17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 5 21/2/08 15:42 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 24 ŞUBAT 2008 / SAYI 1144 5 ABD de, Türkiye de “Hasta” Michael Moore'un son belgeseli Sicko (Hasta) Amerikan sağlık sistemini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Belgeselde anlatılanlar bize hiç de uzak değil. Filmi izleyen Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy’a göre SSGSS Yasa Tasarısı’nda öngörülen sistem Amerika’dakine benziyor ve çoktan piyasaya terk edilmiş durumda... Deniz Yavaşoğulları İf İstanbul’da gösterilen Michael Moore’un yönettiği belgesel Hasta (Sicko), Amerikan sağlık sistemini gözler önüne seriyor, insanların tıbbi bakımla ilgili karşılaştıkları tuhaf ve üzücü olayları anlatıyor. Moore filmde Amerika’daki sağlık sisteminin dünyanın en büyük sağlık pazarı olmasına rağmen halkın yararlanması açısından diğer gelişmiş ülkeler arasında alt sıralarda olduğunu gösteriyor, Amerikan vatandaşlarına “Bizim sorunumuz nedir?” diye soruyor. Filmi Türkiye’nin sağlık Gençay Gürsoy SSGSS Yasa Tasarısı’na karşı yapılan eylemlerden birinde... güvenlik yasası gündemde, kabul görürse, sağlık sistemi Amerika’daki gibi mi olacak? SSGSS Amerika’daki sağlık sistemiyle bire bir aynı değil. ABD’de ağırlıklı olarak özel sigorta sistemi geçerli. Ne kadar çok prim öderseniz sağlık güvenceniz o kadar kapsamlı oluyor, ama filmde izlediğimiz gibi sistem sigorta şirketlerinin insafına terk edilmiş durumda. Kişi başına sağlık harcaması yaklaşık 6000 dolar olmasına karşın yaklaşık 40 milyon kişinin hiçbir sağlık güvencesi yok. Bizde öngörülen sistem aynı değil, ama ona benzer özellikleri var. Her şeyden önemlisi sistem büyük oranda piyasaya terk edilmiş durumda. Koruyucu değil tedavi Michael Moore, “Hasta/Sicko”da ABD’deki özel sigorta şirketlerinin her zaman kaçar yol bularak müşterilerini nasıl yüzüstü bıraktıklarını anlatıyor. Mağdurlarla söyleşiyor... Film, 7 Mart’ta gösterime girecek. göstergeler bakımından ise yer yer orta Afrika ülkeleri seviyesinde, yer yer de İsviçre’den daha iyi durumda, yani çok çarpıcı bir eşitsizlik söz konusu. Getirilmek istenen sağlık sistemi ise bu eşitsizlikleri daha da arttıracak nitelikler taşıyor. Sağlık sisteminin en iyi yürütüldüğü ülkenin Fransa olduğunu gördük, Fransa'da sistem nasıl işliyor? Fransa sağlık sistemi Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2000 yılının en başarılı sistemi olarak belirlenmişti. Nüfusun tamamı için zorunlu hastalık sigortası geçerli. Finansmanın bir kısmı ücretlilerin brüt ücretleri üzerinden kesilen primlerle, gerisi vergi kaynaklarından karşılanıyor. Yoksulluk sınırının altında olanların katkı paylarını ise sigorta kurumu üstleniyor. Belgesele göre Küba’nın da Fransa’dan geri kalır yanı yok, yeterli gelir kaynağı olmayan bir ülkede bu kadar iyi bir sağlık hizmeti nasıl sağlanıyor? Sağlık sistemi ile ilgili göstergeler bakımından Küba gerçekten başarılı bir ülke. Bebek ölüm oranı binde 6,2 (bizde binde 27 ). Yüksek teknolojik donanım yönünden kuşkusuz zengin ülkeler düzeyinde değil, ama çağdaş standartlara uygun ve istisnasız herkesin, kayda değer bir bedel ödemeden kolayca ulaşabildiği seviyeli bir sağlık hizmeti sunuluyor. Yoksul sayılabilecek bir ülke olmasına karşın sağlığa ayırdığı pay bizden de Avrupa ortalamasından da yüksek. Hekim ve yardımcı sağlık personeli sayısı da hayli yüksek. PRİM SİSTEMİ... Türkiye’nin yapısına uygun en iyi sağlık sistemi nasıl olabilir? 1960’larda uygulamaya giren, gelip giden siyasi iktidarlarca benimsenmediği için yeteri kadar yaygınlaşamayan ve son AKP iktidarıyla birlikte temel özellikleri itibarıyla terk edilen “sosyalizasyon” sistemi günümüz koşullarına göre geliştirilebilseydi, yeni bir arayışa ihtiyaç yoktu. Hizmetin esas olarak kamu kurumlarınca üretildiği ve koruyucu hekimliği önceleyen bu sistemin en önemli özelliği eşitlikçi, ekonomik ve kolay ulaşılabilir olmasıydı. Yakın zamanlara kadar çağdaş bir sosyalizasyon sistemini canlandırma olanağı vardı, ama artık sistemin temel direği olan sağlık ocakları, sağlık evleri işlevlerini büyük ölçüde yitirdiler. Bu durumda devlet de “sosyal devlet” statüsünü kaybetmiş olmuyor mu? sistemini tamamen paralı hale getirecek ve emeklilik yaşını 65'e çıkaracak olan SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası) yasa tasarısı gündemdeyken izlemek daha da rahatsız edici. Çünkü bu yasa tasarısı kabul edilirse, Türkiye’deki sağlık sistemi de kısa zaman içinde Amerika’dakine benzer, ticari bir hal alacak... Biz de Türkiye Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy’la filmi ve SSGSS yasa tasarısını konuştuk... Filmi siz de izlediniz, Moore, Amerika’daki sağlık sisteminin insanları ne zor durumlar altında bıraktığını açıkça göz önüne seriyor. Türkiye’de de sağlık ve sosyal edici hekimlik ön planda. Sistemin zaman içinde ABD’deki gibi özel sağlık sigortacılığına doğru evrilmesi mümkün, hatta fazlasıyla muhtemel. Şu anda bilebildiğim kadarıyla Türkiye’de yaklaşık 1 milyon özel sağlık sigortalısı var. Bunlarla ilgili yakınmalar zaman zaman basına da yansıyor. Kronik ve ciddi hastalık durumlarında Moore’un filminde izlediklerimize benzer sorunlar daha şimdiden yaşanmaya başladı. Türkiye sağlık hizmetlerinde dünyada kaçıncı sırada? Böyle bir sıralama yapmak mümkün değil, ama bebek ölüm oranı, ortalama yaşam beklentisi vb. göstergeler dikkate alınarak yapılan sıralamalarda Türkiye epey aşağılarda. Bölgesel Evet, “sosyal devlet” bu yasa ile tümüyle devreden çıkmış oluyor. Sosyal güvenlik sistemine katkı yapmayan devlet sadece sermayenin ve savaş aygıtının devleti sayılır. Neoliberal dünya sisteminin öngördüğü devlet de aslında böyle bir devlettir. Sağlık sigortası için yoksulluk sınırı bugünkü haliyle 139,60 YTL. Aylık geliri bu miktarın üzerinde olanlar her ay 73 ile 475 YTL arasında genel sağlık sigortası primi ödemek zorunda kalacaklar, peki yoksulluk sınırının altında kalanlar bedava sağlık hizmetinden yararlanabilecekler mi? Taslağın komisyon görüşmelerinden sonra ne gibi değişikliklere uğradığını henüz bilmiyoruz. Yoksulluk sınırı ve sigorta primleri muhtemelen bir miktar değiştirilecek ama hükümet tasarısında 140 YTL’nin yoksulluk sınırı olarak kabul edilmiş olması sistemin niteliğini açığa vurmak için yeterlidir. Teorik olarak onlar parasız sağlık hizmeti alabilecekler, ama örneğin ilaç ve öteki katkı paylarını ödeyecekler. Ancak bu insanların alabilecekleri sağlık hizmetinin kapsamı ne olacak, hangi hastalıklar kapsam dışı kalacak? Bu soruların yanıtları henüz netleşmiş değil. SSGSS’nin vereceği sağlık hizmetini “sahip olduğu kaynaklar” yani “kasasındaki para, toplayabildiği prim ve katkı payları belirleyecektir” derken ne kast ediliyor? Burada kastedilen, sistemin sunacağı sağlık hizmetinin kapsamının, kurumun ekonomik gücü tarafından belirleneceği ilkesi. Kısaca artık bütçeden katkı yok, ne kadar prim ve katkı payı öderseniz o kadar sağlık hizmeti alırsınız demek isteniyor. Yasa taslağının başka sorunları neler? Önemli sorunlardan biri yoksulluk sınırının üstünde geliri olduğu varsayılanların primlerini ödeyememeleri halinde sağlık hizmeti alamamaları. Bu durumu özellikle son ekonomik kriz döneminde BağKur sigortalılarında gördük. Binlerce kişi prim ödeyemedikleri için sağlık güvencelerini kaybettiler. Ayrıca prim sistemi kendi içinde çeşitli sorunlar barındırıyor. Başka ülkelerdeki benzer uygulamalar serbest meslek sahipleri ve tarım alanı için bu sorunların daha da belirgin olduğunu gösteriyor. Öte yandan SSGSS’nın, sağlıkta dönüşüm programının öteki unsurlarıyla birlikte ilaç ve teknoloji tüketimini hızla arttıracağı bilinen bir gerçek. Esasen Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşların ilgisi de buradan geliyor. Her iki sektör de ulusötesi büyük sermayenin egemenliği altında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle