Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 KASIM 2008 / SAYI 1181 Sağlık eşitliği için mücadele çağrısı... Deniz Ülkütekin iz bu satırları okurken Afrika’da vücudu enfeksiyon tarafından ele geçirilmiş bir kız çocuğu, belki de zar zor bulduğu bir kap yemeği yiyor ya da Ortadoğu’daki yaşıtları az sonra başlayacak silahlı saldırıdan, hava harekâtından korunmak için güvenli bir yer arıyor. Derdimiz dünyadaki acı gerçekleri dramatize etmek olsa, örnekleri daha da arttırabiliriz. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı, “Bir Kuşağın Arasındaki Uçurumu Kapatmak” isimli araştırma, gerçekleri çok daha iyi açıklıyor. Küresel bir sağlık eşitliği yaratmayı amaçlayan araştırmanın sonuçları fazlasıyla düşündürücü. Şu anda Japonya ya da İskandinav ülkelerinden birinde doğan bir bebeği ortalama 80 yıllık bir hayat beklerken, Afrika kıtasında bu rakam 50’nin altında. Fakirlerin en fakirleri yüksek hastalık ve ölüm oranlarıyla mücadele ediyor. Bir ülkenin kendi içinde de sosyal sınıfların gücü sağlıklı yaşam oranları üzerinde belirleyici bir etkiye sahip. İşte örgütün amacı da sağlık eşitliğini, sosyal ve ekonomik faktörlerden arındırıp her insan için ulaşılabilir bir seviyeye getirmek. Günlük hayat şartlarını iyileştirmek, güç, para ve kaynakların eşitsiz dağılımını makul seviyeye çekmek ve dünya çapında sağlık eşitsizliğinin önemli bir problem olduğu yönünde farkındalık yaratmak; araştırmanın üzerinde durduğu üç ana mesele. Elbette bu hedefleri politikanın S dışında tutmak olanaksız, bu yüzden ilk planda hükümetleri ikna ederek gerçekten işlevsel olabilecek programlar yaratılması öngörülüyor. Sosyal eşitsizlikler, insanların yaşam koşulları arasındaki farkların en önemli sebebi. Bu sırf ekonomiyle ilgili değil, kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikler de fark yaratıyor. Genç kızlar yaşıtları erkeklerden daha kötü koşullar içinde yaşıyor. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü kadınların yeni doğacak çocuklarını daha iyi koşullarda dünyaya getirmelerinin önemine değiniyor. Raporda da “Erken çocukluk döneminde kızların ve erkeklerin sağlıklı gelişimi ileriki yaşamlarında önemli rol oynar, bu yüzden onlar için küresel enstitüler, hükümetler ve sosyal kurumlarla birlikte sosyal koruma programları geliştirmeliyiz” deniliyor. Küçük ekonomisi olan ülkeler ve güçlü ekonomiler arasında temel sağlık hizmetlerinin nüfusun geneline ulaşması arasındaki fark raporda yer alan endişeleri fazlasıyla haklı çıkarıyor. Güçlü ekonomisi olan ülkelerde birçok sağlık hizmeti halkın yüzde doksanına ulaştırılırken, küçük ekonomilerde bu rakam yüzde Ne kadar yaşayacağınıza kaderinizin karar verdiğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı kapsamlı araştırmaya göre, gelişmiş ülkelerde doğan insanları ortalama 80 yıllık bir ömür bekliyor. Gelişmemiş ülkelerde ise 45 yıllık bir yaşam bile normal sayılıyor. altmışları geçmiyor, birçok ülkede ortalamanın da bir hayli aşağısına iniyor. Ateş yükselmesi ve grip gibi günlük hayatta sık rastlanılan hastalıklar için tıbbi yardım alma şansı az gelişmiş ülkelerde yüzde otuzlara kadar düşüyor. İnsanların düzgün işlerde çalışması gerekliliği de raporda önemli yer tutuyor. Toplumlar arası sağlık eşitsizliğinde, insanların olumsuz şartlarda çalışması önemli rol oynuyor. Genelde Uzakdoğu ülkelerinde varolan olumsuz çalışma koşulları, insanların hem birçok iş kazası hem de uzun vadeli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olması demek. Tabii ki sorunlar sırf çalışma koşullarıyla alakalı değil, Dünya İzleme Örgütü’nün 2007’de hazırladığı rapora göre dünya üzerinde neredeyse bir milyar insan harabe halindeki evlerde yaşıyor. Sorumluluğu üstlenmesi gerekenler; öncelikle de sermayeyi yönlendirenler, şirketler, borsalar... Tıbbi alanda faaliyet gösteren şirketler ve yarattıkları sektör ilaçları ve tıbbi malzemeleri sürekli geliştirmek üzerine çalışıyor. Ancak sağlık, ticareti yapılabilecek bir alan değil. Öncelikle insanların hayatını daha iyi yaşayabilmesine olanak tanıması gereken bir sosyal görev alanı. Sağlık eşitsizliğiyle paralel giden eğitim gibi farklar ve cinsiyet eşitliğindeki sorunlar da raporda sağlık sorunlarından ayrı tutulmuyor. Güney Afrika’nın Johannesburg kentine su sağlayan şirketin zengin müşterilerinin, gereğinden fazla su kullanmasının, orta direk diye tabir edilebilecek kesime yetersiz su olarak geri yansıması oldukça etkileyici bir örnek. Hem gündelik yaşam hem de temel sağlık ihtiyaçları için vazgeçilmez bir etken olan su, Güney Afrika’da neredeyse tamamen zenginlere yönelik bir pazarlama stratejisinin bir parçası. Türkiye’nin de yer aldığı Ortadoğu ülkelerinde kadınlar ve erkekler arasındaki maaş oranları arasındaki ciddi fark, belki sağlık konusunda dolaylı olarak belirleyici, ama UNICEF’in hazırladığı rapor, gündelik yaşamda kadın ve erkek arasındaki farkın sırf kültürle alakalı olmadığını belgeliyor. Güney Kore’de ise kadın ve erkeklerin yaşam süreleri arasındaki farkta, eğitim önemli rol oynuyor. DEHŞET VERİCİ FARKLAR Üniversite eğitimi olan kadın ve erkeklerin ortalama yaşam süresi hemen hemen aynıyken, ilkokul mezunları arasında erkeklerin lehine neredeyse iki yaşlık bir fark söz konusu. Yine düşük eğitim düzeyi olan ülkelerle, yüksek eğitim düzeyi olan ülkeler arasında, anne eğitimi, çocukların yaşam süreleri için belirleyici faktör. Uganda’da düşük eğitim düzeyi olan aileler arasında her yıl doğan bin bebekten iki yüzü hayatını kaybediyor. Fas’taki yüksek eğitim düzeyli ailelerde ise bu rakam kırktan fazla değil. Dünya Sağlık Örgütü’nün hazırladığı bu kapsamlı raporda, elbette bahsettiğimiz bilgilerden çok daha fazlası var. Tüm bu verilerle ulaşılan ortak sonuç ise, bu tablonun ortaya çıkmasından ya da insanların daha iyi bir yaşam sürmesinden sorumlu olan insanların ve kurumların harekete geçmesini sağlamak. Belki Live Aid konserleri ya da insanlardan yardım talep eden kampanyaların da önemli bir yeri var, ancak kitleleri sağlık eşitsizliğiyle mücadele etmeleri için bu kez ortaya konulan yöntem gerçekten ciddi ve uzun vadeli programlar hazırlamak. G Tecavüz ağır bir suçtur korku içindeki çocuğun kendisine şiddet uygulayan ve daha güçlü olana karşı güçsüzleştirilmesi anlamına gelir. Konuyu şikâyete bağlamak için tarafların eşit olması gerekiyor. Ortada güçlü ve güçsüz tarafların olduğu bu kadar açık iken sanki bu üseyin Üzmez’in 14 yaşındaki bir çocuğu tacizi taraflar eşitmiş gibi kanun yapmak, güçlüden yana olmak Türkiye’de yaşanan istismarların en göz önünde anlamına geliyor. Böyle bir kanunu yapmayı akıllarından olanıydı. Buna rağmen, adli tıp Üzmez’i suçsuz geçirenler, ataerkil değerleri taşıdıklarını ve erkeklerin küçük buldu, çünkü çocuğun ruh ve beden sağlığı kadınlar üzerinde bile denetim kurması için ne derece bozulmamıştı! Raporun bir günde çıkması ise cabası... Bu ilk çabaladıklarını gösterdiler ve kendilerini teşhir ettiler. Kanun değil; Üzmez gibi karakterler korunup savunulduğu sürece de koyucu böyle bir kanun yaparsa son olmayacak. İstatistiklere göre, her tecavüze uğrayan çocuğun değil, dört kadından biri istismara maruz tecavüz eden erkeğin menfaatlerini kalıyor. Buna rağmen cinsel şiddet korumayı tercih ediyordur. Bir yandan adliyeye en az intikal eden suç. Taciz ve Hüseyin Üzmez’in 14 yükselen muhafazakâr değerler ve aile Tecavüze Son İnisiyatifi’nden avukat öne çıkarılıyor, savunuluyor, bir yandan Yasemin Öz’e göre, insanlar gasp yaşındaki bir çocuğu tacizi da küçük kız çocuklarının tecavüzüne edildiklerinde, dayak yediklerinde, çanak tutuluyor ve ruhsalbedensel hırsızlığa maruz kaldıklarında adli toplumun görmezden gelişimini henüz tamamlamamış bu makamlara çekinmeden başvursalar da, çocuklarla cinsel ilişkiye girmeyi kendi konu cinsel şiddet suçlarına gelince geldiği istismar konusunu vicdanına yediren bu adamların sokakta durum değişiyor, “Bu suç” diyor, ellerini kollarını sallayarak dolaşıp bu “yaygın olarak erkeklerin kadınlara gündeme taşıdı. Yasaların suçları daha fazla işlemesine prim yönelttiği bir eylem olarak açığa veriliyor. çıkıyor”. İşte bir kadın ve hukukçu istismar karşısındaki Kanunda faili koruyan bir tavır gözüyle istismar değerlendirmesi... olduğu göze çarpıyor. Kanundaki Çocuklara karşı işlenen cinsel yetersizliği bir yana boşluk nasıl doldurulmalı? suçlarda şikâyet hakkının 15’ten 14 Bir kere tecavüz suçu şikâyete bağlı yaşa indirilmesi, 14 yaştan itibaren uygulayıcıların mağdurdan olmaksızın savcılık tarafından istismarın koşulsuz olarak araştırılmalı ve cezalandırılmalı, çok ağır cezalandırılmasını değil, çocuğun değil güçlüden yana yaptırımlara tabi tutulmalı, haksız tahrik ailenin cinsel istismarına ilişkin gibi maddelerden yararlanılarak ceza şikâyetini esas alıyor. Bu da çeşitli davranması özellikle indirimine gidilmesinin önü kesilmeli. baskılarla şikâyetini geri çekmek Tecavüzün de cinayet kadar ağır bir suç zorunda kalacak olan çocuk yaştaki kadınları öfkelendirdi. olduğu topluma anlatılırsa önünde ergenlerin bedensel ve ruhsal Tecavüz ve cinsel istismarın sonunda toplumsal bir dönüşüm olur. mağduriyetine yol açıyor. Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Kanun koyucu kanun yaparken şikâyete bağlı suç olmaktan Üzmez’in cinsel istismarda bulunduğu toplumdaki menfaat dengelerini 14 yaşındaki B.Ç. için “ruh ve beden gözetmek zorunda. Konuyu şikâyete çıkarılması isteniyor. sağlığı bozulmamıştır” raporu veren bağlamak, zaten ağır travma yaşamış ve Candeğer Muradoğlu H Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi bilirkişi raporu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir kadın ve bir hukukçu olarak tecavüze maruz kalan çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmamış olabileceği ihtimalini düşünmüyorum bile. Bu rapor çocuğun sağlıklı olduğunu göstermiyor, devletin resmi kurumlarının güvenilirliğini sorgulamama yol açıyor. Devletin resmi kurumlarına güvenimizin sarsılması toplumda infiale yol açar. Bu rapora itibar edilerek karar verilirse bu durumdan yalnızca o çocuk değil, tüm toplum mağdur olur. Yargının bunu gözeteceğini düşünüyorum. Bu olaya Taciz ve Tecavüze Son İnisiyatifi olarak nasıl bir tavır aldınız? Bu konuda feminist harekette pek çok tepki oluştu ve Türkiye’nin her yerinde eylemler örgütlenmeye başlandı. Amargi olarak biz de inisiyatif adına tekil tepki vermektense İstanbul’daki feminist hareketle birlikte hareket etmeye karar verdik. İnisiyatif nasıl bir araya geldi? Tecavüz her kadın için büyük tehdit. Her an tecavüze uğrama korkusu ile davranışlarınızı denetlemek zorunda hissediyorsunuz. Bu her kadına küçük yaşta öğretilen ve neredeyse her Taciz ve Tecavüze Son İnisiyatifi’nden Yasemin Öz... kadının davranış biçimlerini etkileyen, baskı yaratan bir bilgi, ancak yine de konuşulmayan bir konu. Tecavüz kadınların değil erkeklerin ayıbı, Bizi tecavüze uğrayıp yargı yoluna başvurmuş kadınların utanması ve susması gereken kadınlar değil. Bu ülkede tecavüze Amargi’ye gelerek bu konuda somut şeyler yapmak istemesi uğrayan kadınlar namus cinayetlerine kurban gidiyor, toplum motive etti. Türkiye’de feminist hareket onlarca yıldır kadına tarafından ikinci kez, ölüme varan bir şiddete maruz bırakılıyor. yönelik cinsel şiddete ses çıkarıyordu; ama insiyatifin farkı Biz bunu yüksek sesle söyleyebilmek için Amargi Kadın konunun öznesi kadınların burada bulunması. Kooperatifi’nden bağımsız; fakat Amargi’yle koordineli bir Tecavüzün cinsel şiddet olduğu, yaygın olduğu ve kadınların inisiyatif kurduk. suçu olmadığı konusunda farkındalık yaratmak için Kimler var aranızda? çalışmalarımızı yürütüyoruz. Tabii bu uzun soluklu bir çalışma, İnsiyatif tecavüze uğrayan ve Amargi’de bu çalışmayı teknik bir günde her şey olmuyor. Zaman içerisinde bizimle sık sık olarak koordine eden kadınlardan oluşuyor. karşılaşacaksınız. G Bu inisiyatifi diğer feminist hareketlerden ayıran nedir? C M Y B C MY B