11 Ocak 2025 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 SUNAY AKIN YENİ ÜRÜNLER 11 EKİM 2009 / SAYI 1229 Çanakkale Savaşı’nda çocuk olmak... Çanakkale Savaşı’yla ilgili pek çok öykü anlatılıyor, savaşın bilinmeyen pek çok yönü gün ışığına çıkarılıyor. Bu hafta, Çanakkale Savaşı’nı hiç bakılmamış bir pencereden ele alalım. O pencere çocuklardır!.. Geride bıraktığımız yüzyılın en kanlı savaşına tanık olan Çanakkaleli çocukların yaşadıkları, korkuları, duyguları nelerdi?.. İşte, hiç açılmamış pencereden görünenler, Çanakkaleli bir çocuğun tanıklığı: “Yalımızda otururken karşımızda duran gemilere bombardıman başlıyor, vapurlar kaçmak isterlerken etraflarına düşen mermiler atışmakta ve ikide bir intihara kalkışmaktadır. Hastanede birkaç kez tedavi de gören anne, küçük oğlu Fikret’i daha çok sevmekte ve şımartmaktadır. Aileyi kısaca tanıdıktan sonra yeniden deniz kıyısındaki evlerinden Çanakkale Savaşı’nı bizzat yaşayan çocuğun anımsadıklarına kulak veriyoruz: “Bazı geceler balkona çıktığımız zaman karşı sahilden top, el bombası, mitralyöz, tüfek sesleri, garip uğultular gecenin sessizliği içinde kulaklarımıza gelirdi. Bazen zırhlı gemiler şehre iyice yaklaşır, o zaman herkesi bir heyecan, bir telaş sarar, yaylı “Bazen mehtaplı gecelerde rahat yatağımızda uyurken me’şum bir uğultu veya kulakları parçalayan bir tarakka ile uyanırdık. Tayyareler gelmiş ve bomba atmaya başlamıştı. O zaman biz çıplak vücutlarımıza giyebildiğimiz şeylerle şehrin dışındaki bahçelere kaçar, asker battaniyelerine sarınarak kardeşimle bekler dururduk.” Nebil Özgentürk “Türkiye’nin Hatıra Defteri” adlı o müthiş, ölümsüz belgeseline haklı olarak 1923 yılından başlayınca, Çanakkale Savaşı’ndan elimizde kalan yegâne çocuk tanığın öyküsünü de anlat, diyemedim... O çocuk ki, günümüzden tam 60 yıl önce, Kırklareli’nin Sazara Köyü civarında, ormanın kuytu bir köşesinde kalleşçe öldürülen Sabahattin Ali’den başkası değildir!.. Sabahattin Ali, Türkiye’nin Hatıra Defteri’nde yönetmenliğini Rutkay Aziz’in yaptığı kısa filmle yer aldı. Bulgaristan’a geçmek üzereyken, rehberi tarafından başına arkadan taşla vurularak öldüren Sabahattin Ali’yi Altan Erkekli ustaca canlandırmış. Şairin son nefesini verdiği anı Rutkay Aziz, sesten ürken kargaların uçuşuyla sunuyor seyirciye... Bu müthiş sahne Van Gogh’un son tablosunu anımsattı bana... İntihar etmeden önce yaptığı son tablosunda Van Gogh, çığlığını tarlanın üstünde uçan kargaların siyah rengiyle haykırmıştı... Rutkay Aziz, sanatçıların acı dolu haykırışlarını harika bir buluşla sunuyor bizlere... İster şair olsun, ister ressam... Haksızlığa uğrayan, ezilen, değeri anlaşılamayan sanatçıların acıları, haykırışları birbirine karışmamış mıdır?.. Aynı değil midir acıları?.. Kargaları bile ürküten bu kötülükleri yapan, doğadaki en korkunç canlı olan insan değil ise kimdir!?.. Nebil Özgentürk iki yıl süren çalışmanın ardından ne kadar övünse, göğsünü ne kadar kabartsa azdır... Ama sakın gevşemesin!.. Çünkü daha yeni başlıyor!.. Türkiye’nin Hatıra Defteri’nden sonra “İstanbul’un Hatıra Defteri”ni hazırlamalı... İki yılda bunu da kotaracağından eminim. İki yıl sonra da 2010, yani İstanbul Avrupa’nın kültür başkenti olacak!.. Bu kostüm Nebil Özgentürk’e mutlaka hazırlatılmalı. Terzi hazır, kumaş hazır... İlgililere duyurulur... G ASUS TV monitörle tek ekran, çifte eğlence! ASUS, kullanıcılarına eşsiz bir eğlence ve iş deneyimi sunmak için tasarladığı HD TV ve Full HD Blueray teknolojileriyle donatılmış masaüstü monitörünü ve LCD TV teknolojilerini en iyi şekilde birleştiren T1 serisi TV monitörlerini duyurdu. TV kanal tarayıcı ile donatılan bu geniş ekranlı 22, 24 ve 27 inç monitörler, kullanıcılarına hem dijital (DVBT) hem de analog kanalları izleyebilme olanağı tanıyor. T1 serisi, aynı zamanda surround ses çıkışı sağlayan bütünleşik hoparlörleri, her türlü bağlantı ihtiyaçlarını karşılayan portları ve daha iyi renkler için geliştirilen yenilikçi ASUS splendid görüntü geliştirme teknolojisi gibi özellikler sunuyor. ASUS’tan Eee PC serisine yeni dokunuş ASUS, oldukça başarılı olan Eee PC serisine her geçen gün yenisini ekliyor. 8.9 inç dönebilen dokunmatik ekranı ile ön plana çıkan Eee PC T91, kablosuz özgürlüğün yanı sıra dokunmatik özgürlüğü de beraberinde getiriyor. Eee PC T91’in TouchSuite olarak bilinen yazılımı ile parmak uçlarınızla sayısız eğlence uygulamaları oluşturabiliyorsunuz. Örneğin fotoğraflarınızı düzenleyebiliyor, fotoğraf albümleri yaratabiliyor, el yazınızla sevdiklerinize notlar bırakabiliyor ve çizgi film karakterleri çizebiliyorsunuz. Siyah ve beyaz renk seçeneği bulunan Eee PC T91’in fonksiyonel tablet yapısıyla yürürken bile belgeleri kolaylıkla okuyabiliyor, dijital olarak notlar alabiliyor ve internette sörf yapabiliyorsunuz. Enerji tasarrufunu maksimum düzeye çıkaran geliştirilmiş ASUS Super Hybrid teknolojisi ile üretilmiş EeePC T91 kullanıma bağlı olarak 5 saate kadar kesintisiz bilgisayar deneyimi sunarak sizi güç adaptörünü her yere taşıma zahmetinden kurtarıyor. Toshiba’dan salonunuz için mini tablet Toshiba, MID (mobil internet device) cihazı olan 7 inç ekranlı JournE Touch’ı duyurdu. ARM işlemci ve Windows CE işletim sistemi kullanan cihaz bütünleşik kendi ikon tabanlı grafik arayüzü ile geliyor. Salonunuzda oturup internette gezebileceğiniz, Picasa, YouTube, Flicker ve mesajlaşma programlarını kullanabileceğiniz JournE Touch, HD içerikleri kaldıracak güce sahip değil. Fakat cihaz için ayrıca satılan baz istasyonu, USB ve HDMI çıkışlarına sahip olacak. Fiyatıysa 350 dolar civarında. Sabahattin Ali (sağda) babası Ali Selahattin Bey’le (ortada). beyaz birer minare gibi su sütunları yükseltiyordu. Bazen bu mermilerden biri vapura gelir, o zaman canını kurtarmak için çırpınan, eline geçen şeylere sarılan bir insan kalabalığı suların üstünde görülürdü.” Çanakkale Savaşı’nı bizlere anlatan çocuk sekiz yaşındadır. Babası Ali Bey, Divanı Harbi Örfi’de şube reisliği yapmaktadır. Ali Bey, Balkan Savaşı’nda yaralanan bir subaydır. Edremit’te bakkal dükkânı işletirken, I. Dünya Savaşı nedeniyle yeniden askere alınmıştır... Annesi Hüsniye Hanım ise ilkokul mezunudur. Melankolik olan Hüsniye Hanım eşiyle sık sık arabaları dörtnala koşan beygirlerle zabit ailelerini şehirden kaçırır, istihkamlar birer yumruk gibi uzanan toplarıyla bu siyah ölüm şehirlerini Boğaz’dan içeri koymamak, İstanbul’a salıvermemek için çalışırdı.” Savaşın tanığı olan çocuk, Çanakkale İptidai Mektebi’nde okuyor olsa da, öğretmensizlik yüzünden okul bir süre kapalı kalır... Ama, babasının çabaları ve subay arkadaşlarının yardımıyla yeniden açılır. Türkçe dersine babası Ali Bey girmektedir... Çanakkale Savaşı gece gündüz sürmektedir... Küçük tanığımız anlatmaya devam ediyor: Şıklığın sadelikle buluştuğu fare Genius’un kablolu optik fare ailesinin yeni üyesi ScrollToo 200, son derece sade tasarımı ve şıklığıyla dikkat çekiyor. Hem Windows Vista hem de MacOS X ile tam uyumlu olan ScrollToo 200, avuç içine tam oturan oval tasarımıyla rahat bir kullanım sunuyor. Her iki elle de kullanabileceğiniz şekilde tasarlanmış olan ScrollToo 200’ün gelişmiş optik algılayıcısı 1200 dpi çözünürlük değerinde çalışıyor. Genius tarafından geliştirilip patenti alınan Magic Roller teknolojisi kullanılarak üretilmiş olan ScrollToo 200 ile üzerinde çalıştığınız dokümanlarda ve web sitelerinde çok daha etkili bir şekilde gezinmeniz mümkün. Bilgisayarınıza USB arayüzünden bağlayabileceğiniz ScrollToo 200’ün kaydırma tekerleği aynı zamanda üçüncü tuş görevini de görüyor. Hazırlayan: HAKAN AKARSU (hakana@cumhuriyet.com.tr) PROGRAM Dört adam, bir kadın İ stanbul Modern Sinema, 1522 Ekim’de İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle popüler kültür tarihine damgasını vurmuş, esin kaynağı olmuş beş kahramanı anlatan “4 Adam, 1 Kadın” adlı bir program sunacak. Programda İtalyan sinemasının ayrıkotu, yönetmensenarist Pier Paolo Pasolini’yi, Barok akımının ilk büyük sanatçısı Caravaggio’yu, gerçek bir edebiyat kahramanı Dostoyevski’yi, 60’ların Güney Amerikası’nda dillere destan bir pop yıldızı Tony Vilar’ı ve İtalya’nın aykırı feminist şairlerinden Sibilla Aleramo’yu konu alan filmler bulunuyor... G Çocuk gözüyle Safranbolu görevlileri ve öğrencileri bu düşünceden yola çıkarak bir belgesel çalışmasına imza attı. İlköğretim öğrencisi 15 çocuk kendi gözlerindeki Safranbolu’yu anlattılar. Tarihi konakları ve korumacılığı anlatan belgesel filmin her bir bölümünün çekimlerinde ayrı bir çocuk yönetmenliğe soyundu. Bu tür bir atölye çalışmasını ilk olarak Kıbrıs Mehmetçik Belgesel Film Festivali’nde gerçekleştirdiklerini söyleyen yönetmen Yalçın, o zaman da hiç kamera arkasına geçmemiş olan köylülerle köylerini anlatan bir belgesel çalışması yaptıklarını belirtiyor. 10. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali etkinlikleri kapsamında yönetmen Mehmet Adil Yalçın öncülüğünde ilköğretim çağındaki çocuklar kendi Safranbolu’sunu anlattı. ZUHAL AYTOLUN azen hayatı çocukların gözünden görmek, onların yorumladığı gibi yorumlamak gerçeği tüm saflığıyla ortaya dökebilir. Daha duru anlatımlar, daha temiz ve saf beklentiler ile yüzleşir insan kimi zaman. İşte 10. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali etkinlikleri kapsamında yönetmen Mehmet Adil Yalçın ve Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim C M Y B C MY B B Yalçın, “Orada sinemayla seyirci olmaktan öte bir ilişkisi olmamış insanların bile doğru yönlendirildiklerinde bu dili kullanmada şaşılacak beceriler gösterebileceğini gördük” diyor. Bu yüzden de başladığı günden bu yana jüri üyesi olarak yer aldığı Safranbolu Altın Safran Belgesel Film Festivali çerçevesinde çocuklarla bir atölye çalışması planlamış Yalçın. Safranbolu’da çeşitli ilköğretim okullarından gönüllü olarak katılan 813 yaş aralığındaki öğrencilerle her köşesi tarih kokan bir kentte yaşamalarının onları nasıl etkilediği üzerine sohbetler yapılmış önce. Ardından belki de yaşlarından beklenmeyecek gözlemler ve fikirler dökülmüş ortaya. Simitçisinden lokumcusuna, semer yapan ustasından, demircisine, kalaycısına ve Safranbolu’nun tarihi evlerine kadar 10 ayrı konu belirlendikten sonra çocukların yapımcılığı ve onların cümleleriyle bir Safranbolu belgeseli çıkmış ortaya. Sadece konaklar ya da tarihi değerler değil, çocuklar yaşadıkları çevrede tanıdıkları kişilerin öykülerine de yer vermiş belgeselde. Tabii ki çekimlerin öncesinde Selçuk Üniversitesi araştırma görevlileri Serhat Koca ve Murat Aytaş ile kamera, kadraj, ses kaydetme gibi çekim öncesi ve çekim esnası dersleri de verilmiş. Yalçın, günümüzün görsellikler dünyası olduğunu vurgulayarak projenin önemini bakın nasıl anlatıyor: “Çocuklarımızın da daha bu yaşlardan bu dili öğrenmesi gerekiyor. Kompozisyon veya şiir yazan çocuklar artık kendi sorunlarını daha etkili bir dil olan belgesel sayesinde de anlatabilirler. Bu yaşlardan başlayarak görselliğin doğru dilini öğrenen çocuklar daha bilinçli televizyon tüketicileri de olabilirler. Bu anlamda film festivallerinde atölye çalışmalarına gereken önemin ve özenin gösterilmesi şart”. Safranbolu belgeselinin, önümüzdeki dönemde çeşitli etkinliklerde gösterilmesi planlanıyor. G FİLM FESTİVALİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle