02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 TEMMUZ 2006 / SAYI 1060 MOR VE ÖTESİ düş mü, kâbus mu? Mor ve Ötesi, yeni albümü “Büyük Düşler” ile yeni bir fırtına yaratmaya hazır. Grup, bu albümde geçmişi ile yüzleşirken müzikal farklılıklarını da şarkılarına yansıtıyor. Muhalif duruşlarından ise taviz yok. Kapitalist sisteme sert eleştiriler getiren ilk Mor ve Ötesi 18 Temmuz Salı akşamı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alacak. Ali Deniz Uslu or ve Ötesi Türkiye’deki rock müzik dönüşümünde önemli bir yere sahip. Çünkü hem popüler hem de marjinal yanını koruyabilen nadir gruplardan. Politik söylemleri ise öğretici mesaj verme kaygısından uzak hatırlatma ve eleştiriye yönelik. Çünkü estetik ile sıkıcılık arasında ince bir çizgi olduğunu farkındalar. Onların yapmak istedikleri unutturmamak ve hafızaları tazelemek. Duruşları ve söylemleri ise her dönem samimiyetsizlik eleştirilerinden payını alıyor. Bu eleştirileri fazla konuşup, sermayeye sataşmalarına bağlıyorlar, ama bu onların yollarına hızla devam etmelerine engel değil. Mor ve Ötesi’nin yeni albümü “Büyük Düşler”in miks çalışmasında “Foo Fighters” ve “Therapy?” gibi gruplarla çalışan Chris Sheldon’ın imzası var. Albümün prodüktörü ise bir önceki albümlerinde harikalar yaratan Tarkan Gözübüyük. 18 Temmuz Salı günü Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverler ile buluşacak Mor ve Ötesi grubundan Harun Tekin ve Kerem Kabadayı ile yeni albümlerini konuştuk. M klipleri “Şirket” de bunun kanıtı. “Dünya Yalan Söylüyor”, Mor ve Ötesi’nin en çok ses getiren albümü oldu ve yeni albüm “Büyük Düşler” için beklentiler arttı. Önceki albümün başarısı bu albüm öncesi sizi tedirgin etti mi, ya da bu başarının gölgesinde kalmak gibi bir derdiniz oldu mu? Kerem: Temel tedirginliğimiz, her albüm öncesi yaşadığımız yaratım süreci aslında. Bu tedirginlik de bir önceki albümlerden bir adım ileride bir çalışma yapmak adına verdiğimiz uğraşın sonucu, yani önceki albümün başarısı ve satış oranlarının üstümüzde yarattığı baskıdan kaynaklanmıyor. Zaten o tedirginlik yaratıcılığı pekiştiriyor. Harun: Bu albümü fütursuz bir poppaket olarak bekleyenler çoktu, ama gördüğünüz gibi öyle olmadı. Şarkılarda geçmişimizle yüzleştik. Bir dönem krizler yaşadık. İçsel çatışmalarımızı ve grubun müzikal tartışmalarımızı tümüyle şarkılara yansıttık. BİZ SAMİMİYETSİZİZ... Mor ve Ötesi son dönemde Türk rock müziğinin lokomotifi oldu. Hem rock hem de pop dinleyicisinden kabul gördü. Bu popülerlik sizin muhalif söyleminizi ve tutumunuzu biraz geride bıraktı sanki... Harun: Bu, “Dünya Yalan Söylüyor” albümünün getirdiği bir durum. O albümde bizim hissettiğimiz duygular ile bu sözü geçen topluluğun hissettikleri arasında bir selam gönderme var. Ama ne o topluluk Mor ve Ötesi dinleyicisi olmaktan ne de biz o gönderdiğimiz selamlardan ibaretiz. Ama sizi samimiyetsiz bulanlar hiç de az değil... Harun: Bu bana, “leopar desenliyim” diyen bir leoparı hatırlatıyor. O yüzden “biz samimiyetsiziz” demeliyiz belki de. Aslında biz çok fazla konuşarak, röportaj vererek risk alıyoruz, elbette bazen çelişiyoruz. Daha az konuşsaydık şu an çok daha “cool” ve samimi bir grup olabilirdik! Hiçbir şey söylemezseniz gizemli olabilirsiniz. Susup hiç konuşmayıp çok samimi olan sanatçılar var, bu da gizemin samimiyeti olsa gerek! Kerem: Bizi samimiyetsizlikle suçlamak kolay. “Hayır kardeşim, sermayeye laf atma, ben bilmem ne grubunda yazıyorum, ben de onlardanım” demek ise zor. İlk klibiniz “Şirket” söylemi ve görsel anlatımı ile dikkat çekici. Şarkıda “şiddetin meşru haline bakıp ağlayamam” derken sermaye odaklı sisteme karşı sert bir duruşunuz var... Harun: “Şirket” ve “Darbe” parçaları enteresan bir ikili oluşturuyor. Şirket, neo liberal söylem eleştirileri içeren bir şarkı. Bunu da şiddet, vahşet, dehşet gibi fiziksel referanslar üzerinden yapıyor. “Darbe” ise söylemini fiziksel referanslar üzerinden değil de serbest piyasa, divanı harp gibi farklı kavramlar üzerinden aktarıyor. Kerem: Biz yıllarca şirketlerle boğuştuk, çatışmalar yaşadık. Bu şarkı bana verdiğimiz mücadeleyi ve kazandığımız zaferlerimizi hatırlatıyor. Günümüzde ise müzik ve kültür üretimi sermayeden bağımsız değil. Kültür, sermayenin fanusunda yeşertiliyor. POLİTİK BİR GRUBUZ... Müzik ne kadar politik olmalı? Harun: Bu çok zor bir tarif. Müzik politik olmalı, ama bu sıkıcı bir anlatım getirmemeli. Biz kaybettirilen hafızayı tazelemeye çalışıyoruz. Amacımız hatırlatmak, öğretmek ve arka planını göstermek değil. Diğer yandan odak noktamız aydınlatma, öğretme gibi tepeden bakan bir yere kayarsa estetik ikinci plana itilebilir. Bu da müziğin çekiciliğini düşürür. Biz zaten müziğimizin dışında, röportajlarla ve yaptıklarımızla politik bir grubuz. Konuşmalarımız, tavırlarımız, desteklediğimiz projeler bunun kanıtı. Kerem: Müzikte politik sınırı çizmenin bir anlamı yok. Estetiği politikadan ayırmadan, estetiğinin politik karakterini kabul ederek üretmek gerekir. Sponsorlu dev bütçeli festivallerden geçilmiyor. Siz de bu konudaki çelişkilerinizden dolayı çok eleştirildiniz... Harun: Müzik gruplarının zar zor yaşadığı ülkelerde markalar çok fütursuzca işler yapabiliyorlar. Sponsor ve sanatçılar arasında farklı bir ilişki oluyor, sponsor bir şeyleri bahşeden güçlü ve haklı taraf olmayı kafasına koymuş. Sanatçı da bir çeşit minnettarlıkla her şeye “evet” diyen bir konuma getiriliyor. Burada kimseye suçlamak çok doğru değil. Herkes bir bedel ödüyor. Netice de burada büyük boşluklar var ve onlar da ciddi bir direnişle karşılaşmadıkları için hemen dolduruluyor. Günümüzdeki siyasi durum hakkında neler düşünüyorsunuz? Harun: İktidardan hepimiz rahatsızız, ama ana muhalefet partisinden daha fazla rahatsızız. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir partinin genel başkanının son on yılda yaptığı en parlak önerinin ligden düşmenin kaldırılması olduğunu düşünürsek bana hak verirsiniz! CUMHURİYET 16 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle