17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 4 21/2/08 15:41 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 PAZARIN PENCERESİNDEN 24 ŞUBAT 2008 / SAYI 1144 Çıplaklara tepki... Selçuk Erez aşbakan sabah erken uyandı; konutun yemek odasına, kahvaltıya gittiğinde saat 06.30’du. Yumurtalı sucuk atıştırırken görevlinin getirdiği gündelik gazetelere göz atmaya başladı. Bir tanesinin ön sayfasına baktı: Vay anam üffff! Başka birinin arka sayfasına baktı: Öööf! Allaaaah! Maaaşallah! Yüksek perdeden gelen bu tezahürat yan odada tırnaklarını törpüleyen eşinin dikkatini çekti: Ne oluyooor? Sabah sabah ne biçim sesler çıkarıyorsun? Sesimi çıkarırım tabii.. Neden? Çıkarcı medya böyle çıplak kadın resimleri basacak da ben başbakan olarak susacak mıyım? Bu şekilde davranman hoşuma gitmiyor.. Bak Sarkozy’ye: Böyle başladı.. Sonunda ne oldu? Gül gibi karısından ayrılıp o çıplakla evlendi.. Eşi sabah sabah sert muhalefetini sürdürürken başbakan başka bir gazetenin ortasındaki resimlere bakmaktaydı.. Kendini tutamadı: Eyi muuuuz! Eşi çok kızdı: Bak kapının önündeki korumalar bu tarafa bakıyorlar.. Onlar bile duydular. Böyle bağırmak sana puvan, oy falan kazandırmaz.. Biz bedel ödemeye hazırız! Başbakan ses çıkarmayacak da kim hadlerini bildirecek bu patron uşaklarına? Küba’ya yeni lider aranıyor Beklenen oldu, üstelik biz “Fidel Yüzünden” filmiyle devrime olan inancımızı tazelerken, Fidel Castro başkanlık görevinden ayrıldı… 49 yaşındaki Küba Devrimi şimdi kendine yeni bir başkan arıyor. En güçlü aday Fidel’i Che ile tanıştıran kardeşi Raul… Bakalım Kübalılar coşkulu Fidel’den sonra gizemli Raul’e nasıl alışacaklar? Gamze Erbil B Fidel, 49 yıllık Küba Devlet Başkanlığı’nı bıraktı. Fidel görevlerine geri dönmeyeceğini bildirdi, Kübalılar şimdi yeni liderlerini belirleyecekler. B Canım böyle bağırmak sana yakışır mı? Söyle Sağlık Bakanı ya da hükümet sözcüsü yapsın bunları! Olmaz.. Sonra onlar da kendilerini bir şey sanırlar.. Yahu sabah sabah üstüme varma.. Gel sana bir şiir okuyayım: Yana yatar miğferlerimiz; Artık düştü süngülerimiz.. Yerli yersiz şiir okumaya başlama yine.. Konuya dönelim: Bence hiç biriniz yani ne sen ne de kabineden başkası… böyle çıkışlarda bulunmayın.. Anayasadan ya da insan hakları mahkemesinden döner diye korkuyor musun? Hayır. Bunca yıl sırtını sıvazlamış patronlara şimdi böyle saldırırsan yarın öbür gün çıkacağın seyahatlerde uçağına çağıracak gazeteci bulamayacaksın! Gelmezlerse gelmesinler.. O zaman uçakta her anlattığını ağzı açık kim dinleyecek? Yeterince hostes vaaar! Şimdi anladım neden kaçırtmak istediğini bu gazetecileri.. Hosteslere tezahüratta bulunurken resmini çekmesinler diye zıtlaşıyorsun onlarla.. Valla sen Baykal’dan iyi muhalefet yapıyorsun! Elinden bırak o gazeteleri de beni dinle. Lamı cimi yok.. Çabuk Bahçeli’yle anlaş, bir yasa çıkar; özel uçağındaki hosteslerin tümünü türbanlayacaksın! Yoksa karışmam! Anladın mı? Valla olmaz! Neden olmazmış? Orası kamusal alan da ondan.. İnanmazsan Kanadoğlu’na sor... [email protected] eklenen oldu. Fidel Castro, bu hafta gerçekleştirilecek ve Devlet Konseyi ile onun başkanının, yani Küba’nın devlet başkanının belirleneceği Ulusal Meclis toplantıları öncesinde görevlerine geri dönmeyeceğini bildirdi. Fidel, geçen salı, Granma’nın internet sitesinden duyurulan açıklamasındaki “Elveda demiyorum. Asker gibi fikirlerimi savunmak istiyorum. Yazmaya devam edeceğim. Bu dikkate alınması gereken bir silah. Belki sesim duyulur. İhtiyatlı olacağım” şeklindeki ifadeleriyle, bundan sonraki dönem için kendine öngördüğü rolü de ilan etmiş oldu. Bilindiği gibi, 2006 yılının Temmuz sonundan bu yana, Küba’da devlet başkanlığı görevini anayasal çerçevede Raul Castro yürütüyor. Küba Anayasası’nın 94. maddesi, hastalık veya ölüm gibi durumlarda, başkanın görevlerinin birinci başkan yardımcısı tarafından devralınmasını öngörüyor ve Raul de bu çerçevede Fidel’in görevlerini devralmıştı. O günden bu yana Küba’nın geleceği ile ilgili tartışmalar yoğunlaştı. Raul’ün Fidel kadar karizmatik olmayışı, topluluk önüne çıkmaktan hoşlanmaması, pragmatizmi... bu gibi nitelemeler üzerinden bir dizi kurgu üretildi ve Kübalılar hayal kırıklığına uğrayacağı, rejime güvenin sarsılacağı, Küba’nın sosyalizme olan bağlılığını kaybedeceği savları öne sürüldü, Raul’ün pragmatizmi, serbest piyasaya yönelmeyi getirecekti, vs. vs. Bunların hiçbiri olmadı. Küba, Fidel için kaygılandı, onu merak etti ve kısa bir süre sonra yazılarıyla kendilerine seslenen Fidel’ine kavuştu. Aslında her şey olması gerektiği gibi oldu. Fidel’in göreve dönmeyeceği açıklamasının ve kendisi için öngördüğü rolün Küba’da birilerini şaşırtacağı beklenmemeli. Küba’da yerel ve genel seçimler ekim ve ocak ayları arasında gerçekleştirildi. 20 Ocak’ta son aşaması tamamlanan seçimle birlikte yeni Ulusal Halk İktidarı Meclisi’nin üyeleri belirlendi. Bu hafta ilk toplantısını gerçekleştirecek olan Meclis, birkaç gün içinde Devlet Konseyi’ni belirlemiş olacak. Devlet Konseyi, Küba’daki yönetim aygıtının en üst organı, başkanı da Küba’nın Devlet Başkanı. Küba seçimleri üzerine görüşlerine başvurduğumuz Küba’nın Ankara Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal, yeni devlet başkanı ile ilgili sorularımıza şakayla karışık “Allah bilir” yanıtını veriyor. Abascal, ayrıntılı olarak Küba seçim sistemini ve bu işleyişin önemini anlatıyor. Küba’nın yeni liderini belirlerken verdiği olgunluk sınavını yakından gözlemek için bu bilgiler önem taşıyor. Küba’daki seçim sürecinin adayların bireysel zenginliğinden bağımsız tümüyle temsil nitelikleriyle yarıştığı bir seçim olarak gerçekleşiyor. Abascal, mahalleden başlayan seçim sürecinin beldeler ve bölgeler ve ardından ulusal ölçekli temsil kurumlarına dek uzandığını ve bu aşamalarda yüzde 50’den fazla oy alan her adayın meclise girme hakkı olduğunu belirtiyor. Küba Komünist Partisi’nin bu sürece müdahale etmediğini, adayların seçimlere bireysel nitelikleriyle katıldığını vurguluyor. Bu nitelikleri ise, esasen öncelikle mahallelerindeki komşuları takdir ediyor. Küba’da 168 belde ve bunların dağıldığı 14 eyalet bulunuyor. Seçimde yerel yönetimlerin belirlenmesine paralel olarak ulusal meclis temsilcileri de belirleniyor ve temel yönetim organını oluşturacak Devlet Konseyi’ni seçen 601 üyeli Ulusal Meclis bu şekilde oluşuyor. Küba Büyükelçisi Abascal, seçim sürecini demokratik kılan bir başka önemli şeyin, Ulusal Meclis üyelerinin görev tanımında saklı olduğunu söylüyor. Üyeler, ülkeyi yönetecek Devlet Konseyi’ni belirlemek ve görev dönemleri boyunca yasama misyonunu yerine getirmekle yükümlü. Bunu yaparken, eski çalıştıkları işlerden ayrılmıyor ya da üstlendikleri görevler işlerinden ayrılmalarını gerektirse bile eski işyerlerindeki maaşlarını almayı sürdürüyorlar. Böylece “halkı temsil” niteliklerini kaybetmemiş oluyorlar ve milletvekilliği de bir “ikbal kapısı” haline gelmiyor. İşte Küba’nın yeni lideri, böylesi bir seçim sürecinin sonucunda oluşan Meclis’in bir üyesi olacak. Bugün kesin olan tek şey, yeniden seçilmiş Meclis’in bir üyesi olsa da Fidel’in bu süreçte sahnede yer almayacağını duyurması. Meclis tablosu değerlendirildiğinde ise, öne çıkan kişi Raul Castro. EN GÜÇLÜ ADAY: RAUL CASTRO Küba lideri Fidel Castro’nun 2006 Ağustos’unda geçirdiği rahatsızlığın ardından görevlerini devrettiği Raul Castro, o tarihten beri devlet başkanlığını yürütüyordu. Geçen ay yapılan seçimlerin ardından yeniden oluşturulan parlamentonun yeni devlet konseyini belirlemesiyle birlikte, Küba yeni devlet başkanına kavuşacak. Yeni devlet başkanı olarak en güçlü aday yine Raul Castro. 3 Haziran 1931’de doğan Raul Modesto Castro Ruz, üniversitede sosyal bilimler okudu. Adanmış bir komünist olan Raul, gençliğinde Küba Komünist Partisi’nin yasal örgütü Sosyalist Halk Partisi’ne bağlı Sosyalist Gençlik örgütünde çalıştı. 1953’te Moncada Kışlası’na gerçekleştirilen baskın sırasında, 26 Temmuz Hareketi üyesiydi. Baskından sonra 22 ayını cezaevinde geçiren Raul, abisi Fidel gibi cezaevinden sonra Meksika’ya sürgüne gitti. Granma’nın Küba’ya vardığı 2 Aralık 1956 dahil, Küba devriminin önder kadrosu ile birlikte hareket etmeyi sürdüren Raul’ün, Fidel ile Che’nin tanışmasını sağlayan asıl kişi olduğu biliniyor. Fidel ile Che’yi tanıştıran Raul Castro’ydu... Raul, devrimden sonra 26 Temmuz hareketinin lider kadrolarının oluşturduğu farklı siyasi örgütlenmelerin ve bunların, 1965 Ekim ayında oluşturduğu Küba Komünist Partisi’nin (KKP) içindeydi. KKP’nin Merkez Komitesi üyesi de olan Raul, Politbüro ikinci sekreterliği görevini de yürüttü. Devlet Konseyi Birinci Başkan Yardımcısı görevinin yanı sıra, Devrimci Silahlı Kuvvetler Bakanı olarak da görev yapıyordu, askeri olarak Genelkurmay Başkanı yetkisine sahip olan Fidel’den sonra ikinci adam konumundaydı. Fidel’in görevlerini bırakmasıyla bu alanda da birinci sıraya yükseldi. Fidel Castro’dan farklı olarak Raul’ün fazla kamuoyu önünde görünmekten hoşlanmadığı biliniyor. Kübalılar Fidel’i içlerinden bir “kahraman” olarak görürken, gizemli bir kişilik olan Raul’e karşı ürkek bir saygı duyuyorlar. Raul, 2006 sonbaharında Havana’da yapılan Bağlantısızlar Zirvesi’nde ve aynı zamanda Fidel’in 80. doğum günü olarak kutlanan Granma’nın karaya çıkışının 50. yıldönümünde kürsüdeydi. Her zamanki gibi milyonun üzerinde katılımcıyla görkemli bir şekilde gerçekleşen geçen yılki 1 Mayıs gösterilerine de başkanlık etti. Raul, üniversite öğrencilerine yaptığı bir konuşmada, Fidel için şunları söylüyordu: “Bizler hep birlikte onun yerini alana dek, Fidel’in yeri doldurulamaz”.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle