma fikrine başlangıçta ile bizde yankılanmaya devam ediyor. özel ilgi zaman özgürlüğe, pek de sıcak bakmamıştım, ama duyduğumdan, kimi zaman da tutsaklığa açılır. bugün neden olmasın diyorum. Hatta TEK MEKÂNI PAYLAŞMAK bu yapıtların maddesel kaynağını “Ruhun Özgürlüğü” sizin için ne bir sonraki sergi için ortak bir konsept oluşturan kristalize yapılar da, aynı ifade ediyor? üzerinde çalışmayı da deneyebiliriz. Sergide yer alan işlerden size en tuval üzerinde tasarlandı. L. Ersin Ekmekciler: Yaşamda her Sanatçı olmanız babakız ilişkinize yakın olan söz hangisi? Bu sergideki işlerin oluşum an, vereceğimiz bir yanıt var. Bu yanıt nasıl yansıyor? L. Ersin Ekmekciler: Aslında, her sürecinden bahseder misiniz biraz? sözel olabileceği gibi davranışsal da L. Ersin Ekmekciler: Babam çok birinin ayrı bir boyutu ve hedefe S. Ersin: En az 20 yıldan bu yana olabilir. Nasıl ki bir üst dil kavramı demokratik bir insan. Düşüncelerimi varma gücü var. Ama Küçük Prens’in mineralojinin verilerinden varsa, her düşüncenin de bir üst ve duygularımı her zaman önemsedi, yazarı St. Exupery’nin anlatım gücüne yararlanıyorum. Kristallerden her seviyesi ve aksiyonu var. Sonuç bizi en önemlisi de kendimi bildim bileli hayranım, özellikle de “Sadece bir birinin farklı geometrileri, renkleri ve ya tutsak eder ya da özgür kılar. düşüncelerime saygı duydu. Sanat özgürlük tanırım, o da zihnin de kompozisyonları ilgi alanımı Siz de “Zaman Zaman İçinde” özgürlüğüdür” cümlesine. konusunda da, birlikte sanatsal oluşturuyor. Bu veriler, sanat kuralları sergisiyle bir zaman sorgulamasına etkinlikleri izlemeye gayret gösteririz “Kendimizden başka ulaşacağımız bir ile sanatçı yorumunun sonucu olarak giriyorsunuz. Ne itti sizi buna? ya da izlenimlerimizi paylaşırız. şey yoktur” ifadesi de büyük bir sentezlenerek tuvallerimdeki özgün Sadun Ersin: Arkeolojik yapıtlar ile İkimizin de müzikten çok potansiyel taşıyor. yerini alıyor. Resimlerimdeki kristaller farklı zaman birimlerinin Bu sergiden insanlara ne kalsın beslendiğimizi söyleyebiliriz. kristaller, bilimsel görüntüler ürünleri. Resimlerimde ise, bu istiyorsunuz? S. Ersin: Doğaldır ki, çoğu kez bir olmaktan uzaklaşan, ancak özünden elemanlar günümüzün yorumlarıyla araya gelerek yapıtlarımız hakkında L. Ersin Ekmekciler: N. uzaklaşmayan formlara dönüşüyor. bir araya gelerek yeni bir kimlik karşılıklı eleştirilerde bulunuyoruz ve Hartmann’ın “yargılar hakikate L. Ersin Ekmekciler: Ruhun kazanıyorlar. Bu “zaman zaman bundan yaralanıyoruz. G ulaşamazlar” sözüne katılmamak Özgürlüğü kavramına ilişkin içinde” konseptinin sonucu. imkânsız. Bu bilinçle, özlü sözleri Tel: (0212) 252 81 31 çalışmalar bir yıllık çalışmanın ürünü, Sioux’ların isyanı ATAOL BEHRAMOĞLU Çocukluğumuz uygar ve kahraman beyaz adamla, kafa derisi yüzen ilkel ve katil Kızılderiler arasında geçen savaşların anlatıldığı filmlerin görüntüleriyle doludur. Kalplerimiz hep beyaz adamdan yana çarpmış, İngilizce konuşmasını bile beceremeyen ilkel Kızılderililerin yenilgilerini coşkuyla alkışlamışızdır. Zaten “ak derili”nin karşıtı olarak yakıştırılmış “kızıl derili” adındaki ırkçı içerik yeterince açıktır. ABD film sektörü bu işi ustalıkla kotarmış, kara derilinin yanı sıra kızıl deriliye de yönelik korku ve nefreti kuşaklar boyu yerleştirip kurumsallaştırmıştır... Pazar ekimizde bu yazının yayımlandığı 6 Aralık tarihi, 1862’de, bundan 147 yıl önce, ABD Başkanı Abraham Lincoln’ün Kızılderili Sioux kabilesi isyancılarından 39 tanesinin asılarak idam edilmesini onayladığı gündür. İnfaz 26 Aralık’ta gerçekleşmiş, böylece Kızılderili Sioux’ların devlet otoritesine karşı isyanı tam olarak ezilip sona erdirilmiştir. Böyleyken, 1890 yılında Kızılderililerin kurtuluşunu simgeleyen bir dans töreni sırasında, içlerinde kadın, çoluk çocuk da olmak üzere yüzlerce Siox’lu katledilmiş, böylece ABD’nin kanlı geçmişine acı ve utanç dolu bir sayfa daha eklenmiştir... *** Lincoln adı ve 39 Kızılderili isyancıya verilen idam cezasının onaylanması ilk bakışta yadırgatıcı görünüyor. Çünkü Abraham Lincoln köleliğe karşı olduğunu açıkça söyleyen, bu uğurda savaşım veren, en büyük zorlukların üstesinden gelerek ülkesinin birliğini sağlayan, 39 Kızılderili isyancının idam kararını onaylayışından birkaç yıl sonra da bir kölelik yandaşının silahından çıkan kurşunla yaşamı son ermiş, demokrat, hümanist, aydınlanmacı bir başkandır. ABD’nin gelmiş geçmiş en büyük yöneticilerinden, dünya siyasetinin en büyük şahsiyetlerindendir. Böyle biri, bu kadar çok sayıda kişinin idam cezasını nasıl onaylayabilmiştir? Ne yapalım ki tarih biraz da bu türden yadırgatıcı çelişkilerle yürüyüşünü sürdürüyor... Bugün ona, ülkesi ABD’de, Sioux isyancılarının idam kararını onaylamakla suçlayıp sövenlerin bulunduğunu pek sanmıyorum. Ayrıca, böyle bir kişinin bu idam hükümlerini eli ve içi titremeksizin onaylamış olduğunu da sanmam. Tarihte yaşanmış acıları, o dönemlerin koşulları içinde irdeleyip değerlendirmek gerekir. Sioux isyancıları kuşkusuz ki haklıydılar. Fakat kazanmak için haklılık tek başına yeterli değil. Tarihin tekerleğinin döndüğü yerde de bulunmak gerekiyor. *** Sioux isyancılarının idamı, sonradan Amerika adını alacak anakarada yaşanmış haksızlıkların, dökülen kanların, işlenmiş kitlesel katliamların yanında (o insanların anısına saygımla söylüyorum) çok hafif kalır. “Yeni Dünya”ya sömürgeci beyaz adamın ayak bastığı 15. yüzyıl sonlarında dünya nüfusunun dört yüz milyon kadar olduğu, bunun bazı kaynaklara göre 3050 milyon, bazılarına göre ise 7080 milyonunun bu anakarada yaşamakta olduğu tahmin ediliyor. Yerli nüfusun çok büyük çoğunluğu, on milyonlarca insan, sömürgecilerin anakarayı keşfedişinden sonra ve ABD’nin kuruluş süreçlerinde katledilmiş, böylece insanlık tarihinin en uzun süreli, en acımasız, en vahşi ırkçı katliamlarının belki de en başta geleni bu anakarada yaşanmıştır. Bunun için, Amerika Birleşik Devletleri’nin, İspanya’nın, İngiltere’nin, geçmişteki bütün sömürgeci güçlerin bu kanlı geçmişle yüzleşip hesaplaşmaları gerekmiyor mu? Bugün görülen, böyle bir hesaplaşmayı kendi geçmişleri için yapmayan, utanç verici geçmişleriyle hesaplaşmayan sömürgen devletlerin, günümüzün daha güçsüz konumdaki ulus devletlerine karşı benzer gerekçelerle yürüttükleri kışkırtıcı ve yıkıcı çalışmaların ve apaçık saldırıların sakınmasızca sürdürülmekte olduğudur. G ataolb@cumhuriyet.com.tr İ TARİHTE BU HAFTA 6 Aralık 1921: Sait Halim Paşa uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olan Sait Halim Paşa yıllarca sadrazamlık görevini yürütmüştü. ipuçları bulunsa da failleri yakalanmadı. 1993: Ünlü ressam Abidin Dino (solda) hayata veda etti. 8 Aralık 1980: Efsanevi The Beatles grubunun üyelerinden John Lennon (altta), bir akıl hastası tarafından evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 1944: Büyük Okyanus’ta Japonya yakınlarında bulunan ve birçok filme konu olan İwo Jima Adası üç Amerikan kruvazörü tarafından bombalandı. 7 Aralık 1921: Kilis Fransız işgalinden kurtuldu. 1956: Çalıkuşu’nun yazarı Reşat Nuri Güntekin hayata veda etti. 1979: İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji Başkanı olan Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil işe gitmek için beklediği otobüs durağında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Dört ayrı tabancadan çıkan kurşunlarla öldürülen Tütengil’in ertesi günkü Şişli Camii’nde düzenlenen cenaze töreni de olaylı geçti. İstanbul Sıkı Yönetim Komutanlığı’nın törene sadece aile ve protokol üyelerinin katılmasına izin vermesi ve havaya ateş açılması sonucu bir kişi öldü, sekiz kişi yaralandı. Tütengil’i katledenlere ait 9 Aralık 1917: I. Dünya Savaşı sürerken İngilizler Osmanlı İmparatorluğu topraklarında bulunan Kudüs’ü işgal etti. 1926: Ünlü yönetmen Atıf Yılmaz doğdu. 10 Aralık 1919: İngiltere’den Avustralya’ya hava yoluyla ulaşıldı. Uçağın Avustralya’ya varması 29 gün sürdü. 1948: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Birleşmiş Milletler (BM) tarafından onaylandı. 10 Aralık “Dünya İnsan Hakları” günü ilan edildi. 2006: Şili Diktatörü Augusto Pinochet (sağda) kalp krizi geçirerek öldü. 1973’te Salvador Allende’yi askeri darbeyle devirerek iktidara gelen ve 17 sene yöneten Pinochet’nin ölümü Şili’de sevinçle karşılandı. 11 Aralık 1936: İngiltere Kralı VIII. Edward, Amerikalı Wallis Warferd Simpson ile evlenebilmek için tahtından ayrıldı. Zira kraliyet geleneklerine göre kralın dul bir kadınla evlenmesine izin verilmiyordu. 1953: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kurucuları arasında yer alan, Hürriyet gazetesinin de kurucusu ve başyazarı gazeteci Sedat Simavi hayata veda etti. Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ C M Y B C MY B 12 Aralık 1915: Ünlü şarkıcı ve oyuncu Frank Sinatra (altta) dünyaya geldi. 1925: Dünyanın ilk moteli Amerika’da açıldı. Anayollar üzerinde kurulan bu yeni otel tipi kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. 1930: TBMM Başkanı Kâzım Özalp’ın başkanlığında kurulan Türk Ekonomi Kurumu yurtdışına döviz çıkışını engellemek için “Yerli Malı Haftası”nı başlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle