Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZAR EKİ 9 CMYK 22 EKİM 2006 / SAYI 1074 9 Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) ciddi olarak sorgulanıyor. NBŞ yüksek oranda fruktoz içeriyor. Fruktoz, normal şekerde olduğu gibi vücutta insülin salgılatmıyor ve açlık hissini gideren leptin hormonunu tetiklemiyor. Bu nedenle NBŞ kullanılan içecekler içtikçe içiliyor, beyne bir türlü dur sinyali gitmiyor. Üstelik fruktoz karaciğere yükleniyor ve doğrudan yağa çevriliyor. Öte yandan tatlandırıcı yapımında kullanılan mısırlar genellikle GDO yani genetiği değiştirilmiş türler. SOFRA Acı şeker... Aylin Öney Tan Akil Muhtar Bey Tıp Fakültesi Müderrisler Meclisi reisi Akil Muhtar Bey, dünyanın en büyük tıp âlimlerinin toplandığı tıp tekamül (olgunlaşma) kongresinden dün akşam şehrimize avdet etmiştir. Akil Muhtar Bey istasyonda Tıp Fakültesi’nin 100’ü mütecaviz (aşkın) talebesi tarafından alkışlar arasında istikbal edilmiş (karşılanmış) ve kendisine bir buket takdim olunmuştur. Akil Muhtar Bey, kongrede gayet mühim tıbbi bir meseleden bahsetmiştir. Bu konferans gayet ehemmiyetle dinlenmiş ve bir Türk doktorunun keşfiyatı büyük alkışlarla karşılanmıştır. Fen âleminde yüzümüzü ağartan Akil Muhtar Bey, dün akşam kendisiyle görüşen bir muharririmize şu malumatı vermiştir; “Karlsbad’da tıbbi tekâmül dersleri ismi verilen konferanslar bu sene 25 muhtelif profesör tarafından verildi. Bu konferanslarda hazır bulunmak üzere muhtelif memleketlerden gelen etibbanın (tıp mensuplarının) adedi 400 ila 500 kadardı. Pek faydalı mevzulardan bahsolundu. ... Benim mevzuum dijital ve istrofantos nebatlarından (bitkilerinden) çıkan ilaçların kalp hastalıklarına kısmi tesirlerine aitti. Bu hususta şahsi taharriyatımın Akil Muhtar (Özden). (incelemelerimin) neticelerini de bildirdim. Viyana’dan geçerken orada toplanan turuku bevliye (idrar yolları) kongresinde de hazır bulundum. Fakültemiz muallimlerinden Behçet Sabit Bey’in gayet ehemmiyetli bir vakayı her türlü fenni taharriyatı yapılmış olarak kongreye arz ettiğini ve bunun pek büyük bir dikkatle dinlenmiş olduğunu gördüm. Refikimiz (arkadaşımız) vakasını hemen bütün kongre azalarıyla birer birer göstermek ve münakaşa etmek mecburiyetinde kaldı. Çok iyi muvaffakiyet elde etti.” 10 Ekim 1926 Pazartesi CARGILL BUSH’U DESTEKLEDİ... Bizde ise bu gerçekler göz ardı ediliyor, NBŞ kotası yüzde 15’e çıkarılıyor. Nedenlerini anlamak içinse tatlı ortaklıklara bakmak yetiyor. Türkiye’deki beş ana üreticiden biri olan Cargill, Pendik Nişasta’da Ülker ile yüzde 50 ortak olarak konumunu pekiştirdi. Ülker zaten kendi ürünlerinde kullanmak üzere yasal boşluktan yararlanarak merdiven altı tabir edilen kota dışı mısır şurubu üretiyor. Türkiye’de yetişen 2 milyon ton mısır, giderek artan bu tüketime yetmiyor. Gereken ekstra 11.5 milyon ton mısırın çoğu ise Amerika’dan ithal ediliyor. Genleri ellenmiş tohumlar ise Meclis’ten geçmek üzere olan tohum yasası ile yasallaşacak. Bu arada Ülker’in ortağı Cargill’in en büyük GDO tohum üreticisi Monsanto’nun yüzde 50 ortağı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Cargill, Bush’un seçim kampanyasının destekçisiydi. Yerli ortağının yakın olduğu çevre ise malum. Bu çerçeveden bakınca NBŞ lehine pancar kotasının düşürülmesi, pancar tarımının geriletilmesi, kârlı fabrikaların özelleştirilmesi birden anlamsızcasına anlam kazanıyor. Bu bayram IMF’nin soframıza sunduğu acı reçeteleri bir an için unutalım ama şekerimizin kıymetini de bilelim. Gelecek içinse değerlerimizi koruyan tarım politikaları dileyelim. aylinoneytan@yahoo.com M illi mücadeleden yeni çıkılmıştır. Yokluklar içindeki Anadolu’da gerçek savaş şimdi başlayacaktır. Gerçek özgürlüğün yolu temel ihtiyaçlarda dışa bağımlı olmayan bir ülke kurmaktan geçecektir. İğneden ipliğe her şeyi dışardan almaktan vazgeçilmeli, bağımsız Türkiye’de üretim esas olmalıdır. İzmir İktisat Kongresi böyle bir ruh haliyle toplanır. Bunu takiben bir avuç çiftçi Cumhuriyetin ilk özel şeker fabrikasını açma sürecini başlatır. Başı çekenlerden Nuri Şeker’in “Uşak Terakkii Ziraat Türk Anonim Şirketi”ne sermaye arama girişimleri göz yaşartıcıdır. Kimi bir sepet yumurta ile ortak olur, kimi ciddi paralar ortaya koyar. Cumhuriyetin ilk sivil girişimine en anlamlı destek ise Latife Hanım’dan gelir. Aslen Uşaklı bir aileden gelen Latife Hanım 50 liraya tam 25 hisse alarak maddi, manevi katkıda bulunur. Yurt sathında hızla yayılan Şeker İşletmeleri aynı zamanda sosyal ve kültürel hayatın merkezi olur, çalışanlarının mutluluğunu ve yaşam kalitesini gözeten, sosyal tesisler kuran bir yapı ortaya koyar. Türkiye’de bugün yaklaşık on milyon insan şeker sektöründen ekmeğini kazanıyor. Türkiye üretim kapasitesiyle bölge coğrafyasında Kafkas ve Ortadoğu ülkeleri pazarını elinde tutabilecek durumda. Ancak küresel şeker kartelleri bu tatlı pazarı Türkiye’ye kaptırmamaya kararlı gözüküyor. IMF’nin baskısıyla şeker fabrikaları özelleştirilme sürecinde. Üstelik en kârlı çalışan Bor, Ereğli ve Ilgın fabrikalarına öncelik verildi. Cumhuriyetin ilklerinden olan Uşak ve diğerleri ise sırasını bekliyor. Şeker ve tatlandırıcı üretimini ve tüketimini denetleyen Şeker Kurumu ise çoktan Başbakan tarafından yok edildi. Türkiye’de şekerin tadını kaçıran sadece IMF’nin acı reçeteleri değil. Madalyonun daha da tatsız bir yüzü var. Şeker dünyası 80’li yıllardan itibaren üretilen mısır şurubu ile bambaşka bir sürece girmiş durumda. AB kendi pancar üreticisini ucuz şeker kamışı şekerine karşı koruyor. Mısırdan elde edilen tatlandırıcılara karşı ise önlem alıyor, yüzde 2 kota uyguluyor. Böylece aynı zamanda halk sağlığını da kollamış oluyor. Amerika’da giderek artan şişmanlık sorunu ile mısır şurubunun piyasaya hâkim olması arasında doğrudan bağ kuruluyor. Petrol kuyularımız İstihbaratımıza göre Tercan’da bulunan petrol kuyularının işletilmesi için hükümete müracaatta bulunulacaktır. Şöyle ki; Tercan, Bayburt, Hınıs’ta petrol madenlerimiz vardır. 337 (1921) senesinde belediye burada bir kuyu kazdırır. Buradan alınan iki teneke petrol Erzurum vilayetine gönderilir. Yapılan tecrübede bunların bilatasfiye (arıtılmaksızın) yanabileceği anlaşılır. Fakat kuyu derinleştikçe teneffüs imkânı azaldığından birtakım techizat eşyasına lüzum görülür. Vilayet Bakü sefaretine (elçiliğine) meseleyi yazarak Ruslardan dostane surette menbaı (kaynağı) işletmek için lâzım olan malzemenin gönderilmesini rica eder. Bu suretle 20 vagon kadar malzeme Bakü sefaretimiz tarafından meccanen (parasız olarak) gönderilirse de bu malzemeler bir türlü Sarıkamış’tan ileriye sevk edilemez ve iş bu şekilde kalır. 10 Ekim 1926 Pazar Acılı akide şekeri 1 kg. şeker, 2 bardak su, 1 çay kaşığı tarçın esansı, 1 kuru Arnavut biberi Şeker, su, esans ve hafif ezilmiş biberi kaynatın. Şeker kaşık ile alındığında tel tel uzayan, soğuk bir tabağa damlatıldığında dağılmayan, parmaklarınızın arasında sıktığınızda yapışmayan ama yumuşak yuvarlanabilen bir kıvamda olmalıdır. Mermer tezgâhı sıvı yağ ile yağlayın, şekeri dökün ve bir parmak kalınlığında yayın. Ilınınca yağlanmış makas ile küçük karelere kesin. Bir dostluk bağı Eğer partneriniz aynı zamanda en iyi arkadaşınız ise? Ortaklık ve güven hep canlı kalacak bir bağ kurmak için vazgeçilmezdir. ir çiftte dostluktan söz etmek pek de olağan değildir, çünkü bu duygu bizim aşk hakkında sahip olduğumuz romantik, tutkulu ve cinsellikli vizyonla uyuşmaz. Bir araştırma, mutlu evliliklerin derin bir dostluk üzerine kurulduğunu gösteriyor. Ortak ilgi ve eğlence merkezlerini besleyen evlilikler, aynı zamanda da karşılıklı değer verme, saygı ve destek sahibi, diğerinin arzularına ve acılarına duyarlı olan evlilikler... Mutlu çiftler birbirlerini içtenlikle tanırlar, diğerinin neleri sevdiğini ya da sevmediğini, özelliklerini, umutlarını, düşlerini bütünüyle bilirler. B Neden önemli? En iyi erkek ya da kadın dost, yokluğunu hissettirmeden, acı vermeden, ıstırapsız en çok sevdiğimiz kişidir, o seçtiğimiz, en iyi tanıdığımız, bizi en iyi tanıyan, güven duyabileceğimiz, anılarımızı ve tasarılarımızı, umutlarımızı ve korkularımızı, mutlulukları ve mutsuzlukları paylaşabileceğimiz biridir... Bu tanım psikanalizcilerin, “şefkat akımı” dedikleri şeye karşılıktır, “erotik akım” ile birlikte bu ikisi aşk ilişkisinin iki bileşeninden biri olacaktır. Erotik akım cinsellikten ve tutkulu duygulardan söz ederken, şefkat akımı “ikilinin her birine anne sevgisinin uzantısını iletir”. İstikrarlı, güçlü, uzun süreli bir aşk, güvenilir bir aşk olduğunu varsayalım: Bu şefkat akımı ile kendimizi kötü hissettiğimizde yalnız başına olmadığımıza güveniriz. Sevgiye ve arzuya zarar vermekten uzak olan bu şefkat, tamamlayıcıdır. Arzunun zaman zaman küllenmesi olağandır. Böylesi sönmüş anlarda partnerler bu diğer duygusal akıma güvenmelidirler. Bir çiftin dostluğu her şeyden önce her birinin diğeri hakkında sahip olduğu bilgiye dayanır. Bu ayrıntılı bir “şefkat kartına” sahip olmaktır. Bu terim partnerinin yaşamı üzerine bilgilerin depolandığı beyin bölgesini tanımlar. Böylelikle kadın eşinin nefret ettiği siyasal konulardan kaçınır; erkek de gezilerden arkadaşının sevdiği egzotik baharatları alıp gelir. Bu küçük özen göstermeler, durup durup ateşli aşk ilanlarında bulunmaktan yeğdir, çünkü bunlar gündelik yaşamda temasa olanak sağlar. Aynı zamanda ortaklığı ve bağlanmayı güçlendirirler ve evlilik fırtınalarını atlatmak için sihirli birer silahtırlar. Nasıl yapmalı? Boş zamanları paylaşmalı. Spor, bahçe bakımı, kültürel etkinlikler... Dostluğu, ikilinin her birine keyif veren eğlenceleri paylaşmak için zaman ayırmaktan daha fazla canlandıran hiçbir şey olamaz. Çift kendi ritüellerini yerleştirmeli. Tanışma, evlenme, hatta ilk tartışma yıldönümlerini kutlayın. Bu bir “çift kültürü” yaratır. Diğerinin en iyi arkadaşını, sinirlendiği insanı, en değerli rüyalarını, sevdiği müziği tanıyarak karşılıklı bilgiyi güçlendirmek gerekir. Şefkat göstermeli. Şefkati canlandırmanın en iyi yolu “kendini” ötekine adayarak işe başlamaktır... Partnerler arasında dostluk ve karşılıklı tanıma ne denli güçlü olursa, saldırgan duygulardan o denli korunurlar: İlişki puanları, engellenme puanlarından her zaman daha yüksek olur. Derleyen: EMRE ÇAĞATAY