Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Krizden çıkmak için sola dönün Dünya büyük bir krizin içinde debelenip duruyor. İşten çıkarmalar artıyor, meydanlar kalabalıklaşıyor. Kapitalizm her geçen gün biraz daha itibar kaybediyor. Peki sol, krizi en çok vuracak emekçileri bir araya getirebilecek mi? Yanıtı, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, İstanbul milletvekili Ufuk Uras ile iktisat cephesinden Nail Satlıgan, Şule Daldal ve Gülten Kazgan’dan aldık. Hâkim görüş; Koşullar hazır, solun yükselme şansı kendi elinde... Esra Açıkgöz / Deniz Ülkütekin konomik kriz, bütün ülkelerin gündeminde; batan şirketler, artan işsizlik, düşük ücretler, eriyen sosyal güvenlik, ödenemeyen krediler, hacizler, iflas bayrağını çeken bankalar... Tablo karanlık. Bu karanlığın gösterdiği bir şey var ki, bu artık liberaller için bile yadsınamaz bir gerçek; “Devlet ekonomiden elini eteğini çekince piyasalar kendi yolunu bulamıyor!” Bu sadece Türkiye‘de değil, Amerika’da, Avrupa Birliği ülkelerinde, kısacası dünyanın her yerinde söyleniyor. Bu teorimi biraz daha ileri götürüp, kapitalizmin ömrünü tükettiğini söyleyenler de var. Peki kapitalizm Anka kuşu gibi yeniden küllerinden mi doğacak, yoksa yeni, başka bir çağ mı açılacak? Biz de Türkiye için bunun yanıtını aradık, sözü önce DİSK’e verelim. Ne de olsa dün DİSK’in çağrısı üzerine Türkiye’nin dört yanından binlerce insan krize emekçiden YIL 22 SAYI 1184 / 30 KASIM 2008 Fotoğraf: Vedat Arık E yana çözüm getirilmesi için Ankara’daydı. Çünkü kriz en çok da onları vurdu. İlk darbe işten çıkarmalarla geldi, ücretler ve sosyal haklar üzerindeki baskı da cabası. DİSK’in toplu sözleşmelerinin hemen hepsi çıkmaza girdi. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, krizin emek cephesine etkilerini şöyle değerlendiriyor: “Patronlar, imzalanmış toplu sözleşmelerdeki bazı maddelerin uygulanmamasını istiyor, krizde işçi çıkartmamamızı istiyorsanız, özveride bulunun, diyor. Mesela, Bursa Asil Çelik’te Birleşik Metalİş Sendikası toplu sözleşme görüşmelerini sürdürüyor, uyuşmazlık evresinde, belki grev aşamasına gelebiliriz.” Bu sadece başlangıç, Görgün, asıl sorunların 2009’da yaşanacağını, işsizliğin de o zaman daha yakıcı hale geleceğini söylüyor. Kriz emekçileri zamlarla da vuracak. Uzun lafın kısası, herkes 80’den sonra Türkiye’de pek de kendini göstermeyen grev çadırlarına kendini hazırlasın. Çünkü Görgün’e göre kriz gösteriyor ki, kapitalizm, ultrakapitalizm, neoliberalizm gibi bir sürü isimleri olan bu sistem çöktü! Kapitalistlerin “Devlet, adalet dışında her şeyden elini çeksin, devlet karışmasa da piyasa bunları kendi kendine düzenler” söylemlerinin, “Devlet yardıma gelsin” olarak değişmesi de bunun göstergesi. Amerika ve Avrupa’da devlet, daha şimdiden bazı sektörlere üç trilyon dolarlık bir katkı yarattı. Bu, dünyadaki toplam üretimin yüzde onunun krizden dolayı sermayeye aktarılması anlamına geliyor. “Kapitalizm oldukça krizler de devam edecek” diyor Görgün “çünkü kapitalizm sömürüye, gelir eşitsizliğine dayanıyor. O yüzden de devam edemeyecek bir sistem. Ancak bu kendi kendine olacak bir şey değil, bunun üzerine bilim çevreleri, emek örgütleri, herkes düşünmeli”. Devamı 23. sayfalarda Hatırlamak için... Uğur Mumcu’nun katledilmesi bir milat mıydı? Hikmet Çetinkaya Faili(m) Meçhul ve Susurluk’tan Ergenekon’a kitaplarında hem bu soruya yanıt veriyor hem de yakın tarihin cinayetlerini anlatıyor. Tetikçiler biliniyor da Çetinkaya’nın deyişiyle onlara tetiği çektiren büyük patron kim? CANTET: “Sınıf”ın ve sınıfın yönetmeni Fransız yönetmen Laurent Cantet “Sınıf” filminde, her zamanki yolunda ilerliyor ve yine işçi sınıfının hallerini anlatıyor. Belgesel ve kurmacayı birleştiren filmin hikâyesi, zorlu bir mahalle ortaokulunda yaşananlar… Deniz Ülkütekin Sayfa 12 Mahmut Hamsici Sayfa 6 MOR VE ÖTESİ’nin Başıbozuk’u... Mor ve Ötesi’nin yeni albümünün adı “Başıbozuk”. Eurovision’a katıldıkları “Deli” isimli şarkılarından sonra bu çok. Yaşadığımız hayat ise “sürdürülebilir olağanüstü hal”. C MY B C M Y B şaşırtıcı değil. Onlara göre aklımızı kaçırmamız için sebep Ali Deniz Uslu Sayfa 7