22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R PAZAR 3 7/12/06 16:22 Page 1 PAZAR EKİ 3 CMYK 10 ARALIK 2006 / SAYI 1081 3 EDİTÖR’DEN rhan Pamuk melankoliyi tek kişilik hüzün, hüznü ise milyonlarca kişinin kapıldığı kara duygu olarak tanımlıyor… İstanbul tepeden tırnağa hüzün Pamuk’un gözünde, hüznün kaynağı ise yoksulluk, yenilgi ve kayıp duygusu… Tümü de bulaşıcı haller ve duygular… Bu yüzden tüm dünyada milyonlarca okur, yazarın kentinin hüznü ve karakterlerinin melankolisiyle kendi sızısını buluşturdu. Sonuç, Pamuk’a verilen Nobel Edebiyat Ödülü. Pamuk bugün Stockholm’de düzenlenen törenle ödülünü alıyor. Hüzün ve melankoliyi edebiyattan çıkarıp “fani”lere ve bugüne taşısak, neyle karşılaşırız? Bizim melankolimizi İstanbul’un hangi köşesi ağırlar? Biz bu soruları önce kendimize sorduk, Aynur Çolak topyekun geceyi sahiplendi, Ali Deniz Uslu, Galata ve Tünel dedi. Deniz Yavaşoğulları Büyükada’da sesinin tonunu kırdı, Esra Açıkgöz ise Üsküdar sahili ve Kızkulesi’nde ısrar etti. Benim içinse sürekli gitme haline rağmen şehir hatları vapurları melankolinin yatağı. Bir de Zeyrek. Herkes kendi karanlığına çekilirken kentten bir parçayı da yanına katıyor ya da karanlığını kentin bir köşesine asıyor… Müzisyen Aynur için bu, Taksim Meydanı, yazar ve yayıncı Osman Akınhay için Kurtuluş, müzisyen Nejat Yavaşoğulları için Kandilli’de yıkılmaya yüz tutmuş bir konak, borsacı Cenap Gök için Moda sahili, İngiliz öğretmen Karen Flowers için Dolmabahçe çay bahçesi, Giovanni Scognamillo için Beyoğlu’nun eski sokakları ve pasajları, ressam İrfan Önürmen için Tünel çevresi, yönetmen Yüksel Aksu için Çengelköy’de çınaraltı kahvesi, şair Birhan Keskin içinse bütün bir Haliç… “İstanbul, Melankoli ve Ben” başlığını verdiğimiz bu çalışmamızın fotoğrafları Kaan Sağanak, Uğur Demir, Vedat Arık ve Hıdır Durman’a ait… Mekânla ışığı, kişiyle duyguyu onlar objektiflerine sığdırdılar… Bugünün Dünya İnsan Hakları Günü olması Pamuk’a verilen ödülün heyecanını karartmasa da gölge düşürüyor. Çünkü insan hakları konusunda da yoksul ve yeniğiz hâlâ. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın raporuna geçen yıl 13’ü çocuk 675 kişi işkence gördü, mayınbomba patlamalarında, gözaltında, dur ihtarına uymama gibi hallerde 376 kişi öldürüldü… Çalışmak da bir insan hakkı. Esra Açıkgöz, biri öğretmen diğeri sigortacı iki gençle konuştu, işsizliğin yoksulluk kadar yakıcı duygularını yazdı… Anlaşılan tembellik gibi bir haktan konuşmak için daha çok bekleyeceğiz … İyi haftalar... Berat Günçıkan bguncikan@yahoo.com Akrobatlar, aslanlar ve sirk dünyası... irk dünyası, tüm dünyada gitgide yok mu oluyor, yoksa bu, bir türlü kabullenmediğimiz bir kültürün, olağanüstü olanı göstermeyi vaat eden televizyon karşısında gözden yitişi mi? Oysa kısa zaman öncesine kadar hem büyük kalabalıklar hem de sanatçılar için çekici bir dünyası vardı sirklerin. Pek çok film, tiyatro oyunu ve müzikal bu şov dünyasının gerisindekileri anlatmıştı. Aşkları, hayal kırıklıklarını, öfkeleri, eğlence dünyasına has neşeli görünme hallerini... Çadırın arkası hep merak konusuydu, sahnedeki neşeden iz var mıydı, yoksa işleri bir zorunluluk halini almış, birbirinden bıkmış insanlar mıydı kulistekiler? Merakımıza yenildik ve İstanbul’a “Sezar Sirki” adıyla gelen, şimdi de Anadolu turnesine çıkan İtalyan sirkinde bunu izlemeye çalıştık. Sezar Sirki, sirk dünyasında tecrübeli ve yıllarını bu işe vermiş performans sanatçılarının birlikteliğinden oluşuyor. Aslında tek bir gruptan oluşan organize bir sirk değil bu. Herkesin, bireysel ya da menajerleri aracılığıyla yaptığı altı aylık sözleşmeleri var ve Türkiye turnesi bitince ekip de dağılacak. Bazıları başka sirklerde hemen iş bulacak, bazıları ise belki bir süreliğine bekleyecek. Kazancı mı? Bu işi kesintisiz yapar ve üst düzey bir performansı korursanız, oldukça iyi, ama şüphesiz tek bir ülkede yaşanarak sürekli yapılması oldukça güç bir iş. Bu yüzden Sezar Sirki’ndeki sanatçıların hemen hemen tamamı her yıl yeni bir ülkeye taşınıyor. Ukraynalı babakız Oleg ve Christina Sheludyakov, neredeyse tüm dünyayı dolaşmışlar. Yaptıkları riskli bir gösteri. Sadece ayak bilekleriyle tutunduğu kumaş gergiden sarkarak, yerden 15 metre yükseklikte baş aşağı denge duruşları yapıyor 16 yaşındaki Christina. Baba Oleg ise kendi bağımsız gösterisi dışında, kızıyla da ikili zor hareketlere girişiyor. Ya konsantrasyonları bozulursa o en zor anda? “O an fiziken ancak hareketinize konsantre olursunuz” diyor Oleg, “ama kesintiler, aksaklıklar konsantrasyonunuzu bozabilir. Arkadaşların O S Aslan yetiştiricisi Frederick. Volkan Aran Anita, Gori ve Christina akrobat, Gino palyaço, Altınay ve Lazzat kostüm sihirbazları... Sirkler çocukluğumuzda mı kaldı, derken onlar hâlâ çadır kurup ülke ülke geziyorlar... Anlaşılan çocuklar olduğu sürece sirkler hep dolacak... Altınay ve Lazzat. sahne büyüsü. “Bu karavanda” diyorlar “ev hayatından çok daha zor koşullarda çalışan bir işçi gibisiniz, ama sahnede en önemsenen sizsiniz, sizin maharetiniz”… Peki, yıllar geçip giderken performansınız düşer de, işinizi yapamaz olursanız? Sirkteki bir diğer akrobat Anita, “Sizi öğretmen yaparlar ya da asistan diye sahne alırsınız” diye yanıtlıyor “Ama kazancınız aynı olmaz tabii”. Anita, bir kez düşmüş askıdan, ama neyse ki boyun zedelenmesiyle atlatmış. “Gerçekten sakatlanırsam ne olur bilmiyorum” diyor. Oleg’e göre ise “seyirci sizden memnun olduğu sürece bu işte varsınız”. Peki işsizlik? “Ben bunu düşünemem bile” diyor Anita “Para kazanmak zorundayım, sözleşmelerim arasında boşluk olursa Macaristan’a dönüp bir sirk çadırında antrenmanlarımı sürdürmem gerek. Formda kalmanız şart!” Peki insanları eğlendirmek kültürlere göre değişiyor mu? Palyaço Gino Frankini’ye en çok hangi ülkenin seyircisi güldü acaba? “İnsan aynı insan” diyor “her yerde aynı şeylere gülüyorlar”. Christina ise “En iyi seyirciyi Norveç’te gördüm” diyor heyecanla “Kattıkları hava, atmosfer çok başkaydı. Bir de Almanya”... Aslanlar kafesleri içinde giderek daha sinirli hareket ediyorlar. Yetiştiricileri Frederic “Yeni doğum yapan aslanın yavrusu yanında değil diye sinirlenmesi diğerlerine de yansıyor” diyor. Hayvanları koruma derneklerinin sirk dünyasına yaptıkları eleştirileri anlamsız buluyor Frederic. “Sirk hayvanları, hayvanat bahçesindekilerden çok daha uzun yaşıyor” diyor “Performans yaşları geçince hepsi benim çocuğum gibi evimin yanındaki hayvanat Palyaço Gino Frankini... Fotoğraflar: Vedat Arık verdikleri aparatların sırası karışır ya da müzik düzeninde bir sorun olursa dikkatimiz dağılabilir, ama aksilikler olsa da bu işi 35 yıldır yapıyorum.” Christina ise artık rolünü ezberlemiş ve olağan günlük bir göreve dönüştürmüş olan babasının aksine çocuksu bir heyecanla dolu. Ukrayna’da jimnastik okullarına giderek önce yer hareketlerini öğrendiğini, sonra babasıyla antrenmanlar yapmaya başladığını anlatıyor. Performanstaki becerisini sergilemek onun hoşuna gidiyor. Üstelik sirkte annesi ve babası ile birlikte yaşamaktan memnun. Pablo Souzo belki de en yüksek performans gerektiren motosiklet gösterisini yapan Brezilyalı dört kişilik ekibin lideri. 4.5 metre çapındaki bir kürenin içinde son sürat dönen dört motosiklet, hayal etmesi bile güç bir deneme. Babasından öğrendikleri bu gösteriyi, şimdi kardeşi ve iki arkadaşıyla uyguluyor Pablo, ama şans her zaman yaver gitmiyor. İzlediğimiz gösterilerden birinde dört motordan birinin arıza yapması bir diğerinin devrilmesine neden oluyor. Souzo “Motorun biri arızalanınca tabana inecek yer kalmamıştı ve birimiz düşmek zorundaydık” diyor, “insanız sonuçta, böyle şeyler oluyor. Bu hareketi ilk denememizde, yani bundan üç yıl önce, çok daha sık sakatlıklar yaşamıştık, ama bu işi, şu anda dünyada bir tek biz yapıyoruz”. Cumhuriyet DERGİ* Akrobat Oleg Sheludyakov. bahçesinde yerini alıyor. Bir nevi emekli hayatı”. Hiçbiri sirkin modasının geçtiğini kabul etmiyor. İyi bir organizasyon ve çocuklar olduğu müddetçe sirklerin dolacağına inanıyorlar. Bunu ekipteki Türkler de onaylıyor. İzmir’de animatörlük yaparken kendini sirk dünyasının içinde bulan Önder, dört yıldır her sirkte yoğun taleple karşılaştıklarını söylüyor. Sirkin gözden düştüğü düşüncesi, belki çocukluğu çok geride kalan büyüklerin bir yanılgısı galiba. EMEKLİ ASLANLAR NEREYE GİDER? Şov perdesinin arkasında bambaşka bir hayat var. Kostüm sihirbazlığı ile dikkat çeken Kazakistanlı iki kız kardeşten abla, Altınay, sirk hayatını “romantik” olarak niteliyor. “Bir sürü ülke, bir sürü insan tanıyorsunuz. Sirklerde önce kimse kimseyi tanımaz, orada karşılaşır ve dillerini bilmediğiniz insanlarla bir şekilde anlaşırsınız. İnsanları gözleri ele veriyor. Kim iyidir, kimden zarar gelmez biliyorsunuz.” Altınay’la Lazzat’ı bu işe bağlayan Akrobat Anita. Not: Sezar Sirki 1017 Aralık Bursa, 1924 Aralık Eskişehir, 28 Aralık14 Ocak Ankara, 1721 Ocak Uşak, 25 Ocak11 Şubat İzmir Çiğili Kipa, 1425 Şubat Manisa, 28 Şubat11 Mart Balıkesir ve 1418 Mart Çanakkale gösterileriyle Türkiye turnesine devam edecek. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212)343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu / Mustafa Doğan (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle