Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 12 25/10/07 14:53 Page 1 PAZAR EKİ 12 CMYK 28 EKİM 2007 / SAYI 1127 İnsanlık hali sergide Azade Köker, “İnsanlık Hali” sergisinde insanmekân ilişkisini irdeliyor. Parçaları birleştirerek oluşturduğu fotoğraflarla, insanların başka hallerini göstermeyi amaçlıyor. Köker, “Bu ifadeleri biraz da rahatsız eden bir faktör haline getirdim” diyor. Fotoğraf: Vedat Arık Esra Açıkgöz zade Köker’in Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açılan sergisi, “İnsanlık Hali” insanların farklı yönlerini gösteriyor. Parçalar birleştirilerek oluşturulan fotoğraflar, bir puzzle havasında. Parçalardan bütüne her varışınızda ise, bir insanın farklı hallerini gözlemliyorsunuz. Sergi, 10 Kasım’a kadar sürecek. Eserlerinizde, insan sizin için hep ön planda oldu. Bu serginizde de öyle... İnsanın olmadığı sanat yoktur. Sanatta neyi yok yaparsak asıl konumuz odur bence. Ben bu sergideki bir fotoğraf hariç hepsinde, mekânı yok ettim. Neden? Mekânınızın yüzde yüz sağlam olduğunu kim söyleyebilir... Hiçbir zaman garanti altında değiliz, onu biliyoruz. En azından 11 Eylül’den itibaren biliyoruz. Seramik, kil, heykel, kâğıt… Çeşitli malzemeleri kullanan bir sanatçısınız. Bu sergi, fotoğrafı ilk kullanışınız... Fotoğrafçı olduğumu iddia etmiyorum. Fotoğrafın getirdiği bir direkt anlatım, açıklık var, onu kullanmak istedim. Bunu nasıl anlatıma uygun hale getirebilirim, endişesi ile fotoshopla uğraştım. Belki bundan sonra obje yapacağım, bilmiyorum. İnsanların sanatçıları hapsetmeye hakkı yok. Elementlerle uğraşan bir insanım. Bir kâğıt ıslandığı, kuruduğu, yandığı zaman ne olur, onlar beni ilgilendiriyor. Hiçbir zaman yenilik yapmak, yeni bir metod bulmak için uğraşmadım. Önemli olan mesajımı verebilmek. O mesajı vermek için de parça parça fotoğraflardan bir bütün oluşturdunuz... Aslında fotoğraf dediğiniz parıldar, pürüzsüzdür. Detaydan bütüne giderek, farklı bakışlar gösteriyor; parçaları birleştirerek gerçeği görmek gerektiğini anlatıyorum. Beni ilgilendiren insanın başka yönlerini ortaya çıkarabilmek. Bu ifadeleri rahatsız eden bir faktör haline getirdim. Medya bizi o kadar çok resim bombardımanına tutuyor ki, neyi alıp almayacağımızı bilemiyoruz. Angela Merkel ve Condoleezza Rice’ın fotoğraflarına da yer vermişsiniz. Dünya siyasetinde önemli yer tutan bu iki kadını seçme nedeniniz neydi? Onlar da bizim özel hayatımıza girdiler. İzleniyorlar, konuşuluyorlar. Sadece söyledikleri değil, bakışları, elbiseleri, incileri bile tetkik ediliyor. Kadınlar onları ya destekliyor ya da eleştiriyor, ama sonuçta onunla ilişkiye giriyor. Fotoğraflar neredeyse insan boyutunda. Daha fazla gerçeklik duygusu yaratıyor... Evet, daha çok etkiliyor. Bu bedenselliğimizle de ilgili. Büyük olması bedenselliğimizi provoke ediyor, ancak tabii mekânda iyi yerleştirilmişse, yoksa hiçbir işe yaramaz. Fotoğrafların bir kısmı albümünüzden. Oysa hep özel hayatın mahremiyeti tartışılır. Serginizin buna da atıfta bulunduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım... Tabii, bu aynı zamanda magazine eleştiri. Özel hayatın ne kadarı özel, ne kadarı değil, onu bugün de sorgulayamıyoruz. Neyin özel, neyin kamusal olduğunu göstermek çok zor. Mesela aslında burada çıplak bir fotoğraf sergisi yapabilirdim. Muazzam bir olay olurdu. Oysa Avrupa’da öyle olmuyor, çünkü artık vücutlar kimliğin bir parçası. Siz bedenle özellikle de kadın bedeni ile çok ilgileniyorsunuz… O ilgim hep devam edecek. Lütfü Kırdar’daki fuarda, Mac Art Gallery’nin standında, kafesli tel içinde bir elbise çalışmam sergilenecek. Berlin’de eğitim aldıktan sonra dönmeyip orada bir atölye açtınız. Şimdi Braunschweig Teknik Üniversitesi’nde Plastik Sanatlar Enstitüsü’nü yönetiyorsunuz. İstanbul ve Bodrum’da da atölyeleriniz var. Bütün bunlar sanatınıza nasıl yansıyor? Mesela, Braunschweig, bir ormanın içinde çok güzel bir okul ve ben orası sayesinde ağaçla yakınlaştım, Milas’ın yanan ormanlarını gösterdiğim bir orman resimleri sergisi açtım. Türkiye’ye hem içeriden hem dışarıdan bakabilen biri olarak nasıl görüyorsunuz? Şu anda korkutucu… Başka ülkeye hücum etmek ne demek? Sadece Hitler zamanında böyle oluyor sanıyorduk, ancak demek ki her halk buna hazır. Medeniyet denen şeye inanmıyorum. A