Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 67 26/4/07 14:33 Page 1 PAZAR EKİ 67 CMYK 29 NİSAN 2007 / SAYI 1101 7 KANLI PAZAR Taksim, ABD 6. Filosu’nun İstanbul’a gelmesi protestolarına da ev sahipliğini yaptı. Dört gün süren eylemlerde başrol öğrencilerindi. Gençler, 15 Temmuz 1968’de Dolmabahçe’deki Amerikan bayrağını yarıya indirdiler. Gece saat 22.00’de ise, İstiklal Caddesi’nde gördükleri Amerikalı askerlere boya attılar. Ertesi gece, yer yine aynıydı, ama bu sefer Amerikan askerlerinin üstlerine yağdırılan, mürekkep ve çatapat oldu, 17 Temmuz’da da, bunlar taş ve yağlıboyaya dönüştü. 17 Temmuz akşamı Taksim Meydanı’na yürüyen öğrenciler, Cumhuriyet Anıtı’na 6. Filo yetkilileri tarafından konulan çelengi parçaladılar. Fikir Kulüpleri Federasyonu üyeleri, 18 Temmuz’da miting yapmak amacıyla tekrar Taksim’de toplandı. Bu, Amerikalıların Dolmabahçe’de denize döküldükleri mitingti. Bundan 10 gün sonra ise, Kadıköy ve Geyve “Milli Mücadele Mücahit Kahraman Milis Kuvvetleri Derneği”ne mensup Gaziler, Taksim’de bir miting düzenlediler. Amaç, “sağsol kavgasını” protesto etmekti. Öğrenciler, Şubat 1969'da yeniden İstanbul’a demirleyen ABD 6. Filo’sunu protesto etmek için “emperyalizme ve sömürüye” karşı bir hafta boyunca yürüyüşler yaptılar. 16 Şubat 1969 Pazar günü düzenlenen yürüyüş, Türkiye tarihinde “Kanlı Pazar” olarak yerini aldı. Toplu namazdan sonra Taksim Meydanı’nda toplanan sağcı bir grup “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla, filoyu protesto eden işçi ve öğrencilere saldırdı. Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan öldürüldü, 200 kişi yaralandı. TAKSİM TOPÇU KIŞLASI SANATÇILARIN 1999’DAKİ EYLEMİ Taksim Meydanı, Galatasaray Lisesi, Tünel... Türkiye’nin tüm muhaliflerinin seslerini duyurmak için gözlerini diktikleri üç merkez grevlere de tanık oldu, katliamlara da. İşçileri, kadınları, sanatçıları, köylüleri herkesi ağırladı, ama belleklere hep 1 Mayıs 1977 ile kazındı. Bundan iki yıl sonra da Taksim Meydanı kitlesel eylemlere kapatıldı. Şimdi DİSK herkesi 1 Mayıs’ta yeniden meydana çağırıyor... 1 MAYIS 1978 Taksim’in 135 yıllık eylem tarihi Esra Açıkgöz 1. Sayfanın devamı 1920’ler Beyoğlu’nun da değişmeye başladığı yıllardı. Ayazpaşa Mezarlığı'nın yerine apartmanlar dikilerek, Taksim bir yerleşim merkezine dönüştürüldü. Ancak hâlâ işçi eylemlerinin de merkeziydi. 1920’de işgalcilerin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs, İşçi Bayramı olarak kutlandı. Haliç’ten Beyoğlu’na yürüyen işçilerin talepleri, “Bağımsız Türkiye”ydi. 10 gün sonra, tramvay işçileri greve başladı. Bu eylem 1921’de de tekrarlandı. 1 Mayıs 1922’de Sultanahmet Meydanı'nda toplanan emekçiler, bando, mızıka eşliğinde uluslararası marşlar söyleyerek Galata’da başka bir grupla birleşti, Kâğıthane’ye yürüdüler. Yürüyüşün sonunda, emek ve emeğin değeri hakkında konuşma yapan, hatiplerdi. Ve 29 Ekim 1923. Cumhuriyeti kutlayanlar sokaklara taştı, elbette Beyoğlu da bu kutlamalara ev sahipliği yaptı. 8 Ağustos 1928’de Taksim’de, İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’nın yaptığı “Cumhuriyet Anıtı” 30 bin İstanbullu’nun katıldığı bir törenle açıldı. Anıtın bir yüzü Cumhuriyet Türkiye’sini, diğer yüzü ise Kurtuluş Savaşı’nı simgeliyordu. Böylece Beyoğlu, Cumhuriyet tarihindeki önemli yerini aldı. Taksim’de 3 Mart 1968’de ise AP güdümündeki MTTB, “Şahlanış Mitingi” yaptı. Antikomünist gösterisi olan miting, “Türkiye’yi Vietnam ve Küba yapmak” isteyenlerle mücadele için bir çağrıydı. 15 Haziran 1970’te DİSK’in çağrısı üzerine 70 bin işçi direnişe geçti. İşçilerin amacı, Sendikalar Kanunu’nda yapılan ve DİSK’in gelişmesini durduracak nitelikteki değişiklikleri protesto etmekti. İşçiler Kartal’da Ankara Asfaltı’nı; Bakırköy’de Londra Asfaltı’nı kapattı. Levent bölgesindeki fabrikalardan çıkan işçiler ŞişliTaksim yönünde yürüdü. 16 Haziran sabahı Kocaeli, Gebze, Kartal, Levent, Şişli, Bakırköy, Topkapı, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Silahtar’daki fabrikalardan gelen işçiler Taksim’e doğru yürüyüşe geçtiler. Taksim’e giden tüm yolları barikatlarla kapatan asker ve polislerle, işçiler arasında çatışma çıktı. Kadıköy’de açılan ateşle üç kişi, Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak, öldürüldü. 200 kişi yaralandı, yüzlerce işçi gözaltına alındı. Bu Türkiye tarihindeki ilk işçi ayaklanmasıydı. 70’ten sonra eylemciler üzerindeki baskılar daha da arttı. 1926’dan 1975’e kadar süren yasaklama döneminde kitlesel 1 Mayıs kutlaması yaşanmadı. Yarım yüzyıl sonra ilk yasal 1 Mayıs kutlaması 1975 yılında Türkiye Sosyalist İşçi Partisi girişimi ile Tepebaşı’nda bir düğün salonunda yapıldı, ama ilk yığınsal 1 Mayıs eylemi için 1976’yı beklemek gerekti. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, sokaklarda kutlanamayan 1 Mayıs İşçi Bayramı ilk defa 1976‘da kutlandı. Yer tabii ki, Taksim Meydanı’ydı. DİSK’e bağlı ve Türkİş’e bağlı işçi sendikalarının, diğer meslek ve demokratik yığın örgütlerinin mensupları Beşiktaş'ta toplanıp Taksim’e yürüdüler. Taksim’de yaklaşık 150 bin (bazı kaynaklara göre 400 bin) kişinin katıldığı bir miting yapıldı. Taksim Meydanı ‘76’dan sonra “1 Mayıs Meydanı” olarak anıldı. Taksim yine aynı yılın eylül ayında, Milliyetçi Cephe hükümetinin DGM Yasası’nı tekrar gündeme getirmesi nedeniyle DİSK’in yaptığı protestoya tanık oldu. Tarihe “DGM Direnişi” olarak geçen protesto, DİSK Yönetim Kurulu’nun Taksim anıtına siyah çelenk bırakmasıyla başladı. DİSK, “Genel Yas” ilan etti, Türkiye çapında yüz binlerce işçi üretimi durdurdu. 18 Eylül’de DİSK Yönetim Kurulu kararıyla Türkiye’de ilk kez motorize gösteri gerçekleştirildi. Beşiktaş’ta toplanan on binlerce işçi korna çalarak Taksim Meydanı’na çıktı. Aynı yılın 1 Mayıs’ında DİSK Başkanı Abdullah Baştürk ve bir grup SHP'li milletvekilinin öncülüğünde Taksim anıtına çiçek konuldu, çünkü yine mitinge izin verilmemişti. Taksim’e çıkmak isteyen işçiler ve sendikacılar ise polisin saldırısıyla karşılaştı. 81 işçi, temsilci ve sendikacı gözaltına alındı ve bir kısmı tutuklandı. 1 Mayıs l989’da İstiklal Caddesi’nden Taksim’e yürümek isteyen iki bin kişilik grup, polis tarafından dağıtıldı. Olaylar sırasında Mehmet Akif Dalcı alnından vurularak öldürüldü, katili bulunamadı. 400’ü aşkın gösterici gözaltına alındı. 12 Eylül’ün baskıları, edebiyat, sanat dallarında da etkisini gösterdi. 11 Kasım 1989’da Beyoğlu Adliyesi’nde çok sayıda sinema filmi, videokaset ve fotoğraf müstehcen ve sakıncalı oldukları gerekçesiyle yakıldı. 90’lara gelindiğinde artık Taksim, eylemlerle değil, eğlenceyle bir tutuldu. Yine de özellikle 1 Mayıslarda gözler alandaydı, eylem ancak burada anlam bulabilirdi. 90'da Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen grubun üzerine ateş açıldı, İTÜ öğrencisi Gülay Beceren felç oldu. Uzun aradan sonra Taksim’de gerçekleştirilen ilk kitlesel miting 13 Şubat 1993’te dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın çağrısıyla yapıldı. Özal, BosnaHersek’te devam eden savaşı protesto için Taksim Meydanı’nda miting düzenlenmesini istedi. Hükümet ortakları DYP ve SHP, Özal’ın amacının şov yapmak olduğunu ileri sürerek mitinge katılmadılar. Aynı yıl 7 Mart'ta bir grup kadın, “savaşlarda kadına tecavüze ve devletin kadın bedeni üzerindeki denetimine” dikkat çekmek için Beyoğlu’nda sokak sergisi açıp, bildiri dağıttılar. CUMARTESİ ANNELERİ’NİN MEKÂNI 28 Şubat 1994’te DİSK, Tünel’den Cumhuriyet Anıtı’na kadar “Darbe Heveslilerine ve Şeriata Karşı Yaşasın Demokrasi” sloganıyla bir yürüyüş yaptı. 30 Aralık 1994’te The Marmara Oteli’nin pastanesinde patlayan bomba yüzünden, yazar Onat Kutlar ile Yasemin Cebenoyan yaşamlarını kaybettiler. Eylemi, İBDAC üstlendi. İstanbul Emniyeti ise olaydan kısa süre sonra eylemin PKK tarafından yapıldığını ve sorumluların yakalandığını açıkladı. 1995 ise Beyoğlu’nda yapılan en uzun soluklu eylemin başladığı yıldı. Bir grup kadın, 27 Mayıs 1995’te ve onu izleyen dört yıl boyunca her cumartesi saat 12.00’de, “gözaltında kaybolan insanların bulunması, sorumluların ortaya çıkarılarak yargılanması ve artık kimsenin gözaltında kaybolmaması” talebiyle Galatasaray Lisesi önünde oturdular. Onlar, “Cumartesi Anneleri”ydi... Zaman zaman polisin sert müdahalesiyle karşılaşan kadınlara şiddet de uygulandı. 1996’da Taksim’de yine kadınlar sokaktaydı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Taksim’de basın açıklaması yaparak, “Barış Zinciri” oluşturdular. Polis, 8 Haziran’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi memurların Beyoğlu’ndaki oturma eylemine de sert müdahale etti. Aynı yıl, 31 Ağustos’ta DİSK’in “iktidarın zorunlu tasarruf fonu kesintilerine el koyma girişimini” önlemek amacıyla düzenlediği “Yağma Yok!” kampanyası kapsamında 10 Eylül'de yaptığı eylemin yeri de Taksim Meydanı’ydı. 24 Haziran 1999’da, Taksim’de yürüyenlerin önüne bu sefer, Türkan Şoray, Rutkay Aziz ve şarkıcı Şahsenem çıktı. Sanatçılar, “Kırmızı Işık Kazaları Araştırma ve Önleme Derneği'”nce başlatılan “Yollarda Ölmeyelim” kampanyası için Taksim Meydanı’nda imza topladılar. 30 Temmuz 2002’de Tansu Çiller, İstiklal Caddesi’nde “esnafla kucaklaştı”. Taksim, renkli eylemlere de sahne oldu. 16 Haziran 2004’te yaklaşık 50 “uzaylı” eylemci NATO’ya karşı Galatasaray Lisesi önünde toplandı! Taksim, 4 Aralık’ta “Anadilde Eğitim” hakkını istediği için hakkında kapatma davası açılan EğitimSen’li öğretmenlerin, meşaleleriyle aydınlandı. Öğretmenler, birkaç gün boyunca her akşam 19.00’da Tünel’de toplanarak, Galatasaray Lisesi önüne kadar meşalelerle yürüdüler. Zaman zaman da Taksim Gezi Parkı’nda oturma eylemi yaptılar. 5 Mart 2006’da kadınlar, “Kadın Fermanı” dedikleri ve haftalardır mahalle mahalle dolaştırarak taleplerin yazdırıldığı bez pankartları, Taksim’e taşıdılar. Taksim tramvay durağından başlayan yürüyüşte kadınlar “Görünmeyen Emek Sesini Yükselt”, “İki Yüzlü Namusunu Al, Başına Çal!”, “Başka, Başka, Başka Bir Dünya Eşit Özgür Kardeşçe” sloganlarını attılar. Aynı yılın 18 Kasım’ında ise Beyoğlu’nun misafirleri, Manisa Develi köylüleriydi. Köylerine katı atık bertaraf tesisi kurulmak istenmesini protesto eden Develililer, “siyanürlü altın”a karşı 14 Eylül 2004’te yaptıkları eylemleriyle gündeme gelen Bergamalı köylüler gibi yarı çıplak yürüdüler. Kadın eylemciler ise ellerindeki süpürgelerle Taksim sokaklarını süpürdüler. 7 Ağustos 2006’da Uluslararası Af Örgütü, İsrail ve Lübnan’a ateşkes çağrısında bulunmak için Galatasaray Lisesi önünde yere yatarak mumlu eylem yaptı. 11 Aralık 2006’da ise Taksim’de düzenlenen “Kerkük Türktür” mitinginde, “Asker bugüne lazım” pankartları taşınıyordu. 19 Ocak 2007. Taksim’de uzun zamandır olmadığı kadar kalabalık bir eylemci kitlesi boy gösterdi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in gazete önünde öldürülmesinden sonra, akşam saatlerinde Taksim Meydanı’n da toplanan binlerce insan Agos gazetesinin önüne yürüdü. “Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Hrant’ız” sloganlarıyla yürüyen grubun amacı, Dink’in katillerinin bulunmasıydı. Üç gün sonra, İstanbul tarihindeki kalabalık eylemlerden biri daha yine Dink için yapıldı. Halaskargâzi’deki Agos gazetesi önünde toplanan eylemciler, Dink’in cenazesinin peşi sıra Osmanbey’den Tak 1955’teki 67 Eylül Olayları’ndan bir kare... 1 MAYIS 1977 1977 1 Mayıs’ında, Taksim Meydanı’na 500 bin işçi çıktı. Beşiktaş ve Saraçhane’de toplanan emekçiler, “141142’ye hayır”, “Faşizme geçit yok”, “İşçiyiz, güçlüyüz, devrimlerde öncüyüz” sloganlarıyla iki koldan Taksim Meydanı’na yürüdüler. Akşam yedide alana giriş sürerken, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru, Sular İdaresi binasının üzerinden ve Intercontinental Oteli’nden (şimdiki The Marmara Oteli) kalabalığın üzerine ateş açıldı. Polis panzerleri topluluğun üzerine yürüdü. 37 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda işçi yaralandı. Resmi yetkililer ve medya olayı sol gruplar arasındaki çatışmayla ilişkilendirmeye çalıştı, İstanbul Valisi, 1 Mayıs katliamı nedeniyle, DİSK yöneticileri hakkında soruşturma açtı. Yargılama sonucunda bir çatışma olmadığı, olayların bir provokasyon sonucu patlak verdiği belirlendi, ancak sorumlular yakalanamadı. Susurluk kazasından sonra, 1 Mayıs katliamı sorumlularının da yargılanması için bir kampanya yürütüldüyse de yine bir sonuç çıkmadı. 1 Mayıs 1997’de, 20 yıllık hukuki zamanaşımı süresi doldu. KADINLAR DA BEYOĞLU’NDA 31 Aralık 1931’de Taksim Meydanı, yerli malı kullanılması için yapılan mitinge ev sahipliği yaptı. 22 Şubat 1933’te ise “VagonLi” adlı yabancı şirketin müdürünün, telefonda Türkçe konuşmak isteyen bir memuru işten uzaklaştırmasıyla “VagonLi Olayı” diye anılan protestolar başladı. Protestonun aktörleri üniversiteliler, mekânı ise yine Beyoğlu’ydu. Beyoğlu, işçi ve öğrenciler kadar kadınların eylemlerine de sahne oldu. 5 Aralık 1934’te Parlamento’nun kapısı kadınlara açıldığında, Türk Kadınlar Birliği, seçme ve seçilme hakkının verilişini kutlamak üzere Sultanahmet Meydanı’nda bir miting ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi. Taksim, milliyetçiler ve sağcıların da gözde eylem alanıydı. Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) 1936 Hatay Mitingi bunların en büyüklerindendi. Vilayetten izin verilmediği halde yapılan mitingde, Beyazıt Meydanı’nda toplanan binlerce üniversiteli ve liseli Taksim’e kadar yürüyüp Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koydular. Polisin müdahale ettiği mitingten sonra, MTTB izinsiz gösteri yaptığı için kapatıldı. 13 Kasım 1938’de Taksim Cumhuriyet Anıtı, bu sefer de, “Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet”i koruyacaklarına ant içen gençleri ağırladı. Taksim, eylemlerin olduğu kadar eğlencenin de merkeziydi. 4 Ağustos 1940'ta İstanbul Belediyesi halka ucuz eğlence sağlanması amacıyla Taksim Gazinosu’nu açtı. 8 Mart 1944’te New York Metropolitan Operası burada bir konser verdi. Böylece Taksim artık yurtdışından gelen grupları ağırlayan bir eğlence merkezi haline dönüştü. Muhalefetin rotasından çıkmadı, ancak eylem yapmak giderek zorlaşıyordu. 4 Aralık 1945’te yaşanan “Tan Hadisesi”nin bitiş noktası yine Taksim’di. Milliyetçi gençler Beyazıt Meydanı’ndan yürüyüşe geçip Tan gazetesi binasını tahrip ettikten sonra, Taksim Meydanı’na çıktılar. MTTB’li gençlerin Taksim’de boy gösterdikleri diğer bir eylem ise, 15 Ocak 1950'de Yunanistan'ın Kıbrıs konusunda tutum ve davranışını protesto ederek, Eminönü’nden Taksim’e yaptıkları yürüyüştü. Aynı yıl, Taksim siyaset tarihindeki önemli bir ismi de ağırladı. İsmet İnönü’nün Taksim Meydanı’nda yaptığı CHP mitingine on binlerce kişi katıldı. 15 Mart 1953’te İstanbul Tekstil Sendikaları’nın, Zeytinburnu Çimento Fabrikası işçilerinden 53'ünün işten çıkarılmasını ve tazminatlarının ödenmemesini protesto etmek için Taksim’de yapmak istedikleri mitinge izin verilmedi. 6 Eylül 1955. 13.00'te, radyonun Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve bombalı bir saldırı yapıldığını duyurmasından sonra, bu olayı protesto edenler, Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı gibi azınlıkların yoğun olarak yaşadığı yerlere saldırdılar. İki gün süren olaylar sonucunda, Beyoğlu’ndaki dükkânlar yağma edildi, binalar yerle bir edildi. 16 Rum ve bir Ermeni vatandaş hayatını kaybetti, 32 Rum da ağır yaralandı. Bu, Türkiye'nin geçmişindeki “hassas” olaylardan biriydi. 50 yıl sonra bu olayın kınandığı “67 Eylül Olayları” sergisi yine milliyetçiler tarafından basılacaktı, çünkü milliyetçi saldırganlık yeniden hortlamıştı… 1967 Kıbrıs mitinginden bir kare... 60'lar eylemlerin arttığı yıllardı. 22 Şubat 1962’de tarihe “22 Şubat Darbe Girişimi” olarak geçen ve İsmet İnönü'nün “Harbiyeliler aldatılmıştır” diye tanımladığı bugünden sonra, bazı Harbiyeliler Cumhuriyet Anıtı’na “Harbiyeli aldanmaz” yazılı bir çelenk bıraktılar. Taksim, İstanbul dışından gelen eylemcilerin de uğrak yeriydi. 31 Ağustos 1966’da Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçileri Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koydular. Bu aynı zamanda Deniz Gezmiş’in ilk gözaltına alındığı mitingti. Öğrenci dernekleri 22 Kasım 1967’de Beyazıt’ta başlayıp, Taksim’e yürüyecekleri bir “Kıbrıs Mitingi” düzenledi. Deniz Gezmiş’in Dolmabahçe’deki bir vapurdan aldığı Amerikan bayrağı Taksim’de yakıldı. 25 Şubat 1968’te Taksim Meydanı’nda ikinci “Uyanış Mitingi” yapıldı. Amaç, 17 Şubat 1968’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Çetin Altan’ın Adalet Partililere (AP) “Çoğunluğunuz var, ama ağırlığınız yok” demesinin üzerine, 20 Şubat’ta Çetin Altan ve Yunus Koçak’ın Meclis’te AP’lilerin saldırısına uğramalarını kınamaktı. 8 Mart’ta Taksim bu sefer de kadınları ağırladı. Bergama köylüleri, Taksim’de eylemde... sim‘e, oradan da Yenikapı’ya kadar yürüdüler. 12 Mart 2007'de Galatasaray Lisesi önünde “Cumhuriyet için el ele” adlı miting düzenlendi. Lise, 14 Nisan’da ise, aralarında sanatçıların ve gazetecilerin olduğu ve Nokta dergisine polis baskınını kınayan bir grubun Taksim Meydanı’na yürüyüşünün başlangıç noktasıydı. Ve 1 Mayıs 2007... DİSK, meslek odaları ve bazı kitle örgütlerinin açıklamaları, iki gün sonra Taksim Meydanı’nın tekrar 1 Mayıs’a ev sahipliği yapacağı yönünde. Bu yıl, aynı zamanda 1977 1 Mayısı’nın da 30. yılı. Valilik Taksim’de 1 Mayıs yapılmasına izin vermeyeceklerini yineledi, “Taksim Meydanı’na çıkanlar, sonuçlarına da katlanırlar” dedi. Sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları ise, hâlâ failleri bulunmayan 77 1 Mayısı’nı hatırlatmak için Taksim’e çıkmakta kararlı. İstekleri, Taksim’in eylemlere açılması. Tıpkı, her yılki polis haftası etkinliklerine, futbol maçı kutlamalarına, yılbaşı konserlerine açıldığı gibi. MİTİNGE GELMEYİN! Taksim Meydanı, 77 1 Mayıs’ından bir ay sonra, 3 Haziran 1977’de bir mitinge daha ev sahipliği yaptı: CHP mitingi. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel, bir mektupla Ecevit’i mitingte suikasta uğrayacağına dair uyardı. Ecevit ise radyodan yaptığı konuşmasında halka kendisine suikast düzenleneceği yolunda istihbarat raporu verildiğini açıkladı ve halktan ertesi gün mitinge gelmemelerini istedi. Yine de 3 Haziran’da Taksim Meydanı doldu. 1977’de, sinema emekçilerinin Ankara’ya yaptıkları “Yeni sansür yönetmeliğini protesto yürüyüşü” yine Taksim’de başladı. 1978 Nisan’ında DİSK/Tekstil Sendikası’nın Beyoğlu Şube binası bombalandı. Taksim, bir yıl önce tarihinin en kanlılarından birine sahne olsa da, 1978 1 Mayıs’ında yine eylem yeri olarak seçildi. Bu mitingin talebi 1 Mayıs 77’nin faillerinin bulunmasıydı. Geçen yılı aratmayan bir kalabalık doldurdu meydanı. Yasaklı olan TKP’nin pankartları açıldı. Bu Taksim’de yapılan son 1 Mayıs’tı. 1979 ve 1980 1 Mayısları çeşitli engellemelerle karşılaştı. İstanbul’da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasağa rağmen 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler tutuklandı. VE 1980’LER... 80’ler Türkiye’nin en çok çalkalandığı ve baskıların da arttığı yıllardı. 22 Haziran 1980’de İstanbul Belediye Başkan Yardımcısı ve CHP Beyoğlu İlçe Başkanı Bülent Demir öldürüldü. 12 Eylül’den sonra uzunca bir süre 1 Mayıs’ın kutlanmasına izin verilmedi. Ta ki 1 Mayıs 1987’ye kadar. Sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamlarından oluşan yaklaşık bin kişilik bir grup Cumhuriyet Anıtı’na 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi. 1988’de, Uluslararası İstanbul Film Festivali’ndeki iki filmin müstehcenlik ve İslama aykırılık nedeniyle sansürlenmesi, Elia Kazan dahil festivale katılan tüm sanatçıların ve Yeşilçam camiasının katıldığı bir yürüyüşle protesto edildi. Yer yine Taksim’di. Slogan ise, “Uluslararası sanatsal etkinliklerde sansür olamaz!” SEVGİLİ İSTANBULLULAR Taksim Meydanı’nda 12 Eylül’den sonra ilk toplantıyı 4 Kasım 1982’de Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren düzenledi. “1982 Anayasası’nı Devlet Adına Tanıtma Programı” kapsamında yaptığı toplantıda Evren “Sevgili İstanbulllar” diye başlayıp sayfalarca süren konuşmasında Taksim Medyanı’na dair sözler de söyledi: Bu meydanın tarihe mal olmuş adının bile değiştirilmesi için, “1 Mayıs Meydanı” dedirtmek için az mı çaba sarf edildi? Milletin reaksiyonundan çekinmeselerdi onu da yapacaklardı. Eğer 12 Eylül Harekâtı yapılmasa ve onlar bu harekâtı yapsalar ve muvaffak olsalardı, bu meydanın ismi ne olacaktı biliyor musunuz sevgili vatandaşlarım? “Kızıl Meydan” olacaktı. Bu meydanda az mı vatandaş kanı akıtıldı? Bir tarihte, 1 Mayıs’ı kutlayalım derlerken, 36 vatandaşımızın kanları bu meydana aktı. Artık o günler geride kaldı. Onlara sebep olanlar, bugün adil Türk mahkemeleri önünde hesap vermektedirler. 1516 Haziran’da, Taksim’e çıkmak isteyen işçiler... Dört yıl süren “Cumartesi Anneleri” eyleminden... EğitimSen’li öğretmenlerin meşaleli eylemleri...