Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 28 ARALIK 2008 / SAYI 1188 Krizden önce, krizden sonra Erdinç İzgi, 20 yılını masa başında çalışarak geçirdi, müdürdü. İyi para kazanıyordu. Derken kriz çıktı ve işten çıkarıldı. Çok dert etmedi, mesleğine hâkimdi, kolay iş bulabilirdi, ama hangi kapıyı çalsa krizle karşılaştı... Şimdi taksicilik yapıyor İzgi. Yeni yılda da yollarda olacak. 2009’dan bir şey beklemiyor, her şey daha da kötüye gitmesin yeter... Esra Açıkgöz 1. Sayfanın devamı ünde 90 milyon taksi sahibine ödüyor, 45 milyon mazota veriyor, beş milyona da arabayı yıkatıyor. 140 milyonun üstüne kazandığı ona kalıyor. Bu da en fazla 50 YTL.. Bazen taksi sahibine verilecek parayı cebinden tamamladığı da oluyor. Taksicilikten para kazanmayı, tombaladan çinko çıkarmaya benzetiyor İzgi. “Bazen dolanıp durur, devamlı mazot yakarsınız, bir şey çıkmaz” diyor. “Bir ayda, 900 ile bir milyar arasında para biriktirirsiniz”. Eski maaşının yarısından az kazanıyor. Bu, hayat tarzlarını değiştirmek zorunda bırakıyor onları. Üstelik bir de ödemeleri gereken ev kredisi var... İki yıl önce, 20 yıldır kirada oturmaktan bıkmış bir sesle “ev alalım” diyor, eşi Arlet İzgi, “madem kirayı ödüyoruz, krediyi de öderiz, ben de çalışıyorum”... Sanayi tipi mutfak malzemeleri satan bir şirkette çalışıyor Arlet. Arada prim aldığı da oluyor. Kayınpederi de Mercan’daki dükkânını satıp, 100 bin YTL destek çıkıyor çifte, bankadan da 115 bin YTL kredi çekilip, 215 YTL’ye Kurtuluş’ta bir ev alınıyor. 3+1, yıllarca hayalini kurdukları gibi. “Türkiye’de hiçbir şeyin garanti taşımadığını, yarın öbür gün ne olacağının belli olmadığını biliyordum” diyor Erdinç İzgi, “ancak bu kadarını da beklemiyordum. Hiç işsiz kalacağımı düşünmemiştim, kalsam da hemen iş bulurum diyordum. İşler çok iyiydi, Türkiye’nin bir numaralı nakliye şirketiydi. Bu krizden dolayı, transfer gibi şeyler de kalmadı. Kimse kimseye, sen gel müşterini de getir, sana şu kadar maaş vereyim, diyemiyor. Emekliliğime bir buçuk sene kalmıştı... Evin ödemesinin bitmesine ise daha beş sene var. Ayda 2.100 ödüyoruz”. Kredi ödemelerinde zorlanınca, masrafları azaltmak için kayınvalidesiyle evleri birleştiriyorlar. Ev kredisini bu yolla ödemeyi başarıyorlar, ancak bununla bitmiyor. “Kazandığım dönemlerde kredi kartları kullanıyorduk, herkesin yaptığı gibi. Üç ferdi kredim vardı, ödeyemiyorum. Artık yapabileceğim bir şey yok, tutuklarlar mı, haciz mi gelir, bilmiyorum. Yalnız bir bankada baldızım kefil olduğundan, ona bir çare arıyorum. Bankaya 1.600 birikmiş borcumu ödeyeyim, diğerlerini taksite bölün diyorum, kabul etmiyorlar. Geçenlerde, mahkemenin dört banka soyguncusuna çaldıkları parayı geri ödemeleri için taksit yaptığını izledim haberlerde. Bize niye bu imkân tanınmıyor? En son çare olarak, ablam kredi alacak, o borcumu da onunla kapatacağım”. EKMEĞİMİN PEŞİNDEYİM... Taksicilik yapmak zor gelmiyor da, 20 yıl yaptığı, detaylarını iyi bildiği mesleğiyle ilgili iş bulamamak ağır geliyor. Hâlâ iş arayışını sürdürüyor. İş görüşmelerinde, şimdi ne yapıyorsunuz sorusunu, “Ekmeğimi kazanmak için taksicilik yapıyorum” diyerek yanıtlamaktan da çekinmiyor, “Bu ayıp bir şey değil ki... Ekmeğimi kazanmak için ne gerekiyorsa yaparım... Hiçbir zaman utanmadım bundan. Uygun, aradığım işi bulana kadar devam edeceğim, her teklifi kabul etmiyorum, çünkü portföyümle gideceğim oraya, kısa süre çalışacağımı bildiğim bir yere gidersem, müşterilerimi kandırmış olurum”. İş bulma sitelerine başvurular yapıyor. Şimdiye kadarki başvurusu sayısı 300’ü bulmuş, ancak hep aynı yanıtı alıyor; “CV’niz ulaştı, değerlendirmeye alınacak”. Artık pek umudu yok, “Akbank bile 700 kişiyi çıkarmış, diziler iptal ediliyor. Artık, eski maaşımı kazanabileceğim bir iş bulma beklentim kalmadı” diyor. Krizin asıl etkilerinin 2009’da olacağı, 2012’ye kadar süreceği yönündeki söylemleri kaygıyla izliyor. “Sonunda bu ülkenin geleceğinden korkuyorum” diyor, “Devamlı dışarıda olduğumuzdan daha iyi görüyoruz etkileri. Herkes işyerinden çıkarmalar olduğunu anlatıyor. Oysa herkesin geçindirmesi gereken bir ailesi var, illa ki para kazanmak zorunda insanlar, iş bulamazlarsa ne yapacaklar? Bir yerden patlayacaktır”. Hırsızlıkların artmasından tedirgin. Gece çalışmanın bir zorluğu da bu zaten, tehlikeleri müşteri seçerek azaltmaya çalışıyor, “Tehlikeli yerlerden, Beyoğlu’nun arka sokaklarından geçerken kapılarımı kilitliyorum. G C M Y B C MY B