22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 16 TEMMUZ 2006 / SAYI 1060 Biz hepimiz zenciyiz Dinar Bandosu’nun üyeleri, beş ayrı karakter: Asaf, Burcu, Aslı, Yılma ve Ali. Benzerliklerini değil, farklılıklarını ortaya çıkarmayı yeğliyorlar, kadınerkek çelişkisi de onlar için bir cümleden ibaret. Dinar Bandosu, müziğin merkezinin dışında duran onlarca gruptan sadece biri. 12 Eylül sonrasını biliyorlar, eksilmeyi, popüler olmanın, piyasaya düşmenin yaratacağı çöküşü... Yine de karamsarlıktan iz yok müziklerinde; dertlerini eğlenerek, eğlendirerek anlatıyorlar... Dinar Bandosu... (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Soda, Ruj, Deli Gömleği Müzikte merkezin dışında, çatlaklardan sızan, şimdilik sessizce akan bir nehir var. Gerçek müziğin kaynağı oralarda aslında. Sonra nasıl oluyorsa yüzeye çıkıyorlar... Rashit’in bir zamanlar röportajlarında söylediği “Ne kadar popüler olursak o kadar düşüyoruz” sözüne paralel şeyler yaşanıyor. Kimileri ise bu popüler piyasaya düşmeden geri çekiliyor, vazgeçiyor. Örneğin Bukalemun, bunların en iyilerindendi. Kimileri de Cemiyette Pişiyorum, Ayyuka, Kafabindünya, Deli Gömleği, Siya Siyabend, Gevende, Kör Talih gibi yollarına devam ediyor, albüm çıkarma şansı arıyor ya da albüme hiç yüz vermeden kendi müziklerini yapıyor. Değişik kulvarlar var; bir yanda modern rock, bir yanda psychedelic temalar taşıyan müzikler, yerellik arayışında deneysel takılanlar, son dönemlerde artış gösteren punk Ruj... grupları... Onları farklı kılan “nitelikli müzik” yapma istekleri. En önemlisi de, sistemli bir şekilde yayılıyorlar, yani gümbür gümbür geçen yıl Roxy Müzik Günleri’nde üçüncülük ödülü geliyorlar.. aldı. Grubun müzikal altyapısı hayli sağlam. Soda İstanbul kökenli olan, ancak elemanlarının gibi onlar da bu dönemin ruhunu, yalnızlıklarını, okulları nedeniyle 2001 yılında Muğla’da açmazlarını yansıtıyor. Şarkılarında karamsar bir kurulan, geçen yıl Kasdav Üniversitelerarası havanın hâkim olmasında, yaşadıklarının payı var. müzik yarışmasında birincilikle Dolayısıyla samimiler. Ankara’daki durgun hayatı ödüllendirilen Soda, dönemin ruhunu da İstanbul’daki yoğun tempoyla karşılaştıran Ruj: yansıtan, modern rock tarzında şarkılarıyla “Evet, biz buraya gelince şaşırıyoruz. Ankara’da dikkat çekiyor. Kent yaşamının getirdiği hızın insanlar günlerce evden çıkmaz, bilgisayar başında ve kaosun içinde kaybolan, diğerini geçmek oturabilir ya da arkadaşlarıyla eve kapanabilir. Çok için ezmek gerektiği fikri aşılanan insanlara fazla imkânımız yok. Kayıt stüdyosu bile bu zamana ve bu gidişata itirazı var Soda’nın. Aynı kadar iki taneydi. İstanbul’da her türlü imkân var. tarzda müzik yapan, Ankaralı grup Ruj ise Belki de iyi şeyler yokluktan çıkıyor” diyor. Deniz Durukan Soda... avid Lynch filmlerinden çıkmışçasına ayrıksı bir yer Peyote. Underground bir ruh taşıyor. Yirmi, yirmi beş yaş üstü dinleyici kitlesine hitap ediyor. Peyote’un son dönemlerde ağırladığı renkli bir isim var: Dinar Bandosu. Adını Ece Ayhan’dan ödünç alan grup oldukça ilginç bir tablo çiziyor. İstanbul’un hem modern, hem mistik yönünü giyinmiş gibiler. Gitarist Ali Ece, aynı zamanda iki romanı olan bir yazar. Grubun Asaf Ağabeyi üflemeli çalgılar (plastik boru, su borusu) ve synthesizer kullanıyor. Basgitarist Burcu tipik bir punk ruhu taşıyor. Grubun solisti Aslı, doğunun buğulu bakışını üzerinde taşıyan ama batı müziğine yakınlık duyan biri. Davul ve vurmalı çalgılardaki Yılma ise genel rock davulu dışında geleneksel vurmalı aletleri ve otantik sesleri katıyor yaptıkları müziğe. Hepiniz birbirinizden farklısınız, ama ortaya çıkan müzik de, görüntü de çok vurucu. Bu kadar farklı karakterin bir araya gelmesi, üstelik hiç telaşa mahal vermeden... Nasıl oluyor? Yılma: Dinar Bandosu’ndaki ritimler; tıpkı yağmurlu bir günde İstanbul sokaklarında yürürken bir düğün salonunun önünden geçerken ya da trafik keşmekeşinde kaybolduğunuzda denizi görüp sakinleşmek gibi... Bunun dışında ekstra bir şey yapmaya gerek kalmıyor; çünkü İstanbul gereğinden fazla müzik barındırıyor. Burcu: Sahiden de beş farklı karakteriz. Kanımca, birbirinin aynı olan öğelerle denge sağlanmaz. Farklılık bu noktada işimize yarıyor. Ortak amacımız üretmek, üretirken de iyi vakit geçirebilmek. ? ? D Bir Barış Bayraktar filmi... Özlem Altunok B arış Bayraktar, internetin belki de ilk “star”larından biri. Bitirme tezi için çektiği kısa filmi internette kısa süre içinde üç milyon kişi izledi, takipçileri, fanları oluştu. Bayraktar reklam, klip, film teklifleri aldı. 25 dakikalık filmi “Pamuk Prenses 2”de bir uyuşturucu mafyası hikâyesi anlatıyordu. Küfürlü, esprili, hareketli tarzı için “Tarantino’nun Türkiye şubesi” denildi. O ise filmin başına biraz megolamanlıkla, biraz da kendine inançla “Bir Barış Bayraktar Filmi” yazmıştı. Yakında ilk uzun metrajlı filminin çekimlerine başlayacak ve yine kendine ait bir film çekmek için kolları sıvayacak. İnternet starı diyebilir miyiz size? Maalesef evet, ama benden önce film star oldu. İnternette birçok sitede hakkımda yazılanlar, filmin izlenme sayısı, kritikler gazete ve dergilere de yansıyınca yüz olarak da az çok tanınmaya başladım. Şimdi sokakta önümü kesenNarkotik etkili bir masal, ler oluyor. Bir kısa film çekiyor, internete salıyor biraz 80'ler, bir tutam ve az çok tanınan biri oluyorsunuz. Bütün bu olup bitenler sizi şaşırttı mı? aksiyon ve internet, Yok, bekliyordum. Tesadüfiymiş gibi Barış Bayraktar'ı tanınan algılandı, ama planlıydı. Daha önceki filmim “Sentetik”i internet üzerinden 50 biri yapmaya yetti. bin kişi izlemişti. “Pamuk Prenses 2”yi yaparken de, film daha bitmeden fragma"Pamuk Prenses 2" adlı nı çekerek internete koydum, neredeyse kısa filmini internetten 1 milyon kişi indirince, içeriğini biraz da beklenene yanıt vermek adına az da olsa üç milyon kişi izledi. Bu değiştirdim. İnternet ortamında hızlı insayede yakında ilk uzun dirilmesi için süresiyle uğraştım. Yine de bu rakamları beklemiyordum... metrajlı filminin Peki, okulu bitirdikten sonra ne yapçekimlerine başlıyor... tınız, iş teklifleri yağdı mı? Barış Bayraktar. Bu filmle okuldan 100’le mezun oldum. Film tanındıkça “acaip” teklifler almaya başladım. Çok önemli insanlardan klip, reklam filmi teklifleri geldi, senaryolar yollandı. Sonunda Metin Anter’le anlaştım. Yakında ilk sinema filmimi çekeceğim. Şahin K. (yeni porno filmlerinin aranılan isimlerinden), Nuri Alço gibi isimler de olacak inşallah. Hayır, çünkü yapmak istediğim şeyin ne olduğunu biliyorum. Önemli olan kendi hikâyemi anlatabilmek. “Pamuk Prenses 2” ile hikâyenizi anlatabildiniz mi? Ödev konumun, yani kurgu ve zaman ilişkisinin, en iyi masalla anlatılabileceğini hesaba katarak Pamuk Prenses hikâyesinden yola çıktım. Özgün bir iş yaptığımı düşünüyorum çünkü insanların korktuğu bir konuyu, küfürlü rahat bir dil kullanarak anlattım. Neden bu masal? Pamuk Prenses’le uyuşturucu mafyası arasında nasıl bağ kurdunuz? Bence masallar insanlar üzerinde ilk narkotik etki yaratan şeyler. Çocukken masallarla kandırılır, başka bir gerçekliğe inandırılırız. Pamuk Prenses, saflığı, beyazlığı temsil etmesiyle filmdeki kokain ticaretine uygun düştü. Ayrıca Pamuk Prenses’in yedi cüceyle uzun bir zaman geçirmesine karşılık, aralarında cinsel ilişkinin olmaması, cücelerin “Biz tam yedi cüceyiz 14 kollu bir deviz” derkenki, dev olma saplantıları da dikkatimi çekti.? ? 80’LERE SELAM! Nedir bu 80’lere merakınızın kaynağı? Şöyle rengârenk taşların olduğu, Nuri Alço’nun bir köşede viskiye ilaç attığı bir diskoda “Chery Chery Lady” eşliğinde dans etmeyi çok isterdim. Müziği, kıyafeti, kültürüyle o dönem beni çok cezbediyor. 80’lerde bir disko çocuğu olamadığıma çok üzgünüm. Bu yüzden yeni filmde de 80’ler var. 80’lere saygı var. Bu “acaip” teklifler kafanızı karıştırdı mı? “Pamuk Prenses 2”den... CUMHURİYET 06 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle