Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 8 7/6/07 15:23 Page 1 PAZAR EKİ 8 CMYK 8 10 HAZİRAN 2007 / SAYI 1107 Kadının tarihini takı anlatır Arkeolojik buluntular kadının takı tutkusuyla birlikte takı modasını aydınlatıyor... Çorum Müzesi’nde açılan sergi obsediyen aynalar, kemikten elbise tokaları, küçük deniz hayvan kabuklarından kolyeler, kemik yüzükler, renkli taşlardan bileziklerle başlayıp tepelik, saç bağı, gerdanlık, iğne, halhalla İÖ üçüncü bin yıldan günümüze kadının tarihini ve takıyı anlatıyor… Ünlü Troia Hazinesi’nin Anadolu kökenini kanıtlayan bu takılar Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Kolye askılarının çoğu; kürek, kaşık, kepçe, yaprak, ikili idol, haç biçimli olarak altın ve tunçtan dövme ya da dökme tekniği ile yapılıyordu. İğneler altın, gümüş, tunç ya da kaplama olarak üretiliyor, bazılarına da akik ya da dağ kristalinden küre, oval, konik, üçgen, mercimek, çekiç, piramit boncuk başlıklar ekleniyordu. ESKİYAPAR TAKILARININ GÖRKEMİ Alacahöyük’ün çağdaş komşusu Eskiyapar’da ise, Troia Hazinesi’nde görülen sepet biçimli ya da altın damlacıklarla bezeli, 46 telin yan yana getirilip lehimlemesiyle oluşan yarımay biçimli küpeler, sonraki yüzyıllarda Hitit kadınlarının da beğendikleri süsler oldu. “Noomorfikhayvanımsı” görünümlü küpeler de değişik bir takı modeli idi. Troia’da rastlanan, 18 cm çapında “torkaltın boyunluk” gibi buluntular ile tanrı biçimli altın kolye askılıkları da göz ardı edilmemeli. Yerel prenslerin denetimindeki işliklerin uyguladıkları modayı, yerel ustaların yaratıcılıkları da Hayvanımsı etkiliyordu. İÖ 2. bin yılın ilk küpe... çeyreğinde, çivi yazısını henüz bilmeyen Hitit kent devletlerinde, Asur ticaret kolonilerinin iki yüzyıl kadar süren etkinliği ile MezopotamyaSuriye ilişkileri öne çıkınca, Boğazköy’de az da olsa ithal süs eşyasının kullanıldığı gözlendi. İÖ 17. yy’da Hititlerde siyasal birliğin gerçekleştiği dönemden, günümüze ulaşan tapınak belgelerinde sözü edilen süs eşyalarından henüz bulunan olmadı. Hititçe yazılı bu metinlerde “giysiler üzerinde altın süslemelerden” söz ediliyordu. Yukarı Boğazköy’den üçlü fildişi tanrı... İÖ 1200’lerde Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Anadolu’nun üzerine çöken karanlık çağ, Çorum kadınlarının ne tür süs eşyası kullandıklarına ilişkin ipuçlarını vermiyor. OrtaGeç Demir Çağı’nda Boğazköy, Alaca Höyük, Pazarlı, Eskiyapar’a İÖ 9. yy’da Trakya’dan göçen, Friglerden kalma çeşitli bilezik ve küpeler bulundu. Frig kadınlarının icadı “fibulaçengelli iğneler” döneme damgasını bastı. Perslerin sona erdirdiği Frigler sonrasındaki boşluğun ardından Büyük İskender’in ölümü ile başlayan Hellenistik dönemde Çorumlu kadınların Eros, çılgın kadın Menad, zenci, hayvan başlı küpelere rağbet ettikleri anlaşılıyor. İÖ 30’dan sonra Roma İmparatorluğu’nda Çorum’da altınla birlikte değerli, yarı değerli taş kullanımının arttığı, takılarda renkli camların kullanıldığı görüldü. Cam, tunç, demir gibi ucuz malzemeler kuyumculuğu geliştirdi, takılar yaygınlaştı. Hatta erkeklerde de yüzük, alınlık, fibula, kemer tokası kullanıldı. Lotus çiçeği Kadınlar, iğne, küpe, kolye, biçimli göğüs toka, fibula, bilezik iğnesi. yüzüklerden değil vazgeçmek, daha çeşitli kullanmaya başladılar. Hayvan başlı ve bitki bezemeli metal bilezikler çok sevildi. Renkli camdan burgulu bilezikler, yüzükler, kolyelere ait sarkaç modeller moda olurken, zincire asılı madalyonlar da gözdeydi. İS 415. yy’lar arası Çorum’da egemenlik kuran Bizans İmparatorluğu’nun başlangıcında Roma etkili takılar değişime uğrayıp yerlerini inci, safir, amatist, zümrüt gibi değerliyarı değerli taşlar ya da taklit renkli camlara bıraktı. Bu döneme ilişkin en bol rastlanılan takılar tunç ve demir metallerle camlar oldu. 1112 yy’da ise haç, sarmal, kuş, örgü biçim kurgular modaydı. Sergideki sedef bir Bizans takısında Aziz Yeorgios’un ejderi öldürme öyküsünü anlatıyor. Osmanlı kadının tepelik, saç bağı, gerdanlık, iğne, küpe, bilezik, yüzük, mühür, halhal, Boğazköy’den boğa (en zincir, köstek, solda). Lala su yüzük kemer gibi mührü (solda) ve Roma takılarıyla da döneminden bilezik. günümüze ulaşıyor. onya’da Çatalhöyük yerleşmesi, mağaradan çıkmış insanların gerçekleştirdikleri “neolitikyeni/cilalı taş çağı” denilen tarım devrimini anlatıyor. Dokuz bin yıl önce göl kıyısı olan bu ovada üretime geçen, hayvanları evcilleştiren insanlar, kerpiç evlerde yaşarlardı. Arkeolojik kazılarda neler bulunmadı ki! Volkanik cam “obsediyen” aynalar, kemikten elbise tokaları, küçük deniz hayvan kabuklarından kolyeler, kemik yüzükler, renkli taşlardan bilezikler... O yıllarda, Çorum’da insan yaşamı saptanamadı. Daha sonraki bin yıllarda “KalkolitikBakırtaş Çağı’nda” ham bakırla taştan sürtme ile yontularak yapılan boncuk ve kurşun takılar Anadolu’da moda oldu. Kazılar gösterdi ki artık Çorum bölgesinde de insan vardı ve kadınları da aynı modayı izlemişlerdi. Çorum Müzesi’nde bu ayın sonuna kadar sürecek sergi de işte bu modanın gelişimini anlatıyor. Vali Mustafa Toprak’ın himayesindeki serginin mimarları, Müze Müdür Vekili Dr. Önder İpek ve A.Ü. DTCF’den Doç. Dr. Tayfun Yıldırım. Türkiye’de 95 müze, 95 de müze birimi var. Bir ikisi dışında yer yokluğundan, “geçici” sergiler açılamıyor. Oysa depolarındaki nesneler ile değil 95, belki 195 müze açılabilir. Çorum Müzesi, olağandışı sergiyi Çorumlulara ve turistlere sundu. Ne yazık ki, bu sergi bitince, bu alan etnografya bölümüne dönüşecek, geçici sergiler de artık açılamayacak. Nasıl öncül valiler bir eski okulu görkemli bir müzeye dönüştürdülerse, Vali Toprak da etnografya için Çorum’un eski güzel yapılarından birini bu amaca ayırırsa, geçici sergilerin açılması da sürer. K Özgen Acar BAŞKENT HATTUŞAŞ TANRILARI Bu dönemin takıları, daha çok saç ve göğüs süsleri, küpeler, boyun bantları, muskalar, halhallar, bilezikler, yüzükler ve gerdanlıklardı. Boğazköy, Alacahöyük, Ortaköy “Şapinuva” kazılarında sallantılı tanrı, tanrıça, kutsal hayvan heykelcik takılarının kalıpları da bulundu. Kayalıboğaz ve Yukarı Boğazköy’de ise tunç tanrı ve fildişinden üçlü grup, aşağı kentte hörgüçlü boğa, kolye askıları saptandı. Yöredeki buluntulardan özellikle ikisi dikkat çekiciydi, saç örgüsü ile çerçevelenmiş, yuvarlak, hiyeroglifle “Lala su” yazılmış bir altın yüzük mühür ile Ortaköy’de “Şapinuva” bulunan eski Mısır uygarlığının önemli simgelerinden “lotus” çiçeği biçimli göğüs iğnesi. Altın lotusa kakılı çeşitli taşlardan oluşan bu takı AnadoluMısır ilişkileri açısından önem taşıyor. Acaba hangi Mısırlı prens, hangi Hitit prensesine gönderdi bu hediyeyi? Ortaköy’de ayrıca volkanik camdan yapılmış, yüksek estetiğin varlığını yansıtan süs eşyası, tunç bilezik ve iğneler de bulundu. Atatürk’ün başlattığı Alacahöyük kazısından sonra Boğazköy “Hattuşa”, Büyükkaya, Yarıkkaya, Kalınkaya, Kuşsaray, Pazarlı, Büyük Güllücek’teki buluntular Çorum’da “Bakırtaş Çağı” kadın takılarına damgasını basıyor. Bakırdan bilezikler, küpeler, domuz dişinden yapılma hilal biçimli kolye askılar dönemin modasının önde gelen takıları... İnsanoğlu, bakırın gevşekliğini sertleştirmek için kalayı ekleyip tuncu buldu. Erkekler tunçtan silah yaparken, kadınlar da tunçtan takıya özenmekle gecikmediler. Tunç bir yüzük, o bin yılda belki de günümüzün “tektaşı”ydı. Bununla da yetinmeyip altın, gümüş, “elektrumdoğal altın/gümüş alaşımından” dövme, döküm, “granülealtın damlacıkları”, kabartma, telkari, kakma gibi yöntemlerle yapılan takılarla alınlarını, kulaklarını, boyunlarını, kollarını, bileklerini, parmaklarını ve bellerini süslediler. Bu dönemde Alacahöyük’te (İÖ 23002000) 13 kral gömütlüğünde bulunan Hatti uygarlığının altın yapıtları, en görkemli takılar olarak öne çıktı. Bakırkalay karışımı “tunç”a ek olarak akik, kehribar, dağ kristalinden şerit, sallantılı baş bantları, alınlıklar dikkati çekti. Bu takılara ek olarak ince telden sarmal küpeleri, altın saç tokalarını, kulak tıkaçlarını, tunç tarakları, boncuklu, küre, oval, makara biçimli takıları da sayabiliriz. RESULOĞLU’NUN EŞSİZ TAKILARI Çorum’un Uğurludağ İlçesine bağlı, Resuloğlu Köyündeki Hatti gömütlüğünde 2003’ten bu yana Doç. Dr. Tayfun Yıldırım’ın başkanlığında kurtarma kazıları yapılıyor. Kazı alanı Eski Tunç Çağı’nda yaşamış, tarımcı, hayvancı, madenci bir toplum bir topluluğun gömütlüğü. Gömütlük, gizemli Kaleboynu Höyüğü’ne yaklaşık 1 km uzaklıkta. Resuloğlu’nda bugüne değin 157 taş sandık ve küp gömüt açıldı. Önemli bölümü yakın zamanda soyulmuş olmasına Düğme rağmen kazı heyeti küpeler... olağanüstü buluntulara ulaştı. Gömütlerde, Hattiler döneminden pişmiş toprak, maden ve değerli taşlardan yapılmış ölü hediyeleri ele geçti. Kadın ve çocukların küpeleri, kulak tıkaçları, saç halkaları, askılı kolyeleri, boyunlukları, bilezikleri, iğne ve halhallarıyla birlikte gömüldükleri saptandı. Erkeklerin de som altın, tunç üzerine altın kaplama boyunluklar, askılı kolyeler, iğneler, düğme biçimli küpeler kullandıkları görüldü. Gümüş takılar azdı. Bazı küpelerin üzerleri geometrik ya da çiçek bezemeliydi. Resuloğlu gömütlük alanı... İskeletin ayak bileğinde halhal var. Alacahöyük buluntularına koşut düğme türü küpeler dikkati çekti. Bir genç kıza ait gömütteki yarım ay biçimli saç halkası ise Mezopotamya’da Ur kentinde bulunan ErHanedanlar Devri saç halkalarına tam koşut bir örnekti. Resuloğlu gömütlüğünde altın, gümüş, elektrum gibi değerli madenlerden yapılmış örneklerin yanında akik, karneol, frit, fayans, taş ve deniz kabuğundan Akik kolye. yapılmış kolyeler öne çıktı. Özellikle akik kendine özgü biçimlere sahipti. Kolyelerde kullanılan boncuklar; silindir, fıçı, dilimli, boru, halka biçimli olup çoğunlukla tunçtan üretilmişlerdi. Renkli taşlardan yapılan askı takılarda akikler, çift topuz başı, yıldız, ay, çizme, üçgen, idol, haç, halka biçimliydiler. Akik kolye tanelerine Kalınkaya gömütlüğünde de rastlanmıştı. Uçları bükülmüş, halka biçimli tunç boyunlukların teknikleri Troia ile önemli benzerlikler gösteriyordu. Hattilerde güneş ışınlarının simgesi olan “svestikagamalı haç” kolye ilginçti. Bugüne değin bulunan benzerleri, elbise süsü olarak yorumlanıyordu. Burada bir iskeletin kolyesi içinde bulunması önemli bir kanıt yarattı. Tunç boyunluklara, halka biçimli tunç bilezik ve halhallara, bölgenin sevilen takıları olan tunç iğnelere her gömütte rastlandı. Resuloğlu gömütlüğü, Kafkaslardan doğru geldikleri sanılan Hititlerden önce Anadolu’nun yerel halkı Hattilerin, bir başka deyimle Çorum bölgesinin bilinen ilk insanlarının, İÖ 3. bin yılın sonlarında yaşayan kadınların takı modasının önemli belgelerini günümüze taşıyor Batı Anadolu, özellikle Troia Hazinesi ile bağlar kuran bu buluntular arasında burma tekniği ile yapılmış “tork” boyunluklar, Doğuda Mezopotamya’nın ay biçimli saç halkaları, delikli iğneler var. Resuloğlu buluntuları yalnızca Çorum’un değil Alacahöyük, Boğazköy, kültürel yerleşmelerin önemini ortaya çıkaran değerli bir ortak payda yaratıyor. Kaçakçılardan korumak üzere bu yıl da bilimsel kazının sürmesi beklenirken, yakınındaki boynu bükük Kaleboynu Höyüğü de sırasının kendisine gelmesini bekliyor. “Svestikagamalı haç” kolye.