22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 3 12/7/07 16:11 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK ALKIŞLAR BİZE OYLAR BAŞKA PARTİYE Eski seçim sloganlarında, afişlerinde mizah yoğun kullanılan bir propagandaymış. Ya şimdi? Bu konu çok önemli. Seçim bildirgesini, gazete ve dergiyi okumayazma bilmeyen okuyamaz, ama karikatürü anlar. Kısa bir fıkra veya küçük bir karikatürle sayfalarca anlattığınız bir konuyu daha çarpıcı şekilde, kestirmeden ifade edebilirsiniz. Geçen seçimlerde TKP’nin kullandığı afişler bu açıdan çok çarpıcıydı. Bu seçimlerde AKP ve Saadet Partisi seçim broşürlerinde karikatürler kullanmış ve dikkat çekiyor. Seçim meydanlarının en renkli siyasetçileri kimler? Osman Bölükbaşı ve Süleyman Demirel. İkisi de son derece renkli ve eğlenceli üsluplarıyla seçim meydanlarında en çok kalabalık toplayan liderlerdi. Ancak Bölükbaşı topladığı kalabalıklarla orantılı oy alamazdı. Bu nedenle, meydanlarda kendisini izlemek için gelen ve kendisini çılgın gibi alkışlayan kalabalıkları “Alkışlar bize, oylar başka partiye gidiyor” diye mizahi bir üslupla eleştirmiştir. Ancak Demirel, meydanlara topladığı kalabalıklardan daha fazlasını sandıktan çıkartmayı bilmiştir. Demirel, en çok esprilere konu olan siyasi liderlerden de biriydi… Türkiye tarihinde mizaha en çok konu olmuş kişi hiç kuşku yok ki Süleyman Demirel’dir. Ondan sonra Necmettin Erbakan gelir. Ancak 1980 sonrası mizaha karşı bir tahammülsüzlük başladı. Bunu açtığı davalarla ilk Özal başlattı. Aynı tahammülsüzlük Erdoğan’da da var. Zaten bu durum kuru üsluplarına da yansıyor. Sanki hem içten pazarlıklılar, hem de içten gülemiyorlar. Bu dönemde Erdal İnönü, kendisine bile gülmeyi becerebilen belki de tek liderdi. 1908 seçimlerinde yaşanan şenlikli seçim kutlamaları zaman içinde kayboldu sanırım. Özellikle de bu seçimlerde... Tek parti yani 19231946 döneminde genel seçimler, dört yılda bir aralıksız yapıldı. O dönemde iki dereceli seçim sistemi olduğu için seçimler 22.5 ay sürerdi. Bu süre ve özellikle mebus seçimleri şenlik havasında geçiyordu. Bu, II. Meşrutiyet'ten kalma bir alışkanlık. II. Meşrutiyet'te olan ve sonra da devam eden en önemli özellik, sandık alaylarıdır. Seçim sandıkları demokrasinin kutsal bir emaneti olarak seçimin ardından büyük törenlerle taşınırdı. Ancak bu yılki seçim çok heyecansız geçiyor. SEÇMEN KORUMA KANUNU Ya vaatler, onlarda nasıl bir değişim var? Dönemin ihtiyacına dönük ve son derece gerçekçi vaatlerin yapıldığı dönemler de var, nasıl olsa heGalatasaray Lisesi yakınlarında seçim nutku söylenirken (1908). sap sorulmuyor diye sorumsuzca, yapılamayacak vaatlerin verildiği dönemler de… ??? Ya en zor geçirilen seçim? Bazı örnekler verir misiniz? Herhalde 1950 seçimleridir. Zira adeta kireçlenmiş tek parti İlginç vaatlerden biri Mustafa Kemal’in 1923 seçimlerindeki doyönetimi sonrasıydı. Siyasal rekabet herkes için yeniydi, ama Türkuz (umde) ilkesidir: Egemenlik ulusundur ve bundan vazgeçilkiye, dünya demokrasi tarihine örnek olacak başarılı bir sınav vermeyecektir. Saltanat kaldırılmıştır ve bu kararımız değişmeyedi ve iktidar, seçim sonuçlarına dayalı olarak, barışçı bir şekilde cektir. Adalet daha hızlı tecelli edecektir. Askerlik süresini kısalel değiştirdi. tacağız gibi... Şimdiki vaatlere yakın, ancak ekonomik, siyasi uf SEÇİMLERİN ABSÜRD ŞARKILARI, SLOGANLARI... Sloganların beslendiği yerlerden biri de şarkılardı. Hatta Türkiye’de seçim şarkıları en önemli propaganda araçlarından biri. Evet, ama en iyi propaganda yöntemi, yüz yüze iletişim ve küçük hediyeler vermek... Mesela, 1945’te kurulan Milli Kalkınma Partisi seçmenlerini mesire alanlarına götürüp, kuzu çevirme partileri veriyordu. Hatta bir süre sonra “koyun kuzu partisi” diye anılmaya başlandı. 1994 yerel ve 95 genel seçimlerinde Refah Partisi bu konuda gerçekten başarılıydı. 2002’de de Genç Parti bunu denedi ve şaşırttı... akılda kalan seçim şarkıları dönemin popüler melodileri üzerine yeniden söz yazılarak oluşturulanları oldu. Örneğin AP’nin kullandığı “Milliyetçi Zühtü” bunlardan biriydi. Şenay’ın söylediği “Sev Kardeşim” ise neredeyse yarı resmi CHP plağıydı. Bir ilkler sıralaması yapsak, listeye neleri alırsınız? İlk işçi ve çiftçi adaylar 1931 seçimlerinde, Cumhuriyet dönemi için ilk kez gayrimüslim adaylar 1935’de, yine ilk kadın milletvekilleri 1935’de parlamentoya girdi. İlk seçim afişi hem CHP, hem de DP tarafından 1946 seçimlerinde kullanıldı. Selçuk Milar’ın çizdiği “Yeter. Söz Milletindir!” en çok akılda kalanı oldu. En ilginç seçim vaatlerinden biri 1923’te Mustafa Kemal Paşa’nın bir siyasal taktik olarak seçimler sonrasında siyaseti bırakacağını açıklamasıydı. İlk seçim anketi 1950'de Vatan gazetesi tarafından yapılmıştı. Sizce seçim tarihimizdeki en absürd vaat, seçim şarkısı, afişi, sloganı hangileri? Her biri için birinci olacak çok örnek var. CHP’nin 1957 seçimlerinde kullandığı “Kahve gitti adı kaldı yadigâr”, SHP’nin 1987’de kullandığı “5 sene daha limon gibi sıkılmaya razı mısınız?” afişleri ilginçti. 1969 seçimlerinde MHP milletvekili adayının doğum kontrolünün Türk nüfusunu azalttığından yakınarak "Türk milletinin ana rahmine uzanan eller MHP tarafından kırılacaktır" ifadesi son derece çarpıcıdır. Seçim şarkılarına gelince birçoğu ilginç ve komik. Ateşböcekleri’nin seçimi ve siyaseti maç şeklinde anlattıkları plakları; “Demirel Demirel İktidara Yine Gel” adlı AP’nin resmi propaganda plağı veya 1960’lı ve 1970’li yıllarda çıkan birçok mizah plağı çok eğlencelidir. ku daha çok. Ondan sonraki, 1927 seçimlerinde Mustafa Kemal İstanbul’a gelip, neleri yaptık, neleri yapmadık diye dokuz ilke ile hesaplaşıyor. Ancak bunu devam ettiremedik. Vaatler açısından Tüketiciyi Koruma Kanunu gibi, bir tür seçmeni koruma kanunu da olmalı… Seçmen, tutulmayan sözlerin hesabını sorabilmeli… Peki bu vaatlerin gerçekliklerden uzaklaşması ne zamana denk düşüyor? Vaatlerin açık artırmaya tabiymiş gibi birbiriyle yarışır hale gelmesi, çok partili dönemde oldu. Seçimlerin kazanılmasının ciddi bir oy oranı gerektirdiği, siyasal rekabetin çetin olduğu dönemlerde vaatler sorumsuzca yapıldı. Tıpkı 1991 ve 95 seçimlerinde olduğu gibi. Bunda özellikle yüzde 10 barajı çok etkili. Bunu aşmak için partiler her türlü vaadi vermeye hazır. Oysa 1965 seçimlerindeki “Milli Bakiye” sistemi gibi küçük partilerin de temsiline olanak sağlayan bir sistem uygulansa, muhtemelen seçimlerdeki vaatler daha gerçekçi olacak. O dönemde TİP, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi oyları yüzde 25 arasında olmasına rağmen parlamentoya 1015 milletvekili sokabilmişlerdi. Mesela ben ne yazık ki, sahip olduğum fikirlerin hiçbir zaman iktidara geleceğini düşünmüyorum, ama temsil edilmek de istiyorum. Oysa biz hep iktidara oynuyoruz. Seçim maliyeti büyük olduğunda da vaatler büyüyebiliyor. 196070’lerde büyük vaatleri küçük partiler yapıyordu. Mesela Milli Selamet Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan çok vaatkârdı. Hatta Ecevit'in bir anısı vardır. 1973’te CHP ve MSP koalisyonu kurulduktan sonra Erbakan vaatlerine devam ediyor, gittiği şehirlerde “tank, uçak fabrikası açacağız” diyor… Koalisyon hükümeti olduğundan, birinin söylediği diğerini de kısmen bağladığından Ecevit uyarıyor, “Sayın Erbakan bu üsluba dikkat etmek lazım, çok vaatkârsınız”. Erbakan da “Temenni mahiyetine söylenmiş sözler vaat değildir” diyerek, bir anlamda kıvırıyor. Partiler en çok neye oynuyorlar? Her dönemin soyut ve somut sorunları vaatlere yansıyor. 1955’te DP’nin içinden çıkan Hürriyet Partisi, seçim afişinde 67 Eylül hadiselerini, insan haklarını vurguluyordu. Aslında partilerin isimlerine bakınca da vaatleri anlaşılıyor. 1923’te saltanat karşıtı bir parti, Halk Fırkası, ismiyle egemenlikte saltanat yerine halka vurgu yapıyordu. 1946’da Demokrat Parti kurulduğunda topluma verdiği vaat adında saklıydı, vaadi Türk toplumunun özlemi olan demokrasiydi. 1961’de, haksızlığa uğramış, kapatılmış, yargılanmış DP’nin devamı olarak kurulan partinin adı, Adalet Partisi’ydi. 1961’de sanayileşmenin ortaya çıkardığı işçi sınıfı TİP’in kurulmasına zemin hazırladı. Bu dönemde CHP, taraftarı her geçen gün artan sol seçmeni kazanmak için, ideolojik yelpazedeki yerini “ortanın solu” olarak açıkladı. Bunun ardından da “Ortanın solu, Moskova’nın yolu” diye karşı sloganlar çıktı. Seçim malzemeleri Mehmet Alkan’ın arşivinden alınmıştır. Afişlerin bazıları ise, Tarih Vakfı arşivine aittir. Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212)343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr Seçim şarkılarına gelince... İlk plaklı propaganda 1939’da yapıldı. 196070’lerde plaklar seçim propagandasının ayrılmaz parçası haline geldi. 196180 döneminde neredeyse 1.5 yılda bir genel ya da yerel seçim yapılması bir seçim sektörü ortaya çıkardı. Seçim adeta bir geçim yolu oldu. Ses teşkilatı, broşürler, pankartlar, plaklar… Öyle ki aynı şarkıcının rakip partiler için övgü dolu şarkılar söylediği plakları satılıyordu. O dönemde partilerin resmi propagandasını yapan plaklar veya muhalif partileri eleştiren plaklar ve son olarak seçimlerle, partilerle, liderlerle dalga geçen, mizah plakları yapıldı. Zamanla bir propaganda aracı olarak plakların yerini kasetler, kasetlerin yerini video kasetleri, son olarak da CD’ler aldı. En
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle