02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 TEMMUZ 2006 / SAYI 1060 ??Burcu sen bas gitaristsin... Bu tarz müzikte az kadın enstrümanist var. Genelde bas çalanlar da ayrıntıya önem verirler. Basgitar çalmanın nedeni bu mu? Burcu: 15 yaşlarımdayken fark ettim ki, müzik dinlerken hep arka tarafları dinliyorum. Gitar solo atıyor, ama benim kulağım arkada saklanan seslerde. Şarkı sözlerini hiçbir zaman tam olarak ezberleyemedim. Ayrıntıları fark etmeyi severim. Ayrıca çekingen biriyim, bunun da etkisi olmuştur. Asaf: Sadece kadınlardan ya da erkeklerden oluşan gruplar bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Ali: Erkek ve kadınlar arasında, aslında olmayan bir çelişki yaratılıyor. Kadınlarla erkeklerin aynı grupta olmaları çelişkiyi azaltır. Kadınsı duyguları Burcu gitarıyla, Aslı sesiyle ortaya koyuyor. Erkek ağırlıklı gruplarda maço bir hava esiyor... Sizin grupta erkek fazla, ama dişi bir ruh var. Belki de Aslı’nın sahnedeki performansı buna etkendir. Asaf: Bu sadece Aslı’dan kaynaklanmıyor. Gruptaki erkeklerin içindeki ruh da etken olabilir. Asaf sende doğaçlama pratiği var. Asaf: Rutin hayatı, önceden planlanmış şeyleri sevmiyorum. Sıkılıyorum. Ben değiştikçe müzik de değişiyor. ENSTRÜMANI SU BORUSU... Sanki bir ayindeymişsin gibi davranıyorsun sahnede. Asaf: Çağdaş büyücü derler bana. Şamanizm’den çok etkilenirim. Müzik benim için ritüel bir ayin havasında. Aslında müziğe geç başladım. Her şeye geç başladım. Daha doğrusu, geç büyümeye başladım. Asıl işim resim. Mimar Sinan’dan mezunum. Performans sanatıyla da uğraşıyorum. Seksenlerde ilk deneysel müzik çalışmalarıma başladım. O zamanlar su borularını, plastik boruları üflüyordum. Görenler deli diyordu. Onun dışındaki enstrümanları normal biçimde çalmayı sevmiyorum zaten. Kendimce çalma teknikleri geliştirdim. Burcu: Yolda ne bulsa alıyor, bundan nasıl bir ses çıkarırım diye uğraşıyor... Ali: Elektrik süpürgesini bile müzik aleti olarak kullanıyor. Hatta ilk tanıştığımızda kendine bir piyano almıştı, ama tuşlarını kullanmak istemedi. O tuşları çıkarıp tellerinin arasına su boruları sıkıştırdı; öyle çaldı. Sen müziğe nasıl başladın Aslı? Aslı: Okul korosunda başladım. Önce flüt çaldım, sonra klavye eğitimi aldım. Daha sonra öğretmenimin ısrarıyla bir okul konserinde şarkı söyledim. Sahneye solist olarak çıkmak bambaşka duygular yaşatmıştı bana. İnsanların beni dinliyor ve alkışlıyor olması enstrüman çalarken yaşadığım duyguya hiç benzemiyordu. O zaman anladım; sahne benim olamam gereken yerdi ve mikrofon da elimde olmalıydı. Biz hepimiz zenciyiz, diyorsunuz bir şarkınızda... Ali: Merkezin dışındayız, ötekiyiz. Ama bana asıl zenci Asaf’mış gibi geliyor. Ali: Olabilir. Hepimiz zenciyiz bir imge. Kendimiz gibi olmaya çalıştıkça kararıyoruz. Örneğin Avrupa’nın zencileri İrlandalılardır. Müzikleri de kültürleri de öyledir. Türkiye’de zenci olmak, Beyaz Türk olmamak anlamına geliyor. 12 Eylül’den beri sistematik olarak yaratılmaya çalışılan; düşünmeyen, televizyonla, cinsellikle uyuşturulan tek tip insan modeli var. 12 Eylül’den sonra muhalefet olan herkeste bir ağıt havası vardır. Hüzün, karamsarlık hâkimdir. Biz en ciddi konulara bile eğlenceli yaklaşıyoruz. Asaf ağabey gibi birinin, Burcu gibi basçı bir kızın böyle bir grupta olması çok karşılaşılan bir durum değil. Yılma ise çok küçük yaşta davul çalmaya başlamış ve geleneksel vurmalı aletlerle ilgileniyor... Aslı batı müziği eğitimi almasına rağmen gırtlağı doğu müziğine yatkın. Sonuçta hepimiz buralıyız. Köklerimizde alaturka var. Yaptığımız müzik İstanbul müziği. Ölü adamın sandığı: Efektlerin gücü adına... Zirvede bir anti star Aslı Selçuk Kökenlerinin Cherokee, İrlanda, Alman soyundan geldiğini, çağlar öncesinden de Navajo’luk taşıdığını söyleyen Johnny Christopher Depp, on üçündeyken kendi rock grubu The Kids’i kurdu. On beşinde rockçı olmak için okulunu bıraktı. İlk sınavını yirmisinde Iggy Pop’un konseri öncesi sahne alarak verdi. Grubu dağıldıktan sonra şansını sinemada deneyen melek yüzlü Johnny, Elm Sokağı Kâbusu (1984), Müfreze (1986) filmlerinde küçük rollerde oynadı. İlginç fiziği ona 21 Jump Street (198790) dizisindeki polis dedektifi rolünü getirdi. Böylelikle 1963 Kentucky doğumlu Depp bir anda gençlerin idolü oldu. Tim Burton’ın Edward Makas Eller’deki (1990) hilkat garibesi Edward rolü ününü yaydı... Burton onun için “Görüntüsünden çok büründüğü kişilikle ilgileniyor. Değişmeyi, risk almayı çok seviyor” dedi. Deep ise daha sonraları Ed Wood (1994), Sleepy Hollow (1999), Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nda da (2005) birlikte çalıştığı Burton’u “Beni Tim kurtardı” diye tanımladı “Yoksa az daha Hollywood’un sürekli ürettiği bir et parçasına dönüşecektim”. Uyuşturucuiçki bağımlılığı, yasalarla başının derde girmesi, Sherilyn Fenn, Winona Ryder, Kate Moss gibi ünlülerle ilişkileri onu hep basının ilgi odağı yaptı. Kapısında River Phoenix’in aşırı dozdan öldüğü L.A.’deki The Viper Room Kulübü’yle ünlü oyuncu Bela Lugosi’nin evini satın aldı. Hollywood’un kalıplaşmış dünyasından sürekli kaçan Deep, Cry Baby (1990) Amerikan Rüyası (1992), Dead Man (1995), Donnie Brasco (1997), Las Vegas’ta Korku ve Nefret (1998) gibi bağımsız yapımlarda, John Waters, Emir Kusturica, Jim Jarmusch, Mike Newell, Terry Gilliam gibi yaratıcı yönetmenlerle çalıştı. Gilliam için Depp olağanüstü bir insan, gerçekten sıra dışı bir oyuncu. “Deep’in egosu yok” diyor “Çoğu aktör çirkinleşmek istemez oysa o her şeyi yapmaya hazırdır. Yeteneği sonsuz, her şeyi oynayabilir”. Johnny Depp, kendisine, Hollywood’a, gişe getirisine karşın yine de yıldızlaşmış bir oyuncu. Kendisinin de “Düşler Ülkesi”ndeki (2004) rolüyle aday olduğu Oscar’ı Sean Penn’in kazandığını duyunca çok sevindi. “Benim için on yaşındaki bir çocuğun Kaptan Jack’e bayıldım demesi Oscar’dan daha önemli” diyerek gösteri dünyasında az bulunur bir davranış gösterdi. Dev yapımlardan köşe bucak kaçan oyuncu sonunda bunlardan birinde yer aldı, ama ahlaklı kahramanın kutsanması durumu Kaptan Jack’in uzağından bile geçmedi. Jack, kuyruğu sıkıştı mı sıvışan bir korsan. “Jack’in her yaştan insanın sevdiği kalıcı bir Disney karakteri olmasını istedim. Disney’in klasiklerini yıllardır izlerim, insanlar o karakterlerden her yaşta aynı zevki alırlar. Tek isteğim Jack’i çocuklar kadar zor beğenen aydınların da sevmesiydi” diyen Depp, sempatik antikahraman Jack Sparrow’u oynarken çok eğleniyor. “Karayip Korsanları: Siyah İnci’nin Laneti”nin senaryosunu alır almaz hamama kapanan aktör, kaptanın görünümü üstünde çalışmaya başladı: Keith Richards’ın küpeleri, yolculuklardan toplanan takılar, tüyler, altıngümüş kaplama dişler, siyah kalemli gözler, uzun örgü saçlar, sarhoş denizci yürüyüşü, kesintili bir vurgulama... Çalışma sırasında yapım bölümünden mırıldanmalar duyan Depp, bir gün yapım ekibine “Sizlere saygım var, ama tüyleri, takıları eleştirerek karakterin bütünlüğünü bozuyorsunuz” dedi gülerek. Sonuç, gördüğünüz gibi, iki, hatta üçüncü filmde de Johnny Depp var... Johnny Depp, “Karayip Korsanları 2: Ölü Adamın Sandığı” filminde... ?? Filmde Erkan Can, Akasya Asiltürkmen, Serhat Özcan, Levent Tülek gibi bildik simalar var. Onları nasıl ikna ettiniz, film için ne kadar para harcadınız? Neredeyse hiç para harcamadım. Sadece bir iki taksi ve beraber yediğimiz yemeğin parası söz konusu. Arabaları Yiğit Otomotiv’den rica ettim, ekipmanı dizilerden topladım, yetkililerini ikna edip birkaç saatliğine Tepe Nautilus’un otoparkını kullandım. Oyuncuları da tek tek filmi anlatarak, rica ederek ikna ettim. Bu girişkenlik nereden geliyor böyle? Daha önce bir süre işletme okumuştum, ondan olabilir. Film söz konusu oldu mu, Meclis’in içinde bile çekebilirim. Sonuçta yazdığım şeye güveniyorum. İnsanlar, bana filmin başına “Bir Barış Bayraktar Filmi” yazdığım için güldüler, ama bu, birdenbire olmadı. Beş yıldır kısa film çekiyorum ve şimdiye kadar hiç profesyonel sette çalışmadım. Yine de bir megolamanlık durumu söz konusu galiba... Bunu saklamıyorum. Kısa filmime “Bir Barış Bayraktar” filmi yazacak kadar megolamanım. Bunu da şu anlamda doğru buluyorum: Dünyanın en iyi cümlesini duysam da, bana ait olmadığı için, onu filmimde kullanmam. Filmlerim tamamıyla bana ait. Sizin için Tarantino’nun Türkiye şubesi diyenler olmuş... Kimin olsa hoşuna gider herhalde... Başta çok hoşuma gitti, çünkü 300 YTL’ye film çekiyorsunuz ve yaptığınız iş, Tarantino’yla kıyaslanıyor. Filmin Pulp Fiction’a benzediğini söyleyenler de oldu, ama alakası yok. Zaten filmin DVD’si Tarantino’nun şirketine de gönderildi, şimdi onun yorumunu merak ediyorum... Siz neler izliyorsunuz? Çöplük gibiyim. Reklamdan belgesele, yarışmalardan Yeşilçam filmlerine her şeyi izliyorum ve sadece sürekli CNBCe izleyenlere sinir oluyorum. Şu yeni filminizden biraz daha bahsetsek... Senaryo tam bitmedi, ama bir sexshop soygunu hikâyesi anlatacağım. Eylül, ekim gibi çekimlere başlayacağız. Şahin K., Cem Yımaz ve Nicholas Cage oynayacak... İşin şakası bir yana, kadromuz aynı Erkan Can, Levent Tülek, Akasya... Güven Kıraç ve Nuri Alço’yu da düşünüyorum. “Karayip Korsanları: Siyah İnci’nin Laneti”nin gişe başarısı, korsan filmlerini eski itibarına kavuşturdu. Bunda film kadar, bir anti kahraman karakteri çizen Johnny Depp’in de payı vardı. Siyah kalem çekilmiş gözlerine, cinsiyet kalıplarını kırıp atan bedenine Amerikalı izleyici yine büyük ilgi gösterdi. “Karayip Korsanları 2: Ölü Adamın Sandığı” rekor kırdı... Film, Türkiye’de de gösterimde... W alt Disney Stüdyoları “Karayip Korsanları: Siyah İnci’nin Laneti” 2003’te gösterime girdiğinde, korsan filmlerinin artık devrini tamamladığını, gişe şansının çok az olduğunu düşünüyorlardı. Disney’in ünlü yazar Robert Louis Stevenson’ın “Hazine Adası”nı 1950’de sinemaya uyarlamasından 53 yıl sonra unutulmaya yüz tutmuş korsan filmlerini yeniden gündeme getirmesi ilginç bir atılımdı. 140 milyon dolara çıkan “Siyah İnci’nin Laneti”nin dünya gişe getirisi 653 milyon dolara ulaştı, yediden yetmişe çok sayıda izleyicinin içindeki özgürlük tutkusunu, serüven arayışını, korsanlık ruhunu, haylazlık isteğini uyandırdı. Yönetmen Gore Verbinski’nin sınırsız düş ve mizah gücü, olağanüstü görsel vizyonu, üçkâğıtçı, sempatik Kaptan Jack Sparrow’da Johnny Depp’in ayrıksı oyunculuğu bu serüven, eğlence, komedi, romantizm, gerilim, fanteziyi barındıran filmin artı puanlarıydı. İlk filmin başarısını gören Disney yetkilileri, hemen 400 milyon dolar harcayarak ikinci ve üçüncü bölümleri peşpeşe çektiler. “Karayip Korsanları 2: Ölü Adamın Sandığı”nda batıl inançlı, güvenilmez, yine de sevimli Kaptan Jack Sparrow’un (Johnny Depp), Derin Denizlerin Hâkimi olarak bilinen hayalet gemi Uçan Hollandalının lordu korsan Davy Jones’a (Bill Nighy) kan borcu olduğu ortaya çıkar. Jack borcunu ödeyemezse sonsuza dek Jones’un hizmetine yazgılanarak köle si olacaktır. Kurtuluşu ancak Jones’un yüreğini söküp sakladığı sandığı bulmaktadır. Ancak sandığın peşinde başkaları da vardır. Will Turner’la (Orlando Bloom) Elizabeth Swann’ın (Keira Knightley) evliliği yine suya düşer, sevgililer Jack’le birlikte kendilerini katlanarak büyüyen serüvenin ortasında bulurlar. İlk filme oranla daha eğlenceli, sürükleyici olan “Ölü Adamın Sandığı”nda tüm karakterler değişip geliştirildi. Kadroya yeni katılanlarsa ahtapota dönüşmüş Davy Jones, Will’in kayıp babası Bill Turner (Stellan Skarsgard), Jamaiklalı kadın kâhin Tia Dalma (Naomie Harris), Doğu Hindistan Ticaret Şirketi’nin başkanı Lord Beckett (Tom Hollander). İkinci bölüme ayrıca deniz efsanelerinden, doğaüstü öykülerden esinlenilerek Jones’un kilitli sandığı, deniz canavarı Kraken, efsane gemi Uçan Hollandalı yerleştirildi. İlkine göre üç kat görsel efekt içeren yapımın okyanusun dibinde geçirdikleri yüzyıllık zaman süresinde organizmalara dönüşen Jones ve mürettebatı, dijital yaratımın son noktasında duruyor. Üçlü ve dev çarkın içindeki düello sahneleriyse çok eğlenceli. Gore Verbinski, öyküyü ve karakterleri göz ardı etmeksizin, efektleri insanöykü bileşkesinin hizmetinde kullanarak ortaya sürükleyici, düşsel, 32 kısım tekmili birden bir çalışma çıkarmış. Doyasıya eğlenmek, gülmek, egzotik mekânlara yol alarak hoşça vakit geçirmek istiyorsanız “Karayip Korsanları 2: Ölü Adamın Sandığı” sizi bekliyor. CUMHURİYET 07 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle