Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 ARALIK 2008 / SAYI 1188 9 Siz mi, CV’niz mi daha gerçek? Ali Deniz Uslu B ackground Check yani özgeçmiş araştırması çalışanların ya da işe yeni alınacak elemanların özgeçmişlerinde bulunan eğitim ve iş geçmişlerini, profesyonel yetkinliklerini, referanslarını baştan sona doğrulamaya yarayan, kişinin başvurusu sırasında verdiği bilgilerin gerçekliğinden emin olmak için yapılan bir araştırma. Firmaları ve şirketleri bu araştırmaya iten nedenler ise “yüksek kalitede sahte diplomalar ve cilalı profesyoneller yaratan özgeçmişler, CV’ler”. Araştırmalara göre şirketlere ulaşan özgeçmişlerin yüzde 20’si ciddi tutarsızlıklar içeriyor. İş başvurularında da yüzde 30 ila yüzde 40’ında eksik ya da yanlış bilgi bulunuyor. Peki insanları bu yanlış bilgilendirmeye iten ne? Elbette acımasız rekabet. Sistem insanları zorluyor. Böyle olunca da özgeçmişlerine gitmedikleri okulları, almadıkları eğitimleri, tanımadığı kişileri referans yazmaktan çekinmiyorlar. CV’lerdeki bu tür “cila”ları ortaya çıkaran şirketler Türkiye’de de var. Indus Danışmanlık’ın kurucu danışmanı Efsun Yüksel Tunç, tüm dünyada oldukça yaygın kullanılan özgeçmiş araştırmasının Türkiye’de yeni yaygınlaşmaya başladığını anlatıyor. Tunç’a göre özgeçmiş araştırması işe alım öncesi yapılması gereken rutin bir uygulama, ama bizde işlem tersten işliyor. Yani çalışan personelin özgeçmiş bilgileri şimdi kontrol ediliyor. Özgeçmişlerde en çok yurtdışı eğitimle ilgili bölümler üzerinden yanlış bilgilendirme yapılıyor. Yurtdışında lisans eğitimi gördüğüne dair bilgiler yazılı olduğu halde o okullarda kaydı olmayanlar, hatta yurtdışına hiç çıkmadıkları halde bunu özgeçmişlerine not düşenler çok. Kontrol edilemeyeceğini düşündükleri için yabancı danışmanlık firmalarının “seçkin” eğitim programlarını özgeçmişlerine ekleyenler de hiç az değil. Bu aldatmacanın üst düzey yöneticilere kadar uzanan bir yelpazede görülmesi de işin farklı bir boyutu. Tunç ise ilginç örnekler veriyor; “Kişi mahallesindeki kebapçıyı referans olarak veriyor. Çünkü firma ile marka ismi farklı. Yani kebapçının adı Tunç ise şirketin sicilinde Tunç Organizasyon ve Ticaret Şirketi yazıyor. Bunu kontrol etmezseniz fark edemezsiniz” diyor: “Bunlar küçük suiistimaller gibi duruyor, ama durum aslında çok vahim”. Tunç, müşterilerin isteklerine göre özgeçmişteki her bilgiyi araştırabildiklerini söylüyor. En çok istenense referans bilgilerinin teyidi: “Bazen referans verilen kişi referansı vereni tanımıyor. Bazen de referans olmasına rağmen ‘Kötü bir şey söylemeyeyim ekmeğinden olmasın’ diyebiliyor. Bu da sanırım bu coğrafyanın insanına özgü bir davranış”. Elbette konu Türkiye olunca farklı taleplerle karşılaşmak da kaçınılmaz. Tunç’a gelen talepler bunu kanıtlıyor. Erkek arkadaşının, eşinin iş arkadaşlarının özgeçmişini kontrol etmek isteyenler, iş arkadaşının kuyusunu kazmak için “yalan bilgi” avına çıkanlar, rakip şirketin ajanları bunlardan bazıları. Tunç, “Biz dedektif değiliz, özel hayat ve mahremiyet sınırlarını biliyoruz. Yasal olarak gidebildiğimiz yere kadar gidiyoruz” diyor. Bir keresinde de çocuk bakıcıları arasında tercih yapmak isteyen bir ailenin belirlediği beş ismin referanslarını kontrol etmek için onlara başvurduğunu, sonuçlara göre de çocuklarını emanet edeceği ismi seçtiklerini söylüyor. Tunç’a, özgeçmişlerde yakaladıkları yanlış bilgileri İyi bir işe başvurmak için herkesin gösterişli bir CV, özgeçmiş hazırlaması artık şart. Özgeçmişe yazılan her fazla bilgi, bu acımasız rekabette kişiyi ön sıralara taşıyor. Böyle olunca da özgeçmişlerine gitmedikleri okulları, almadıkları eğitimleri, tanımadığı kişileri referans yazmaktan çekinmeyenler çok. İşverenler ise şüphelerini Türkiye’de yakın zamanda başlayan “Background Check” uygulamasıyla gideriyor. Efsun Yüksel Tunç (en sağda) ve ekibi özgeçmiş araştırması yapıyor. Fotoğraf: Uğur Demir işverene bildirdiklerinde neler olduğunu sorduğumuzda, işin o bölümüne uzak kaldıklarını anlatıyor. Firmaların bu duruma karşı aldıkları tavırlar arasında işten çıkarmadan, kıdem azaltmaya kadar pek çok cezalandırma uygulaması var. Saygınlık ve güven kaybı da cabası. Tunç, bu işi yapmasına rağmen “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü savunuyor; “Yalan beyan kötüdür, olmamalıdır, ama kişi işi doğru ve eksiksiz yapıyorsa bu belki de çok önemli değil. Elbette bu söylediklerim parantez içinde” diyor: “İnsan kaynakları için kullanılan esprili bir tanım var; ‘İnsan Kaynakları=vicdan+cüzdan. Sanırım bu da derdimizi anlatıyor”. Yani iş cüzdan ve vicdan muhasebesinin kapısına dayanıyor. Tunç, işverenin iş sözleşmesinde özgeçmiş araştırması yapabileceğini, bu bilgilerin teyit edilmesini isteyebileceğini, bunu da adaylara sormadan yapma hakkına sahip olduğunu özellikle belirtmesi gerektiğini söylüyor. Çünkü işveren özgeçmişteki yanlış bilgilendirmeler sonunda sorgusuz sualsiz işten çıkarma hakkına sahip. Bu da işverenin işten atmayı meşrulaştırabileceği bir yol olarak çıkıyor karşımıza. Sonuçta, kayıtsız kalınamayan ve etkilenilen pek çok özgeçmiş belgesinin, yalan demeye dilim varmasa da doğru olmayan bilgilerle doldurulması artık kaçınılmaz. Ama sistem bunun hakkından gelmenin yolunu bulmuş, hatta bunu da bir sektöre çevirmek üzere. Belki de bu sektör, işsizliğin arttığı şu günlerde rekabete odun atan krizi de arkasına alarak, insanlara zoraki bir dürüstlüğü kabul ettirebilir. G Aktüer hakemle ofsaytlar teminat altında Deniz Yavaşoğulları ibel Yamaç, hem aktüer, hem de futbol hakemi. Haccettepe Üniversitesi aktüerya bölümünden mezun, yıllardır spor yapıyor ve dans ediyor. Avrasya Maratonu 15 km. 11.’liği (Türk kadınlarda), 18.’liği (Uluslararası kadınlarda), SABANCI Spor Oyunları İstanbul Bölgesi Koşu Birinciliği, Uluslararası FIFA Kokartı Profesyonel Lig Kadın A Klasman Hakemliği (2. ve 3. lig) Profesyonel Lig Kadın B Klasman Hakemliği, SABANCIKültür Bakanlığı Halk Oyunları Yarışması Türkiye Birinciliği, Fransa Dijon Halk Oyunları Yarışması Dünya Birinciliği başarıları arasında. Başak Groupama’da çalışan Yamaç’la, iş ve spor hayatını konuştuk… Aktüerliğin ne olduğu fazla bilinmiyor, biraz anlatır mısınız? Aktüer, finansal riskleri değerlendirebilen, çözümler öneren ve önerdiği çözümlerin gelecekte ortaya çıkarabileceği sonuçları inceleyen kişi... Bugünün verileriyle gelecekteki belirsizlikleri değerlendirir, ileriye yönelik tahminler yaparak stratejik kararlar için üst yönetime önerilerde bulunur. İçinde risk olan her alanda çalışabilirler... Bir aktüer, Sibel Yamaç. Başak Groupama’da çalışıyor, şirketin finansal risklerini değerlendirerek, ileriye yönelik stratejik tahminlerde ve önerilerde bulunuyor. Aynı zamanda da S Fatma Yakan’ın fotoğrafı. Sizi aktüerya okumaya yönelten neydi? Türkiye’de henüz bilinmeyen ancak gelişime çok açık olan bir meslek olduğunu üniversite yıllarımda fark etmiştim. Üzerine düşüp araştırdıkça ilgimi çekti … Başak Groupama’da bulunduğunuz konumda ne tarz işler yapıyorsunuz? Bütçe çalışmaları, değerleme modelleme çalışmaları, gömülü değer hesaplamaları, yeni ürün tasarımları için gerekli aktüeryal analizlerin yapılmasında görev alıyorum. Peki spor hayatınız nasıl başladı? Yedi yaşımdan beri spor ve dansla ilgileniyorum. Halk oyunları ve eşli danslarla ilgilendim, dans dersleri verdim. Ulusal ve uluslararası platformda başarılarım oldu. Beş yıl atletizm ve tenisle ilgilendim. Okuldaki ders programımla çakışan yarışlar ve antrenmanlara öncelik veremediğimden profesyonel anlamda ilerlemem mümkün olmadı. Futbol hakemliği ise hiç aklımda olmayan bir şeydi. Babam amatör futbol hakemiydi, halen aktif olarak gözlemcilik yapıyor. Hakem olmamı çok istiyordu bu yüzden benden habersiz Ankara’da açılacak hakem kursu için tüm belgeleri hazırlayıp teslim etmiş 2001 yılında. Mülakata gittiğimizden habersiz, beni 19 Mayıs Stadı’nın dış sahalarına götürdü. Sırf babamı incitmemek için o gün mülakata girdim ve sonrasında yapılan tüm elemelerden başarıyla geçtim. Bunların yanı sıra, üniversite yıllarımda erkek arkadaşlarımız futbol yorumları yaparken “Ben de izledim, evet güzel maçtı” desem hemen aralarından uzaklaştırmak için “Off! ofsaytı bile bilmiyorsunuz bir de gelip yorum yapıyorsunuz” derlerdi. “Size inat öğreneceğim ve öğreteceğim bu ofsaytı, kadınların da futboldan anlayabileceğinin haklı bir göstergesi olacağım” derdim. Aday hakem olduktan sonra, saha denemelerinde ilk düdüğü çaldığımda dönüşü olmayan, insana müthiş keyif veren bir yola çoktan girmiştim... futbol hakemi! İki işi aynı anda yapmaktan memnun, “Tek iş yapsaydım kendimi eksik hissederdim” diyor. Ona göre iki mesleği birbirine benziyor, ikisi de riskli, üstelik bilgi ve birikim gerektiriyor. Bir “kadın” olarak hakemlik yapmak nasıl bir durum? Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Harika! Erkeklerin bu kadar hâkim olduğu bir alanda söz sahibi olabilmek, elimdeki bayrakla, çaldığım düdükle oyunu şekillendirmek harika! 2001 yılında aday hakem olarak amatör liglerde görev almaya başladım. 2002 yılında lisanslı bölge hakemi oldum. 2004 yılında klasmana yükseldim. Bu yükselişle birlikte profesyonel liglerde görev almaya başladım. 2007 yılında da FIFA yardımcı hakem kokartını takarak uluslararası müsabakalarda Türkiye’yi temsil etmeye başladım. İnsanlar önce çok şaşırıyor özellikle erkeklere tuhaf geliyor. Çoğu zaman maçlarda oyuncular benim hakem olduğuma inanmak istemiyor. Onların da alışık olduğu bir durum değil sonuçta. İlk dakikalarda her iki taraf da birbirini ölçüyor. Onlar beni, insan olarak, kadın olarak, hakem olarak tartıyorlar. Kadın olarak gördükleri kişi beşon dakika içinde yerini hakeme bırakıyor. Spor yapmaya zaman ayırabiliyor musunuz? Kondüsyonumu korumak için koşuyorum. Yaz kış sıcak soğuk demeden doğal ortamlarda koşuyorum. Fırsat buldukça tenis oynuyorum. En büyük tutkum olan dansa da zaman ayırmak istiyorum... İki işi bir arada yürütmek zor değil mi? Aslında zor gibi görünse de, bu disipline alışınca öyle gelmiyor. Tek iş yapsaydım kendimi eksik hissederdim. Beynin farklı yönlerini çalıştırmak ruhuma iyi geliyor sanırım. Aktüerlik ve hakemlik meslekleri arasında benzerlik var mı? İkisi için de verilen karardan dönülmüyor. Her ikisinde de risk var ve riski göze alıp yola çıkıyoruz. Zor zamanlarda yönetsel başarı gösterip en iyi çözümü bulmaya çalışıyoruz. Bilgi, birikim her ikisinde de oldukça önemli. Hakemlikte saniyede karar vermek gerekiyor, tereddüte yer yok, ölçüp tartmak için zaman yok. Aktüerlikte ise iyice düşünüp analiz edip ölçüp biçtikten sonra alınacak kararlar ortaya çıkıyor... G Sadece kadınların katılabildiği fotoğraf yarışması... Kadın gözüyle hayattan kareler... A nadolu Hayat Emeklilik’in kadınlara özel fotoğraf yarışması “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler”in üçüncüsü düzenleniyor. 01 Ocak27 Mart 2009 tarihleri arasında gerçekleşecek yarışmanın bu yılki konusu “Hayata Dair”. Yarışma, amatörprofesyonel, fotoğrafa meraklı tüm kadınlara açık! Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu danışmanlığında düzenlenen “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler 2009”un jürisinde Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Ertan, fotoğraf sanatçısı İbrahim Zaman, Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölüm Başkanı Prof. Barbaros Gürsel, Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Adnan Sokol ve Anadolu Hayat Emeklilik İletişim Müşaviri Betül Çığır yer alıyor. Kadın Gözüyle Hayattan Kareler fotoğraf yarışmasına amatörprofesyonel kadın fotoğrafçılar, en fazla beş fotoğraf ile sadece CD göndererek katılabilecek. Peki, neden yarışma sadece kadınlara açık? “Toplumun temelini kadın oluşturduğuna göre yaşamın her alanında onu desteklemek gerekiyor” diye yanıtlıyor soruyu Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Uğur Erkan, “Biz de pozitif ayrımcılık ilkesi ile Türk kadınının sosyal, kültürel ve toplumsal gelişimine katkıda bulunacak projelere imza atıyoruz. Bu yarışmayla da kadına kendini özgürce ifade edeceği ve duygularını aktaracağı bir platform yaratabilmeyi amaçlıyoruz.” Sonuçları 10 Nisan 2009’da açıklanacak yarışmada, birinciye üç bin, ikinciye iki bin, üçüncüye ise bin YTL para ödülü verilecek. Yarışmaya katılan fotoğraflardan değer görülenler de sergilenecek. Anadolu Hayat Emeklilik’in www.anadoluhayat.com.tr adlı web sitesinden yayınlanacak. Kadın Gözüyle Hayattan Kareler 2009 Fotoğraf Yarışması için daha detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler www.anadoluhayat.com.tr adresinden veya 0212 317 70 25 numaralı telefondan bilgi alabilirler. C M Y B C MY B