Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZAR EKİ 7 CMYK 26 KASIM 2006 / SAYI 1079 7 Ayrılamayanlar için... İpek Özbey erzan Özpetek gizlemiyor, “Ben kimseden ayrılamam” diyor. “Cahil Periler”deki ya da yeni filmi “Satürn Return”deki kahramanları gibi… Özpetek de gitmiyor, galiba pek göndermiyor da… Bu hal üzerine Özpetek’le bir röportaj yapmak istedim. Aradım, Roma’daydı, “skype üzerinden görüşelim” dedi. O da ne, galiba yine teknolojiye yetişemedim. Arkadaşım Selin’in bilgisi varmış, sağ olsun bilgisayarıma Skype programını yükledi, Ferzan Özpetek’le mikrofonlu kulaklıktan konuşmaya başladık. O kadar samimi, o kadar canlı bir sesi var ki, sanki Romaİstanbul telefon hattında değil de, Taksim’de bir kafede sohbet ediyoruz. Ferzan Özpetek Antalya Film Festivali’nde Sezen Aksu’yu sahnede izliyor. Aksu “Gidemem” şarkısını söylüyor: “Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem/acı tatlı ne varsa hazinemdir”... İlk kez duyduğu şarkının içinden geçtiğini hissediyor, çünkü onun da hayatına giren kim varsa birer hazine. Onlarla çoğaldığını söylüyor. Eski sevgilileri, yeni sevgilisi, dostlarıyla kalabalık bir dünyası var. “Ordu halinde yaşıyoruz, birlikte dolaşıyoruz, yemek pişiriyoruz” diyor. Bu bir bağımlılık olmalı... “Hayır” diyor, “bağımlılıkta lanet olsun sesi vardır. Ayrılmak istersiniz ama ayrılamazsınız. Benim öyle bir durumum yok, ben ayrılmak istemiyorum”. “Satürn Return”de de başka bir kadına âşık olmasına rağmen karısından da kopamayan bir adamı anlatıyor. Tamam bağımlılık değil, ama bunun bir nedeni olmalı… Anne ve babası? Belki, ama bundan emin değil. Anne ve babası o 14 yaşındayken boşanmışlar, ama çok uzun yıllar, ayrı ayrı odalarda da olsa aynı evde yaşamış, birlikte yemek yapmışlar. Babası ikinci eşi, ama ölen ilk eşini hep sevmiş annesi. Babası da hep kıskanmış. Annesinin babasına çok da bağlı olmadığını düşünürmüş, ama… “Babam öldükten sonra annem biz ayrılamazdık birbirimizden, çok mutluyduk demez mi! Evet, gerçekten de ölene kadar ayrılmadılar” diyor, “Bunun biz çocuklar için olduğunu da sanmıyorum”... Bu anıya bir de dostu Serra Yılmaz’ın söylediklerini eklemeli: “İnsanları ne zaman son kez gördüğümüzü bilemeyiz, kimsenin kalbini kırmamak lazım.” Bu ayrılamama hali herkes için geçerli mi, ya ilişki tatsız bir şekilde bitmişse? “Beklediğim tek şey dürüstlük” diye yanıtlıyor, “Eğer yalan varsa içinde, zaten onun adı dostluk olmaz. Ben bu kadar kapılarımı açmışken, eğer aldatılıyorsam, elbette ki kendiliğinden gelir ayrılık. Bazen de yaralanırsın, bir süre görüşmezsin, yaralarını sararsın, yeniden dost olursun”… Ferzan Özpetek, son filmi “Satürn Return”ün çekimlerini tamamladı, sıra montajda. Film ayrılamayanları anlatıyor, bir başka kadına âşık olsa da karısından ayrılamayan bir adamı ve diğerlerini... Kurgu kadar Özpetek’in kendisi de var filmde, çünkü o da ayrılamayanlardan... Aşk bitse de, ilişkiyi sürdürüyor; eski, daha eski, en eski sevgililer ve onların sevgililerine de veriyor evinin anahtarını. Ortaya Fotoğraf: Vedat Arık F kalabalık bir “aile” çıkıyor. Aile gibi oluyoruz. Benim için oyuncularım çok önemli, film kötü ama oyuncular iyi oynamış demeleri bile yeterli. Isabella Ferrari, “Filmi dokuz starla çekiyorsun, hepimizi nasıl başrolde hissettireceksin” diye sordu. Bu olunca da şaşırdı. Herkes birincidir benim için… Ferzan Özpetek “Satürn Return”ün çekimlerini tamamladı, sıra montajda. Film kafamızı biraz karıştıracak, “Sahi neden ayrılmak zorunda olalım ki” diye düşündürtecek.? rırsınız ki? Bir kişi öldüğünde ağlıyorsanız, sizde yaşayan bir şeyler var demektir. O kişi neden yanınızda olmasın? Hep beraber, uluorta yaşamda yalan ortadan kalkıyor mu? Kesinlikle kalkıyor. Peki bu kadar kalabalık yaşamak yormuyor mu? İnsan yalnız kalmak ister, oysa o kadar çok kişide sizin evinizin anahtarı var ki… 10 yaşıma kadar kendimi yalnız hissettim ve bu duyguyu sevmedim. Evde kendi kendime saklambaç oynayıp, birilerinin beni bulmasını beklerdim. Yalnız kalmayı sevmiyorum. Ben yine ayrılamama halinize dönmek istiyorum, tamam dostluk baki de, ne oluyor da ilişki bitiyor? Cinsellik azaldığında ilişki bitiyor, ama dostluk varken neden köprüler atılsın ki? Kolay bulunur bir şey değil dostluk... Madonna’nın bile hayranlık duyduğu Ferzan Özpetek, oyuncularıyla da ilginç bir bağ kuruyor. Hemen hemen tüm filmlerinizde aynı tipler var, yoksa onlardan da mı ayrılamıyorsunuz? KALABALIKTA DA YALNIZLIK YAŞANIR... Yalnız kaldığınızda kendinizi çok sorgulamaktan, yüzleşmekten mi korkuyorsunuz? Hayır, korkmuyorum. Ben onca insanın içinde bazen bambaşka bir dünyaya dalabiliyorum. Dostlarım bilirler bunu, dört kişi bir arabada gideriz, ben kaparım kendimi. Sorgulamaya gelince, bir lafın peşinden öyle uzaklara giderim ki, o lafın kendisini unuturum. Sevgiliniz sizinle yalnız kalmak istemiyor mu? Sadece sevgilim değil, geçenlerde bir dostum yemeğe çıkmamızı istedi. Yanımda 10 kişiyle gittim, “Ben seninle yalnız konuşmak istemiştim” dedi. Yanınızda 10 kişi olmadığı zaman mutlu olamıyor musunuz? Yanımda 10 kişi olduğunda daha mutlu oluyorum. Ferzan Özpetek “Satürn Return”de... Hadi siz ayrılamıyorsunuz, karşı taraf ne olacak, zorla tutacak değilsiniz ya? Birkaç kez oldu, gitmek istedi, gitti, ama ben acı çektim. Kalmak, karşıdaki için her zaman kolay olmayabilir, insanı yönlendiren bir çok duygu var, mesela kıskançlık… Bayılırım kıskançlığa. Bazen eğlenceli bir oyuna bile dönüşebiliyor (gülüyor). Önemli olan şu, kimse kendini ikinci sırada hissetmek istemez, yani yeni sevgilim, eski sevgilimden daha az değerli olduğunu düşünüyor“Satürn Return”ün çekimleri tamamlandı, sıra montajda... sa kıskançlık devreye girebilir ve çekilmez olabilir. Ama herkes yerinin ayrı ve kendi bulundukları yerde “Cahil Periler” filminde, o apartmandaki dostluğa çok değerli olduklarını hissederse böyle bir duyguya kapılmaz. Beözenmiştim. Keşke, demiştim ben de o apartmanda yaşanim için değerliler ki onları hayatımda tutmak istiyorum. yabilseydim… O apartmanda bazı daireler satıldı, insanlar gitti, ama ben SEVGİYİ KORUMAYA ALIRIM... hâlâ orada yaşıyorum. Yoksa siz mekânları da mı bırakamıyorsunuz? Tamam, siz ve eski sevgiliniz birbirinizi tanıyor, bu du30 yıldır aynı apartmanda yaşıyorum. Bazen tembellikten rumu olağan karşılıyorsunuz, ama aranıza katılan yeni herhalde diye düşünüyorum. İnsanın tanıdığı şeylerle oynasevgililer bu durumu nasıl kavrayacaklar? ması kolay, ama haklısınız galiba, mekânlara da bağlıyım. KeYeni sevgilinin nasıl biri olduğu çok önemli. İnsanlar, bunun di karakterli biriyim, herhalde. üzerine kafa yormalı. Birini sırf başka biri istemiyor diye ko İki film arasında düşüncelerinizde değişiklikler oluyor laylıkla hayatınızdan çıkarıp atamazsınız… Düşünsenize o inmu? sanla 10 yılınızı paylaşmışsınız. Dostluğunu almış, dostluğu“Cahil Periler”i çekerken kafam hafifti. Henüz 11 Eylül olnuzu vermişsiniz. Sonra biri istemiyor diye kestirip atıyorsumamıştı, yani acılara gülebiliyorduk. Bir yerde okumuştum: nuz. Bu da bir tercih, ama neden olsun ki? Bir böcek varmış, ağırlığından dolayı uçması mümkün değil Aşk hâlâ sürüyor, ama ilişki bitmişse… Onunla ve yemiş, ama o bunu bilmediği için uçabiliyormuş. Ben de bilmeni sevgilisiyle de aynı masayı paylaşır mısınız? diğim için uçabiliyordum. Bu da oldu. Evet zor, ama araya zaman girer ve bu duru Yani artık uçamıyor musunuz? ma alışırsın. O sevdiğim biridir ve o sevgiyi korumaya alırım. Ne kadar uçabileceğimi bilerek uçuyorum, artık. Hâlâ anlayamıyorum, nedir bunu size hissettiren, böy Filmin adı neden “Satürn Return”? le yaşatan? Satürn burcumuza 17 yılda bir geldiğinde hayatımızdaki her Kızdığım, saçma bulduğum bir şey var. Neden öldükten sonşey ağırlaşıyor. Filmde da çok ağır bir olay yaşanıyor… ra arkasından ağladığınız kişileri yaşarken hayatınızdan çıka