Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 13 NİSAN 2008 / SAYI 1151 Doğu yakası anlatıcısı... Sudan’ın Darfur eyaletinde Müslüman halkla Hıristiyan azınlık arasında uzun süredir iç savaş yaşanıyor. Çatışmalara dört yıldır tanıklık eden New York Times foto muhabiri Lynsey Addario, yakaladığı kareleri Darfur isimli sergide bir araya getirdi. Deniz Ülkütekin ynsey Addario’nun Darfur Fotoğraf Sergisi, dört yıllık bir çalışmanın ürünü. New York Times’ın Türkiye ve Ortadoğu temsilcisi Addario, Darfur’a ilk defa 2004’te gitmiş, sonraki yıllarda da düzenli olarak ziyaretlerini tekrarlamış. Öncesinde Afganistan ve Irak’ta da görev yapan Addario, edindiği deneyimleri, Darfur’da çektiği karelere aktarıyor. Yine de savaşta yaşananları tamamen anlamak için fotoğraf ve yazının yeterli olmadığı görüşünde. Darfur’daki çalışma şartları nasıldı? Hiç tehlike atlattınız mı? Daha önce Afganistan ve Irak’ta bulundum. Darfur’da, bu yerlerden farklı olarak bu kez hedef konumunda değildim. Tabii ki devamlı tehlike altındaydık, sık sık ateş açılıyor, ağır silahlar kullanılıyordu, ama yine de Ortadoğu’daki durumla aynı olduğunu söyleyemem. Bir keresinde ufak bir köydeydim ve arabamıza ateş açıldı. Bunun dışında çok tehlikeli bir durumla karşılaşmadım. Sergide estetik yönü kuvvetli kareler var: Darfur’da sırf gazeteci gibi mi çalıştınız, yoksa işin fotoğrafçılık kısmını da gözettiniz mi? Bu tip keskin durumlar yaşanan yerlerde sık sık bulundum. O yüzden tecrübeli sayılırım. Benim için duygusal açıdan gerçekten çok zordu, ama her zaman konsantrasyonumu korumaya çalıştım. Tek fotoğraf çekmek bile çok uzun zaman alıyordu. Bir olay olduğunda, orada kalıp olan biteni anlamam gerekiyordu. Yine de fotoğrafın güzel çıkmasına kompozisyon ve bilgi kadar önem veriyorum. Ortadoğu’da uzun süre geçiren biri olarak Batı’dan Doğu’ya bakışla, kendi bakışınız arasında nasıl çelişkiler görüyorsunuz? Ortadoğu’ya gittiğinizde ve orada uzun süre kaldığınızda, insanların farklı değerleri olduğunu görüyorsunuz. İnsanların değerlerini ve yaşamlarını yargılamam ne kadar doğru bilmiyorum, çünkü her ikisi de tamamen farklı hayatlar, ama yine de Ortadoğu’nun genelde yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Özellikle ABD’de halk, Ortadoğu’daki insanların ne kadar misafirperver ve canayakın olduklarından habersiz. ABD medyasının, savaş sırasındaki tutumu sık sık tartışılıyor. Editörlerle, yaptığınız haberler hakkında konuşurken, o çelişkiyi hissedebiliyor musunuz? Aslında daha çok haber kaynaklarının kısıtlı olmasıyla alakalı bir durum bu. Irak’ta hep, iki tarafın da hikâyesini anlatmaya çalıştım. Ancak Sünni askerlere gidip “sizinle bir hafta takılıp, hikâyenizi anlatmak istiyorum” diyemezdim. Muhtemelen beni kaçırırlardı. ABD ordusu ise gazetecilerin askerlerle birlikte kalmasına izin veriyordu. Bu yüzden haberler tek taraflıydı. Birtakım görüş ayrılıklarını ABD’ye döndüğümde yaşadım. Felluce’de yaralanan askerlerle ilgili bir haber yapmıştım. Life Magazine, fotoğrafları, dört ay boyunca elinde tuttu ve sonunda yayımlamamaya karar verdi. Bana dedikleri şuydu. “Fotoğrafların içeriği ve görsel yanı çok kuvvetli. Amerikalılar, bununla başa çıkamaz.” L Ortadoğu’daki insanlar için “savaşla birlikte yaşamaya alışma” süreci var. Birçok insanın bunu anlaması zor. Sizin için nasıl bir deneyimdi? Afganistan’da savaşın yoğun olarak devam ettiği belli bölgeler vardı. Etrafında ise yaşam devam ediyor, insanlar barış zamanında yaptıkları işleri sürdürüyorlardı. Yaşamı devam ettirmenin tek yolu da bu. Darfur’da iki milyondan fazla insan evsiz kaldı. Onlar günlük hayatlarını mülteci olarak sürdürüyor. Tabii ki halk bir patlama ya da saldırı olacak mı korkusuyla yaşıyor. 2003’te ilk kez Irak’a gittiğimde üstümde blucin ve tişört vardı. 2005’te, son gidişimde ise kendimi gizlemek için çarşaf kullanıyordum. Bir gazeteci olarak, haber ve fotoğraf geçtiğiniz ülkelerdeki insanların, yaşananları tam olarak anladığına inanıyor musunuz? Hayır. Orada olmadığınız sürece olan biteni anlamanız çok güç. Bunun için savaşın yaşandığı yerde belli bir süre geçirmeniz ve oradaki hayatı anlamanız gerekiyor. G DARFUR YOLUNDA Lynsey Addario, sergisinin afişi olan kareyi asilerle birlikte Çad’la Sudan arasındaki sınırdan Darfur’a gidişi sırasında çekmiş. “Sudan hükümeti, gazeteci olarak Darfur’a gitmeme izin vermedi. Ben de asilerle iletişime geçtim ve kendileriyle Çad’la Sudan arasındaki çölden sınırı geçip Darfur’a gidebileceğimi öğrendim. Bir kamyonet üzerinde on beş gün boyunca yol aldık. Yol o kadar zorluydu ki bir günde yalnızca kırk kilometre gidebiliyorduk. Aracımız sık sık kuma saplanıyordu. Bir ülkedeki iç çatışmada asi olanlar genelde gazetecilere çok iyi davranırlar, çünkü haberlerinin çıkmasını isterler. Darfur’da da bana karşı oldukça naziktiler.” G C M Y B C MY B