Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Yaşları, geçmişleri, eğitimleri, meslekleri farklı. Farklı zorluklar için, farklı zamanlarda “Ben bunu hak etmedim” demişler. Ancak hepsi, bu zorluklarla tanışmalarının PROF. DR. TÜRKÂN SAYLAN 71 / ÇYDD Başkanı Çerkez geleneklerine göre, kocaya saygı ve hizmet eğitimiyle büyütülmüş, iki erkek çocuk doğurmuş bir kadın fiziksel olarak kocasından daha güçlü kuvvetli olmasına karşın 15 yıl boyunca dayak yemiş. Bir gece, o da adama bir tokat atmış ve adam “Beni dövebilirmişsin” diyerek şaşırıp kalmış. Kadın yaşadığını “Bir anda aklım başıma geldi ve o güne kadar saygı diyerek ona el kaldırmadığımı fark ettim” diye anlatmış. Benim hayatımda da böyle bir “tokat” oldu. Küçük oğlum bir gün bana bağırmaya başladı. Bana niye bağırdığını sorduğumda, “Babam sana bağırıyor, ben de bağırırım” deyince benim de aklım başıma geldi. Ben de tüm kadınlar gibi, düzelir umuduyla sekiz yıl bekledim. Kadınlar, radikal çözümlere varmakta zorlanıyorlar. Çünkü toplum bize kendimizi güçsüz hissettiriyor, kendi hayatımıza sahip çıkmamızın önüne geçiliyor. Bu nedenle, “Ben bunu hak etmiyorum” demek yerine hayatımıza sahip çıkmamız gerekiyor. 5 MART 2006 / SAYI 1041 sadece kadın olmalarından kaynaklandığında hemfikir. Çünkü kadın olmak, yarışa geriden başlamak, her kavşakta zorlanmak demek. Yaşama alanlarını genişletmek için çabalayan kadınlar, haklarını, haksızlıkları ve nedenlerini anlatıyorlar... Özgür Erbaş / Özlem Altunok MERAL TAMER 61 / Gazeteci 16 yaşındayken önce babam, ardından annem 4 ay içinde beni terk edip gittiler; öldüler. Tek çocuktum ve o tarihe kadar üzerine titreyerek büyütülmüştüm. Tam da genç kız olmaya hazırlanırken bir anda hayatın ortasında yapayalnız ve şaşkın kalıverdim. Siz bu soruyu sorduğunuzda hayatımı geriye sarıp sevgililerimi, kocamı, hocalarımı, genel yayın yönetmenlerimi teker teker gözümün önünden geçirdim. Ve karar verdim ki tam büyüme çağında annesizbabasız kalmak, hayatım boyunca bana yapılan en büyük haksızlıktı. Daha doğrusu, onların ölümünün hemen ardından birkaç yıl içinde değişik nedenlerle o kadar incinip üzüldüm ki, kendiliğinden bir savunma mekanizması oluşturmuşum. Zırhım çok sağlam. Belki de bu yüzden hiç kimse, bana daha büyük bir haksızlık yapmadı, ya pa ma dı... Gücümün yettiği noktada tabii ki haksızlık yapılmasına izin vermedim, gücümün yetmediği noktada ise haksızlığın altında ezilmek yerine kendime bambaşka bir rota çizerek yoluma devam ettim. TÜRKAN KAYTAN KÜRKÇÜ 45 / Mali Müşavir İlkokulu bitirdiğim gün mezuniyet töreninde öğretmenimiz yanıma gelip “Seni okula göndermek istemezlerse gelip beni bul” dedi. O zamana kadar okula gitmeme ihtimalim olduğunu hiç düşünmemiştim. Bunu evdekilere söylediğimde es geçtiler ve bir süre sonra “Sen kız çocuğusun okula gitmesen de olur” dediler. Bütün bir yazı çok kötü geçirdim. Küçücük bir kız çocuğuydum ve oyun oynamak aklıma bile gelmedi o yaz. Sürekli okula gidip gidemeyeceğimi düşünüyordum. Okulun açılmasına bir hafta kala, beni okula göndermeyecekleri kesinleşti ve yıkıldım. Tam bir hafta ateşler içinde yattım. Ailem o kadar endişelendi ki son gün resmim çekildi, önlüğüm alındı ve okula başladım. Bu olay Doğu’da ya da Güneydoğu’da değil Aydın’da yaşandı. Bu korkuyla hem okula hem de hayata sarıldım ve elimden alınmasına bir daha izin vermemeye karar verdim. Bu nedenle iş görüşmelerinde, “Siz çalışırken çocuğunuza kim bakacak” diye sorduklarında, “Şu anda karşınızda kocam olsaydı, ona da aynı soruyu soracak mıydınız” diyorum. ÇİÇEK AYMAN 41 / Aşçı Bugüne kadar kadın olarak bana yaşatılan o kadar çok şeyi hak etmiyorum ki... Bu sistemde kız çocuğu, sevgili, anne, birisinin karısı, iş kadını olarak yaşadığım birçok zorluğu hak etmiyorum. Mesela eşimden ayrılırken gördüğüm şiddeti, o sancılı süreci yaşamayı hak etmiyorum. Çalıştığım iş yerlerinde sırf kadın olduğum için erkeklerden daha az para almayı, bir erkekten daha iyi yemek yaptığım halde bu becerimin görülmemesini hak etmiyorum. Hem kabul görmek hem de erkeklerden korunmak için “erkek bir hayat” yaşamak zorunda kaldım; neşeli, aktif, pozitif yanlarımı gizleyip, kendimi kafamda şapka, elimde tespihle “erkek gibi kadın” olarak göstermek zorunda kaldım. Erkek kafasıyla kurulan bu sistem, kadını eziyor ve istersen ağzınla kuş tut, erkeğin gözünde hep cinsiyetinle varsın. Erkek, kadını kadına bıraktı, artık kadınlar birbirleriyle uğraşıyor ve sonuçta yine erkeği var etmek için uğraşıyorlar. AYGÜN GÜLHAN 45 / Doktor Erkeğe bağımlı yaşamayı, onun eline bakmayı hak etmediğimi düşünüyorum. Ben pek çok ortamda ezilmediysem bunu ekonomik özgürlüğüme borçluyum. İki kızım var, oğlum olsaydı bu kadar endişeli olacağımı sanmıyorum, ama kızlarım için çok endişeliyim. Onların da kendi ayakları üzerinde durmasını istiyorum. Hem çalışan hem de çocuk yetiştiren bir kadın olarak hamilelik izni, kreş olanağı gibi sosyal haklarım güvence altına alınsaydı işte de evde de daha verimli olabilirdim. Doktor olarak en çok kadın hastaların güvensizliğini hak etmediğimi düşünüyorum. Bunu kadınları suçlamak için söylemiyorum ama evde ezilen kadın, kendisi gibi kadın olan doktora da güvenmiyor. Kendi ezilmişliklerinin acısını kadın doktorlardan çıkarıyorlar. Kendilerini bir erkeğin muayene etmesini tercih ediyor ve ona daha fazla saygı duyuyorlar. EBRU AKMAN 30 / Endüstri Psikoloğu Tek cümleyle, sırf kadın olduğum için bana erkeklerden farklı davranılmasını hak etmiyorum diyebilirim. Zaten diğer haksızlıklar bunun etrafına örülüyor. Küçükken, söylediklerimin dinlenmemesini hak etmediğimi, dolayısıyla bunun bir haksızlık olduğunu düşünürdüm. Çünkü küçük de olsam söylediklerime değer verilmesini isterdim. Çalışma hayatında, bekar bir kadın olarak, evli kadınlara göre düşük statüdeymişim gibi algılanmayı hak etmediğimi düşünüyorum. Bekâr kadınlar ast üst ilişkisinde, “evin kızı” gibi algılanıyor. İşe dair eleştiriler de azarlama tonuyla yapılıyor. Ayrıca pazarlık durumlarında, sırf kadın olduğum için daha az ciddiye alınmayı da eklemeliyim. Haksızlığa uğradığımı hissettiğimde, eğer açıktan yapılan bir saldırıysa savaşıyorum, ama gizli saklı durumlar yaratılıyorsa açıkçası bunu ortaya çıkaracak cesaretim olmuyor. Ürküp kaçabiliyorum. FİLİZ KOÇALİ 48 / SDP Genel Başkanı Babam, “Vicdanını ve adalet duygunu kaybetme” diyerek büyüttü beni. Bu söz beni haksızlık karşısında durmaya yönlendirdi. İlk isyanım da babama karşı oldu, çünkü annemi eziyordu. İnsanın gözünün önündeki aile sevgisi, din, saygı gibi perdeler yırtılınca, ezen ezilen ilişkisini görmeye başlarsın, birini görünce geri kalanı peşinden gelir. Ben de anneme, babama, okul idaresine hep isyan ettim. 30 yıldır, “Bunu hak etmiyorum” demedim, çünkü son söylediğimde, aktif siyasete girmeye karar verdim ve ondan sonra, “Bana bunu yapamazsınız” demeye başladım. Kadın olarak, özel hayatta, kamusal alanda ve tabii politikada ayrımcılığa uğradığımda, daha yüksek sesle kavga ediyorum. Sonuçta cinsiyetçi bir sistemde yaşıyoruz ve ayrımcılık var, ama ben o duyguyu unutalı çok oldu. GÜLCAN KAYA 24 / Milli Piyango Satıcısı Piyango satıcısı olmayı hak etmedim. En büyük hayalim hemşire olmaktı, olmadı. Çünkü babam ortaokuldan sonra, “Kızlar okumaz” dedi ve beni okutmadı. Ancak her şeye rağmen ayaktayım, ekmeğimi kazanıyorum. Hem de İstiklal Caddesi gibi, aklınıza gelen her türlü belanın ortasında; tinercisiyle, serserisiyle baş ediyorum. Bunun için mutluyum. Yine de zaman zaman, “Bende şans olsa erkek olurdum” demekten kendimi alamıyorum. Bugüne kadar hiç şiddete maruz kalmadım, buna birinin cesaret etmesine izin vermem. Hatta tipini beğenmediğim insanlara bilet bile satmıyorum. Sonuçta beş yıldır burada bütün gün çalışıyorum ve rahatsız etmeye kalkanlar oluyor, ama onlarla baş etmenin yolunu da öğrendim. GÜLNAZ AKSU 34 / Hediyelik Eşya Ticareti Evde oturmayı, eve kapatılmayı, dışarı çıktığımızda da cinselliğimizle değerlendirilmeyi hak etmiyoruz. Yolda, sokakta erkeklerin tavırlarına, bakışlarına maruz kalmayı hak etmiyorum. Ben 15 senedir hediyelik eşya üzerine ticaret yapıyorum. Bir kadın olarak ticaret gibi zor bir alanda kendinizi tanıtırken çok dikkatli olmanız gerekiyor, ama erkeklerin böyle bir sorunu yok. Bir de beni en çok kadınların birbirlerine tolerans göstermemesi üzüyor. Oysa birbirimizle dayanışma içinde olmamız lazım. Ben şanslı bir çocukluk geçirdim, anneannemin kendine güvenini, kendisini kocasına hiç ezdirmediğini gördüm, şiddetle hiç tanışmadım. Bu yüzden kendime çok güveniyorum. Kadınlara yaşatılanları kabullenmemeliyiz, baş kaldırmalıyız. TÜLİN BAYRAM 27 / Sağlık İdarecisi Erkeklere göre daha kısıtlı, zor bir hayat yaşatılmasını, belirli kalıpların içine yerleştirilmeyi hak etmiyorum. Bana erkek kardeşimden farklı davranılmasını da hak etmiyorum. Size kız olduğunuz için kısıtlamalar getiriliyor, onunsa sürekli sırtı sıvazlanıyor. Size hem başarılı, hem iyi kız ol, hem de iyi bir aile kur diyerek sürekli sorumluluk yükleniyor, erkeklere ise sonsuz hak tanınıyor, başarısız olmaları sorun edilmiyor. Okulda ya da işte, erkek arkadaşlarımın kadına bakışından da rahatsızım. Kadını nasıl sahiplendiklerini, size ne gözle baktıklarını anlamanız hiç de zor değil. Erkekler sadece cinsiyetlerinden dolayı her şeyi kendilerine hak görüyorlar. Onları idare etmeyi ve susmayı istemiyorum. ŞENCAN DOĞU 39 / İşletmeci Küfür duymayı, küfredilmeyi hak etmiyoruz. Nedense bütün küfürler kadına yönelik, ben şimdiye kadar erkeğe yönelik hiç küfür duymadım. Herhalde erkekler egolarını tatmin etmek, daha üstün olduklarını göstermek için bizim üzerimizden konuşuyor, sinirleniyorlar. 12 yıldır dükkân işletiyorum ve iş hayatında kadınların birbirlerinin işini daha da zorlaştırdığını görüyorum. Aynı başarıyı bir erkek gösterdiği zaman kimsenin gözüne batmıyor, ama siz başarılı olduğunuzda niyeyse dikkat çekiyor. Erkeğin başarısı kabul edilebilir, kadının başarısıysa katlanılmaz, şüpheli oluyor. Bunu hak etmiyoruz! CUMHURİYET 02 CMYK