22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZAR EKİ 10 CMYK 10 26 KASIM 2006 / SAYI 1079 Erkekler de gençleşmek istiyor! Ayşe Karaduman ıp doktoru ve yaşlanma karşıtı tedavi alanında isim yapmış bir uzman Dr. Jules Jaques Nabet. Kendi adıyla ürettiği kozmetik ürünlerini Türkiye’de de satışa sundu. Uzun ömürlü yaşama alanında da uzman olan Dr. Nabet, Paris ve Londra’da kozmetik tıp alanında doktorluk yapıyor. İşte Dr.Nabet’ın, sadece Sevil Parfümeri’de satışa sunulan ürünlerine dair söyledikleri. Öncelikle kendinizden ve ürünlerinizden bahseder misiniz? 20 yıldır Paris ve Londra’da kozmetik tıp alanında doktorluk yapıyorum. Estetik ve yaşlanma karşıtı tedavide uzmanım. Aynı zamanda dahiliye doktoruyum. Botoks enjekte etmek, kırışıklıkları doldurmak gibi dışarıdan müdahalelerin, tek başına bir işe yaramadığını, yeterli olmadığını düşündüm. Vücudun içindeki eksiklikleri de tamamlamak istedim. Vitamin, amino asit, oligo gibi elementler yaş ilerledikçe eksiliyor. Yaş, güneş, hava kirliliği, sigara, alkol, kadınlar için doğum kontrol hapı bu eksikliklere yol açan iç ve dış etmenlerden. Ürünlerimle, kozmetik açıdan dıştan bir iyileşme sağlarken içten de vücudun ihtiyacı olan eksiklikleri tamamladım. Artık birçok krem antiaging içerikli, hatta antiaging makyaj ürünleri çıktı. Dr. Nabet ürünleri de antiaging özelliği taşıyor mu? Tabii ki taşıyor, ayrıca en etkili kremler olduğunu düşünüyorum. Fransız eczacı ve biyologlardan oluşan bir ekiple çalıştık. Derimizi, cildimizi tedavi etmek için kremler kullanıyoruz. Te Dr. Jules Nabet kozmetik tıp uzmanı. Yaşlılığı önleyici tedavi konusunda çalışıyor. Kendi adını taşıyan ürünleri botoks gibi dışarıdan müdahaleleri arka plana itiyor. Kremler cildin üç katına da işliyor ve içindeki maddeler yaşlanmayı Fotoğraf: Özer Köse davi derken cildi güzelleştirmeyi, iyileştirmeyi, yaşlanmayı geciktirmeyi ve hücreleri yeniden aktif hale getirmeyi kastediyorum. Bütün kremler cildin ilk katmanında durur, ama biz cildin üç katmanına inen kremler yaptık. Cildin her bir katmanının ayrı bir vitamine ihtiyacı var. İşte bizim yeniliğimiz de bu. Pürüzsüz bir makyaj için... By Terry pürüzsüz bir makyaj için çeşit çeşit ürün sunuyor. Eclat De Teint parlak ve ışıltılı bir bakım vaat ediyor, cildi düzeltmek, ışığı yayarak zarif bir görünüm kazandırmak ve gölgeleri gidermek gibi birçok özelliğe de sahip. İçeriğindeki soya proteinleri ile nemlendiriyor, florür ile de nemli kalmasını sağlıyor. Ürün, kremsi, saydam ve yağsız yapısı ile her cilt tipine uygun. By Terry’den bir diğer ürün ise Teint Delectation, dolgunlaştırıcı sıvı fondöten. Bu fondöten içeriğinde bulunan hurma çekirdeği özü ve saf erik yağı ile cildi yaşlanmaya karşı koruyor, ahududu yağı ile yeniden yapılandırıyor, kiraz çekirdeği yağı ile de esneklik kazandırıyor. Tüm bunların yanı sıra sürüldüğünde sivilce ve göz çukurlarını düzeltiyor, çizgileri hafifletiyor, çukurlaşmış bölgeleri dolgunlaştırıyor ve cilde ışıltılı bir görünüm kazandırıyor. Rouge Delectation dolgunlaştırıcı özelliğe sahip olan bir ruj, aynı zamanda dudakları sekiz saat boyunca da nemli tutuyor. Dudakları yenileme, koruma ve besleme özelliğine sahip olan bu rujun 20 çeşit rengi var. By Terry Baume De Rose’u ise dudak bakımı için yaratmış. Baume De Rose dudakları besleyip, nemlendirirken dolgunlaştırıyor da. Aynı zamanda yaşlanmaya karşı e vitamini içeren bu ürün zarar verici güneş ışınlarına karşı da yoğun bir koruma sağlıyor. T geciktiriyor. Onlara da dikkat etsek tabii daha iyi olur. Ürünlerim dış etkilere, güneşe, sigaraya karşı koruyor. Bunlar da çok önemli. Estetik ya da güzellik sadece kadınları mı ilgilendiriyor? Yaşlanmak istemeyen erkekler yok mu? 56 yıldır bir değişim gözlüyorum. Erkekler de yavaş yavaş müşterilerim arasına giriyor. Erkeklerin ilgisi bölgelere göre değişiyor. Moskova’da müşterilerimin yüzde 3540’ı erkek, çok şaşırdım. Eskiden erkekler kozmetik kremleri satın almazlar, sürmezlerdi. Şimdi tene iyi gelen, yapısını tamir eden kremler kullanıyorlar. Dr. Nabet ürünleri Türkiye’den neler bekliyor? Türkiye’deki kadınları biraz tanıyorum zaten. Fransa ve Londra’ya gelen çok Türk hastam var. Ürünlerimin, Türkiye’de satılmasını biraz da bu hastalarım sağladı. Estetik doktorlarına botoks, enjeksiyon gibi müdahaleler yaptıramayacak kadınlar için bu kremler daha uygun. Türkiye’de hamilelik öncesi ve sonrası çatlaklar, dokuların sarkması gibi konularda piyasada ürün yok. Bizim için en önemlisi bu oldu. Türkiye’deki hamile kadınlar için göğse, baldırlara, karna uygulanan ürünlerimizi de piyasaya sürüyoruz. ? Cilt için yardım çantası La RochePosay yetkili eczanelerinden üç ürün alana, yaz sonrası cildinizin bakımı için hazırlanan “İlkyardım Çantası” hediye ediliyor! La Roche–Posay’in “İlkyardım Çantası”nda yatıştırıcı etkisi olan termal su, kurumuş, çatlamış dudaklar için rahatlatıcı etki veren Ceralip dudak kremi, güneşin zararlı etkilerinden, Mexoryl XL filtre ile tam koruma sağlayan Anthelios, kesikler, sıyrıklar ve hafif yanıklar için ise iyileştirici Cicaplast krem bulunuyor. Kampanya aralık ayı sonuna kadar La RochePosay yetkili eczanelerinde sizleri bekliyor. KALİTELİ YAŞLANMA... Ya uzun yaşam hapıyla ilgili çalışmalar? Önümüzdeki 1015 yıl için cilt yaşlanmalarını geciktirebilecek tek şey, oligo element, vitamin ve hormon dengesini yüksekte tutmak, hücrelerin ölümünü engellemek, başka çözüm yolu yok zaten. “Kaliteli yaşlanma” diye bir kavram tıp literatürüne çoktan girdi. Yememize, içmemize, sağlığımıza dikkat etmezsek kremler ne kadar etkili olabilir ki? DejaVu artık Türkiye’de... Eylül ayından itibaren sadece yetkili eczanelerde satışa sunulan DejaVu ürünleri beş dakika içinde etkili oluyor ve kırışıklıkları büyük oranda gideriyor. Serum, krem, göz altı ve dudak dolgunlaştırıcı olarak dört üründen oluşan DejaVu ürün serisi dünyada birçok ünlü isim tarafından da kullanılıyor. DejaVu’nun Türkiye distribütörlüğünü Mira Kozmetik üstleniyor. Shiseido’dan hediye setleri Shiseido yılbaşı hazırlıklarına şimdiden başladı. Shiseido 4’lü far serisine yılbaşı için özel olarak üretilen bir rengi daha kattı. İleri teknoloji ile üretilen ürün, her cilt tipine uygun olmasının yanı sıra gözler için de oldukça güvenli. Yumuşak pudra sıkıştırma metoduyla üretilen bu farlar aynı zamanda kolay ve pürüzsüzce yayılıyor ve gözkapaklarını kurutmuyor. Fiyatı ise 82 YTL. Shiseido’dan yılbaşı için üretilen bir diğer ürün de 4 rengi bulunan parlak sıvı ruj. Sınırlı sayıda üretilen ruj, dudakları daha dolgun ve parlak gösterirken bir yandan da nemlendiriyor. 55 YTL. SOFRA Aylin Öney Tan Soğan ve şarap asım ayı sonbaharın tüm güzel renklerini taşır. Güz renkleri tabiatı sımsıcak renklere boyarken mutfaklar da kış soğuğuna hazırlanır. İnsanın içini ısıtan lezzetler, baharatlar ağırlık kazanır. Patates, soğan daha çok kullanılmaya başlanır. Denk gelirse kasım ayında yaşanan güneşli günlerin keyfine doyum olmaz, pastırma yazı gelmekte olan kışı unutturur. Kasım ayı aynı zamanda mevsimin ilk taze şarabının tadıldığı aydır. Güz renklerine sıcak yaz günlerinin tadını alan üzümlerin lezzeti karışır, yapraklar kadar rengârenk tatlar ve kokular K kadehleri doldurur. Almanya’da şarap bölgelerinde taze şarap festivallerle kutlanır. Sofralarda kadehler şıramsı tatlı ve bulanık Federweißer ya da zarif ve meyvemsi taze şaraplar ile dolarken, mevsimin ilk kadehlerinin değişmez tek eşlikçisi vardır: Zwiebelkuchen yani Soğan Pastası. Eski Alman yemek kitaplarında tariflerin yanında açıklayıcı minik ibareler olurdu. Zwiebelkuchen (Soğanlı Tart) Zwiebelkuchen genellikle mayalı hamurla yapılır. Ancak pek çok kişi mayalı hamur yapmaya çekinir. Uğraşmayı göze alamayıp bu güzel lezzeti kaçırmayasınız diye size oldukça kolay bir tuzlu sert tart hamuru seçtim. Yapmaya alışık olduğunuz bir mayalı hamur tarifi ya da pizza hamuru kullanabilirsiniz. İyice kolaya kaçmak isterseniz hazır milföy hamuru da imdadınıza yetişebilir. Hangi hamuru seçerseniz seçin soğanın lezzeti sonucu mükemmel kılacaktır. Hamuru için: 250 gr. un, 125 gr. tereyağı (soğuk), 1/2 tatlı kaşığı tuz, 45 çorba kaşığı soğuk su, 1 çorba kaşığı elma sirkesi Harcı için: 750 gr. soğan, 23 çorba kaşığı zeytinyağı veya 50 gr. tereyağı, 200 gr. krema, 3 yumurta, 1 tatlı kaşığı tuz, 1/2 tatlı kaşığı taze çekilmiş karabiber, 1 çorba kaşığı Kümmel (keraviye, kara kimyon, İng. Caraway, Fr. Carvi) Üstü için (istenirse): 1 bardak rendelenmiş peynir (taze kaşar, çedar vb.) Önce soğanları hazırlayın. Soğanları yarım ay biçiminde doğrayın. Yağda keraviye ile birlikte orta ateşte ölünceye kadar çevirin ve bir kenarda soğumaya bırakın. Bu noktada iki tipik Alman lezzetini açıklamakta yarar var. Eski Türkçede “Keraviye” olarak bilinen, şimdilerde “Kara Kimyon” olarak da satılan Kümmel, Alman mutfağının tipik baharatlarından biri. Bulamazsanız yerine tane kimyon, anason ya da rezene kullanabilirsiniz. Alman usulü soğan pastasında soğan harcına zar gibi kesilmiş “Speck” yani domuz pastırması konur. Oldukça yağlı olan “speck” önce soğanla birlikte kavrulur. Bulabilirseniz 150 gr.kadar Speck, Bacon ya da Pancetta kullanabilirsiniz. Yoksa yerine pastırma katarak TürkAlman sentezi yaratabilirsiniz. Hamur için un ve tuzu karıştırın. Hamur için soğuk tereyağını unun içine bir bıçak ile kıymık kıymık doğrayın. Daha kolay gelirse buzlukta bir süre beklettiğiniz tereyağını rendenin kalın ya da dilim tarafından rendeleyebilirsiniz. Parmak uçlarınızla un ve yağı yoğurmadan birbirine karıştırın. Soğuk su ve sirkeyi ekleyin ve karışımı kabaca karıştırarak top gibi toplayın. Bu hamurun gevrek olması için yoğrulmaması gerekir. Böylece hamurun içinde hapsolan tereyağı katları pişme esnasında erir ve hamura kat kat gevreklik verir. Hamuru sararak buzdolabında yarım saat kadar dinlendirin. Yuvarlak bir pasta kalıbına yayın ve önceden 200 dereceye ısıtılmış fırında 20 dakika kadar yarı pişirin. Bu arada ılınan soğanları krema, yumurta, tuz ve karabiber ile karıştırın. Soğanlı harcı fırından çıkan sıcak hamur üzerine yayın. Üzerine isterseniz peynir rendesi serpeleyin. Fırına geri koyun ve tekrar 40 dakika kadar pişirin. Ilık olarak yanında salata ve taze şarapla servis yapın. Yunus Nadi Tarif seçimini kolaylaştırıcı bu açıklamalar genellikle “billig und gut/ucuz ve güzel”, “einfach und schnell/kolay ve çabuk”, “lecker/lezziz”, “köstlich/nefis” gibi ifadelerden oluşurdu. Savaş yıllarının getirdiği yokluk yüzünden hesaplı ve kolay bulunur malzemelerden yapılan “billig und gut/ucuz ve güzel” etiketi taşıyan tarifler her zaman çok revaçta idi. Aileden kalan ve sonradan bitpazarlarından topladığım eski kitaplarda “billig und gut/ucuz ve güzel” işaretli olanları hemen kendini belli eder. O sayfalarda lekeler yoğunlaşır, mutfak kokuları sayfa aralarına siner. Yaşamını üç “K” yani “Kinder, Küche, Kirche/Çocuk, Mutfak, Kilise” üçlüsüne adayan Alman ev kadınları için bu sayfalar can kurtarıcı olmuştur. Hayatlarını, çocuklarını iyi ama hesaplı beslemeye adayan kadınların vazgeçilmezlerinden biri de “Zwiebelkuchen” idi. Bu tarif size bu kış çuval çuval soğan doğrattıracak nefasette. Açıklayıcı ifadelerin tümünü hak ediyor: Ucuz, kolay, leziz, güzel ve nefis. aylinoneytan@yahoo.com Ankara Hukuk Mektebi Birkaç gün evvel Ankara Hukuk Mektebi'nin ilk yıldönümü münasebetiyle yapılan samimi içtimada (toplantıda) hazır bulunmakla bahtiyar olduk. Açılışında ve yıldönümünde bu kadar itinalı tezahürata vesile teşkil etmiş olan Ankara Hukuk Mektebi’nin Cumhuriyet devleti merkezinde kurulacak yeni darülfünuna (üniversiteye) bir mukaddime (başlangıç) olarak alınabileceği artık iyiden iyiye açıklığa kavuşmuş oluyor. Onu son samimi rasime (tören) esnasında bizzat Maarif Vekilimiz Mustafa Necati Bey’den sorarak katiyen müspet olan heyecanlı cevabını almaktan pek ziyade memnun kaldığımızı buraya kaydetmek isteriz. Bu mektep açılırken Gazi Paşa’nın irad eylemiş olduğu nutuk Türk inkılâp hukukunun ebedi bir dibaçesini (başlangıcını) teşkil edecektir. Mektebin ders salonunda bu nutkun güzel bir parçası levha halinde yazılarak asılmış. Bizce o nutkun hepsini altın harflerle mermerden levha veya sütunlara nakşederek mektebin en uygun ve mehterem (saygın) bir yerine asmak belki daha uygun bir hareket olurdu. O nutuk, Ankara Hukuk Mektebi’nin kaynağını teşkil eden yeni bir fikrin ve yeni bir âlemin ifadesi olması bakımından böyle bir tesbite elbette pek layıktır. Müessese müdürü profesör Cemil Bey, Türk inkılâbının kendine has yeni hukuk esaslarına dayandığını söylerken tabii yerden göğe kadar haklıydı. Bunu anlamak için son 34 sene zarfında Türk hayatında husule gelen çok ehemmiyetli ve çok esaslı inkılâpları hatırlamak ve onlar üzerinde bir nebzecik durmak kâfidir. Umumi harpten sonraki inkılapların en mühim ve müessirlerinden (etkililerinden) birinin Türk inkılâbı olduğuna şüphe yoktur. Yeni hayat, yeni hukuk ister. Daha doğrusu yeni hayat ancak yeni hukuk ile gelişebilir. Ancak hukuk dayandığı hayat kadar derin bir konu olduğu için onu yalnız kanun şekillerinde düşünmekle yetinmeyerek dayandığı esaslar bakımından ilmi bir temele oturtmak zarureti vardır. Her hukuk en geniş bir ilim sahasıdır ki, bütün teferruatı ile meydana getirilebilmesi için onlar üzerinde İsmet Paşa’nın dediği gayret ve ehemmiyetle çalışmaya ihtiyaç görülür. Yeni kanunların dayandıkları hukuk esasları ilmen desteklenmezse, kanunların kıymetlerinden kaybede ede, manâsız sözler haline gelmelerinden korkulur. Kanunların dayandığı hukuk esaslarının çok iyi kurulması ve çok iyi bilinmesi gerekir. İşte Ankara Hukuk Mektebi, bu vazifeyi yerine getirmeye vekil bulunuyor... ? Yunus Nadi / 8 Kasım 1926 Pazartesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle