Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R PAZAR 2 25/10/07 14:43 Page 1 PAZAR EKİ 2 CMYK 2 28 EKİM 2007 / SAYI 1127 Huzurlu melankoli Ali Deniz Uslu ink Martini piyanist Thomas M. Lauderdale tarafından sivil toplum örgütlerinin gösterilerinde dinleti vermek üzere 1994’te Portland Oregon’da kurulmuş. Grubun kurucusu, şarkı yazarı, piyanisti Thomas Lauderdale, “Unutulan hikâyeler bizi heyecanlandırıyor. Biz geçmişin daha saf ve daha nahif olduğunu düşünüyoruz” diyor. Amerikan dış politikalarına ise öfkeli. Bu politikalar yüzünden insanların birbirlerine düşman edildiğini anlatıyor, masumların ve sivil halkın öldürüldüğünü vurguluyor. Amerikalı grup bu yüzden de son albümlerinde bir Ortadoğu efsanesi olan Abdül Hamid Hafız’ın “Bukra wba’doyarın ve sonraki gün” şarkısını söyleyerek, yanlış politikaları ve düşmanlıkları reddediyor. Pink Martini İstanbul dinleyicisi için özel bir isim. İlk konserinizden bu yana da seyirci ile iyi bir iletişiminiz var. Zaten Türkiye’de pek çok şehirde konser verdiniz. Bu yakınlığı nasıl yakaladınız? Açıkçası özellikle Avrupa izleyicisiyle çok sıcak bir iletişim kurabiliyoruz. Bu biraz da kültürel farklılıklarla yakınlığımızla ilgili sanırım. Avrupa izleyicisi şarkılara eşlik eden, bilerek dinleyen bir izleyici ve biz bunu İstanbul konserlerinde de yaşıyoruz. Pink Martini son albümleri “Hey Eugene”nin dünya turnesi kapsamında 3031 Ekim’de İstanbul’da. Türkiye’de sadık bir hayran kitlesine sahip grup kendilerini müzik arkeologları olarak tanımlıyor. Farklı kültürlerin geleneklerini, dillerini ve tarihlerini bilmenin ne büyük bir zenginlik olduğunun da farkındalar. P Pink Martini dünya müziğinin peşinde. Kendinize de “müzik arkeologları” diyorsunuz. Müziği geçmişte aramak nasıl bir şey? Unutulan hikâyeler, otantik şarkılar bizi heyecanlandırıyor. Geçmişin hikâyelerinde de bugünkü gibi aşklar, ayrılıklar var. Biz geçmişin daha saf ve daha nahif olduğunu düşünüyoruz. Pink Martini epey kalabalık bir ekip. Sahnede de bir tiyatro ruhu ile performans sergiliyorsunuz. Biraz bundan bahseder misiniz? Samurayların aşk şarkılarından, Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar pek çok müziğin içindesiniz. Peki ya Anadolu türküleri? Böyle bir çalışma düşünüyor musunuz? Özellikle İstanbul şarkılarını ve klasik Türk müziğini öğrenmeye çalışıyoruz. Amerikalı bir grupsunuz. Şarkılarınız ise her dilde ve umut dolu. Hatta son albümünüzdeki Arap efsanesi Abdül Hamid’in şarkılarından “Bukra wba’doyarın ve sonraki gün” parçası var. Sözün özü Amerikan T SHO G SLIN Her şarkımız, gittiğimiz konserlerdeki tepkilerle yeni anılar eklemiş oluyoruz. Birbirimize bakarak dahi anlaşabiliyoruz. Şarkılarımız her çalışımızda yeniden doğuyor. Sanırım bu sıcaklığı seyirci iyi hissediyor. Diğer taraftan şarkıların öykülerini paylaşmayı da seviyoruz. Bu da tiyatral bir anlatım veriyor müziğimize. Pek çok dilde şarkılar söylüyorsunuz. Fransızca, İtalyanca, Japonca, Hırvatça, İspanyolca... Bunu özellikle solistimiz China çok iyi başarıyor. Onun Fransızca söylediği şarkıların Fransa’da ne kadar büyük ilgi gördüğünü anlatamam. Biz farklı dillerin benzer öykülerini, benzer duygularını bulup çıkarıyoruz. Bu anlamda zaten evrensel olan müziği, Pink Martini olarak şarkılarla çoğaltıyoruz. politikaları ve Bush yönetimi hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu şarkıyla aslında mesaj veriyoruz. Yanlış politikalar yüzünden insanlar birbirlerine düşman ediliyor. Masumlar ve sivil halk öldürülüyor. Albümdeki şarkısını yorumladığımız Abdül Hamid 50’lerden 70’lere kadar tüm Ortadoğu’nun efsanesi haline gelmiş bir şarkı yazarı ve aktör. Onun şarkısını Amerikalı bir grup olarak söylemekle, yanlış politikaları ve düşmanlıkları reddediyoruz. Zaten bu şarkı ile ilk kez Arapça şarkı söylemiş olduk. Albümünüzden bahsedelim biraz da. “City of Night” aklımda benim. China ve benim beraber yazdığımız “City of Night” tüm yorgunlukları unutturabilecek kadar keyifli bir şarkı. Albümde perküsyon dahisi Martin Zarzar’ın Chopin’den alıntılar yaptığı harika bir bestesi var; “Mar Desconocido”, Pedro Almodovar filmlerini çağrıştırıyor. Abdül Hamid Hafız’ın “Bukra wba’doyarın ve sonraki gün” şarkısı da albüme Bollywood filmleri havası verdi. Albümlerimiz hayat dolu. Daha doğrusu yaşam enerjisi yüksek. Melankolik, ama bir o kadar da huzur verici. Üç virtüöz aynı sahnede! aha önce Yngwie Malmsteen, Steve Vai, Michael Schenker, Dave Weckl ve Chick Corea gibi usta isimleri müzikseverlerle buluşturan RTN Organizasyon, 4 Kasım gecesi üç virtüözü aynı sahnede bir araya getiriyor. Günümüzün en önemli gitar virtüözleri arasında yerini gösterilen Tony MacAlpine, Big’in efsanevi bas gitaristi Billy Sheehan, Planet X, Derek Sherinian (Dream Theater) gibi isimlerle çalışan ünlü davulcu Virgil Donati. Bu üçlüden oluşan Slingshot’ın konseri Tuborg Green sponsorluğunda, KRock FM 94.5 ve Yüxexes’in katkılarıyla gerçekleşecek. Adres ise Balans Music&Performance Hall. Bu üç özel isimden Tony MacAlpine “Modern Müzik Virtüözitesi” ile eşanlamlı. Klasik ve caz müzik etkilerini hard rock içerisinde gitar ve klavye ile birleştiren Tony MacAlpine, 20 yılı aşkın parlak solo kariyerinin yanı sıra Steve Vai ve Planet X gibi isimlerle de çalışmış bir virtüöz. Bir diğer usta isim Billy Sheehan bas gitar çalış stiline yenilikler getiren, 80’lerde New York çıkışlı grubu “Talas” ile kült statüsüne ulaşmış bir virtüöz. Sheehan, Platin satış başarısına ulaşan iki albüme sahip. Bugüne kadar sayısız ödül alan Billy Sheehan, Guitar Player dergisi okuyucuları tarafından beş kez “En İyi Rock Bas Gitaristi” seçildi. Virgil Donati ise davul denildiğinde akla gelen en büyük yeteneklerden. Bugüne kadar Planet X, Steve Vai, CAB, Scott Henderson, Steve Walsh, Tribal Tech, Frank Gambale, Derek Sherinian, Mark Boals, Dave Stewart, Mick Jagger, Josh Stone ve daha birçok isimle kayıt yapıp turlayan Donati izleyenleri büyüleyen bir tekniğe sahip. İşte bu üç isim 4 Kasım gecesi “Devil’s Slingshot” ismiyle hafızalardan uzun süre çıkmayacak bir müzik ziyafeti sunacak. D