17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 12 21/2/08 15:47 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 12 Eşi, annesi, sevgilisi değil, star... Üç kadın. Hayatları da, sesleri de birbirlerine benziyor. Başarılılılar, ama onlara ün getiren bu başarıları değil; ünlü sevgilileri veya kocaları... Üstlerine etiket gibi yapışan erkek isimlerinden bir türlü kurtulamayan bu kadınların arasında Marianne Faithfull da var. Faithfull 345 Mart’ta Babylon’da sahne alacak. Deniz Yavaşoğulları nsanların ünlenmesi, sansasyonlara en çok da aşk ilişkilerine dayanıyor belki de. Bu yolda, yapılan eserler, yaşanılanlar hiçe sayılıyor neredeyse... Ünlü eşi veya sevgilisi yüzünden aslında bir başına gerçekten yetenekli olanların başarısı görülmeyebiliyor ya da sevgilisi veya eşi kendisinden daha ünlü olduğu için yaptıkları umursanmıyor. Bu durum en çok da kadınların başlarına geliyor. Özellikle rock dünyasında. Marianne Faithful, Courtney Love ve Brody Dalle bu duruma örnek olabilecek isimler... Oysaki onlar bir başlarına da “star”; onları sevmek veya sevmemek mümkün, ama görmezden gelmek değil. Bu isimlerin en bilineni ve en yaşlısı Marianne Faithfull... Faithfull soylu bir aileden geliyor, anne tarafından büyük büyük amcası Leopold von SacherMasoch, “Venus in Furs” adlı romanın yazarı ve “mazoşizm” sözcüğünün mucidi... Annesi Viyanalı Baroness Eva Erissoso ise Bertolt Brecht ve Kurt Weil’le çalışmış bir balerin. Ancak o daha farklı bir hayatın peşindeydi. Jean Luc Godard’ın Made in USA adlı filminde oynadı. 1965’te John Dunbar’la evlendi. Dunbar eroin bağımlısıydı, Nicholas adlı çocuklarını dünyaya getirdikten kısa bir süre sonra ayrıldılar, fakat artık Faithfull da uyuşturucu bağımlısı olmuştu. Mick Jagger ve Rolling Stones’la ilişkisi de o dönemlerde başladı. Faithfull o sıralarda bazı kafe barlarda folk müzik yapıyor, ancak yeterince tanınmıyordu. Rolling Stones’un partisinde Mick Jagger’la tanıştı, aşk yaşamaya başladı. 60’lı yılların ortalarında Jagger ve Rolling Stones’la ilişkisi magazinel bir boyut kazanınca adını duyurdu. İlişkileri 70’lerde kesildi, o artık uyuşturucu bağımlısı, Londra’da Soho sokaklarında yaşayan anoreksik bir kadın olmuştu, aynı dönem çocuğunun velayetini de kaybetti. Ancak 1971’de prodüktör Mike Leander onu tekrar müziğe döndürdü. Faithfull’un kariyeri hayatı boyunca böyle, inişli çıkışlı oldu. Bugün, uyuşturucu bağımlılığı, hepatit C ve kanser deneyimlerinden sağ salim kurtulup, hayata yeniden sıkı sıkı sarılmış durumda. İçinde “Tears Go by” parçasının, Broken English, A Secret Life gibi albümlerin de yer aldığı birçok esere imzasını atan 62 yaşındaki Faithfull’un, oyunculuk kariyeri de var. Son günlerde onu kendi başına bir efsane, bir rockstar olarak görenlerin sayısı artsa da adını hâlâ Jagger’la ananlar daha fazla… O hep Jagger’ın gölgesinde kaldı. Rolling Stones’a kattıkları bile yeterince gündeme gelmedi. Mesela, Rolling Stones’un ünlü “wild horses” şarkısındaki “Wild horses couldn’t drag me away (zayıflıklarım beni sürükleyemedi)” sözü, kokain komasından kurtulduktan sonra söylediği bir cümleye dayanıyor. “Symphaty For The Devil” şarkılarının ilham kaynağı olan, “The Master and Margarita” kitabını Jagger’a tanıtan Faithfull’du. Sokaklarda yaşadığı günlerde söylediğine bakılırsa, “Sister Morhine” şarkısı da ona aitti, ama Jagger ve Keith Richards kendilerine mal etmişlerdi... Marianne Faithfull... İ Üçüncü kadınsa bu kadınların en genci ve en az bilineni olan Brody Dalle; bir punk yıldızı. Ancak o da başka bir punk yıldızının eşi olarak tanındı. 1979’da Avustralya’da doğan Dalle’nin sorunlu bir aile yaşantısı vardı, annesi babasını terk etmiş, başka bir adamla evlenmiş, bir çocukları olunca da Dalle arka planda kalmıştı. Annesiyle ilişkisi, bir kavga sonucu tamamen bittiğinde 13 yaşındaydı. Okuldan atıldı, gönderildiği Katolik Kız Enstitüsü’nde katı kurallar uyumsuzluğunu yok etmenin aksine, içindeki öfkeyi körükledi. Kaçış yolunu punkta buldu, ilk grubu Sourpuss’u kurdu ve küçük bir hayran kitlesi edindi. Dalle, Sourpuss’la katıldığı bir festivalde, sahnede davulları toparlarken, hayatını değiştiren adamla, dünyanın en bilinen punk gruplarından “Rancid”in karizmatik solisti, Tim Armstrong’la tanıştı. O sırada 16 yaşındaydı, 18 yaşını doldurunca Amerika’ya taşındı, sonra da evlendiler. Aynı dönem, The Distillers’ı kurdu. Tavırları ve vokalleri de Courtney Love’a benzetildi, grup ise Hole ile kıyaslandı. KARA DUL LOVE… Kurt Cobain’in karısı olarak bilinen Courtney Love’ın da durumu pek farklı değil. Oregon’da doğan sanatçı beş yaşındayken annesi babası ayrıldı. 16 yaşında kendi başına yaşamaya başladı ve dünyanın çeşitli yerlerinde (Portland, Japonya, Tayvan, Guam ve Alaska) striptiz yaparak hayatını kazandı. 1987’de Alex Cox’un Straight To Hell fiminde rol aldı ve müziğe kesin dönüş yaptı. 1989’da bir konserde Cobain’le tanıştı, ilişkileri 1991’de başladı. Love, aynı yıl grubu Hole ile “Pretty on the inside” albümünü çıkardı. 24 Şubat 1992’de Nirvana’nın Avustralya turu öncesi Hawaii’de evlendiler, hemen ardından kızları Frances Bean doğdu. Ancak Love’ın gerçek anlamda medyanın ilgisini çekmesine sebep olan, evlilik veya annelik değil, Cobain’in intiharıydı. Love birçok Nirvana hayranı tarafından Cobain’in ölümünün sorumlusu olarak görüldü. Aynı dönemde Love’ı şüpheli konumunda bırakan birçok komplo teorisi de gündeme geldi. Bunlardan en çok bilineni Cobain’in kanında bir insanı öldürmeye yetecek dozdan çok daha yüksek miktarda eroin bulunmasıydı. Cobain öldürücü dozun üç katı eroin ve pompalı tüfekle Brody Dalle... ağzına ateş edilmiş bir şekilde bulundu. Bazıları bunları kendi kendine yapmasının mümkün olmadığını 2003’te, Tim Armstrong’dan boşandıktan sonra en sevdiği düşünüyordu. Bıraktığı veda mektubunun sonunda Country oyuncu Béatrice Dalle’nin soyadını aldı. Ardından, Queens Of Love’ın el yazısı ile yazdığı yazılar da vardı. Konu hâlâ aydınlığa The Stoneage’in solisti Josh Homme’la birlikte olmaya başladı. kavuşmadı. Cobain’in intiharından sonra seks skandallarıyla, en Bu, ününün en üst noktaya eriştiği dönem oldu. Medyada Josh kötü halleriyle medyaya adeta bir “kara dul” olarak yansıyan Homme ve Tim Armstrong’un birbirine girmesine sebep olan Love da çok defa intiharın eşiğine sürüklendi. Onun da hayatı “paylaşılamayan kadın” olarak yer alan Dalle, Rancid Faitfull’unki gibi inişli çıkışlıydı, yaşadıkları arasında anoreksiya hayranlarının nefretini üzerine çekti. Josh Homme ise Rancid ve uyuşturucu bağımlılığı da vardı. Tek benzer noktaları da hayranlarından birçok tehdit aldı. Tim Armstrong magazin bunlar değil, Love da oyunculuk yaptı, ayrıca vokal tarzları da dergilerine, Homme’a karısını elinden aldığı için hissettiği şeyin birbirlerine benzetiliyor. Hatta Love’ın bunu destekleyen bir nefretten daha büyük olduğunu açıkladı, Homme “Gelsin, demeci de var: “Her ne kadar vokal tarzımın onunla öldürsün burada duruyorum kimseden bir şey çaldığım yok” karşılaştırılmasına uyuz olsam da Marianne Faithfull, sevdiğim diye cevap verdi. Bu karışık dönem geçtikten sonra, Brody biridir.” Grunge’ın kadın sesi olarak da anılan Love, bugün Dalle, kızı Camille Harley Homme’u dünyaya getirdi ve kızının ardında birçok iyi albüm bırakmış bir sanatçı, saçıyla makyajıyla babası olan Josh’la evlendi, kendini aile hayatına adadı. Ancak giyim tarzıyla da başlı başına bir idol. Kurt Cobain’in gölgesinde ardında bıraktığı albümler, imaj, onun adını punk tarihine kalmaktan oldukça sıkılmış olmalı ki birçok röportajında yazdırmaya yeter. Yine de Tim Armstrong’un eski, Josh “Hayatımın asıl aşkı Cobain değil, Edward Norton’dı” diyor, Homme’un yeni karısı olarak anılıyor! ama yine de hâlâ Cobain ile anılıyor. Courtney Love... Nguyen’den Hendrix şarkıları ünyanın en iyi caz gitaristlerinden biri olarak anılan Nguyen Le, “celebrating Jimi Hendrix 4t” projesiyle 2728 Şubat tarihlerinde Garanti Caz Yeşili Konserleri kapsamında Babylon’da sahne alacak. Nguyen Le, Doğu’dan Batı’ya, cazdan rock’a, geleneksel müzikten özgür denemelere açılan yelpazesi ile Hendrix sonrası sayılı caz gitaristleri Mike Stern, John Scofield, Frisell’le anılan bir virtüöz. Şimdi de dinleyenleri Hendrix’in baş döndüren eski zaman hatıralarına götürüyor. Nguyen Le Vietnamlı bir ailenin çocuğu, Paris doğumlu. Farklı kültürlerin, farklı estetik anlayışlarının kaynaştığı bir şehir hayatında yetişmiş. Bunun müziğine yansıması ise keyif verici. Zaten 1994 yılında Steve Arguelles, Corin Curschellas&Richard Bona’yla “The Hendrix” projesini tamamlayan Nguyen’in 1995 yılında “Million Waves” kayıdındaki “Little Wing” yorumu, ilgisinin rock enerjisi taşıyan bir caz ustalığı olduğunu da açığa vurdu. Müzisyen 1995 yılında da, Trilok Gurtu, Terry Bozzio, Cassandra Wilson, Jack Bruce, Vernon Reid, Victor Bailey, Pharoah Sanders gibi tanınmış gitaristlerle birlikte “Universe of Jimi Hendrix”le Stuttgart Festivali’ne konuk oldu. O tarihten itibaren World Jazz’ın en önemli seslerinden biri. Sanatçının 1996’da yayımladığı “Tales from VietNam” da, Jazztimes tarafından son on yılın en ilham verici kayıtlarından biri olarak tanımlanmıştı. Yani Nguyen Le güçlü tarzıyla fazlasıyla dinlenebilir bir müzisyen. Müzisyene Babylon sahnesinde, vokalde Cathy Renoir, davul ve basta Stephane Galland eşlik edecek. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle