Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 5 25/10/07 14:45 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 28 EKİM 2007 / SAYI 1127 5 Bu işyerinde grev var! Türk Telekom’un sendikalı 26 bin işçisi grevde, çünkü aynı işi yaptıkları, aynı kıdemdeki sendikasız işçilerin kendilerinden fazla maaş almasını engellemek istiyorlar. Bu farkın nedeninin, işçileri sendikasızlığa özendirmek olduğunun farkındalar. Grevlerinin diğer işçiler için bir kıvılcım yarattığının da... Röportaj: Esra Açıkgöz / Fotoğraf: Vedat Arık E şit işe eşit ücret. Yıllardır eylem meydanlarında bağrılan bu slogan, tam da Telekom işçilerinin grev nedenini anlatıyor. Çünkü Türk Telekom’da çalışan sendikasız bir işçinin maaşı ile aynı kıdemdeki sendikalı işçinin maaşı arasında yarı yarıya fark var. Siz bu yazıyı okuduğunuzda, onlar ya grevlerinin 13. gününde ya da taleplerini kabul ettirmiş olacaklar. Çünkü sonuna kadar gitmekte kararlılar. Biz de Telekom çalışanı Elif İçağasıoğlu ve Fedai Aydın’la Gayrettepe’deki Telekom Genel Müdürlüğü önündeki eylemleri sırasında konuştuk... Elif İçağasıoğlu (ortada), işe başladığı ilk gün sendikalı olmuş, çünkü örgütsüz mücadele edilemeyeceğini biliyor. Destek için gelenler oluyor mu? F. Aydın: Sendikalardan, sivil toplum kuruluşlarından geliyorlar. Bizim yaratacağımız bir kıvılcım, diğer emekçiler için büyük bir alev olacak… İşveren, bizi kamuoyuna karşı suç işliyormuşuz gibi göstermeye çalışıyor. Kimi zannediyor ki, onların işini yapmak istemiyoruz. 20 yıldır yaptım senin işini, ancak şimdi hakkımızı arıyoruz, bunu anlasınlar... Bugün grevin beşinci günü. İlk günün heyecanı daha bir başkadır, ama bugüne kadar neler yaşadınız? E. İçağasıoğlu: Sabahtan gece yarılarına kadar buradayım. Grev olduğundan beri eve en erken gidişim 10’dur. Sonuna kadar götüreceğiz bu grevi, geri adım atmayacağız, kararlıyız. F. Aydın: Çalışanlar, arkadaşım olmasına rağmen ilk gün çok kızdım onlara, çok “yuh” çektim. Üç gün mazeret bildirmeden işe gitmeme haklarını kullanarak çalışmasalardı, çok şey çözülebilirdi. O yüzden kızgındık, ancak sonraları baktık çevik kuvvetin aramızda sorun çıkarıp bizi dağıtmak gibi düşüncesi var, daha alttan aldık. Greve çıkma hakkı olmayan bazı arkadaşları geceleyin işe geriye çağırdılar, yasal hakkımızı kullanarak engelledik. Aileniz grevde olmanızı nasıl karşılıyor? E. İçağasıoğlu: Dokuz yaşında bir oğlum var, greve girdiğimizi anlattım, “Oley, artık ben de çadırda yaşayacağım” diye sevindi, ama maalesef çadır kuramadık... Eşim de Telekom’da çalışıyor. O, yönetenler kategorisinde olduğu için kapsam dışı, ancak bana destek vermek için istirahat aldı. Sabahakşam burada. F. Aydın: 14 yaşında bir çocuğum var, o yüzden eşim evden ayrılamıyor. Ancak şimdi arayıp, “Hayatım, buraya gel” desem, gözünü kırpmadan gelir. Samimiyetle söylüyorum ki, nereden incelirse oradan kopsun... İnsan gibi yaşayabilecek ücret istiyoruz. Kaç senedir Telekom’da çalışıyorsunuz? Fedai Aydın: 20 yıldır. Şu anda Gayrettepe müşteri temsilciliğindeyim. Telekom’un çalışmadığım servisi kalmadı diyebilirim; teknik, yeraltı, pazarlama... Elif İçağasıoğlu: 15 yıl oldu. Muhasebedeyim. Aynı zamanda İl Telekom Müdürlüğü işyeri temsilcisiyim. Ne zamandır sendikalısınız? E. İçağasıoğlu: İşe başladığımdan beri. En kötü örgütün bile örgütsüzlükten iyi olduğunu düşünüyorum. İşçi sınıfı şu anda çok silik ve sinik yaşıyor. Birçok işkolunda sendikasız çalışılıyor. Sendikalı oldukları için işten çıkarılanlar da seslerini çok fazla duyuramıyorlar. F. Aydın: İşe girdiğim günün ertesinde sendikalı oldum. İnsanın yüreğinde varsa, mutlaka katılıyor. Ben hakkımızı birlikte arayalım diye katıldım, çünkü tek tek koruyamayız. Benim yapabileceğim şeylerle, 26 bin işçinin yapabileceklerini düşününce arada büyük fark olduğunu göreceksiniz. Greve çıkma süreci nasıl gelişti? E. İçağasıoğlu: İşveren greve çıkacağımızı sanmıyordu. Çok hafife aldı bizi, ancak beşinci günümüzdeyiz ve büyük kayıplara uğradıkları halde, biz ayaktayız mesajı vermeye çalışıyorlar. Fiber kabloların taşeron firmalarca koparıldığını tespit ettik, dava açacağız. Bizim arıza yaratmaya ihtiyacımız yok; var olan arızaları gidermemek, amacımıza ulaşmamız için yeterli. F. Aydın: Grevi beklemiyordum. Her zaman böyle sorunlar oluyordu, ancak Türkİş anlaşıyordu, biz de kabul ediyorduk mecbur. Greve çıkana kadar hep muallaktaydık. Ömrümde ilk defa böyle bir grev yaşıyorum. İnsan evladını evlendirirken gu Fedai Aydın, her sabah altıda geliyor Türk Telekom Genel Müdürlüğü’ne, gece yarısına kadar kalıyor. rurlanır, mutlu olur ya, şimdi öyleyim. Gönüllü gözcülük yapıyorum. Beş gündür, sabah altıda gelip gece 12’ye kadar kalıyorum. İşverenden talepleriniz neler? E. İçağasıoğlu: Var olan haklarımızı elimizden almaya çalışıyor. Özelleştirmelerden önce 112 günlük ikramiye ödememiz vardı. Özelleştirmelerden sonra bu ikramiyelerden vergi kesmeye başladılar. Kaybımızı kapatmak için ikramiyelerimizin 120 güne çıkarılmasını istiyoruz. Onlarsa 52 günlük ikramiye teklif ediyorlar. Bunlardan da öte, işveren sendikalılarla sendi kasız işçiler arasında ücret farkı yaratarak işçileri sendikaya üye olmamaya özendirmeye çalışıyor, buna karşıyız. Telekom işçileriyle gurur duyuyorum. Kendimle de. Kaç kişiden bahsediyoruz? E. İçağasıoğlu: Sendikasızlar da dahil, 30 bin işçi vardır. 26 bin 580 işçi grevde. Peki sendikalılarla sendikasızların maaş farkı gerçekten çok fazla mı? E. İçağasıoğlu: Aynı kıdemde, aynı görevi yapan sendikalı işçi 800 YTL alırken, sendikasızı 1.400 alıyor mesela. AVRUPA FİLMLERİ FESTİVALİ 2 KASIM’DA ANKARA’DA BAŞLAYIP, KARS, SAMSUN VE SARAYBOSNA’YA GİDECEK Gezici Festival yola çıkıyor Müge Serçek A vrupa Filmleri FestivaliGezici Festival, 13.’süne 2 Kasım’da Ankara’da başlayacak. 915 Kasım’da Kars’a, 1720 Kasım’da Samsun’a uğrayacak, yolculuğuna 2125 Kasım’da Saraybosna’da nokta koyacak. Festivalleri yalnızca sinema seçkinlerinin değil halkın da hak ettiğine inanarak şehre film götürmeyi amaçlayan festivalde ödül alan, övgüye değer bulunan uzun metraj, kısa ve belgesel film gösterimlerinin yanı sıra söyleşi, panel, konser, atölye, sergi, gibi pek çok etkinlik yer alacak. Festivalin uluslararası yarışması Kars’ta yapılacak. Jürinin değerlendirmesi sonucu en iyi film, Kars Belediyesi tarafından verilecek 20 bin Avro tutarındaki Altın Kaz Ödülü’nü; ikinci seçilen film ise 5 bin Avro tutarındaki Gümüş Kaz Ödülü’nü almaya hak kazanacak. Ayrıca Sinema Yazarları Derneği Jürisi SİYAD Ödülü’nü verecek. “Kısa İyidirAvrupa Panoraması” bölümündeki bir film, festival izleyicilerinin oylarıyla 1000 Avro değerindeki Kısa Film İzleyici Ödülü'nü kazanacak. Uluslararası yarışmada Altın Kaz Ödülü için yarışacak ve Türkiye’deki ilk gösterimleri yapılacak filmler arasında kesinleşenler, Sırp yönetmen Srdan Golubovic'in katıldığı bütün festivallerden ödüllerle dönen filmi “Tuzak”, İsveç’ten Anders Nilsson’un ülkesindeki şiddeti sorguladığı “Karanlık Çökünce”, “Uçan Hollandalı” filmiyle ünlenen Jos Stelling’in tuhaf bir dostluğu anlattığı son filmi “Duska”, Hırvat yönetmen Ognjen Svilicic’in bu yıl birçok festivalde boy gösteren filmi “Armin”, Estonyalı yönetmen Ilmar Raag’ın gerçek olaylardan yola çıkarak çektiği “Sınıf”… Festivalde ayrıca Alman yönetmen Volker Einrauch’un çok iyi geçinen iki ailenin oğullarından birinin diğerini öldürmesiyle ortaya çıkan gerilimi anlattığı “Öteki Çocuk”, Romanya sinemasının önemli isimlerinden Nae Caranfil’in, Romanya’nın Osmanlılara karşı verdiği bağımsızlık savaşını filme çekmek isteyen bir yönetmenin öyküsünü anlattığı “Sonrası Sessizlik”, Polonyalı yönetmen Andrzej Jakimovski’nin, Varşova Film Festivali’nin açılışını yapacak filmi “Küçük Oyunlar” ve Semih Kaplanoğlu’nun Cannes Film Sonrası Sessizlik. Yönetmen: Nae Caranfil Festivali’nde beğeni kazanan filmi “Yumurta” da yer alıyor. Karanlık Çökünce’nin yönetmeni Anders Nilsson, Duska’nın yönetmeni Jos Stelling, Sonrası Sessizlik’in yönetmeni Nae Caranfil, Küçük Oyunlar’ın yönetmeni Andrzej Jakimovski ise festivale katılacak isimler arasında. Gezici Festival bu yıl Kars’ta 2. Uluslararası Gençlik Organizasyonu’na da ev sahipliği yapıyor. Avrupa’nın 19 ülkesinden genç sinemacılar, Kar Film Yapım Atölyesi çerçevesinde, geçen yıl Nobel Edebiyat Ödülü alan yazar Orhan Pamuk’un Kar romanından yola çıkılarak Kars kenti ile ilgili kısa filmler çekecekler. NISI MASA’nın 6. kez düzenlediği ve bu yıl teması “Döngü” olan Avrupa Kısa Film Senaryo Yarışması jürisi de Kars’ta toplanacak. Seçilen en iyi üç senaryoyu filme çekmek için senaristlerine destek olan ve en iyi 10 senaryoyu Ocak 2008’de Fransa’da düzenlenecek ClermontFerrand Kısa Film Festivali’nde gerçekleşecek “Senaryo Geliştirme Kursu”na gönderen yarışmanın jüri başkanlığını Türkiye’den bir yönetmen üstlenecek. Gezici Festival bu yıl ilk kez, kısa film yönetmenlerine, profesyonel oyuncular ve profesyonel bir teknik ekiple film çekme olanağı sağlamak amacıyla Kars Öyküleri Kısa Film Sınıf. Yönetmen: Ilmar Raag Senaryo Yarışması düzenleniyor. Seçici Kurul üyeleri Önder Çakar, Zeki Demirkubuz ve Ümit Ünal’ın değerlendirmeleri sonucu Emre Akay’ın Küçük Bir Hakikat, Ülkü Oktay’ın Zilo, Özcan Alper’in Moto Guzzi, Zehra Derya Koç’un An Be An ve Ahu Öztürk’ün Açık Yara adlı senaryoları seçildi. Bu senaryolar, Seçici Kurul üyeleri ve senaristlerin katılımıyla düzenlenecek bir atölyeyle geliştirilerek projelerin yapım süreci başlayacak. Hrant Dink’e adanan “Öteki” bölümünde Tony Gatlif'in Latcho Drom adlı yapıtının da yer aldığı kısa ve uzun metrajlı filmlere yer verilirken, Türk Sineması 2007 bölümünde Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında ve Handan İpekçi’nin Saklı Yüzler adlı filmleri izleyiciyle buluşacak. Yılmaz Güney, doğumunun 70., “Yol” filmininse 25. yılı olması nedeniyle Yol filminin şimdiye kadar ortaya çıkmamış görüntülerinin izleneceği bir gösteri ile anılacak. Yapımcı Donat Keusch, kurgucusu ve yönetmeni Şerif Gören, oyuncuları ve teknik ekibinin de katılacağı gösterimde, film hem bilinen hem bilinmeyen haliyle izleyiciye sunulacak ve Yol’u yaratan ekip tekrar filmi değerlendirecek.