Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 Bir anarşist Aslı Selçuk Gündüz Güzeli, Arzunun Şu Karanlık Nesnesi ve Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği... Bu üç filmde, dine, orduya, burjuva sınıfına ve onun yapay kibarlığına eleştiri var. Hainlikle, sapıklıkla suçlanan yönetmen Bunuel’in bu üç filmi, sinema tarihinin en önemli üç sayfasını oluşturuyor. Filmler şimdi de DVD’de… Luis Bunuel ve Catherine Deneuve “Gündüz Güzeli” filminin setinde... ortak bir rüya görürler, düşledikleri dünyada ise boyut ve çıkış yoktur. Ölülerle iletişim ve ölümün varlığı film süresince vardır, bu rüya gittikçe çözülür. Bu altı kişi ölümden kaçmak çabasıyla her şeyi deneyerek sonunda yazgılarını kabullenirler. Yinelemeler içeren filminde Bunuel burjuvaları ne yargılıyordu ne de mahkum ediyordu, tüm toplumsal sınıflar anarşik bir tavırla içiçeydiler, büyükelçi terörist kızla flört edip, uyuşturucu içiyordu, başpiskopos da bahçıvan oluyordu. En iyi yabancı film Oscar ödüllü taşlamanın özel bölümlerinde Bunuel belgeseli, fragman da yer alıyor. Henry Miller, Luis Bunuel için şunları yazmıştı: “Bunuel’e hain, anarşist, sapık, iftiracı, putperest dediler, ama hiç deli, taşkın demediler, diyemediler. Doğru o deliliği, taşkınlığı betimliyor, ama kendininkini değil, o uygarlığın taşkınlığını, insanın on binlerce yıl sonra ulaştığı arıtımı, yapay kibarlığı zekice, ustalıkla betimliyor”.G G erçeküstücü akımın öncüsü, İspanyol sinemasının atası Luis Bunuel’in (19001983) Belle de jour (Gündüz Güzeli/1967), Le Charme discret de la bourgeoisie (Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği/1972), Cet Obscur objet du désir (Arzunun Şu Karanlık Nesnesi/1977) gibi önemli filmlerini içeren DVD seti Luis Bunuel Koleksiyonu adıyla sinemaseverlere sunuluyor. Bu işi üstlenen kurum Saga Collection. Toprak sahibi varsıl bir ailenin oğlu olan Luis, Aragon’da doğdu. Cizvit rahiplerince eğitildikten sonra Madrid Üniversitesi’ne gitti, burada Federico Garcia Lorca, Salvador Dali, Max Ernst gibi aydınlarla tanışıp arkadaş oldu (1920). 1925’te Paris’e giden Luis burada sinema okudu, yönetmenlere asistanlık yaptı. Dali’yle birlikte üç günde konuşarak geliştirdikleri düşlerden oluşan gerçeküstücü bir film senaryosu yazdılar: Endülüs Köpeği (1928). “Gerçeküstücülük bana yaşamda insanın kendini yükümlü göremediği bir etik anlamın olduğunu gösterdi. Böylece insanın özgür olmadığını gördüm” diyen Bunuel, Altın Çağ’la (1930) sağcılara saldırdı. Bu tüm yaşamı boyunca seçtiği duruşun, karşı çıkışlarının ilk somut adımıydı. Yasaklanan filmi için gerçeküstücüler “Bunuel insan doğasının derinliklerine inen devrim ve aşkın varsayımını buldu” diyerek Altın Çağ’ı coşkuyla savundular. Filmde kiliseyi, orduyu, orta sınıfın oynak ahlaki değerlerini eleştiriyordu. Tüm filmlerinde caymadan bu saldırısını sürdürdü, dini eğitim almasına karşın ateistti, asıl hedefi kilisenin tutuculuğu, dinin dogmalarıydı. Bunları bazen yırtıcı, bazen de alaycı bir kara mizahla filmlerinde yansıtıyordu. Başlıca temaları ırkçılık, sömürgecilik, din baskısı, burjuvazinin sevgi anlayışında ataerkilliği, sahiplenme tutkusu, kadına giydirilen dişi bağımlılık, burjuvaların protokolleri, törenlerinin anlamsızlığı, çı kışsızlığı, ağırbaşlı, soylu maskelerinin gizlediği boşluktu. Onun yapıtlarında hem hiçbir şey gerçek gibi değildi hem de saklı kaldıkça her şeye izin vardı. Filmleri bir dizi gerçeküstücü oyun ve davranışlardan, ilk işlevlerinden sapan ve çok işlevsel simgesel nesnelerden, görselişitsel yapıştırmalardan, içiçe katlanan öykülerden, yanılsamalardan, yinelemelerden, nesnel rastlantıların birikiminden oluşuyordu. Sinema tarihinde kadının cinsel bastırılmışlığından söz eden ilk film olan Gündüz Güzeli’ni Bunuel, Joseph Kessel’in çok satışlı romanından uyarlamış, Kessel bile filmi romanından daha iyi bulmuştu. Filmde, başarılı, yakışıklı, karısına karşı son derece anlayışlı, sevecen doktor Pierre’in (Jean Sorel) güzel, mutsuz, frijit, doyumsuz karısı Sévérine (Catherine Deneuve) amatör fahişe kimliğiyle mazoşist fantezilerini yaşayan bir burjuvadır. Freud’un “karanlık kıta” olarak adlandırdığı kadın erotizminin keşfini Bunuel filminde cinsel istekle kapitalizmi birleştirerek anlatmıştı. Gerçekle düşü içiçe geçiren filmde üstü kapalı bir erotizm vardı, çok şey ima edilirse de hiçbir şey gösterilmiyordu. Dini, burjuva ahlakını didikleyen filmin gerçek bölümleri kurgu, düşlerse gerçekti. Venedik Altın Aslan ödüllü filmin koleksiyondaki özel bölümlerinde yapım öyküsü, fragman, yaratıcı ekiple söyleşiler, çekim anıları, yönetmenin çalışma metodu var. Sinemaya üç kez uyarlanan Pierre Louys’un La femme et le pantin’inden (Kadın ve Kuklası) Bunuel’in dördüncü versiyonu Arzunun Şu Karanlık Nesnesi romandaki ana temayı işler. Sadomazoşist zengin soylu Don Mateo (Fernando Rey) hizmetçisi Conchita’nın (Carole Bouquet, Angela Molina) çekim alanına girmiş adeta büyülenmiştir. Devrimci bir grupça öldürülmek istenen, hizmetçisiyle yatmayı takıntı haline getiren Mateo’yu Conchita her gelişmede değişik numaralarla oyalar. Conchita’yı iki ayrı kadına oynatan Bunuel böylelikle aynı kadının iki ayrı yüzünü de (mesafeli ve yapmacıklı, ateşli ve bayağı) bize gösterir. Ahlaki, dini engeller yüzünden cinselliğin doyumunu yaşayamayan bir çifti gösteren filmde terorizm teması da yer alıyor. Altmışların sonunda sosyal ve siyasal yaşamda terorizmin ortaya çıkışıyla Bunuel son filmlerinde bu temayı daha sıklıkla işledi. Koleksiyonun bu filme ait özel bölümlerinde Bunuel’le çalışmak, Bunuel’ in yönetmenlik biçemi üstüne açıklamalar da var. Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği’nde Bunuel yine burjuva sınıfını, kiliseyi, orduyu, onların alışkanlıklarının köklenmişliğini, beyaz yalanlarını, göstermelik kibar davranışlarını eleştiriyordu. İlk gerçeküstücü filmlerinden başlayarak daha kapsamlı bir gerçeküstücülük içeren çalışmasında boş ve anlamsız bir yaşam süren altı burjuva (Fernando Rey, Stéphane Audran, JeanPierre Cassel, Delphine Seyrig, Paul Frankeur, Bulle Ogier) asla tadını çıkararak yemek yiyemezler, sevişemezler, hiçbir şeyi sonlandıramazlar. Bu karakterler görünmez engellerle karşılaşırlar, dönüşümlü olarak