17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 28 ARALIK 2008 / SAYI 1188 Resimlerim beni anlatmaya gittiler! Halime Tokgöz özleri desenleri kadar hareketli. Sanatı tanımlarken “Yaşamın, insanın ve doğanın serüveninin gizemine, şifrelerine; duyguestetik ve güzellik yakıtlı çeşitli biçimli araçlarla yapılan yolculuk” diyor. Sanatçıyı ise “Bu genel tanımlamayı içselleştirip kullandığı araca kendi rengini veren yaratıcı” diye tanımlıyor. Ressam Sali Turan’la yeni yayımlanan “Yol Desenleri”nden yola çıkarak sanat, sanatçı, algılama, duygu üzerine konuştuk… Tanrı’ya en yakın olan sanatçı ve bilim adamlarıdır diyorsunuz. Neden? Tanrı; dünyanınevrenin sonsuz bilinmeyenin formülü, anahtarı ise sanatçı bu bilinmezliklerden kurgular oluşturan görselliğin arka alanlarını hisseden ve bunları çeşitli sanat dalları ile ortaya eser olarak koydukça bakış gelişmekte, sezi alanları çoğalmaktadır. Bu durum felsefeye bilime alanlar açmaktadır. Aspirini doğadan bulup çıkaran kişidir, gökyüzünü delerek zamanı kısaltan uçaktır, bilim insanı. Yaratıcılar için sistemli olmak/olmamak ne demektir? Yani yaratıcılar neleri, ne zaman yaparlar? Bir tespitimde “İlhamyaratı çalışmanın içerisindedir” demiştim. Bu çalışmanın zamana dağılımı kişinin kendi özgür iradesi ile olmalıdır. Örneğin resim yapan bir üniversite hocası yapacağı çalışmayı kurumun belirlediği zamanlar dışına taşırmak zorunda ise memurluksıradanlık ilk sırada, yaratısanat ikinci sırada demektir. Sanat kıskanç bir sevgili gibidir. Sen ona ihanet edersen, o sana sonsuz kere ihanet eder. Çok çalışarak çok iyi şeyler yapılır diye bir sonuç yoktur. Ancak uç yaratılar çok çalışmanın içerisinden çıkar. Yaratıcılık: Özgürlüğü içselleştirerek özgünleşenlerin arasında bulunabilir. Sıradanlık garanticidir, yaratıcılıksa evrensel akışı hissedip yaşamlarına kattıkları için, hiçbir şeyin garantiye alınmayacağını bilirler. İşte bu büyük algılama farkı; yaratıcıya hiç görülmemiş kompozisyonlar, hiç duyulmamış melodiler, hiç işitilmemiş dizeler verir. Böylece sonsuzluğun bir parçası haline gelir. Ve zamanlar arası ortak alanlarda olma hakkını kazanır. Ressam olarak yaşama bakmanın farkı nedir? Sali Turan “Yol Desenleri”nde 58 yıllık çizgi, desen çalışmalarının da yolculuğunu anlatıyor. Duygu, akıl ve yaşam desende birleşip bir Sali Turan oluyor… Peki ressam, ressam olarak hayata bakarsa, ne görüyor? İşte yanıtı… S Sali Turan. Bir tespitimde: “Ağır ağır giden karınca bölüğü kayıp oluyor, kavuşamıyorum; izleri içimde” demiştim. Belki de ressam gibi yaşama bakmak böyle bir şey. Veya da: Bütün kadınlar terk etti beni. Resimlerimse beni anlatmaya gittiler, demek. 1998’de çıkan “Ben Sali” (YKY Yayınları’ndan) kitabınızdaki tespitlerden biri “Yan yana gelmeyecek şey yoktur resimde, mümkünsüzlüğün asıldığı tek yer denilebilir tuvale” diyorsunuz... Boş tuvalle karşı karşıya geldiğinizde bir bakirelik sona erecek; bir çocuk, bir yaratı doğacak. Ne ki sonsuz varların, sonsuz düşüncelerin; hangi bileşenlerle, hangi oranlarda, hangi renklerle şifrelenip bir tohuma dönüşmesini sağlayacak, sonra da çok kez beyaz bir boşlukla döllenmeye gireceksin… Çok zor bir süreç. İşte o an; bozarak, kirleterek beyazı, çoğalmaya başlıyorsun. Artık ne uzaklık, ne uyumsuzluk, ne cinsiyet gibi sonsuz aykırılıkların, sonsuz olmazların ortak paydası oluşmuştur ve tuval, onlar için yeni bir dünya yaratma tarlasıdır. Öngörüsezi ile oluşan şey nedir? Öngörü; yaşanmışlıklardan, bilinenlerden yararlanarak geleceğin nasıl olacağını tahmin etmektir. Önsezi; hishissetmek, sezmek gibi alt yapısı somut bir veriye dayanmayan, içsel bir akış diyebiliriz. Bu sanatçılarda fazla olandır. Sezi ile yaratmanın yakın bir ilişkisi olduğu kesin. Tam tanımlanamayan bir üst insan hali gibi. Zaten yaratma sınırlarla değil; özgürlüğün içerisinde yaparakyaşayarak çoğalmanın ikliminden çıkan bir bilgelik, bir başkalaşma halidir, diyebiliriz. İçtenlik ve sahicilik neyi ifade eder? İçtenlik; insanın kendisi ve çevresi ile samimi ilişkiler içerisinde olmasıdır. Sahicilikse; olayları, görsellikleri gerçekçi olarak görebilme bakışına ve donanımına sahip olmaktır. Şöyle; bir objeye, bir varlığa, bir duyguya (veya çoğullarına) içtenlikle yaklaşmazsan; yani iyi analiz etmezsen, iyi tanımazsan ona sahip olamazsın, onu bir üst yapıyayoruma taşıyamazsın. Yaratmanın ön yapılanmasında içtenlik ve sahicilik vardır. Öğreti doğayainsana yaklaşımda evrensel olanı değil de kendi hesabını öne geçirirse sonuç yaratıya varamaz. Duygu ve duygusallık nedir? Duygu; rasyonel çıkarcı akıldan çok varlık nedenini yaşayarak duyularla algılama, içinsanın ortaya çıkarak evrensel bakış hissetme gibi, gözükmeyenin gözükene bileşen yapılması. Sanata, yaratıya, sevmeye, anlamaya, içrengi veren derini ve estetiği içinde taşıyan güç. Gidişin, sonsuz gidişin akılda yarattığı karmaşaya taşınan kozmik rengin flu ışığı. Duygusallık; insanın yaşadıklarından, öğrendiklerinden, gelenekgörenek, din gibi öğretilerinden oluşan filmin geri sarılması, geçmişe dönülmesi gibi. Dışındaki yaşamla iç dünyanın ayrışması gibi. Bireysel direnç kaybı gibi. Duygunun ayaksız olanı… “Yol Desenleri” kitabınız yeni çıktı. Desen ve Sali nasıl bir ilişki? İki yaşlarında dere yataklarında bulduğum renkli taşlarla başladım çizmeye. O gün bugün, 58 yıldır çiziyorum. “Çizgiler biçime, duyguya, akla, yaşama eklendi; renklendi. Binlerce yıllık Anadolu ve dünyaya uzanırken geçtiği her yerden yaşanmışlıkları, iklimi ile kopardı, taşıdı yaşamıma, kâğıda, tuvalime.” Sali oldu. Omzumda çantayla dolaşırım. İçinde defterim, çeşitli kalemlerim bir de kretuarım. Beni ısıran ne varsa, nerdeysem, nasılsam hiç önemi yok; açılır çanta, dökülür ortaya av aletlerim. Bir de taşmakta olan duygularım… O an uyaran ne ise... Sali olduğumu anlar, yaşadıklarımın türküsünü dinler, övünürüm… G C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle