Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 45 müzisyenin bir araya gelerek oluşturduğu “Doğa İçin Çal” projesi çevre bilincine dikkat çekiyor. 1 KASIM 2009 / SAYI 1232 MURAT SAYIN Dünyayı müzik kurtaracak SİNEM DÖNMEZ kendilerine eposta atmış, izin istemiş. İzin çıkmış, üstelik çok da sevinmişler. Onlara klibi gönderdiklerinde facebook hayran sayfalarına eklemişler, bu şekilde yurtdışında da pek çok kez izlenmiş. Hatta işin ilginç yanı sözlerini anlamasalar da yabancı izleyenler de çok duygulanmış. Doğa İçin Çal projesinin yarı sahibi ise Çavaş’ın annesi. Yarı sahibi dememizin nedeni, annesi Vildan Özfenerci’nin şu an yaklaşık 55 bin üyesi bulunan ağaçlar.net sitesinin sahibi olması. Ağaçlar.net bir nevi gönüllü çevre bilgisi paylaşımı sitesi. Saksısında çiçek yetiştiren de orada, profesyoneller de. Çavaş, annesinin kurduğu sitenin potansiyelini görünce, kendisi de doğaya destek verecek bir proje geliştirmeye karar verdiğini söylüyor. Projenin isim annesi de Vildan Özfenerci, üstelik logosunun yaratıcısı da. Video ilk olarak internette, sonra da televizyon ekranlarında görüldü. Şu an bildiğiniz bütün sosyal mecralarda paylaşılıyor. Greenpeace, Doğa Derneği, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği, Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu, Karadeniz Çevrecileri, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (Çekül), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği de projenin destekçileri arasında yer alıyor. Çavaş, “Biz müzikle insanların dikkatini doğaya çekmek istiyoruz. Biz, insanların duyarlılığını arttırmak için bir işaret parmağıyız. Müzik de sanatın tüm dalları da doğadan besleniyor. Doğayı umursamamamız imkânsız” diyor. 45 müzisyen nasıl seçildi diye merak ediyoruz. Birkaçı haricinde hepsi Çavaş’ın arkadaşı. Murat Evgin, Aslı, Cem Şengör gibi müzisyenlerle de video çekimi sırasında tanışmışlar. Videoyu izledikten sonra “ben de katılayım” diyen pek çok müzisyen de olmuş. İkinci projede farklı isimler olacak. Söylenecek parçanın ne olduğu şimdilik belli değil, yine bir türkü olabilir ya da yeni bir beste. Çavaş, “Çok fazla doğayla ilgili türkü ya da şarkı yok. Çocukların da söyleyebileceği. Böyle bir şey yapabiliriz” diyor. Aslında ilk videonun çekilmesi öncesinde katılmaları için birkaç ünlü müzisyene teklif götürmüş ancak aldığı yanıt “başka hangi ünlüler olacak” sorusu olmuş. “Kabul etmediler sonuçta ama duyulduktan sonra da biz neden katılmadık diye bir sürü eposta gönderdiler” diyor. Kendi imkânlarıyla hazırladıkları projenin devamı için aslında sponsora da ihtiyaçları var. İnsani altyapısı var projenin ancak teknik malzemeleri yok. Çevre derneklerinin logolarını kullandıkları için para almamaları bile çok dikkat çekmiş. Çoğu dernek inanmamış karşılığında hiçbir şey istemediklerine. Oysa onların derdi para kazanmak değil, çevreye kazandırmak. Başka şehirlerden gelen Doğa İçin Çal’ın farklı ayakları olma teklifleri de bunun kanıtı olsa gerek. G İ nsan eliyle giderek bozulan doğa için atılan çığlıklar çoğalıyor. Tüm dünyada eylemler yapılıyor, çevre duyarlılığını arttırmak için etkinlikler düzenleniyor. Türkiye’de ise çevre bilincinin henüz çok gelişmiş olmadığını kendimize itiraf etmek zorundayız. En son yaşadığımız sel felaketinin de doğaya verilen zararın kaçınılmaz sonucu olduğunu biliyoruz. Bedeli çok ağır olsa da bu olay bir kez daha doğayla uyumlu bir ilişki yaratılması gerektiğini hatırlattı. “Doğa İçin Çal” da müziğin evrenselliğinden yola çıkarak doğa bilincine işaret ediyor. Nasıl mı? İnternette görmüş ve dinlemişsinizdir 45 ayrı müzisyen tarafından seslendirilen “Divane Âşık Gibi” adlı türküyü. İşte bu türkü doğayı korumak için örgütlenen derneklere gönüllü bir katkı için söylendi. Projenin sahibi Fırat Çavaş’la “Doğa İçin Çal”ı konuştuk. Videoyu görmemiş olanlar için biraz anlatmak daha doğru. Divane Âşık Gibi gerçekten bilmeyeninin, sevmeyeninin olmadığı bir türkü. Türkünün her bölümünü farklı bir sesten duyuyorsunuz, hiç alışılmadık enstrümanlar eşlik ediyor seslendirenlere. Kimi zaman kemençe, kimi zaman saksafon giriyor devreye. Farklı seslere farklı yorumlar eklemleniyor, herkesin bildiği anonim türkü bir caz parçası oluyor, bir rock. Fikir yeni değil aslında. Daha önce “Stand By Me” şarkısını aynı şekilde seslendiren “Playing For Change” ekibinin. Çavaş, proje şekilllendiğinde muratsayin2005@gmail.com BİRİLERİ / RİFAT MUTLU Projenin yaratıcısı ve yönetmeni Fırat Çavaş. (rifatmutlu@gmail.com) Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows 7 nihayet çıktı YENİ ÜRÜNLER Vista kâbusu biterken... DENİZ ÜLKÜTEKİN B ilgisayar dünyasında son günlerde bir iyimserliktir gidiyor. Geçen hafta piyasaya sürülen işletim sistemi Windows 7 görünüşe bakılırsa kullanıcıların hemen hepsini memnun etmiş. Zaten tersi olsaydı bu yazı da son bir yıl içinde kârının yüzde otuzunu kaybeden Microsoft’un batışı üzerine olurdu herhalde. Bir önceki işletim sistemi Vista’nın yaşattığı dijital facialar sonrasında bu kez işi sıkı tutan Microsoft’un uzun süreli testler ve art arda gelen beta sürümlerinin ardından piyasaya çıkardığı Windows 7 için New York Times’ın attığı başlık fazlasıyla manidar: “3 yıllık Vista kâbusu bitti.” Bu olumlu tablonun bir sebebi de Mac ve Apple gibi, PC sistemleriyle alay etmeyi alışkanlık haline getiren kurumların bile Windows 7’ye olumlu yaklaşması. O kadar ki birkaç aydır Microsoft tarihiyle dalga geçen reklam kampanyaları yapan Apple bile yeni bilgisayarlarında sunacağı boot camp desteği sayesinde Windows 7’nin kullanılmasına olanak sağlayacak. Aldığı tüm olumlu eleştirilere karşın yine de Vista’dan ağzı yanan birçok kullanıcı Windows 7’nin üzerine hemen atlamamaya kararlı. Ancak Microsoft’tan yapılan açıklamaya göre sistem içinde zamanla ortaya çıkacak hataları giderecek ilk “service pack” Ekim 2010’dan önce piyasaya çıkmayacak. Bunun yerini son yıllarda “biraz da Vista yüzünden” neredeyse günlük hale gelen resmi güncellemelerin alması planlanıyor. Sürekli güncellemelerin “service pack” gibi toplu yamalara karşı önemli bir artısı kopya ve korsan yazılımları daha sık denetleyebilmeleri. Windows 7’nin daha şimdiden şehir efsanesine dönüşen bir yönü önceki işletim sistemlerine göre çok daha hızlı olması. Bu gelişmenin sebebi de sistemin birden çok çekirdekli makinelere verdiği destek. XP ve Vista’da bilgisayarlarının çok çekirdek özelliğini tam randımanlı kullanamayan kullanıcıların artık makinelerinden maksimum performans alabileceği öngörülüyor. Ancak aynı sistem tek çekirdekli bilgisayarlar için beklenmedik sıkıntılar yaratabilir. Türkiye’de ilk gün piyasaya sürdüğü 10 bin yazılımın hepsini satan Microsoft dünyada da benzer bir ilgiyle karşılaştı. Doğal olarak bu da hedefleri büyüttü. Yetkililer önümüzdeki yıl içinde sırf İngiltere’de 14 milyon Windows 7 satmayı hedefliyor. Bu da ülke nüfusunun dörtte biri demek. Ancak şirket hâlâ temkinli davranmayı sürdürüyor ve olumlu havayı reklamlar yoluyla şişirmek yerine kullanıcıların kendi aralarında yayılmasını bekliyor. Tabii işin bir yönü de Vista’dan sonra Windows’un ne yaparsa yapsın çok da eleştirilmeyecek olması. Bakın teknoloji dergisi Gizmodo yeni işletim sistemini nasıl yorumluyor: “XP’den sonra parlak cilalı bir geleceğe gelmiş gibi hissedecek, Vista’dan sonra ‘bu çok daha iyi’ diyecek ve Mac kullanıcısıysanız güleceksiniz. Ancak gülüşünüz bu kez daha kısık sesle olacak.” G edebiliyorsunuz. Image Focusing Plate (IFP) teknolojisi sayesinde, seste herhangi bir çatlama yaratmadan yüksek volumlerde bile mükemmel bir ses kalitesi sunuyor. Creative Inspire T6160’ı, kablolu uzaktan kumandasıyla rahatlıkla kontrol edebiliyorsunuz. Öyle ki film, müzik veya oyun keyfinizi kişiselleştirmek ve etrafınızdakileri rahatsız etmemek isterseniz, kumandanın üzerinde bulunan kulaklık çıkışını kullanabiliyorsunuz. PC kullanmadan DVD yazmanın keyfi Sony’nin DVDirect VRDMC5’ten sonra geliştirdiği yeni DVDirect modeli VRDMC6, PC, hafıza kartı veya özel bir yazılım gerekmeden, HDD, DVD, DV ve 8mm modeller dahil olmak üzere neredeyse tüm kamera kaynaklarından DVD’ye aktarım yapabiliyor. MC5’e göre çok daha hafif ve küçük olan yeni MC6, piyano siyahı tasarımıyla dikkat çekiyor. Kullanımı son derece kolay olan VRDMC6, PC ya da CD yazma programı gerektirmiyor. VRDMC6 herhangi bir Handycam’e doğrudan bağlandığında veya Handycam Station yuvasına yerleştirildiğinde aygıttan gelen giriş sinyallerini otomatik olarak algılıyor. Modelin 2,7 inç LCD ekranı da kullanım sırasında yapılan işlemlerin, görüntülerin ve resimlerin son derece net ve kolay bir şekilde takip edilmesini sağlıyor. TechnoPC masaüstünde Nano serisiyle devrim yaptı Küçük boyutlu masaüstü bilgisayarlara artan talebi karşılamak amacıyla geliştirilen Nano serisi, diğer masaüstü bilgisayarların bütün özelliklerini bünyesinde barındırırken 17cmx, 15cmx, 2cm’lik ebadıyla masalarda önemli bir yer kazandırıyor. TechnoPC’nin yeni ürün serisi Nano, İntel Atom 1,6 GHz işlemcisi, 1 gigabayt belleği, 160 gigabayt Sabit Diski, 6 adet USB çıkışı, ses ve mikrofon giriş/çıkışlarıyla bir masaüstü bilgisayardan beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Fansız soğutma sistemine sahip Nano PC’ler maksimum 40 vatlık tüketimi ile enerji tasarrufu da sağlıyor. Ürünle birlikte standart olarak verilen aparatlar ile masaüstü Nano PC LCD monitörlere bağlanarak daha geniş çalışma alanı yaratıyor. Hazırlayan: HAKAN AKARSU (hakana@cumhuriyet.com.tr) Mükemmel ses kalitesi; Creative Inspire T6160 Creative Inspire T6160, özellikle şık ve farklı tasarımı ile dikkat çekiyor. 20 vatlık güçlü subwoofer ve 6 vatlık 5 uydu hoparlör ile toplam 50 vatlık RMS gerçek ses çıkış gücüne sahip olan Creative Inspire T6160’ı masaüstünde kullanabileceğiniz gibi duvara da monte C M Y B C MY B