Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 STUTTGART PAZAR YAZILARI 6 ARALIK 2009 / SAYI 1237 İsviçrelinin din korkusu AHMET ARPAD İ sviçre’de yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 57’si minare yasağını destekledi. Aşırı sağcı ve göçmen karşıtlarının zaferi olarak değerlendirilen sonucu Alman politikacıları ve basını: “Büyük sürpriz, skandal, utanılacak bir durum” olarak yorumladı. İsviçre hükümeti ve parlamentosunun referandum öncesi: “Din özgürlüğüne aykırı,” demesini tutucu İsviçre insanı umursamadı. Özellikle Alman İsviçresi’nde oylar aşırı sağcılara gitti! Bu Alpler ülkesinin yabancılarla arası tarih boyunca pek iyi olmamıştır. Yetmiş küsur yıl önce Hitler’den kaçan Alman komünistleri ile 25 bin Yahudiyi sınır kapılarından geri çevirmişti. Çoğunun yaşamı toplama kamplarının gaz odalarında son bulmuştu. Almanya’da ve işgal ettikleri ülkelerdeki Yahudilerin altınlarına el koyan Nazilerin tonlarca külçeyi İsviçre kasalarında gizlediklerini de unutmamak gerek. Liberal ve demokratik Almanya’ya gelince. “Ülkemizde din özgürlüğü vardır, onlara karışamayız” diyen her renkten politikacının son yirmi yılda açık seçik destek verdiği sayısız İslami dernek ve üst kuruluş istediği gibi at koşturuyor. Resmi verilere göre Almanya’da yaşayan Müslümanların en çok yüzde yirmisini temsil eden bu sözüm ona dinciler açtıkları camilerde, Kuran kurslarında yatılı okullarda her yıl on binlerce çocuğumuzu imam eğitiminden geçiriyor. Alman Anayasası’nın 4. ve 6 maddeleri yedi, sekiz yaşlarında kızların başörtüsü ile okula gitmesine olanak tanıyor. Afrika’nın, Asya’nın kimi ülkesinde gördüğümüz Türk liseleri son on yılda artık Almanya’da da birbiri ardına kuruluyor! Bu ülkede kiliseler kapanıyor, camiler açılıyor. Türk Kültür Enstitüleri ise bir türlü açılmıyor! 1970’ten bu yana irili ufaklı, üç bine yakın mescit ve cami inşa edildi, yüzlerce kilise kapandı. Örneğin Stuttgart’ta her 1000 Türk’e bir cami, her 3000 Alman’a bir kilise düşüyor. Siyasi partilerle Protestan ve Katolik kiliselerinin yıllar boyu verdiği destekle güçlenen İslamcı kuruluşlar işsiz insanlarımıza kucak açtı, onların Alman toplumundan iyice kopmasına neden oldu. Uyum karşıtı bu gelişmeler ülkede yabancı düşmanlığını körükleyen nedenlerden biri sayılır. İsviçre’deki referandumun hemen ardından Alman Hıristiyan Demokratları adına açıklama yapan milletvekili Wolfgang Bosbach: “Gittikçe daha çok insanımız aşırı İslamdan korkuyor, referandum yapılsa bizde de böyle bir sonuç çıkabilir,” dedi. Önce tarikatçıların İslamını yıllarca destekle, onlara kucak aç, ardından da böyle konuş! Şaşırmamak gerek, ne de olsa politikacı... Acaba şimdi İsviçre insanı, tarikatların Almanya’da yıllarca “din özgürlüğü” kisvesi altında nasıl at koşturduğunu gördü de, benzerinin ülkesinde de yaşanmasından, toplumun İslamlaşmasından korktuğu için mi böyle kullandı oyunu? Tabii İsviçre’de yabancı düşmanlığı tohumlarının daha çok yeşermesini isteyen aşırı sağcı girişimciler tutucu insanların bu korkusundan yararlanmış da olabilir! Özellikle Alman İsviçresi’nde zengin işadamlarının desteklediği, milyarder Christop Blocher’in yönlendirdiği İsviçre Halk Partisi (SVP) “minareye hayır” kampanyasına açıkça destek verdi. Unutmadan şunu da belirtmek gerek, İsviçre’deki referandum sonucunu şiddetle eleştiren Almanya camilere minare yapımına izin veriyor, fakat nedense “kısa yaparsan veririm” diyor. Böylece tuhaf görünümlü, gözü rahatsız eden orantısız yapılar ortaya çıkıyor. G www.ahmetarpad.de MİLANO Geleceğin okurları ASLI KAYABAL ilgisayarda yazmaya çabuk alıştık. Peki ya Ekitap’lar? Okuma alışkanlığımızı değiştirebilecek mi? İnternet ortamında metin seçmek, binlerce kitabı Ekitabımızda saklamak sorun olmasa da, ilgimizi çeken satırların altını çizmek, anımsamak istediğimiz bir sayfaya postit iliştirmek gibi çoğu kitapseverin rituel alışkanlıkları gerçek okurların duyduğu kitap kokusu ile birlikte tarih olacak. Gutenberg’in keşfinden bu yana hiç değişmeyen kitaplarla aramızdaki özel sevgiyi elektronik kitaplarla yaşayabilecek miyiz? Özetle elektronik kitabı şefkatle sevebilecek miyiz? İşte bu sorulara yanıt arayan iki meslektaşımız, “Kâğıda dokunmadan yazmaya çabuk alıştık ama kitap sayfasını çevirmeden okumaya da hemen uyum gösterebilecek miyiz?” diye sorguladı. Stefano Bartezzaghi, okurların kitapların yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını savunduklarını aktarsa da Gutenberg’in keşfine alternatif Kindle ve benzeri Ekitapların okuma alışkanlığımızı değiştireceği inancında: “Cep telefonu kullanmaya alıştığımız gibi, ilgimizi çeken bir kitabı internetten indirmemize olanak tanıyan, her koşul ve mekânda rahatça okuyabileceğimiz Ekitapları da kabulleneceğiz” diyor. Öteki meslektaşımız Elena Stancanelli ise şu aşamada ağırlıklı İngilizce kitaplara ulaşılabilen Amazon’un sanal kitaplığından seçtiği kitapları Ekitabında okuma deneyimini paylaşıyor. Joseph Conrad’ı okumayı deneyen Stancanelli, Ekitabın güzel ve rahat kullanılabilen bir obje olduğunu aktarıyor. “Bilgisayar gibi açıyorsun, kayıt olduktan sonra kredi kartınla seçtiğin kitabı indiriyorsun. Cep telefonu sistemi ile çalıştığı için internet bağlantısı da gerekmiyor” diyor. Seçilen kitap “home”da arşivleniyor. Gri zeminli ekranda beliren ve koyu tonda olmayan harfler gözleri yormayan bir okuma sağlıyor. Ekitap standby durumunda iken ekrana çeşitli yazarların görüntüleri geliyor. Okunan sayfalar, ekrana sayfa numarası şeklinde değil yüzde olarak geliyor. Örneğin okumaya ara verildiğinde ekranda “kitabın yüzde 12’sini okudunuz” bilgisi görünüyor. Stancanelli de, Ekitapların gelecek kuşakların ve bizlerin de okuma alışkanlığını değiştireceği inancında. Ekitaplar, kâğıt kokusu, satır altı çizmek, kağıda dokunmak, sayfa çevirmek gibi koku ve dokunma duygusunu besleyen geleneksel alışkanlıklarımızı silse de, 300 gram ağırlığında, 1.500 kitabı arşivinde saklayan bu mini kitaplığı cebimizde taşımaya da sanırım alışacağız. G [email protected] B C M Y B C MY B