Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 KASIM 2009 / SAYI 1232 9 Kısa film bir sanattır T ürkiye’de kısa filmin tarihçesi 1921’de Şadi Fikret Karagözoğlu’nun yönetip oynadığı 20 dakikalık Bican Efendi güldürüleri ile başladı. Robert Kolej’in düzenlediği Hisar Kısa Film Yarışması (1967) amatörlere yönelikti, Genç Sinemacılar’ın yetişmesini sağladı. 1980’lerin ortasından itibaren sinema okullarının, elektronik kameraların yaygınlaşmasıyla birlikte kısa film üretiminde artış gözlendi. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem, Çağan Irmak, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim, Tayfun Pirselimoğlu gibi adlar sinemaya ilk adımlarını kısa filmleriyle attılar. 411 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan 21. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali belki sinemaya bir çok yeni yetenek daha kazandıracak. Cumhuriyet gazetesinin de sponsorluğunu üstlendiği festivale bu yıl ulusal ve uluslararası 600 film başvurdu, 197’si programa alındı. Biz de festivalin yöneticisi değerli sinemacı Hilmi Etikan’la bir söyleşi yaptık. İstanbul, 411 Kasım tarihleri arasında Uluslararası Kısa Film Festivali'ne sahne olacak. 197 filmin gösterileceği festival boyunca atölye çalışmaları, paneller, söyleşiler de yapılacak. ASLI SELÇUK Une pute et un poussin Türkiye’de, ulusal festivallerimizde kısa filmlere yeterince önem veriliyor mu? Ne yazık ki hayır. Yerel yönetimler, özel şirketler, TV kanalları kısa filmi görmezlikten geliyorlar. Arada bazı desteklere rastlıyoruz, ama bunlarda süreklilik gösteremiyor. Avrupa’da kısa filmi en az destekleyen ülke Türkiye. Bağımsız kısa film festivallerinde sadece kısa film gösterildiği için tüm ilgi bu türün üstünde yoğunlaşıyor. Uzun metraj festivallerinin yan bölümlerinde gösterilen kısalar ise ister istemez biraz gölgede kalıyor. Adana Altın Koza bu anlayışı değiştirmek için büyük çaba göstermeye başladı. Antalya Altın Portakal’ın kataloğunda kısa filmin en sona atıldığını, bilgilere çok özensiz, fotoğrafsız bir şekilde yer verildiğini görünce daha çok yol kat etmemiz gerektiğini yeniden düşündüm. Kısa filmlerin gösterim şansları bir tek festivallerde mi var? Evet. Ticari meta olmadıkları için en büyük gösterim olanağını festivallerde buluyorlar. İyi bir kısa film birçok uzun metrajdan çok izleyiciyle buluşma şansına sahip. Dünyada 20 tane dikkat çeken uzun metraj festivali varsa 200 belki de daha fazla kısa metraj festivali var. Kısa metrajların sanılanın aksine yüksek sayıda seyirci kitlesi var. Kısa filmin tek şanssızlığı ticari dolaşıma çıkamadığı için yapımcısına ekonomik girdi sağlayamıyor, sinema yazarları kısa filmleri tanıtmayınca kısalar festivaller dışındaki izleyiciye de ulaşamıyor. Kısa filmde en başarılı ülkeler hangileri, neden? Başarı, o ülkenin kısa filme verdiği önem ve bu işe ayırdığı bütçe ile doğru orantılı olarak kendini gösteriyor. Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, Polonya, Macaristan, Romanya, İsveç, İspanya, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Meksika, Hollanda kısa filmde başarılılar. Festivalinizi kaç kişiyle gerçekleştiriyorsunuz? 56 kişilik bir grupla. Değişik ülkelerin konsolosluk ve kültür merkezleri de yurtdışı bağlantıları için bize destek veriyorlar. Uluslararası bir etkinlik için bütçemiz çok kısıtlı. Yerli ve yabancı yönetmenlerin buluşmasında önemli bir görev de üstleniyoruz. G Bilgi için: www.istanbulfilmfestival.com Gösterimler ücretsizdir. Festivaliniz hangi nedenlerle başladı? Hilmi Etikan: Otuz yıl önce İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’nde (İFSAK) bir avuç genç toplanarak kısa film çalışmalarını başlattık. O yıllarda 8mm’lik amatör kameralar az kişide olduğundan yılda ancak 510 film üretilebiliyordu. Sessiz çekilen bu filmler sessiz gösteriliyor, doğru dürüst kurgulanamıyor, kopya çıkarılamıyordu. Gösterimde kopan film kareleri de yenilenemiyordu. İlk ulusal yarışmaya üç film katıldı. Yarışmayı on yıl kadar sürdürdük ve Fransız Kültür Merkezi’nin destek vermesiyle uluslararası bir festivale dönüştük. Özellikle gençler salonları doldurup taşırıyorlardı. Bu yoğunluk karşısında İtalyan ve Alman kültür merkezlerinin salonlarını da devreye soktuk. İlerleyen yıllarda İFSAK yönetimi bu etkinlikten vazgeçince bağımsız bir tertip komitesi kurduk. Bu komite ile festivalimizi sürdürüyoruz. Kısa film sizce neden önemli? Kısa film ulusal sinemayı oluşturan, onu besleyen bir kaynaktır. Bir ülkede kısa The Schneider Disease film üretimi yoksa o ülkede sağlıklı bir film endüstrisinden söz etmek olası değildir. Amatör çalışmalar her kesimden gencin sinema sanatından pay alabilmesini sağlar. Sinemayla tanışması için herkesin mutlaka profesyonel anlamda sinemanın içinde var olması gerekmiyor. Nasıl profesyonellerden çok amatör sporcular varsa, profesyonellerden çok amatör Le mulot menteur sinemacılar da olmalı. Bu gereksinime en iyi cevap verense sınırlı bütçelerle, ekiplerle yapılan kısa film çalışmalarıdır. 40 bin50 bin TL gibi yüksek bütçelerle çekilen kısalarımız da olmalı. Bunlar hem yönetmenlerimize referans oluşturur hem de uluslararası festivallerde Türkiye’yi temsil edebilecek olgunlukta filmlerin olmasını sağlar. Kısa film çok özel ve önemli bir sanat dalıdır. Birçok ünlü uzun metraj yönetmeni ticari kaygıdan uzak, duygu ve düşüncelerini özgürce kısa filmleriyle aktarabiliyorlar. Festival hangi bölümlerden oluşuyor? Kurmaca, canlandırma, belgesel ve deneysel türde dört bölüm var. Aile, işsizlik sorunlarını, gençliğin beklentilerini yansıtan kurmacalar ağırlıkta. Canlandırmalar bu yıl da en renkli, en neşeli bölüm. Belgeseller ayrımcılığı, insan hakları konularını işliyorlar. Deneyseller değişik görsel anlatımlarıyla, kurgu teknikleriyle dikkat çekiyorlar. Atölye çalışmaları, paneller, söyleşiler de var. Bu yılın belirgin bir teması var mı? Önceden belirlenen bir tema yok. Ancak o yıl dünyadaki sorunların, baskın olan konuların kısa filmlere de yansıdığını görüyoruz. Bu yıl ekonomik krizden ötürü sosyal adaletsizlik, aile sorunları, işsizlik çokça işleniyor. HİLMİ ETİKAN Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1973). Paris’te Fransız Sineması Konservatuvarı’ndan mezun oldu (1977). Sorbonne Üniversitesi’nde Fransız Yeni Roman Akımı’nın öncü adı Claude Simon’un “Ot” adlı romanı üzerine sinemaedebiyat ilişkilerini inceleyen master çalışması yaptı. Fotoğraf ve sinema dersleri verdi. Türkiye’de Kısa Filmin Tarihi belgeselini çekti (2007). Atölye çalışmaları, eğitim seminerleri düzenledi. Ulusal ve uluslararası ödüller, onur ödülleri alan Etikan, Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali’nin yöneticisidir. G Eskişehir’de festival havası B u yıl 15. kez kentin kapılarını kültür ve sanata açan Uluslararası Eskişehir Festivali, klasik müzikten rock ve dünya müziğine, tiyatrodan dansa ve çocuklar için düzenlenen atölyelere kadar farklı alanları kapsayan renkli bir etkinlik programına sahip. Zeytinoğlu Eğitim, Bilim ve Kültür Vakfı ve Eskişehir Kentsel Gelişim Vakfı işbirliğiyle gerçekleşen Uluslararası Eskişehir Festivali, yalnızca yetişkinler değil, çocukları da sanatla buluşturmayı hedefliyor. Uluslararası Eskişehir Festivali’nin 2009 klasik müzik programı, özellikle genç sanatçıların dinamizm, yetenek ve yaratıcılıklarını sergilemelerine olanak Sibel Tüzün veriyor. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın açılış konseri ile başlayacak konserlerde, “Rokoko Çeşitlemeleri” ile genç viyolonsel sanatçısı Dorukhan Doruk sahne alacak. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın, konuk şef Kevin Griffiths yönetiminde vereceği konserin solisti ise henüz 16 yaşındaki keman sanatçısı Sena Umul. Dünya çapında pek çok festivalin aranan konuğu olan La Cetra d’Orfeo ise, 16. ve 17. yüzyıldan İngiliz ve İspanyol müziği örneklerini, bir dans gösterisi eşliğinde sunacak. Festivalin en renkli konuklarından biri olan Melodias Epicas’ın vereceği konserin başlığı “Ortaçağ’dan Klasik Döneme Eşzamanlı Duyuşlar”. Festivalin kapanış konseri ise Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası’ndan. Yaptığı müziği “Spaghetti Balkan” olarak tanımlayan Milanolu grup Figli di Madre Ignota, festivalin tartışmasız en eğlenceli konuğu. Ayrıca İngiliz progresif rock müziğinin kilometre taşlarından King Crimson’ın 1981’den bu yana değişmeyen gitarı ve sesi olan Adrian Belew, Power Trio adlı grubuyla dinleyiciyle buluşacak. Festivalde Türk Müziği dalında da İncesaz ile Nazenin sahne alacak. 444 ile Altıdan Sonra Tiyatro, Deri Ceket ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Mehmet Ali Alabora ve Dorukhan Doruk. Sibel Tüzün’ün de yer aldığı Histanbul ile Garajistanbulpro ve Çıplak Ayaklar Kumpanyası festivalin konuklarından bazıları. Ayrıca Moskova’nın çağdaş sanat yaşamında önemli rol oynayan Bale Moskova Çağdaş Dans Topluluğu iki eserle izleyici karşısına çıkacak. G www.eskfest.org Moskova Çağdaş Dans Topluluğu Uluslararası Eskişehir Festivali, 715 Kasım tarihleri arasında, 400’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı Eskişehir’de ağırlayacak. ÇOCUKLARA ETKİNLİKLER 15. yılında Uluslararası Eskişehir Festivali, çocuklara yönelik etkinlik alanlarına yeni bir halka daha ekliyor. Çocuklarda çevre ve kent/mimarlık bilinci oluşturma hedefiyle düzenlenecek etkinliklerde bu yıl ilköğretim okulları arası resim yarışmasının konusu “Çevre”. Sebla Arın yönetiminde ilk kez düzenlenecek “Oyunlarla Mimarlık” atölyesi de kent ve mimarlık bilincini işleyecek. Kamil Masaracı ve Ercan Akyol yönetimindeki karikatür atölyesi ile Eskişehirli çocuklara, tanık oldukları olayları, gözlemlerini, düşündüklerini veya herhangi bir konuda söylemek istediklerini, gülen ve güldüren çizgiyle anlatmanın yolları gösterilecek. Ayşe Tütüncü’nün gerçekleştireceği “Cazla Doğaçlama” atölyesinde de çocuklar caz müziğiyle doğaçlama yapacak. Naz Erayda yönetimindeki “Resim Atölyesi”nde ise çocuklar bir fotoğraftan, şiirden, masal ya da müzikten yola çıkarak duyumsadıklarını, düşündüklerini renklerle ifade edecekler. G C M Y B C MY B