22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 PAZARIN PENCERESİNDEN Berlin’in akıl hastaneleri Selçuk Erez erlin’de aklınızı oynatsanız sizi götürebilecekleri tıp merkezleri az değildir. Bir yabancının aniden başına böyle bir şey gelse ne yapabilir? ABD Berlin Büyükelçiliği, acil durumlarda yararlanılabilecek hastanelerin listesini internette yayımlamış: Freie Universitat’e ve Humboldt Universitesi’ne bağlı birçok klinik var. Ayrıca Unfall Krankenhaus, St.Gertrauden Krankenhaus, Schlosspark Klinik gibi özel hastaneler de az değil. Peki, siz hiç dil bilmiyorsanız ya da sizi götürenler Almanca konuşmuyorlarsa? ABD Büyükelçiliği’nin internet sayfasında bu konuda yararlanacağınız bir cümleler dizisi de yer alıyor: *Ich spreche kein deutsch! (Almanca konuşmuyorum) *Bitte bringen Sie mich ins Krankenhaus! (Lütfen beni bir hastaneye götürün) *Holen Sie bitte schnell einen Artz! (Lütfen hemen bir hekim çağırın) Berlin’deki akıl hastaneleri böyle birden nereden geldi aklıma? Kendi başasistanlığımda Berlin’de değil, burada, Cerrahpaşa’da başımdan geçmiş bir olay nedeniyle anımsamış olabilirim bu kurumları! Amerika’dan dönmüş çiçeği burnunda bir başasistandım. O gün erkenden KadınDoğum Kürsüsü’nün polikliniğine inmiştim. Poliklinik kalabalıktı, ne atarsan yere düşemezdi: Pek çok hasta ve yakını ve de çok sayıda stajyer doktor buraya sığmakta güçlük çekiyorlardı. Ben polikliniğe giden geniş koridorun bir ucunda belirince diğer uçtan bir ses yükseldi: Selçuk Efendi, Selçuk Efendi! Baktım kürsünün Almanya’da okumuş profesörlerinden biri bana biraz tuhaf bir şekilde bağırarak sesleniyor. Buyrun Efendim, ne var? Bütün koridor ahalisi bir anda hareketsizleşti: Az sonra muayene edeceğimiz hastalar, eğiteceğimiz stajyerler dönüp bir bana, bir de profesöre bakıyorlar.. Burayı bok götürüyor! Poliklinik cidden pisti ama oranın temizliğinden ben sorumlu değildim. Sayın Profesör bunu bilmiyor muydu? Kuşkusuz biliyordu ama beni sevmediğinden olacak, bu şekilde bir çıkış yapıp herkesin önünde küçük düşürmek istiyordu. Başka olasılıklar da vardı: Sinirlenip ters, hocalara saygıyla pek bağdaşmayan bir cevap vermemi sağlayarak başıma dert açmak gibi bir tasarısı da olabilirdi. O sırada aklıma babamın anlattığı buna benzer bir olay geldi: Adnan Menderes, Istanbul’un imarı konusunda zaman zaman pek anlaşmadığı İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Dr. Fahrettin Kerim Gökay’ı bir yemek sırasında pek çok kişinin önünde azarlamış, bir yoğurt tabağını da üstüne devirmişti. Babam, bir başbakanın, bir üst düzey yetkilinin konu ne olursa olsun bir yöneticiye, rütbesi ne olursa olsun bir devlet memuruna böyle davranmasının asla doğru olmadığını söylemiş, Menderes’i çok ayıplamıştı. Bütün bunlar aklımdan geçerken koridorun diğer ucundaki Profesör, cevabım geciktiği için giderek daha horozlanıyor ve sesini daha da yükselterek bağırmasını sürdürüyordu: Böyle başasistanlar oldukça burası kenefe döner! Tartışmaya başlamak, “ben buranın silinip süpürülmesinden sorumlu değilim” demek yaramazdı; yapılacak en uygun şey, konuyu saptırarak cevap vermekti: Ben de aynen onun gibi bağırdım: Hamit Bey! Hamit Bey! (Adı tabii ki Hamit değildi ama gerçek adını vermem saygısızlık olur) Şaşırdı: Ne var? Şu kapıdan çık, düz yürü, sağa sap: Psikiyatri orada! Koridorda özellikle stajyerlerden yükselen kahkahanın kaç dakika sürdüğünü anımsamıyorum. Şimdi işte bunları hatırlamakta ve geçenlerde Berlin’de olsaydım ben ne yapardım diye düşünmekteyim! B Alman işi Dünya Kupası Dünya Kupası için geri sayım başladı. Kupanın ev sahibi Almanya, hazırlıklarını tamamladı bile. Hatta kupa için bazı tabularını yıktı. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var: Neonaziler ve ülkeye kaçak yollardan girecek 40 bin köle fahişe... Bakalım maçı kim kazanacak! Almanya, Dünya Kupası için ilginç uygulamalara girişti. Kiliselere kurulacak dev ekranlar da bunlardan biri. Gece ondan sonra gürültü yapma yasağını kaldırdı, pazarları dükkânların kapalı olması uygulamasını da... maç seyretmek mümkün. Bu nedenle kiliselere sadece çocukların ve evsiz barksız berduşların değil, ayrıca dini bütün taraftarların da akın etmesi bekleniyor. Yalnız kilise yetkilileri futbol tutkunlarından taşkınlık yapmamasını rica ediyor. Yani coşup coşup hindi baba çekmek yok. Her zamanki gibi hakeme küfretmek serbest, tabii içinden. NEONAZİLER HER YERDE... Bunlar işin renkli yanları. Bir de arka sokaklar var. İşte orada çok karanlık bir tablo çıkıyor önümüze. Dünya Kupası nedeniyle Almanya’da fuhuş sektörü patlama yapacak. Berlin’de bir Türk Avrupa’nın en lüks genelevini açtı. Söylenenlere bakılırsa hizmette sınır yokmuş. Alan memnun satan memnun olduktan sonra bize ne? Fakat beyaz kadın ticaretinin de tavana vuracak olması gönülleri sızlatan bir yara. Kaçak yollardan 40 bin köle fahişenin Almanya’ya girmesi bekleniyor. Polis şimdiden binlerce geneleve, seks bara baskınlar düzenledi. Şu ana dek dişe dokunur bir şey bulanamadı, ama belli ki bu işin kokusu Dünya Kupası’nda çıkacak. Birçok kadın derneğini çatısı altında toplayan Alman Kadınlar Meclisi bu insan köleliğine karşı savaş açtı. Hatta Alman ulusal takım oyuncularına bile mektuplar yazdılar. Ancak Jens Lehmann’dan başka cevap yazan kimse çıkmadı. Bu konuda ne yazık ki kamuoyu çok duyarsız. Alman Kadınlar Meclisi’nin girişimiyle, fuhuşa zorlanmış bir kadın görüldüğünde ihbar edilsin diye ücretsiz bir telefon hattı kuruldu. Ancak aranacak numaranın 11 haneli olması biraz caydırıcı gibi görünüyor, sonuçta erkek hafızasının onca numarayı akılda tutacak kadar gelişkin olmadığı da ortada, hele de kırmızı fenerli sokakların gediklisi olanların. Erkeklerin fuhuşa itibar etmemeleri için düşünülmüş bir diğer eylem de şu: birahanelere, tuvaletlere, trenlere dayak yemiş, örselenmiş, işkence gör Fikret Doğan rtık işin şakası kalmadı. Dünya Kupası’nın eli kulağında. 9 Haziran Cuma gününden itibaren tüm yerkürede tek bir dil konuşulacak: futbolun dili. Almanlar dört başı mamur bir Dünya Kupası düzenlemek istiyorlar. Yalnız bununla kalsa gene iyi, aynı zamanda yıllardır boğuştukları bütün sorunları tek kalemde halletmeyi planlıyorlar: ekonomiyi canlandırmak, işsizliği azaltmak, hatta nüfusu arttırmak. Nasıl mı? Galibiyet gecelerinde insanların daha gayretli seks yaptıkları bilimsel olarak kanıtlanmış da! Vah vah, eğer işleri Alman ulusal takımının performansına kalmışsa işleri çok zor. Tüm ülke Dünya Kupası’yla yatıp kalkıyor. Sadece maçların oynanacağı 12 şehirde değil, Almanya’nın her köşesinde meydanlarda dev ekranlar kurulacak, halk konserleri, futbol turnuvaları, sokak şenlikleri, tiyatro gösterileri düzenlenecek, futbol temalı sergiler açılacak. Maçlara gidecek seyircileri rahat ettirmek için ulaşımdan konaklamaya varıncaya dek her türlü ayrıntı kılı kırk yaran bir titizlikle düşünüldü. Organizasyon Komitesi’nin ayırdığı 30 milyon Avroluk bir kaynakla Dünya Kupası bir festival havası içinde geçecek. O kadar çok kültürel etkinlik var ki, hepsini saysak buradan köye yol olur. Evet, araya da maçları sıkıştırmışlar demekle yetinelim. A Dünyanın her tarafından insan gelecek diye Almanlar şu sıralar ortalığı derli toplu gösterme telaşı içindeler. Bu öyle yaman bir imaj kaygısı ki, yanık tenli Almanlardan bile utanır oldular. Acaba bir süre en azından Dünya Kupası boyunca solaryumdan ayağımızı kessek mi diye düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Elin Brezilyalısının ortalıkta bu kadar çok bronzlaşmış insanı görünce “yahu burası bizim ülkeden daha günlük güneşlikmiş, biz en iyisi buraya yerleşelim” deme tehlikesi çok yüksek. Bu şirin görünme gayretkeşliği artık öyle boyutlara vardı ki, acaba her gün kravat takmak zorunda mıyız diye ciddi ciddi soran insanlar türedi. PAZARLARI DÜKKÂNLAR AÇIK... Dünya Kupası’nın yüzü suyu hürmetine Almanya’da bir tabu daha yıkılıyor. Sırf turistin ayağı Almanya’ya alışsın diye pazar günleri dükkânlar açık tutulacak. Ne var ki bu uygulama sadece turnuva boyunca geçerli, sonra yine eski tas eski hamam. Sonuçta Almanların pazar günleri alışveriş yapma kültürü yok, hatta birkaç yıl öncesine kadar fırınlar bile kapalıydı, şimdi ise tek tük açık. Birçok kişi yıllık iznini 9 Haziran ile 9 Temmuz arasına sıkıştırdı. Bir mahkemenin verdiği karara göre işyerlerinde radyodan maç dinlemek serbest, ama televizyondan seyretmek patronun insafına bağlı. Bu kararı kimileri anayasal hakların kısıtlanması şeklinde algılıyor. Futbol histerisi o dereceye vardı yani. Bu arada forma, plazma ekran, derin dondurucu satışları aldı başını yürüdü. Bu sonuncusu Almanların bira tüketiminde rekor kırmayı iyice kafalarına koyduklarının bir göstergesi. Kısacası Almanya ayaklı bir bira fıçısına dönüşecek. Nasıl olsa Dünya Kupası’nın hatırına artık gece yarısından sonra böğürmek bile serbest. Oysa eskiden yasa gereği saat gece ondan itibaren herkes komşusunu rahatsız etmemeye özen göstermek zorundaydı. Şimdi vur patlasın çal oynasın. Özellikle Almanya, İtalya ve Hırvatistan maçlarının gecesinde uyku haram. Yaşlısı genci sokaklara dökülüp ortalığı birbirine katacak. Ah bir de biz olsaydık, işte asıl curcuna o zaman kopardı, tıpkı 2002’de olduğu gibi. Görürdük bakalım, kimin gürültüsü daha baskın? Almanya’da şu sıralar elini sallasan bir ilginçliğe çarpıyorsun. Kiliselerde maçların seyredilebilecek olması şeytanın bile aklına gelmezdi herhalde. Maçlar sessiz yayımlanacağı için gönül rahatlığıyla aynı anda dua edip müş kadınların fotoğrafları asılacak. Bu da iyi niyetli bir girişim. Fakat körkütük sarhoş heriflerin bu fotoğraflardan tahrik olmayacaklarını nereden bilelim? Sanki eşeğin aklına karpuz düşürmek gibi bir şey bu. Yabancı düşmanlığı Almanya’nın başını ağrıtacak bir diğer konu. Kimi politikacılar özellikle siyah tenli turistlerin Almanya’nın doğusuna gitmemesi yönünde çağrıda bulundular. Kuşkusuz ki haklı olduğu kadar yerinde bir uyarı bu, her ne kadar yalnızca Almanca yapılmış olsa da. Son günlerde yabancılara karşı saldırıların gözle görülür derecede arttığı su götürmez bir gerçek. Fakat kamuoyunda ikiyüzlü bir tutum egemen. Sanki Neonazilere şu mesaj verilmekte: Arkadaşlar Dünya Kupası boyunca sıkın dişinizi, eliniz ayağınız rahat dursun, sonra bildiğinizi okursunuz. İşin tuhafı, politikacılar Neonaziler doğuda derken, Neonaziler de buna mitinglerde açtıkları pankartlarla biz her yerdeyiz diye karşılık veriyorlar. Bakalım maçı kim kazanacak? CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle